26 Eylül 2014
Sayı: KB 2014/39

Direnen halkların birleşik devrimci direnişini büyütmeye!
Kobanê için topyekûn direniş ve seferberlik!
IŞİD saldırıyor, Kürt halkı direniyor
Huzursuzluk yaratanların “huzur operasyonları!”
İşçilerin Birliği Derneği mevzidir!
Rıdvan Budaklar ve suç ortakları hesap verecek!
Hema’da madencilerin öfkesi büyüyor!
Termikel’de çocuklara “işkence” yapılıyor
Renault işçisi: Disiplinli ve örgütlü hareket etmeliyiz!
Sütaş işçiyi köleleştirerek büyüyor
Brzezinski’nin "Stratejik Vizyonu" ve Ukrayna - A. Eren
İskoçya bağımsızlık referandumu ve kapitalizmin çözümsüzlüğü
Cengiz Baysoy’un “cahil cesareti” üzerine… - K. Toprak
Erich Mühsam: Devrimci yazar Bavyera (Münih) Devrimi’nin neferi - E. Eren
Torbadan bir kez daha ölüm çıktı
Belediye işçilerinin taşeron sınavı
Eğitim emekçileri rotasyona, kadrolaşmaya karşı grevdeydi
Ulucanlar Direnişi’nden, direnişin önderlerinden öğrenmek! -S. Soysal
DGB Türkiye Meclisi Sonuç Bildirgesi
Ankara’da ulaşım çilesine karşı eylemler
Jesca Nankabirwa’nın ölümü sömürü sisteminin aynasıdır
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Belediye işçilerinin taşeron sınavı

 

Belediyelerde yeni dönem taşeronlaştırma saldırısı için düğmeye basıldı. Belediye işçiliğinden belediyeye bağlı şirket işçiliğine geçilen dönem artık tamamen bitirilerek özel taşeron şirketlere devir hızlandırılıyor.

İzmir belediyeleri ise bu saldırının merkezi durumunda. Bunun bir yanı bugüne kadar “sosyal demokrat belediyecilik” görüntüsü için ötelenen özel taşeron şirket adımının bugün devreye sokulması diğer yanı ise saldırının hedefi olan işçilerin sendikal örgütlülük içinde olması. Bu yanıyla bir dizi kentte çoktan uygulaması tamamlanan taşerona geçişler İzmir’de mücadelelere sahne oluyor. Bu belediyelere bağlı şirketlerde çalışan tüm işçilerin hesaplaşması haline gelmesi de bu yanıyla önemli. Belediye işçilerinin her yerde çoktan tasfiye edildiği düşünüldüğünde belediyeye ait şirkette çalışmak bugün önemli bir iş güvencesi olarak görülüyordu. Zira dolaysız olarak belediyeye bağlı bir şirketin taşeronluğu da bugünün ücretli kölelik koşullarına nazaran daha iyi görülüyor. Ölümü gösterip sıtmaya razı edilen işçiler şimdi ücretli köleliğin en ağır ve güvencesiz halkası özel taşeron şirketlere karşı direniyor.

Tamamen özel bir şirkete devir, her yıl tekrarlanan ihalelerle yeni şirketin yeni koşulları (ki ihaleyi almak için en düşük fiyatı verecek şirketlerin bunu işçi sayısından, işçilere verilen hakların gaspından çıkarmayı isteyecekleri de aşikar olduğu için) kaygıyı büyütüyor. Belediyeye bağlı şirkette çalışmayı bir mevzi olarak gören işçiler bunun için mücadele ediyor. Fakat İzmir merkezli mücadelede bugüne kadar verilen sınav ve yerel belediyelerdeki tutumlar protestocu bakışı aşamamaktadır. Binlerce işçinin çalıştığı İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İzenerji ve İzeltaş şirketlerinin tasfiyesi düşünüldüğünde eylemlerin katılımı önemsiz kalıyor. Kitlesel eylemlerin içeriği taşeronun teşhiri, ajitatif itiraz boyutunda kalıyor. Binlerce işçiyi ilgilendiren bu dönüşümde hala üretimden gelen güçlü eylemler konmazken “büyük mitingle” zaman geçiriliyor.

Keza buna paralel gelişen yerel belediyelerdeki süreçler de aynı yaklaşımın olumsuz sonuçlarını taşıyor. Karabağlar Belediyesi’nde taşerona geçiş “büyük miting” sabahında imzaların atılmasıyla yasal olarak tamamlandı. KABEL işçileri belediye önünde nöbete başlamış olsa da bu tepkinin yasal süreci tamamlanan taşeron şirket karşısında dağıtılması kaçınılmazdır. Benzer bir olgu Çiğli Belediyesi’nde de geçtiğimiz haftalarda tekrarlandı. Kafesan işçileri şirketin ihaleye girememesiyle fiilen ortada bırakılıp ardından yeni şirkete geçişleri dayatıldı.

