13 Aralık 2013
Sayı: KB 2013/48

“Çözüm süreci” ve Öcalan’ın Gever açıklaması..
Erbil’deki hesap Bağdat’tan döndü!
Ecel korkusu pervasızlaştırıyor!
Hak ve özgürlükler mücadele ile kazanılır!
“Yargılanan değil, yargılayan olacaklar!”
Maraş Katliamı’nı unutmadık, unutturmayacağız!
‘Kızılelma’ ve Alevi gerçekleri
Kazanmak için bir adım ileri!
Asgari ücret görüşmeleri başladı
Sefalet ücretine hayır!
Saldırı paketi, güç dengeleri ve sendikal hareket...
“İşçi sınıfı kazanılmış hakları konusunda ortaya bir irade koydu!”
Grev, soluklu bir mücadelenin parçası olarak değerlendirilmelidir
Köksüz bir yazarın kök arayışı - 2 K.Toprak
Mandela; düzene karşı direnişten düzenle uzlaşmaya...
ABD yönetimi ‘yeni bütçe krizi’ telaşında
Bölgede yeni durum ve İran
Savaşlarda kadına yönelik şiddet tırmanıyor
Kadın cinayetleri hız kesmiyor
Direneceğiz! Örgütleneceğiz!
İÜ’de gençlik, polisin keyfini kaçırıyor
Gençlik hareketi ve örgütlenme ihtiyacı
Gezi tutsaklarıyla dayanışmayı yükseltelim
Büyük zindan direnişinin 13. yıldönümü
“Bedel ödeteceğimiz günler çok uzakta değil”
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sefalet ücretine hayır!

 

Her yıl olduğu gibi bu yıl da asgari ücret üzerinden aynı senaryo sergilenmeye başlandı. 2014 yılında uygulanacak olan asgari ücretin belirlenmesi için 6 Aralık’ta ilk görüşme gerçekleşti. Biz bugüne kadar sefalet ücretinin belirlenmesi görüşmelerinden yararımıza çıkan bir sonuç görmedik.

2014 Ocak ve Temmuz ayları için yapılması planlanan zammın ne olduğuna geçmeden önce bu zammı belirleyenlerin kimler olduğuna bakmak gerekiyor. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda işçi, işveren ve hükümet temsilcilerden oluşan 15 kişi var. Ama ne hikmet ise işçi temsilcileri de dahil tek bir asgari ücretli yok. Şöyle bir baktığımızda, kurulda 5 özel sektör işvereni ve 5 kamu işvereni olmak üzere toplam 10 işveren temsil ediliyor. Biz işçileri temsilen ise sadece Türk-İş katılıyor. Bu kurulun bizlere reva görecekleri zammı tahmin etmek zor olmayacaktır. Zira zaten sermayedarların belirleyeceği ücret sefalet ücreti olacaktır.

Asgari ücret, bizlerin normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve bizlerin zorunlu ihtiyaçlarını asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücret olarak tanımlanmaktadır. Peki sormak lazım asgari ücret belirlenirken bu kıstaslara uyuluyor mu? Elbetteki hayır?

Peki şimdi gelelim öngörülen zam oranına. Ocak 2014 ve Temmuz 2014 dönemleri için yüzde 3 oranında bir artışı reva görüyorlar bize. Yani ilk altı ay için yapılacak 24 TL’lik ücret artışı, sefalette ısrar anlamına geliyor. Geçen sene ise 4+4 zammı reva görenler bu yıl da bize aynı sefalet ücretini dayatıyorlar. Bu komisyonun kime hizmet ettiği de orta yerde duruyor.

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü DİSK-AR’ın asgari ücret raporuna göre, “Eşi çalışmayan ve iki çocuklu bir asgari ücretli 2014 Hükümet Programı’nda öngörülen ücret artışı kabul edilirse Ocak 2014 tarihinde elde edeceği geliri ile gıdaya günlük ancak 9 lira 73 kuruş ayırabilecek. Buna göre asgari ücretlinin üç öğün için kişi başına ayırabildiği tutar 2 lira 43 kuruş olurken, öğün başına bu tutar sadece 81 kuruş düzeyinde kalmakta.

2014’ün birinci altı ayı için öngörülen ücret artışı ile eşi çalışmayan ve 2 çocuklu bir asgari ücretlinin eline asgari geçim indirimi dahil net 866 TL geçecek. Buna göre asgari ücretli gelirinden gıda için günlük ayırdığı 9 lira 73 kuruş TL ile hem eşinin hem kendinin hem de çocuklarının karnını doyurmak zorunda kalacak.”

