30 Eylül 2011
Sayı: SİKB 2011/37

 Kızıl Bayrak'tan
Çok yönlü saldırılar ve 8 Ekim mitingine hazırlık
ABD’ye hizmette kusur etmeyenler bölge halklarına kabadayılık taslıyor
Hiçbir silah direnen bir halkı teslim alamaz!
8 Ekim’de Ankara’ya!
“Kıdem tazminatımızı vermeyeceğiz!”
Pazarlık değil mücadele!
Grev silahı Kor-Metal
işçilerinin elinde!
KMO İstanbul Şube YK üyesi Onur Gökulu ile işçi sağlığı ve iş güvenliği üzerine
Karadağ cinayeti davasında
5. duruşma
Duruşmaya damgasını vuran alaycı bir tebessümdür!
Çeber davasında karar bozuldu
“Emperyalizme ve siyonizme
kalkan olmayacağız!”
Yazar ve akademisyenlerle “Füze Kalkanı” üzerine.
Filistin devleti için tek yol direniştir!
Yemen’de isyan sürüyor
Yunanistan’da grevler sürüyo
"Sadece üniformalar değişecek”
Ulucanlar’ın on kızıl karanfili anıldı!.
BDSP etkinliklerinde
mücadele sözü!
Hopa’dan 7 kişiye beraat
“Har(a)çlara da zamma
da hayır!”
Ekim Gençliği’nden
mücadele çağrısı”
Kadın emeğinin sömürüsünde sınır yok!.
Mao Zedung: Çin Halkı ayağa kalktı!.
Rize sele teslim
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Çeber davasında karar bozuldu

Yargıtay 8. Ceza Dairesi, Metris Hapishanesi’nde işkence ile katledilen Engin Çeber davasında yerel mahkemenin verdiği müebbet hapis cezası kararını ‘usulden’ bozdu.

‘Dosyada mahkeme kararlarından birinde hakimlerden birinin imzasının bulunmaması’ ve ‘aralarında menfaat çatışması bulunan sanıkların aynı avukatlar tarafından temsil edilmesi’ gerekçeleriyle kararın bozulmasını gazetemize değerlendiren ÇHD İstanbul Şube Başkanı Taylan Tanay bu kararın Türkiye’de işkencenin hala korunduğunu gösterdiğini belirtti.

Kararları değerlendiren Tanay şunları söyledi: “Biz yargılanma sırasında gardiyanların, polislerin ve askerlerin bir avukat tarafından savunulmasına karşı çıkmıştık. ‘Bunlar arasında menfaat çatışması var, bunları tek bir avukat temsil edemez’ diye itiraz etmiştik. Fakat açık yasaya rağmen bunların birarada savunulabileceği ileri sürülmüştü. Mahkeme bu talebimizi reddetti, bunun bir sorun olmayacağını söyledi. Bugün de Yargıtay, kararı bizim belirttiğimiz nedenlerle bozuyor.”

İmza atmama gerekçesiyle kararın bozulmasının manidar olduğunu belirten Tanay: “İkincisi siz bir vatandaş olarak ya da avukat olarak herhangi bir yargıca imzasız bir dilekçe veremezsiniz. Bunu hiçbir kamu kuruluşu almaz. Yani yargıçların buna imza atmamasıyla ilgili kararın bozuluyor olması oldukça manidar” dedi.

“Engin Çeber davasıyla birlikte Türkiye’de ilk kez bir işkence davasında bu kapsamda cezalar verilmişti” diyerek, yerel mahkemenin verdiği hapis cezasının işkencenin cezalandırılması konusunda bir umut yaratmış olduğunu fakat Yargıtay’ın kararıyla cezaların geçersizleştiğini söyledi.

Zaman aşımı tehlikesi

Yerel mahkemede yeniden yargılanmanın başlayacağı bilgisini veren Tanay, bu kararın neler doğurduğunu şu sözlerle açıkladı: “Zaman aşımı süresine ulaşılması muhtemel. Diğer tüm sanıklar için cezasızlık güvencesi gelebilir. Önceki mahkemenin kararı, yeni yargılamada, mahkeme heyetini bağlamıyor. Ayrıca heyet de değişti, bu durumda beraat kararı ya da başka kararlar verebilir. Ağır ceza mahkemesinin yaptığı yargılamalarda tutukluk süresi en fazla 5 yıl oluyor. Dava kapsamında tutuklu bulunan 4 kişi, eğer 2 yıl içinde bu dava bitirilmezse, tahliye olacaklar. 60 sanıklı bir davanın 2 yılda bitirilmesi mümkün gözükmüyor. Bu dosya Yargıtay’a 2 yılda geldi.”

Tanay bu kararla Türkiye’de işkencenin hala korunduğunun teyit edildiğini söyledi.

 

 

 

Yargıtay aklama senaryosu üretti

Esenyurt-Avcılar’da, polis tarafından sokak ortasında infaz edilen Volkan Polat’ın davasında da katil polis aklandı.

Polat, 6 Nisan 2006 tarihinde İstanbul’un Avcılar ilçesinde balıkçılarla kavgaya karışmış ardından aracıyla olay yerinden kaçmaya çalışmıştı. Polat, arabası ile gitmekteyken sivil bir araç tarafından takip edildiğini farkedince kavga ettiği şahısların kendisini takip ettiğini düşünerek arkadaşlarını aramış, “Beni kovalıyorlar, ateş ediyorlar” demişti.