BELTAŞ grevinden yansıyanlar

İzmir her ne kadar merkezi oluştursa da benzer süreç İstanbul ve Ankara’da da yaşanıyor. İstanbul’da Beşiktaş Belediyesi’ne bağlı BELTAŞ şirketinin tasfiyesi bu açıdan belli bir özgünlük taşıyordu. Zira BELTAŞ’ta sendikal örgütlülüğün kırılması için yasal ve hukuki boşluklara oynayan belediye yönetimi taşeron adımıyla iki temel hedefini birleştirdi. İşçilerin yıllardır bürokratik-uzlaşmacı yöneticiler eliyle sendika yetkisi sürüncemede bırakılması ve taşeron şirket hamlesine duyulan öfke grevi getirdi. Grev karşısında tüm gericiliğini kusan belediye yönetimi işçilerin iradesini dağıtmak için elinden geleni yaptı. Grev kırıcılardan işçilere saldırı için eli sopalı güruhların salınmasına kadar en pervasız saldırılar öncü işçilerin fiili-meşru tutumuyla aşıldı. Gerici propaganda için, çim olan parka çim ekmeye giden belediye başkanının karşısına çıkılması, saldırılara, polis saldırılarına rağmen tepkinin büyütülmesi kazanımları getirdi. Grev kırıcılığı iş müfettişleri tarafından rapora geçilerek suçüstü yapılmış, işçilere saldırı örgütleyerek çeteciliği de teşhir olmuş bir yönetim karşısında çok daha fazlası kazanılabilirken belediyeye bağlı şirkette devam dayatılabilirdi.

Fakat bürokratların tutumu, işçilerin deneyimsizliği ve iç örgütlülüğe dayanmaması bunu engelledi. İşçiler bunca eksiklikle boğuşurken en azından TİS imzasını ve iş güvencesini bugün için kazandı. Sendika yeni gelen Polen şirketiyle bu alanda ilk kez devreye sokulan “iyi niyet” protokolü imzalamasıysa kağıt üzerindedir. Birçok benzer protokolün patronlar tarafından kenara atıldığı sayısız örnek varken bu çaba beyhudedir.

Uzlaşmacı anlayışın grevi son seçenek sayan yapısı grevde de geri tutumlar sergilerken tabanda biriken tepkinin açığa çıkmasının bu kısmi kazanımlı sonucu yarattığı görülmelidir. Bürokratları da aşan bu örgütsüz dinamik, yarının taban örgütlülüğüne dayanan mücadele hatlarında nasıl kazanılacağının kanıtıdır.

Kazanmak için hazırlanalım!

Fakat belediye şirketinin tasfiyesi ve özel şirkete geçiş kabul edilmiş olundu. Keza esas tehlikenin üç ay sonra gerçekleşecek yeni ihale ile geleceği de açıktır. Bugün BELTAŞ’tan İzmir’deki diğer örneklere tasfiye operasyonlarında üç aylık geçici ihaleler yapılarak belediye şirketleri ayıklanıyor. Yarın 2015 başında birbirini takip edecek olan özel şirketlerin ihale savaşlarında belediye işçilerinin kazanımları ve örgütlülüğü daha açık bir hedef olacak. İhaleyi kazanmak isteyen şirketlerin yasalara dayanarak sendikayı tanımama hakkı karşısında fiili tutumlar sergilenmezse, belediye yönetimleri aracılığıyla masa başı çözüm arayışları sürdürülürse sendikaların adı dahi alanda bırakılmayacaktır. Dün kadrolu işçileri tasfiye edenlerin bugün belediye şirketlerindeki operasyonu örgütlülüğün de nasıl bertaraf edildiğini gösteriyor. Belediye işçileri için 2015 başı asıl sınav alanı olacağından buna örgütlü bir hazırlık gerçekleştirilmelidir. Ayrıca sınıf bilincinin kazanılması için eğitim süreci örgütlenmeli, işçilerin kendi karar mekanizmaları için zemin hazırlanmalıdır. Bugüne kadar işçi iradesine değil belediye yönetimiyle masa başı hesaplamalarına güvenen bürokratların yarın ne alacağı aidat kalacak ne de yönetimi oluşturabileceği şubesi. Belediye-İş’in ibretlik tasfiyesi bugün Genel-İş’in karşısına çıktı. Sendikal anlayışında meşruluğu hukuki haklılık, fiili tutumu ise protesto eylemine indirgeyenlerin tavırlarını değiştirmesini beklemiyoruz. Bu tutumu BELTAŞ’ta, Kafesan’da olduğu gibi öncü işçilerin göstermesi gerekiyor.

Bu öncü işçiler Karabağlar, Kafesan, Kartal, BELTAŞ, Kent deneyimlerine bir daha bakmalıdır. Yarın İzenerji ve diğerleri için aynı şeyi söylemek istemeyen herkes sınıf adına kazanmak için hazırlanmalıdır.


 
§