30 Eylül 2011
Sayı: SİKB 2011/37

 Kızıl Bayrak'tan
Çok yönlü saldırılar ve 8 Ekim mitingine hazırlık
ABD’ye hizmette kusur etmeyenler bölge halklarına kabadayılık taslıyor
Hiçbir silah direnen bir halkı teslim alamaz!
8 Ekim’de Ankara’ya!
“Kıdem tazminatımızı vermeyeceğiz!”
Pazarlık değil mücadele!.
Grev silahı Kor-Metal
işçilerinin elinde!
KMO İstanbul Şube YK üyesi Onur Gökulu ile işçi sağlığı ve iş güvenliği üzerine
Karadağ cinayeti davasında
5. duruşma
Duruşmaya damgasını vuran alaycı bir tebessümdür!
Çeber davasında karar bozuldu
“Emperyalizme ve siyonizme
kalkan olmayacağız!”
Yazar ve akademisyenlerle “Füze Kalkanı” üzerine.
Filistin devleti için tek yol direniştir!
Yemen’de isyan sürüyor
Yunanistan’da grevler sürüyo
"Sadece üniformalar değişecek”
Ulucanlar’ın on kızıl karanfili anıldı!.
BDSP etkinliklerinde
mücadele sözü!
Hopa’dan 7 kişiye beraat
“Har(a)çlara da zamma
da hayır!”
Ekim Gençliği’nden
mücadele çağrısı”
Kadın emeğinin sömürüsünde sınır yok!.
Mao Zedung: Çin Halkı ayağa kalktı!.
Rize sele teslim
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kızıl Bayrak'tan...

 



Geride kalan yaz döneminin en önemli özelliği, saldırıların görülmemiş boyutlarda yoğunlaşması karşısında mücadelenin ivme kaybetmesiydi. Bu çelişik durumun ortaya çıkmasında dinci-gerici partinin seçim zaferiyle yarattığı politik-moral hava, bir ölçüde etkili olsa da asıl nedenler, sınıf ve kitle hareketinin kendi durumundan, sorunlarından ve yetersizliklerinden kaynaklandı. Özellikle, işçi sınıfının mücadele ve bilinç bakımından geriliği belirleyici oldu. Çünkü işçi sınıfı bağımsız çıkarları temelinde bilinçli eylem içerisine giremiyorsa, dış etkenlerin basıncına ve sürüklenmeye de o ölçüde açık demektir.

İşçi sınıfı ve emekçi hareketinin aylar öncesinden geliyorum diyen saldırılara karşı herhangi bir hazırlık yapmamasının nedeni de buydu. Bu aynı nedenledir ki yaz döneminin başında saldırıların tüm bir ayrıntısı ortaya çıktığında da elle tutulur bir tepki gösterilemedi.

Fakat şu sıralar yaz dönemi geride kalırken, dönemin rehavet dolu havası da bir ölçüde aşılmaya başlıyor. Öyle ki sokak hareketliliğinde belli bir ivme gözlemlenirken emekçilerin ayak sesleri duyuluyor. İşçi sınıfı ve emekçiler sermaye iktidarının kendilerine yönelik başlatttığı kapsamlı saldırı dalgasına karşı sokaklara iniyorlar. Son on gün içerisinde yapılan işçi eylemlerinin sayısında belirgin bir artış var. Şimdiden duyurusu yapılan eylemler de dikkate alındığında bu işçi eylemlerinin yoğunluğunun artacağı görülüyor.

Ayrıca 8 Ekim günü merkezi bir miting yapılacak. Sermaye ve hükümetinin sosyal ve siyasal saldırılarını protesto etmek amacıyla düzenlenen miting, yoğun saldırılar karşısında ortaya çıkan öfkenin akacağı bir kanal olacak.

8 Ekim mitingi, saldırılara karşı ortaya çıkan sosyal ve siyasal duyarlılıkları geliştirip genişletir, işçi sınıfı ve emekçilerin en azından öncülerinin mücadeleyi büyütme iradesini güçlendirebilirse işlevini yerine getirmiş olacaktır. Bu haliyle de bu kazanımlar işçi sınıfının saflarının toparlanması ve giderek saldırılara karşı mücadelesinin birleşik ve militan bir yolda örgütlenmesi için dayanak haline getirilebilecektir. Bu başarılır ve bu yöndeki müdahaleler çoğaltılabilirse sokaklardaki hareketliliğin ivmesi artacak, sınıf ve emekçi hareketinin bilinç, eylem ve örgütlenme kapasitesi yükselecektir.

İleri sınıf bölükleri ile birlikte ilerici ve devrimci güçler mitinge yönelik hazırlıklarını sürdürüyorlar. Mitingin kitlesel ve devrimci bir atmosferde geçmesini de bu hazırlıklar güvenceleyecektir. Bu sorumlulukla gazetemizin ön kapağından 8 Ekim'de Ankara'da olma çağrısını yaptık. Bugünkü en öncelikli görev de bu çağrıyı en geniş işçi ve emekçilere ulaştırmaktır.