12 Ekim 2012
Sayı: SİKB 2012/08 (41)

 Kızıl Bayrak'tan
AKP ateşle oynamaya devam ediyor…
Tezkere eylemleri ve
anti-emperyalist mücadele
Binler savaş tezkeresine karşı alanlara çıktı!
Savaş borazanı medyanın elinde!
Savaş tezkeresinin hedefinde
Kürt halkı da var
Baskı ve asimilasyona karşı onbinler Ankara’da buluştu!
Metal işçileri bekleyişe son vermeli,
fiili-meşru mücadeleyi örmeli!
Güven Elektrik direnişçisi kadın işçilerle konuştuk
MİB MYK Ekim Ayı Toplantısı
KESK Mali Sekreteri Ali Berberoğlu’yla konuştuk
DEV-GENÇ, 43. yılında gençliğin mücadelesine yol göstermeye
devam ediyor!
Üniversitelerden haberler
Ekim Gençliği çalışmalarından
Zafer Aktan yoldaşı kaybettik!
“İşçi ve emekçilerin ortak düşmanı kapitalizmdir!”
5 Ekim’de kentsel yağma ve talan için düğmeye basıldı
Emekçilerden yıkımlara karşı eylem
“Özelleştirme yıkımdır!”
“Sendikalar yetkisizleşecek”
Son abdal, gariplerin Neşet
Necdet Adalı’yı saygıyla anıyoruz: Davan davamızdır!
Antep direnişinin anlamı üzerine
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Güven Elektrik direnişçisi kadın işçilerle konuştuk...

Birlikte olduğumuz sürece direniş kazanımla sonuçlanacak!”

 

- Bir ayı aşkın süredir Cankurtaran Holding önünde direniştesiniz. Kadın işçilerin yoğunluklu olarak çalıştığı fabrikada tazminatlarınız ödenmediği için direnişe çıktınız. Bu direniş hayatınızı nasıl etkiledi?

Melek Bulut: Ben bu direnişte işçi arkadaşlarıma güvenmeyi öğrendim. Birbirimize bağlılığımızın ne kadar önemli olduğunu gördüm. Ailemle birlikte yaşadığım için maddi bir zorluk çekmiyorum ama hakkım olanı, alınterimin karşılığını alana kadar direnmeye devam edeceğim.

Gülten Taştan: Hayatımız zorlaşırken direniş çadırı bizi birlikte tuttu. Bütün zorluğa rağmen güvenimizi ve inancımızı hiç kaybetmedik. Biz işçiler işverenin son verdiği sözü yerine getirmesini istiyoruz. 15 Ekim’de ilk tazminatlarımız yatacak ve sendikamızın istediği teminat güvencesi verilecek, direniş çadırı buradan böyle kalkacak. İşveren tarafından teminat verilmeden direniş çadırını kaldırmıyoruz.

Maddi sorunlar yaşıyoruz. Evim kirada. Kiramı ve faturalarımı yatıramıyorum. Direnişe geçemeyen bir işçi,v direnişin ne olduğunu anlayamaz. Bizler bu sorunu yaşıyorsak işverenin verdiği sözleri yerine getirmemesinden kaynaklanıyor. Verdiği sözleri yerine getirmezse bu sefer direnişe daha güçlü çıkacağız.

Direnişteki bütün işçi arkadaşların patronların saldırısı karşısında birlikte olmaları gerekiyor. Bizler birlikte olduğumuz sürece direniş kazanımla sonuçlanacak.

Aynur Çubuklu: Patron tazminatlarımızı ödemeyerek bizi zor durumda bıraktı. Ailemi ve çocuğumu doğru dürüst göremiyorum. Çocuğumla hiç ilgilenemiyorum. Direnişteki işçileri görünce çok üzülüyordum. Televizyonda görüyorduk, hiç anlam veremiyorduk. Vicdanları yok mu? Bir an önce hakkımızı versinler. Biz onlardan hakkımız olanı istiyoruz.

Zarife Ün: Ben fabrika kapanmadan önce emekli oldum, sonra ben işten çıktım. Bir ara tekrar geri çağırdılar. Ben emekli olmama rağmen haklarım verilmedi. Fabrika çalıştığı zaman az da olsa paramı yatırıyorlardı. Sonra yatırmamaya başladılar. Emeklilik hayallerim vardı ama durum böyle olunca bütün hayallerim gitti. Direnişteki işçi arkadaşlarımı yalnız bırakmamak için her gün direniş alanına geliyorum. Benim için zor oluyor. Çünkü benim eşim hasta ve onunla ilgilenecek kimse yok. Ben kalp hastasıyım. Bütün bu sorunlara rağmen direniş alanına geliyorum. 20 yıl çalıştım ben. Hakkım olanını istiyorum. Ben orada alınteri döktüm. Hakkımızı alana kadar direnişe devam edeceğiz.

