28 Mart 2014
Sayi: KB 2014/13

Direnişin kalesi kuşatılmaya çalışılıyor
Türk ordusu cihatçı çeteleri korumak için saldırdı
Newroz aynasında
“çözüm süreci”nin akıbeti
Yanıtımız “Yeni Greif’ler örgütlemek,
yeni Ekimler yaratmak” olacak!
Batıkent’te sınıf devrimcilerine
faşist saldırı!
AKP: “Ustalık döneminde” bir çöküşün hikayesi
“Tweet miweet anlamaz o!”
“İlk hedef biber gazının yasaklanması!”
Düzen solunun seçim rezaleti sürüyor
Feniş işçilerinden Ankara’daki görüşmelere dair açıklama
Türk Metal Erdemir’de AKP’ye çalışıyor
Sendikalı olmak işten çıkarılma nedeni
Dünden bugüne kadın işçiler direniyor
Gençliğin devrimci birliğini yaratmanın
politik-örgütsel koşulları
Budak ve ortaklarının ihanet dosyası-2
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu Budak!
“Birileri gidecekse, o da Amerikan sermayedarıdır!”
Greif işçileri: “İşten atma kararı yok hükmünde”
Ankara’da coşkulu
“İşgal, grev, direniş!” forumu!
“Direnişimizin ruhunu Ankara’ya taşıdık”
Greif İşçileriyle Dayanışma Komiteleri yayılıyor
Greif’le dayanışma ve devrimci seçim faaliyetleri
Greif direniş günlüğü
Arap Birliği Zirvesi sona erdi
Dünyada milyonlar sokaklarda, yollarda, meydanlarda…
Berkin’e sözümüz var
“Başı öne eğilmedi!”
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Budak ve ortaklarının ihanet dosyası-2

Beybi Çuval deneyimi

 

Benzer yöntemlerle sayısız ihanete imza atan DİSK/Tekstil Sendikası yöneticilerinin suç dosyasına devam ediyoruz. Bu kez 17 yıl öncesine yani 1997 yılına gidiyoruz. Bu kez sahne Beybi Çuval fabrikası, oyuncular aynı.

Rıdvan Budak ve Kazım Doğan ikilisi, tümüyle kendi emekleriyle örgütlenen Beybi Çuval işçilerine ihanet ettiler. İşçileri mücadeleden uzak tutmaya çalıştılar, en sonunda da öncü işçilerin işten atılmasıyla başlayan sendikasızlaştırma saldırısında rol oynadılar.

İşçiler emek verdi bürokratlar hazıra kondu

Ümraniye Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu Beybi Çuval fabrikasında yaklaşık 250 işçi çalışıyordu. Fabrikadaki öncü işçiler 1996 yılı içerisinde ağır çalışma koşullarına karşı örgütlenme çalışmasına başlarlar. Bu çalışma işçilerin korkuları ve kaygıları nedeniyle ağır aksak ilerlerken Aralık ayı içerisinde işyerinin isminin değiştirilmesi ve işçilerin tümüne girdi-çıktı yapılarak tazminatların iç edilmesi durumu değiştirir. Tepkiler yoğunlaşırken öncü iki işçinin girişimleriyle bir toplantı yapılarak örgütlenme çalışmaları hızlandırılır. İşçiler arasındaki güvensizlikler zaman içerisinde yok olurken iki aylık bir süre içerisinde sendikaya üyelik aşamasına gelinir.

İşçiler bu aşamada fabrikanın eldiven bölümünde DİSK/Lastik-İş Sendikası olduğu için bu sendika ile birlikte DİSK/Tekstil’e de başvuruda bulunurlar.  Lastik-İş üyelerinin de katkılarıyla süreç başarıyla tamamlanır. Fabrika yönetimi bu aşamada sendikalaşma faaliyetini öğrenir. Gevşetme amaçlı kısa süren bir manevradan sonra satın almalarla işçilerin birliğini bozmaya ve istifa ettirmeye başlar. Ancak öncü işçilerin önderliğinde bu saldırı girişimi ustaca boşa çıkarılır ve zayıf davranan işçiler yeniden sendikaya kazanılır.

Oyunları boşa çıkan fabrika yönetimi durumu kabulleneceğini ancak Tekstil Sendikası’nı tercih ettiğini açıklar. Böylelikle süreçte hiçbir emeği olmayan Rıdvan Budak ve Kazım Doğan’ın başında bulunduğu Tekstil-İş bürokratları hazıra konmuş olurlar.

İlk satış denemesi işçilerin iradesine çarpıyor

Ancak kısa sürede bu bürokratların neden tercih edildiği de anlaşılır. Bunlar işçileri sürekli olarak oyalarken öte yandan patronun öncü işçilerin işten atma planına seyirci kalırlar. Patron ilk önce iki işçiyi işten atar. Bu girişimi önden fark eden işçiler iş yavaşlatma eylemine başlarlar, işi durdurmaya da hazırdırlar. Ancak sendika yöneticileri konuyu Rıdvan Budak’ın dört gün sonra fabrika yönetimiyle yapacağı görüşmeye havale ederek işçilere boyun eğdirirler. Ama bu durumdan cesaret alan yönetim birkaç gün sonra üç öncü işçinin işine daha son verir.

İşçiler bunun üzerine sendika bürokratlarına güvenmekle hata yaptıklarını, patronun onlarla işbirliği yaparak öncü işçileri fabrikadan temizlediğini anlarlar. Bu düşüncelerle bir toplantı alıp sendika yöneticilerini de çağırırlar. Toplantıya İstanbul Şube Başkanı Kazım Doğan ile birlikte bazı yöneticiler ve akademisyenler katılır.

