03 Ocak 2014
Sayi: KB 2014/01

Çürümüş düzende sağlam çark olmaz
AKP-cemaat çatışması ve “kuvvetler ayrılığı”
İktidar dalaşı ve düzen medyası
Riyakarlıkta sınırları yok!
Her dönemin has uşağı: CHP
Yolsuzluk, yağma ve sömürü düzeninden hesap sormaya...
Sınıf devrimcilerinden yolsuzluk eylemleri
Yolsuzluklar protesto edildi
Oyak Renault’ta patron-Türk Metal işbirliğiyle işçi kıyımı...
Türk-İş asgari ücrete ‘muhalif’ kaldığını açıkladı!
Esenyurt’ta işçiler foruma hazırlanıyor
Hacettepe işçisinden zafer kutlaması!
2013: İşçi sınıfı kin ve öfke biriktirdi!
“Bürokratik-icazetçi sendikal çizgiyi aşmak için taban inisiyatiflerini yaratalım!”
Dünya basınında yolsuzluk ve rüşvet operasyonu
2013: Kriz, çatışma, savaş, direniş…
Seçim dönemi ve reformizmle mücadele
Eğitim piyasalaşırken...
İÜ’de mücadele etkinliklerle sürüyor
Roboski için yaygın eylemler
“Yargılanan değil, yargılayan olduk!”
Özgürlük ve eşitlik yürüyüşümüz sürüyor
EKK’dan yeni yıl mesajı...
Kartal Emekçi Kadın Komisyonu kuruldu
Devrimci tutsaklardan yeni yıl mesajları
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

2013: Kriz, çatışma, savaş, direniş…

 

Kapitalist/emperyalist sistem, 2013 yılında da uğursuz yıkıcılığını dünyanın farklı bölgelerinde gösterdi. Ekonomik kriz ve neo liberal saldırı dalgaları emekçileri ve genç kuşakları vurmaya devam etti. Çatışma ve savaşlar sona ermek bir yana daha da yayıldı. Dünyada açlık ve yoksulluktan acı çeken milyarlarca insan varken, akıl almaz boyutlara varan silahlanma yarışına, trilyonlarca dolar harcandı. Fosil yakıt tüketimi artmaya devam etti, atmosfere salınan karbondioksit oranının azaltılması için hiçbir çaba harcanmadı, dolayısıyla küresel ısınma ve buna bağlı olarak ekolojik dengenin bozulması süreci hızla ilerlemeye devam etti.

Altıncı yılına giren küresel ekonomik krizi hafifletmek için bölgesel savaşları kışkırtan kapitalist/emperyalist sistem, bunu başaramadığı gibi, bir hegemonya kriziyle de karşı karşıya bulunuyor. Ekonomik krizin sarstığı ABD emperyalizmi, dünya jandarması rolünü oynamakta zorlanıyor. Buna karşın dünyada bu rolü oynayabilecek bir gücün ortaya çıkamamış olması, 2013’te belirgin bir hal almaya başlayan ve farklı olasılıklara açık olan hegemonya krizinin de derinleşme olasılığını yükseltiyor.

Krizleri ve açmazları derinleşen sistemin saldırılarına maruz kalan işçi sınıfı, emekçiler, genç kuşaklar ve ezilenler ise, hakları ve gelecekleri uğruna mücadeleye devam ettiler. Ekonomik/demokratik, sosyal/siyasal kazanımlarını koruyup geliştirmek için 2013 yılı boyunca dünyanın dört bir yanında direnişi yükselttiler.

Geride kalan yılın tablosu, sistemin açmazlarının derinleştiğini, her geçen gün hoşnutsuzluğu artan işçi ve emekçilerin bu pervasızlığa tepkili olduklarını, henüz somut olarak bilince çıkarılmamış olsa bile, kapitalist/emperyalist sistemden kurtulma eğiliminin güçlenmekte olduğunu gösteriyor.

Ekonomik krizin sarsıntıları

2008’de doruğa çıkan kapitalizmin küresel krizinin sarsıcı dalgaları, geride bıraktığımız yılda da şiddetli etkisini hissettirdi. AB ülkeleri ve ABD, krizin belirgin bir şekilde hissedildiği bölgeler oldu. Trilyonlarca dolar akıtarak altı yıldır çöküşü önleyebiliyorlar, ancak krizi aşamıyorlar ve çöküş riski baki kalıyor.