Diğer direnişteki işçi arkadaşlara bizler de desteğe gideceğiz. Haklarını alana kadar direnişe devam etsinler.

Nurten Muştu: Normal çalışma saatleri dışında bizler sabah burada olmak için erken saatlerde evden çıkıyoruz. Ve akşam 20.30’da evlerimizde oluyoruz. Çocuğumla yeteri kadar ilgilenemiyorum. Ailemle yeterli zaman geçiremiyorum. Az da olsa moral bozukluğuna neden olabiliyor. Her gün direniş alanındayız. Burada bir gelişme olmuyor. Bu da biz işçiler arasında moral bozukluğuna neden oluyor. Ama biz bütün bu moral bozukluğuna rağmen haklarımızı alana kadar direnişe devam edeceğiz.

Biz işçilerin birbirimize sahip çıkmamız gerekiyor. Çünkü işçinin işçiden başka dostu yok.

- Diğer direnişteki işçilere bir çağrınız var mı?

Melek Bulut: Diğer direnişlerdeki işçi arkadaşlara destek olmamız gerekiyor. Biz işçiler başımıza gelmeden hiç anlam veremiyorduk; ta ki başımıza gelene kadar... Bütün direnişçi işçilerle dayanışmayı yükseltmemiz gerekiyor. Haklarını alana kadar direnişlerini sürdürmelerini söylüyorum. Geri adım atmasınlar.

Kızıl Bayrak / Küçükçekmece

 

 

 

 

Kiğılı direnişçi Didem Sorhun:

“Direniş benim için bir okul oldu!”

 

- 20 Temmuz gününden beri bir kadın işçi olarak tek başınıza direniyorsunuz. Bu süreç size ne kattı?

- Direniş gerçekten de benim için bir okul oldu. Fabrikalarda çalışmak zor, şartlar çok ağır. Hele bir de kadın işçi olunca bu daha da zor oluyor. Kadınlar çifte sömürüye maruz kalıyor denilirdi. Bunu kendim yaşayınca gerçekten çifte sömürünün ne demek olduğunu anlamış oldum.

Kiğılı’da ağırlıklı olarak kadın işçiler çalışıyor. Burada sömürüyü, baskıyı, tehdidi, hakareti daha da yakından görebiliyoruz. Fabrikamda erkek işçi kardeşlerimiz de vardı. Onlarla birlikte aynı şartlarda çalışıyorduk. Ama biz kadın olduğumuz için ustanın, müdürün hakaretlerine, tacizlerine maruz kalıyorduk. Bu tamamıyla kadın olduğumuz içindi. Kadın olduğumuz için ses çıkaramayacağımızı düşünüyorlar. Gerçekten böyleydi de. Kadınlara gerçekten çalışan değil de eve ek gelir götüren olarak bakıyorlar. Erkek işçiler ustanın, müdürün hakaretlerine karşılık verebiliyorlar, ama kadınlar seslerini çıkartamıyorlar. Onlar da bu yüzden hakimiyeti kadın üzerinden kuruyor. Ben bunun karşısında durmanın örneğini içerideki kadın arkadaşlarıma gösterdim. Ağlamak, sızlanmak yerine kadınların da baskılar karşısında neler yapabileceklerini gösterdim.

İşten atıldıktan sonra direnişe başladım ve bu süreç benim için çok öğretici oldu. Yeri geldi ailemden de destek alamadım. Güvenlik görevlilerinin saldırısına uğradım. Polisin tacizlerine, patronun tehditlerine maruz kaldım. Birçok insan “kadın başına böyle işlere neden kalkışıyorsun” dedi. Yeri geldi patronun kışkırtmasıyla içerideki arkadaşlarımdan da destek göremedim, hatta saldırmaya kalkanlar dahi oldu. Ama ben haklılığımı biliyorum. Bu yüzden de direnmekten vazgeçmiyorum.

Ben tek başına da olsa bir kadın olarak direnmeyi Emine Aslanlar’dan, Türkan Albayraklar’dan öğrendim. Benim direnişimin de tüm kadın işçi kardeşlerime örnek olmasını istiyorum. Yüzyıllardır bizi kadın olduğumuz için işe yaramaz gören zihniyete karşı bütün emekçi kadınları hem emek sömürüsüne hem de kadının ezilmişliğine, kadını meta gibi gören zihniyete karşı mücadele etmeye çağırıyorum.

Kızıl Bayrak / Küçükçekmece