20 Ocak 2012
Sayı: SYKB 2012/03

 Kızıl Bayrak'tan
Birleşik direnişi yükseltme sorumluluğu!
Faşist saldırganlığa karşı Kürt halkı ile emekçilerin birleşik militan direnişi!
12 Eylül iddianamesi ile ortalığa saçılan gerçekler
Faşist baskı ve terör hız kesmiyor!
Düzen yargısı “görevini” yapt
Karadağ cinayeti davasında 6. duruşma
Katiller serbest bırakılır,
hafızalar silinemez!
“Esin Yıldız serbest bırakılsın!”
Hugo Boss’ta kararlı direniş!
Sömürü ve kölelik
cehenneminden bir kesit
Maltepe Belediyesi’nde
direniş kazandı
Sahte sendika yasası ve baskılar protesto edildi
Petrol-İş Gebze Şube Genel Kurulu gerçekleştirildi
Yeni dönem ve
gelişmeler - EKİM
Parti Okulu
Habip Gül Devresi / 2011
Partiye Rapor’dan
Tunus: Yeni isyanlar için enerji biriktiriyor!
Filistin-İsrail “barış görüşmeleri”
yeniden başlatıldı...
AB’nin “yeni” sömürge alanı
Doğu Avrupa
Yunanistan’da
basın emekçileri grevde
Onbinler Rosa Luxemburg ve
Karl Liebknecht’i andı.
Berlin’de XVII.Enternasyonal Rosa Luxemburg Konferansı
Alman tekellerinin “şaşılası” büyümesinin sırrı!
Gençlik füze kalkanına
karşı yürüdü
Efeoğlu Ailesi’nin avukatı Mustafa Yağcı ile görüştük
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kızıl Bayrak'tan...

?

Hrant Dink davası 5 yıl süren bir yargılama komedisininardındanDink’in katledilmesinin yıldönümüne denk gelecek bir zamanda “bitirildi”. Cemaat polisi-yargısı düzen “hukuk”unu da altüst ederek bu davayı apar topar sonuçlandırdı. Ancak bu dava kolay kolay bitmeyecektir. Kararın açıklanmasının ardından açıklama yapan Dink’in avukatı Fethiye Çetin “bu dava biz bitti diyene kadar bitmez!” diyerek karara tepki gösterdi.

Dink davasına baştan sona skandallar zinciri damgasını vurdu. Cinayetin asıl sorumluları, planlayıcıları gizlendi, Dink’i mahkum eden yargıçlar ödüllendirildi, polisler hakkında soruşturma izni verilmedi, cinayetten üç gün sonra “Dink cinayetinin herhangi bir siyasi boyutu ve örgüt bağlantısı yok, milliyetçi duygularla işlenmiş bir cinayettir” diyen dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah terfi ettirildi, dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler, ilkin Kamu Kurumu Güvenliği Müşteşarlığı’na atandı, ardından AKP milletvekili seçilerek meclise girdi!

Cemaat yargısının verdiği bu skandal karara karşı toplumun değişik kesimlerinden sert tepkiler yükseldi. En başta devrimci ve ilerici sol güçler ile kitle örgütleri, sendikalar, meslek örgütleri ve aydınlar bu skandal kararı kınayarak “adalet” talep ettiler ve gerçekleştirilen eylemlerle düzen adaletine güven duymadıklarını dile getirdiler.

Dinci-gerici cenahın sözcüleri ise karar ile ilgili olarak farklı tepkiler ortaya koydular. Abdullah Gül “temyiz sonrası karara bakalım”, Tayyip Erdoğan ise, “temyiz kararı farklı çıkabilir”, “biz üzerimize düşeni yaptık” yönünde pişkince açıklamlar yaparak tepkileri yumuşatmaya çalıştılar. Bir kez daha işi cemaatin/düzenin yargısına havale ederek bu cinayetteki suç ortaklıklarını örtbas etmeye çalıştılar. Katilleri koruyup kolladılar.

Düzenin bugünkü adeleti ulusal özgürlük ve eşitlik talebiyle kararlı ve ölümününe bir mücadele yürüten Kürt halkına, ilerici, devrimci sol güçlere, hak alma mücadelesini sürdüren işçi ve emekçilere, parasız eğitim hakkı talep eden öğrencilere karşı işlemektedir. Düzen mahkemeleri hukuk terörünü Kürt hareketine, devrimci, ilerici sol güçlere, toplumsal muhalefete karşı acımasızca uygulamaktadır. Bu çark bir giyotin gibi gece-gündüz demeden işlemekte. Başta Kürt halkı olmak üzere tüm ilerici ve devrimci güçler düzeninin/cemaatin “adaleti”ne hiçbir biçimde güvenemezler. Zira bu adalet sermaye sınıfının ve onun hizmetindekilerinin çıkarlarını koruyup kollamaktadır. Bunun için vardır.

Baskının, sömürünün, eşitsizliğini, açlığın, işsizliğin ve sefaletin hüküm sürdüğü bu adaletsiz zülum düzeninden, “adalet” beklentisi boş bir beklentidir. Bugün boş beklentilerle oyalanmanın, dinci-gerici “ileri demokrasi”, “açılım” vb. safsatalarıyla hayal kurmanın zamanı değildir. Bugün izlenmesi gereken yol emperyalist köleliğe, faşist baskı ve teröre, saldırganlığa karşı işçi ve emekçilerin birleşik devrimci direnişini büyütmek olmalıdır!