Yunanistan, AB’nin halen çöküşe en yakın ülkesidir. Fakat yalnız değildir. Zira Güney Kıbrıs, İspanya, İtalya, Portekiz ve belli ölçüde Fransa krizin girdabından kurtulamayan diğer ülkelerdir. Bu arada AB’ye iltihak eden Doğu Avrupa ve bazı eski Sovyet Cumhuriyetleri de, krizin dalgalarına maruz kalıyor ve faturayı emekçilere ödetebilmek için, yol arıyorlar. Grev ve kitle eylemlerinin bu ülkelerde de daha sık yaşanması, emekçilerin krizin faturasını ödemeyi reddetmelerinin dolaysız sonuçlarıdır.

Ekonomik krizin sarsıcı etkilerini hissetmeye devam eden ABD emperyalizmi ise, bundan dolayı dünya jandarmalığı rolünü eskisi gibi oynama gücünden yoksun kaldı. Haftalar boyunca Federal Hükümet’in kepenk kapatmasına yol açan kriz, yoksul Amerikalıların yaşamına yıkıcı bir şekilde yansıyor. İflasını ilan eden kentlerin sayısı artarken işsizlik, yoksulluk, eğitim ve sağlık hakkından mahrum bırakılan on milyonlarca Amerikalı’ya yenileri ekleniyor.

Artık sistemin efendileri de, krizi aşmanın mümkün olmadığını kabul ediyorlar. Çatışmaların, savaşların, grev ve kitle hareketlerinin yayılması, sistemin krizinin dolaysız sonuçları olarak ortaya çıkıyor. Kriz uzadıkça, çatışmalar da şiddetleniyor. Öte yandan işçilerin, emekçilerin ve geleceksizliğe mahkum edilmek istenen gençliğin öfkesi de artıyor ve bu öfke grevleri, kitle eylemlerini ve isyanları tetikliyor.

Yıkıcı savaşlarda yeni cepheler

Kapitalist/emperyalist sistemin yarattığı musibetlerin en acımasızı, yıkıcı savaşlardır. Ezilen halkların ağır bedeller ödemesine yol açan savaşlar Suriye, Afganistan ve Mali’de devam ediyor. Irak, Libya, Pakistan, Yemen, Sudan ve bazı başka Afrika ülkeleri, emperyalistlerle işbirlikçilerinin müdahaleleri sonucu çatışmalara sahne olmaktadır.

Emperyalistlerle bölgedeki işbirlikçileri, Suriye’deki yıkıcı savaşı yıl boyunca körüklediler. Savaş tehdidi savuran ABD, bunu gerçekleştirme gücünü kendinde bulamasa da, tetikçi muhalefete silah akışı devam etti. Devşirilen binlerce tetikçi eğitilip Suriye’ye gönderildi. Ülkenin yarısını enkaza çeviren, on binlerce kişinin hayatına mal olan, milyonları yerinden yurdundan eden savaş halen devam ediyor.

2001’den beri emperyalist orduların işgali altında bulunan Afganistan’da da savaş sürüyor. Afganistan halkı 12 yıldır vahşi işgalin faturasını öderken, ABD savaşı Pakistan’a da taşıdı. Amerikan ordusunun İnsansız Hava Araçları’yla düzenlediği saldırılarda, yüzlerce Pakistanlı sivil de katledildi. Çatışmaların devam ettiği ülkelerden biri de Libya’dır. Yedi ay süren NATO bombardımanıyla Kaddafi yönetiminin devrilmesiyle ülke, savaş ağaları tarafından parsellendi. Başkent Trablusgarp dahil, çeteler savaşı ülkenin farklı bölgelerinde halen devam ediyor.

On yıl süren ve 1.5 milyon kişinin hayatına mal olan emperyalist işgalin ardından, Irak’ta da kitlesel katliamlar devam ediyor. ABD’nin bölgedeki Suudi Arabistan, Türkiye, Katar gibi işbirlikçileri tarafından desteklenen El Kaide’nin uzantısı cihatçı katiller, neredeyse her gün sivil halkı hedef alan intihar saldırıları gerçekleştiriyorlar. Yine bu güçler, son aylarda Yemen’de benzer saldırılar düzenlemeye başladılar.

Geçen yıl savaşa maruz kalan ülkelerden biri de, Mali oldu. Fransız emperyalizminin saldırısına maruz kalan bu Afrika ülkesinin halkı, yıkım ve kıyımlara uğradı. El Kaide’ye karşı savaşmak bahanesiyle Mali’ye saldıran Fransa, diğer emperyalist devletler tarafından da desteklendi. Oysa bu aynı Fransa, Suriye’deki El Kaide uzantıları olan cihatçı katillerin önde gelen destekçilerinden biridir.

