10 Mayıs 2013
Sayı: KB 2013/19

 Kızıl Bayrak'tan
İmralı sürecinde “ikinci aşama”
başlayacak mı?
Dinci-Amerikancı iktidarın saldırganlığı artıyor
Asıl marjinaller bir avuç sömürücünün
çıkarlarını koruyanlardır!
Dersim katliamı ve gerçekler!
Örtülü ödenek, aleni savaş!
DİHA muhabirleri
polis terörünü anlattı
Alevilere gerici kuşatma raporda
Sosyalist Kamu Emekçileri’nden
çağrı
İş güvencesine yeni bir darbe!
Sınıf hareketinden
Türk Metal’den
zoraki grev kararı
MİB MYK Mayıs Ayı Toplantısı
DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu ile 1 Mayıs üzerine konuştuk
2013 1 Mayısı’ndan yansıyanlar ve
sınıf hareketine sunduğu imkânlar
Kırşehir’de 1 Mayıs’ta
yaşananlar üzerine
Her yer Taksim, her yer direniş
Taksim’de Deniz anmalarına polis terörü
Komünistler Denizler’i mezarları
başında andı
İzmir BDSP’den Denizler anması
Denizler mücadele sloganlarıyla anıldı!
İsrail saldırısının ardından
Lavrov-Kerry görüşmesi
Neo-nazileri “yargılama tiyatrosu” başladı
İstanbul’a 3. havalimanı ihalesi sonuçlandı
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Örtülü ödenek, aleni savaş!

 

AKP iktidarı, örtülü ödenek konusunda Çiller dönemini dahi geride bırakmış bu konuda yeni bir rekora imza atmıştır. 2012’de bu fondan kullanılan miktar önceki yılların dahi iki katıdır.

Özellikle Tansu Çiller döneminde gündeme gelen ve daha çok da Çiller’in kişisel harcamaları nedeniyle tartışma konusu yapılan örtülü ödenek, aslında bu ülkede yıllardır süren kirli savaşın temel kaynaklarından biridir.

Bugün ise AKP iktidarı, örtülü ödenek konusunda Çiller dönemini dahi geride bırakmış bu konuda yeni bir rekora imza atmıştır. 2012’de bu fondan kullanılan miktar önceki yılların dahi iki katıdır. Bu ise akıllara Suriye’de süren savaşı getirmektedir.

Kontrgerillanın finansörü

Örtülü ödenek, Kamu Malî Yönetimi Ve Kontrol Kanunu’nun 24. Maddesi’nde “kapalı istihbarat ve kapalı savunma hizmetleri, Devletin millî güvenliği ve yüksek menfaatleri ile Devlet itibarının gerekleri, siyasi, sosyal ve kültürel amaçlar ve olağanüstü hizmetlerle ilgili Hükümet icapları için kullanılmak üzere Başbakanlık bütçesine konulan ödenektir” biçiminde tanımlanır. Tasarruf yetkisi ise aynı maddede “Örtülü ödeneklere ilişkin giderler Başbakan, Maliye Bakanı ve ilgili Bakan tarafından imzalanan kararname esaslarına göre gerçekleştirilir ve ödenir” şeklinde ifade edilir.

Bu maddedeki düzenleme bile tek başına bu ödeneğe ve dolayısıyla Başbakana büyük bir inisiyatif tanımakta ve kaynak yaratmaktadır. Bugün güvenlik adı altında oluşturulan TSK, polis teşkilatı, MİT vb. kurumların tamamının yasal olduğu ve bu kurumlara ayrılan devasa bütçelerin ortada olduğu düşünüldüğünde örtülü ödeneğin bunların dışında kalan tek gerçek işlevi, devletin karanlık işlerini ve kontrgerilla faaliyetlerini finanse etmek olacaktır, bugüne kadar da böyle olmuştur. Resmi kurumların bütçe dışına çıkan kimi ek harcamaları dışında -ki çevik kuvvetin biber gazı stokları, tahmin edilenden önce tükenmiştir ve örtülü ödenekten takviye edilmiştir- tek kullanım amacı kirli savaştır.

Örtülü ödeneğin Çiller döneminde gündeme geliş biçimi, yukarıda da belirtildiği gibi daha çok kişisel harcamalar ve istismar nedeniyle olmuştur. Ancak ödeneğin asıl önemli bir kısmı olan Kürdistan’daki kirli savaşa, kontrgerilla faaliyetlerine ayrılan kısım, genelde çok az tartışılmış ve dönemin boğucu savaş atmosferinde kaybolup gitmiştir.

Kürt hareketinin askeri açıdan güçlendiği ’93 ve sonrası dönemi, çarpıcı biçimde örtülü ödeneğin de en yüksek olduğu dönemdir. ‘93’te kurulan Çiller hükümeti (50. hükümet) ödenekten 5.3 milyon TL harcama yapmıştır. Aynı günlerde artan faili meçhuller, bin operasyonlar, palazlanan Hizbullah düşünüldüğünde bu ödeneğin nereye ayrıldığı da ortaya çıkar.

Takip eden 51. ve 52. hükümetlerin de ödenekten kullandığı meblağ sürekli artmış, kirli savaş derinleştikçe, harcanan paralar da katlanmıştır. Mesut Yılmaz, Necmettin Erbakan, Bülent Ecevit hükümetleri boyunca örtülü ödenek sürekli artmıştır.