Sivil araçla Polat’ı kovalayan polisler arkadan ateş ederek aracın lastiklerini patlatmış, ardından yanına geldikleri Polat’ı göğsünden vurarak katletmişlerdi. Mahkeme, açık bir şekilde ortada olan cinayet karşısında hapis cezası vermek zorunda kalsa da polislerin “tutuklanmasına yer olmadığına” karar verdi. Cinayetten dört yıl sonra verilen karara göre polis 10 yıl ceza alırken, tutuklanmasına gerek olmadığına hükmedildi. Mahkemenin kararının ardından Yargıtay’a giden dosyayı inceleyen 1. Daire polisin beraat etmesi gerektiğini belirterek yerel mahkemenin kararını bozdu.

İnfaza Yargıtay kılıfı

Açık bir yargısız infaz olan Polat’ın katledilişinin ardından emniyet teşkilatı Polat’ı suçlu gösterecek deliller üretti. Her şey, katil polisleri ve infazı meşulaştıracak bir senaryo üzerine kuruldu. Polisin ifadesine göre, araç durduktan sonra Polat aracının kapısını açarak polislere iki el ateş etmişti. Kendisini kurtarmak isteyen polis ise kendini geri çektikten sonra 1, 1.5 metreden Polat’a ateş etmişti.

Ancak bilirkişi ve kriminal incelemelere göre aracı bariyerlere çarptıktan sonra sıkışan ve kapısı sadece 35 santimetreden daha az açılan Polat’ın aracının yan camı ise sadece 10 santimetre açıktı. Bilirkişi raporuna göre Polat ateş etmiş olsa aracın camlarının mutlaka kırılması gerekiyor ancak böyle bir şey olmamış. Polisi yalanlayan asıl şey ise kriminal incelemede ortaya çıktı. Kriminal incelemede Polat’ın elinde barut izine rastlanmadı, bu da Polat’ın ateş etmediğini kanıtladı. Polat’ın yanında olan arkadaşı da Polat’ın silahının olmadığı yönünde ifade verdi. Polat’ı vuran polis ifadesinde 1, 1.5 metre mesafeden ateş ettiğini söyledi. ama bu bilgiyi Adli Tıp Kurumu’nun raporu yalanladı. Rapora göre Polat yakın mesafeden (35 santimetreden) vurulmuştu.

Tutanaklara göre Polat’a ait olan silahtan çıktığı söylenen iki mermi aracın 35 metre gerisinde bulundu ama raporlara göre bu durum da çelişkili. Kriminal incelemeye göre silahı ateşleyen polisin elinde de barut izine rastlanmaması delil karartıldığı anlamına geliyor.

Yargıtay’dan senaryo

İtiraz üzerine Yargıtay’a giden dosyayı 1. Daire inceleyerek Eylül ayında yeni bir karara imza attı. Yerel mahkemenin kararını bozan ve geri gönderen 1. Daire, kararında, polisin meşru müdafaa hakkını kullandığını ve sanık polis lehine haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğine hükmetti.

 

 

 

Avukatlar üst aratmıyor

Yeni açılan Çağlayan Adliyesi’nde çanta ve üst arama dayatmasına karşı çıkan avukatların eylemleri büyüyor. Üst ve çanta aranması uygulamasının devam etmesi üzerine eylemlerini sürdüren avukatlar 27 Eylül günü adliye binası önünde ve içerisinde eylemdeydi. ÇHD İstanbul Şubesi tarafından gerçekleştirilen eyleme yüzlerce avukat katıldı.

“Ayrıcalık değil savunma hakkı, kanunsuz aramaya son” pankartının açıldığı eylemde konuşan ÇHD İstanbul Şube Başkanı Taylan Tanay, adliyeye girişlerde avukatların üstlerinin aranması uygulamasına karşı çıktıklarını söyledi. Avukatın mesleki sırrının çantasında olduğunu belirten Tanay, üst arama dayatmasını kabul etmeyeceklerini ve mesleki onurlarına sahip çıkacaklarını dile getirdi. Tanay, avukatların ağır cezayı gerektiren suç üstü halleri dışında aranamayacaklarını ve Adalet Bakanlığı’nın, Türkiye Barolar Birliği’nin, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın vesayeti altına alınmasına izin vermeyeceklerini söyledi.

Üst aratmadılar

Avukatların, çantalarını aratmadan adliyeye giriş yaptıkları sırada sivil polisler ve özel güvenlikler ile ÇHD’liler arasında gerginlik yaşandı. Bir sivil polisin, adliye içerisinde kamera çekimi yasak olmasına rağmen avukatları fişlemesi üzerine başlayan gerginlik sırasında çekim yapan bir sivil polis avukatlar tarafından uzaklaştırıldı. Sivil polisin, adliyeden kaçırılmasının ardından içeriye çevik kuvvet sokulmasına tepki gösteren ÇHD’li avukatlar bu durumu sloganlarla protesto ettiler.

Adliye önündeki eylemlerini sürdüren avukatlar, içeriye giren meslektaşlarına, üstlerini aratmama çağrısında bulundular. Av. Tanay, avukatlara tekme atan bir özel güvenlik görevlisinin ismini aldıklarını ve bu güvenlik görevlisi hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi.

Kızıl Bayrak / İstanbul