Tüm bu çatışma ve savaşlar, kapitalist/emperyalist sistemin halkların başına sardığı, bedeli ağır belalardır. Bu savaşları kışkırtan kapitalizm bir şiddet, savaş ve yıkım düzeni olduğunu, döne döne kanıtlamaktadır.

Genel grev, direniş, isyan

Hem işçi sınıfı ile burjuvazi arasındaki uzlaşmaz çelişkiyi hem emperyalistlerle ezilen halklar arasındaki çatışmayı şiddetlendiren kapitalist/emperyalist sistem, kaçınılmaz olarak karşıtlarını da harekete geçiriyor. Nitekim 2013 yılında gerçekleşen sayısız grev, genel grev, kitle hareketi ve isyanlar, sistemin küresel çapta izlediği saldırgan politikalara karşı biriken öfkenin dışa vurumu oldu.

Açmazları derinleşen kapitalist/emperyalizm savaşları kışkırtmakla kalmıyor, işçi ve emekçilerin ekonomik, sosyal, siyasal, demokratik kazanımlarına da saldırıyor. İşçiler, emekçiler, gençler, ezilen halklar ise, bu saldırganlığa karşı direnerek, kazanımlarını savunma çabası içindeler.

Mısır’da, Tunus’ta, Türkiye’de, Brezilya’da, Tayland’da, Sudan’da, Bangladeş’te gerçekleşen kitlesel direniş ve isyanlar, orta kuşak kapitalist ülkelerde sınıf çelişkilerinin giderek keskinleştiğine işaret ediyor. Halk isyanının muazzam bir boyuta ulaştığı Mısır’da, on milyonlarca işçi, emekçi ve genç, dinci-gerici Müslüman Kardeşler yönetimini, birinci yılında alaşağı etti. Son dönemde geçici bir durulma döneminde bulunsa da, adını andığımız diğer ülkelerde de görkemli kitle hareketleri yaşandı.

Tunus, Güney Afrika Cumhuriyeti, Güney Kore ve Yunanistan başta olmak üzere bazı AB ülkeleri, etkili genel grevlere sahne oldu; grevlere militan kitle gösterileri de eşlik etti. Bunların yanı sıra, 2013 yılı boyunca Doğu Avrupa’dan Latin Amerika’ya, Asya’dan Afrika’ya pek çok ülkede sayısız grev, gösteri, direniş ve çatışmalar yaşandı. Pek çok yerde işçi ve emekçiler, yeni yılı grev veya direnişle karşıladılar.

2014’te mücadele güçlenerek devam edecek

Genel grevleri, kitle gösterilerini, direnişleri ve isyanları tetikleyen sorunları her gün yeniden üreten kapitalist sistem, mezar kazıcılarını da güçlendirmeye mahkumdur. Zira bu sistemin yapısal sorunları uzlaşmaz sınıf çelişkilerini çözmek bir yana, daha da keskinleştiriyor. Halk isyanları boyutuna varan tepkiler, bu uzlaşmaz çelişkinin görünümlerinden biridir.

2013 yılında mücadele eden milyonlar, belli kazanımlara ulaşsalar da, temel sorunları yerli yerinde duruyor. Zira ekonomik-demokratik, sosyal-siyasal sorunların kapitalist/emperyalist sistemde çözülmesi olası değil. Bu da genel grevlerin, direnişlerin ve isyanların önümüzdeki dönemde de devam etmesinin kaçınılmaz olduğuna işaret ediyor. Artık ne militan kitle eylemleri gerçekleştiren milyonlarca kişi taleplerinden vazgeçebilir ne de egemen sınıf konumundaki burjuvazi bu talepleri karşılayabilir. Diğer bir ifadeyle, yeni yılda da burjuvazi saldırmaya, emekçi kitleler ise direnmeye devam edecektir.

Krizler, çatışmalar, savaşlar ve bunlara karşı gelişen genel grev, kitlesel direniş ve isyanlar döneminde işçi sınıfıyla müttefiklerinin en temel ihtiyacı, devrimci sınıf partisi önderliği altında birleşerek mücadeleyi büyütmektir. Sınıfın devrimci öncüsünün oynayacağı rol, hem güncel planda kazanımları koruyup geliştirmek hem sömürü ve kölelik düzeni kapitalizmle nihai hesaplaşmaya hazırlanmak için hayati bir önem taşımaktadır.

 
§