Hafta sonu gerçekleşen toplantıda işçiler, arkadaşlarının işe geri alınması için Pazartesi günü işi durduracaklarını iletirler. Bunun üzerine sendika bürokratları ile onlara eşlik edenler işçileri vazgeçirmeye çalışırlar. Bolca demagoji yaparlar, yetmeyince bağırıp çağırmaya başlarlar. İşçiler kararlılığı sürdürünce direnişin yasal olmadığını ve hiçbir destek vermeyeceklerini söylerler. Polis ve jandarma saldırısıyla korkutmaya çalışırlar. Ama işçiler kararlıdır ve bu oyuna son verip toplantıyı terk ederler.

Pazartesi günü ise topluca işi durdururlar. Gün boyunca Kazım Doğan ve diğer yöneticilerden hiçbiri ortalıkta yoktur. İşçiler kısa sürede sonuç alırlar ve en son işten atılan üç işçinin işe geri alındığı açıklanır. Bu arada devreye Rıdvan Budak girerek işçilere diğer iki işçinin TİS döneminde kesin olarak işe geri alınacağı üzerine namus sözü verir. İşçiler bunun üzerine iş başı yaparlar ve akşam da mesaiye kalmayarak fabrikadan toplu olarak çıkıp yürürler.

Bir yıl sonra satış tamam!

Ancak bu ilk rauntta kaybeden patron ve sendika bürokratları, emellerinden vazgeçmezler. Hep yaptıkları gibi belli bir sürenin ardından öncü işçileri temizlemek üzere yeniden harekete geçerler. İş bırakma eyleminin üzerinden bir yıl geçtikten sonra öncü işçilerden seçilen bir grup işçi işten atılır. İşçiler yaptıkları açıklamada bu işten atmanın sendika yöneticileri ve patronun birlikte gerçekleştirdiğini anlatırlar. Sendika yöneticilerini teşhir ederler ve sendikada bir basın açıklaması yapmak isterler, ama bu aynı yöneticiler basını arayarak toplantıyı engellerler.

İşte böylelikle bir önemli fabrikada daha mücadele etmek üzere sendikanın yolunu tutan işçilere ihanet eden bu bürokratlar böylelikle fabrikadaki sendikal örgütlülüğün dağılmasını sağlarlar. DİSK/Tekstil bir fabrikada daha silinirken geriye bu her devrin sendika bürokratlarına ilişkin satış iddiaları kalır. Bu arada Rıdvan Budak meclisin yolunu tutarken, DİSK/Tekstil bu yıllarda bir dizi fabrikada daha benzer biçimde örgütlülüğünü kaybederken giderek dibe vurur.

 

 

 

 

Beybi Çuval’da işten atılan işçilerin yaptığı basın açıklaması...

Patronla bir olup ekmeğimizle oynadılar”

 

Çalıştığımız Beybi Çuval Fabrikası bir senedir DİSK Tekstil 1 No’lu Şube’ye örgütlü. Bizler sözleşmemizden başlayarak bugüne kadar sendika mafyası tarafından işverene satılıyoruz. Bunun en açık kanıtı sözleşmemiz ve bizim işten atılmamızdır.

Biz duyarlı işçiler bunun bilincinde olduğumuz ve müdahale ettiğimizde hep karşımızda şube başkanı ve ona benzer sendikacıları bulduk. Devlet ve patronlar gibi sendikacılar da bizlere sürekli kırıntıyla yetinmemiz, halimize şükretmemiz gerektiğini söylediler.

Konuşmak istedik susturulduk. Bilinçlenmek istedik, bunun için toplantılar yapmaya başladık, şube başkanı tarafından nazikçe tehdit edildik. Bizlere bir işçi atıldığında yanımızda olacağını söyleyen ve namusu şerefi üzerine yemin eden şube başkanı, işçilerin atılmasını bizzat kendi sağladı. Eylem yapan arkadaşlarımızın yanında olmak yerine patronun tarafını tuttu.

Bizler bunların gerçek yüzünü anlayıp görevleri başına çağırdık. Bir senedir yapılmayan temsilci seçimini yapmaları gerektiğini, kendi sendikamızda eğitim istediğimizi söylediğimiz için sendikacının çabaları ve işverenin desteği sayesinde işimizden ve ekmeğimizden edildik.

Önceleri bu bize yapılanlar Brandi Tekstil’de, Reslan’da, Albayrak’ta, Tıbset’te direk burjuvazi tarafından yapılırken, ne acıdır ki aynı şeyler Beybi Çuval’da bizim sendikamızda oturan, bizim ekmeğimizle geçinen sendikacılar tarafından yapılıyor. Bizler sendikalarımıza sahip çıkmazsak, sendikalarımızda örgütlenip görev almazsak, bunların devamı gelecektir. Ali Yılmaz ve eylem yaptığımız için işten atılmamız gerektiğini söyleyen Zeki Türkmenoğlu gibi adamlar, daha çok arkadaşımızı işinden ve ekmeğinden edecektir. Bizler elele verip birlik olmalıyız ve yönetimlerde görev alıp sendika mafyasını altetmeliyiz.

Sendika mafyası defol, sendikalar bizimdir!

Yaşasın sınıf dayanışması!

Beybi Çuval’dan atılan bir grup işçi
15 Nisan ‘98

Not: 14 Nisan 1998 Salı günü bu basın açıklamasını yapmak üzere sendikaya gittiğimizde, sendikacıların basının katılımını engellediklerini gördük. Basından gelen telefonlara, böyle bir açıklama olmayacağını, polisi sendikaya yığmaya mı çalıştıklarını söylemişlerdir. Basın açıklamamız bu şekilde bürokratlar tarafından engellenmiştir.

(SY Kızıl Bayrak, sayı: 51, 18 Nisan ‘98)



 
§