Yine DİSK-AR’ın son hesaplamalarına göre, açlık sınırı Kasım 2013 itibari ile 1121 TL’ye ulaştı. yoksulluk sınırı 3 bin 544 TL seviyesinde. Evli, eşi çalışmayan bir işçinin asgari geçim indirimi ile eline geçen ise yalnızca 840 TL’dir.

Bizlere verilen sefalet ücretiyle yaşamsal ihtiyaçlarımızı (barınma, ulaşım, gıda, eğitim, sağlık vb.) karşılamamızı, yani 840 TL ile geçinmemizi istiyorlar. Elektriğe, suya, doğalgaza yapılan zamlar yüzde 10-15’leri bulurken, asgari ücrete yüzde 3+3 zam yapıyorlar.

Bunun yanında bir de patronların 25 yaş önerisi var. Patronlar sefalet ücreti dayatmasından daha fazla yararlanmak için 25 yaş sınırı için öneri getirdi. Mevcut durumda asgari ücret 16 yaşından küçükler ve büyükler için ayrı ayrı belirleniyor. Patronlar ise bu yaş sınırının 25’e çekilmesini istiyor. Bu, düşük ücretle çok daha fazla işçinin çalışması anlamına geliyor.

Her yıl yaşadığımız sahneler bunlar. Ama artık yeter demeliyiz. Bizleri sefalete, açlığa ve yoksulluğa itenleri tarihin çöplüğüne atma vakti geldi.

Gün sınıfa karşı sınıf şiarını yükseltip, sermayeye karşı örgütlenme günüdür. Nasırlı ellerimizle yarattığımız dünyada, işçi tulumuyla özgürce dolaşacağımız günler gelecektir.

Bir metal işçisi

 

 

 

 

Sonuna kadar mücadeleyi sürdüreceğiz!”

 

Kıdem tazminatının gaspı ile ilgili Genel-İş Sendikası İstanbul Anadolu Yakası 1 No’lu Şube yöneticilerinden Emrah Şahin ve Erol Kanberoğlu ile konuştuk.

Emrah Şahin:

Kıdem tazminatının gasp edilmesi öncelikle işçilerin işten atılmasını kolaylaştıracak ve işçilerin dayanışma gücünü de ortadan kaldıracaktır. Öncelikle tepkilerimizi buna gösteriyoruz. Bununla birlikte kıdem tazminatı, uğruna bedeller ödenilerek kazanılmış bir haktır. Geçmişte DİSK ve öncü işçiler uğruna bedeller ödemiş, kazanılmış haklarımızı geri vermeyiz diyerek patronlara ve iktidarlara karşı tavırlarını net bir şekilde koymuşlardır.

Biliyoruz ki patronlar bizlere durup dururken bizlerin yaşam koşullarını düzeltebilecek iyileştirmeler yapmazlar. Mevcut haklarımızı korumak ve yeni haklar kazanmak için mücadele edilmesi gerekiyor. İktidar ve sermaye sınıfı daha çok kar edebilmek için, işçileri daha rahat işten atabilmek için ve sendikasızlaştırmak için işçi sınıfına bir darbe yapmayı düşünüyor. Bizler de mücadele ederek haklarımızı koruyacağımızı ve bu doğrultuda mücadelemize devam edeceğimizi belirtiyoruz.

Erol Kanberoğlu:

Kıdem tazminatı işçilerin sigortası, yani iş güvencesi demektir. Bu güvencemizi de AKP iktidarı elimizden almak için yeni düzenlemeler yaparak önümüze koyuyor. Kıdem tazminatını işverenler üzerinde bir yük olarak gören iktidar, işçilerin daha rahat işten atılmalarını sağlayarak kime hizmet ettiklerini de bu şekilde göstermiş oluyor.

Bizlere kıdem fonu kurulacağından bahsediyorlar. Ama bundan önce kurulmuş olan fonların (konut edindirme fonu, deprem fonu, işsizlik fonu) burada biriken paraların nerelerde kullanıldığını da iyi biliyoruz. İşverenlere peşkeş çekilmiştir bu fonlar. Bugün kıdem tazminatının gaspı için Hak-İş ve Türk-İş konfederasyonlarının tavırlarını da iyi biliyoruz. DİSK de birkaç eylem yaparak kıdem tazminatının gasp edilmesine karşı mücadele ettiklerini söylüyor. Ama bunlar bugün için yeterli, iktidara geri adım attıracak eylemler değil. Biz şube olarak sonuna kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.

Kızıl Bayrak / Kartal

 
§