Özellikle Ecevit döneminde istihbarat adı altında ödenekten 70 milyon TL kullanılmıştır ve bu ö güne kadarki en yüksek harcama olmuştur.

Suriye’deki icraatlar örtülü ödenekten

AKP ile birlikte de devletin yeniden yapılandırılması kapsamında örtülü ödeneğe büyük görev düştüğü biliniyor. AKP’nin iktidar olduğu 2002’den başlayarak örtülü ödenek sürekli artıyor. Ancak esas artış çarpıcı biçimde 2012’de gerçekleşiyor.

Örtülü ödenek harcamalarının son on yılı şöyle:

2003 : 103 milyon 12 bin 740 TL
2004 : 107 milyon 375 bin 284 TL
2005 : 84 milyon 88 bin 668 TL
2006 : 207 milyon 646 bin TL
2007 : 262 milyon 286 bin 521 TL
2008 : 290 milyon 981 bin 700 TL
2009 : 341 milyon 971 bin 042 TL
2010 : 383 milyon 170 bin 247 TL
2011 : 391 milyon 682 bin 533 TL
2012 : 694 milyon 229 bin 493 TL

2012’deki gözle görülür artış ise bu kez kirli savaşın yalnızca Kürdistan’da değil aynı zamanda çeteler eliyle Suriye’de de yürütülmesinden kaynaklanıyor. Suriye’de Esad’a karşı örgütlenen silahlı çetelere her türlü silah yardımının, maddi desteğin bu fondan yapıldığı istatistiki olarak da anlaşılıyor.

Yine Suriye’den önce Kaddafi’yi devirme planları kapsamında Libya’daki isyancılara da önemli miktarda harcama yapıldığı tahmin ediliyor. Nitekim Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Libyalı isyancılara 300 milyon dolar yardım yapıldığı yönlü açıklamalarda bulunmuştu. Bu harcamanın da örtülü ödenekten yapıldığı kuvvetle muhtemel.

Kaynaklar:

-93-2000 arası veriler Serhat Çayan’ın ANF’de yayınlanan “Savaşın finansörü: Örtülü ödenek” başlıklı yazısından alınmıştır.

- Son on yılın verileri Vatan gazetesinin “Örtülü servet” başlıklı haberinden alınmıştır.

 

 

 

 

Bulunan kemikler ve devlet gerçeği

 

Yapılan kazılarda çıkan insan kemikleri, sermaye devletinin Kürt halkına yönelik uyguladığı imha politikasının ve kirli savaşın boyutlarını gözler önüne seriyor.

Dersim’de bulunan kemikler için
zoraki soruşturma

Dersim’de bugüne kadar askeri yasak bölge olan Laç Deresi Vadisi içindeki Hesen Kemer Mağarası’nda bulunan insan kemikleri için Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı.

Hesen Kemer Mağarası’nda çok sayıda insan kemiği ve mermi kovanları bulunmuştu. Kemiklerin incelenmesi ile ilgili bir cumhuriyet savcısının görevlendirildiği bildirildi.

Cumhuriyet Başsavcılığı, ‘38 Dersim Katliamı’nda 30’a yakın akrabasını kaybeden Hıdır Çicek’in suç duyurusunu işleme koymak zorunda kaldı. Soruşturma kapsamında Çiçek’in de ifadesi alınacak. Hıdır Çiçek, kemikleri bulduktan sonra basın emekçilerini bölgeye götürerek konunun örtbas edilmesine engel olmuştu. Savcılık da bundan dolayı soruşturma açtı.

Hıdır Çiçek ve Çıralı Köyü’nden birçok emekçi, ‘38 Katliamı’nda akrabalarının askerler tarafından öldürüldüğünü ifade ederek mağara içinde Adli Tıp uzmanlarının araştırma yapmasını ve kemiklerin kimlere ait olduğunun açığa çıkarılmasını talep ettiler.

Kızıltepe’de de kemikler açığa çıkmıştı

Benzer bir gelişme geçtiğimiz ay Mardin’in Kızıltepe ilçesinde yaşandı. Mardin Kızıltepe’de 22 Nisan’da yapılan kazılarda da bir çok insan kemiği bulunmuştu. Kızıltepe’de bulunan kemikler üzerinde yapılan incelemede, kemiklerin 1995 yılında gözaltına alınan ve bir daha haber alınamayan Şemsettin Yalçınkaya ve Nejat Yalçınkaya’ya ait olduğu ortaya çıktı. JİTEM’in ölüm merkezi olarak bilinen Katarlı Köyü’nde yapılan kazılar sonucu Yalçınkaya kardeşlerin kemiklerine ulaşılması, sermaye devletinin Kürt halkına ve devrimcilere yönelik uyguladığı imha politikasının yeni bir kanıtı oldu.

Geçtiğimiz yıl Mardin’in Derik ilçesinde de yapılan kazılarda da çok sayıda insan kemiği ve kafatası bulundu. Kürdistan’ın her metrekaresinden fışkıran insan kemikleri sermaye devletinin Kürt halkını hedef alan imha politikasını tüm çıplaklığıyla gözler önüne sererken öte yandan estirilen barış rüzgarlarının da ne kadar temelsiz olduğunu kanıtlıyor.