Yatağan direnişinin özeti
Yatağan’da ayları geride bırakıp işyerini terk etmeme eylemine dönen direniş birinci haftasını doldurmadan kısmi kazanımların kabulüyle 6 Aralık'ta bitirildi. Fakat Elsan’ın verdiği sözler hala ucu açık noktalar barındırıyor. Uzlaşma mutabakatında “taşeron işçilerin sözleşmeleri bittikten sonra kadroya alınmaları” konusu işçilerin önüne sürülüyor, ancak o zaman geldiğinde şirketin işten çıkarmaları gündeme getirmeyeceğinin güvencesi bulunmuyor.
Direniş, ileri taşınmaktansa “ne kurtarırsak kâr” mantığı üzerinden, şirket için makul taleplerin kabulüyle bitirildi. 446 gündür korunan direniş iradesi mücadeleci ufkun eksikliği ile dağıtıldı. Fakat bu durum karşısında hakim olansa memnuniyet. İşçiler “daha fazlasının olmayacağına” ikna edildi, özelleştirmenin iptali talebini sürdürmenin “maceracılık” olarak görülmesi sağlandı, kazanmayı sağlayacak her türlü eylem hali “yasadışı” ilan edildi. İşyerini terk etmeme eylemi de işçileri işyerine kilitlemekten öteye geçmezken, şirketin gelmediği her gün işçilerin moralini dağıtan bir pasifize ortam yarattı.
‘Onlar’a rağmen kazanma çabası
Direnişin uzlaşma ile bitirilmesinden biraz önce görüştüğümüz bir maden işçisi direnişçilerin çoğuna hakim olan ama aşamadıkları bentleri işaret ediyordu.
“446 günlük direnişin sonucunda işçi sınıfının zafer kazanacağı, daha farklı bir sonuç bekliyorduk” diyen Değer isimli bir maden işçisi, sözlerine “ama” diye devam ederek bu aşamada işçilerin örgütlü gücüyle hakların korunmasına çubuk büktü. Gerçekte buradaki her kazanımın Türkiye işçi sınıfının kazanımı olacağını söylerken, böyle bir zaferle sendika ağalarının da aşılabileceğini vurguladı. Değer, bu olursa “Onlara rağmen başarmış olacağız” diyerek yöneticilerin tutumunu teşhir ederken şunları ifade etti: “Biz inanıyoruz ki direnmeden hiçbir şey elde edilmez. Nerede olursa olsun haksızlığa karşı değilseniz haklarınızla beraber onurunuzu da kaybedersiniz. Daha onurlu, daha mücadeleci direnmeyi, ne olursa olsun vazgeçmemeyi öneriyoruz.”
İşçiler kazanım olarak görüyor
İşçiler başta genel merkez yöneticilerinin Yatağan’ı tecrit edip yok sayan tutumu ve alt kademedeki yöneticilerini daha ileri çıkmaktan geri tutan yasal mücadele yönteminin aşılamayacağı nedeniyle mevcut durumu kazanım olarak görüyor. Keza taşeronluğun kaldırılması, “iş güvencesi” vaadi ve sermaye devletinin “4C iyileştirmesi” gibi adımları da direnişin kazanımı olarak gördüğü detaylar oldu. Elsan da yeni TİS’i üç yıllık olarak yapmayı uzlaşmaya ekleyerek sermayenin önemli gördüğü uzun sözleşmeyi baştan hayata geçirmiş oldu.
5 Aralık’taki genel işçi toplantısının ardından şirket yönetimiyle buluşan sendika yöneticileri uzlaşmayı açıkladı. Özelleştirmeyi kabul etmemek üzerinden başlayan direniş, gelinen yerde esas olarak “iş güvencesi” vaadi karşısında bitirildi. 6 Aralık sabahı final açıklaması yapıldı. Sabah 08.00’de işçilerin büyük çoğunluğu toplanırken direniş çadırı önünde ilk açıklamayı Tes-İş Yatağan Şube Başkanı Fatih Erçelik yaptı. “İçimiz buruk” diyerek söze başlayan Erçelik, direniş sonucu varılan anlaşmayı olumladı.
Ellerinden geleni yaptıklarını iddia eden Erçelik, aylar süren direnişin önemine vurgu yaptı. Erçelik, konuşmasını “Valilik, Kaymakamlık, Emniyet ve Jandarma’ya anlayış ve desteği için teşekkür” ederek sona erdirdi.
“Kolay teslim oldunuz”
Erçelik’in konuşması sırasında enerji ve maden işçilerinden ilk tepki geldi. Bir işçi “Kolay teslim oldunuz” diyerek Erçelik’in sözünü kesti. Yatağan işçisi, direnişin başlangıç noktasındaki talepten çıkılmasını eleştirdi. “Ölmek var dönmek yok!” sloganını hatırlatarak talebin geri çekilmesi ve şirket için çalışılacak olmasını eleştirdi. Türk-İş Genel Merkezi ve şube yönetimlerinin direnişi ileri çıkarmadığını söyledi. İşçinin şube yönetimini protesto etmesine müdahale edilmeye çalışıldı ve alandan çıkarılmak istendi. Sendika yönetimine yönelik eleştirilere başka işçiler de destek verdi.
Girgin’den “maceracı direniş” iddiası
Daha sonra Süleyman Girgin söz aldı. Yangına su taşıyan karınca hikayesiyle “safımız belli” diyen Girgin, kamulaştırma taleplerinin olacağını iddia etti. Girgin de direnişin bitirilmesini gerekçelendirmek için sözlerine “işçi iradesi”ne dayandıkları savunusuyla devam etti. “İşçi iradesiyle duracağımız yeri bildik” diyen Girgin, ‘özelleştirmenin son bulması’ eksenindeki mücadeleyi ‘macera’ olarak nitelendirdi.
“İşçileri maceraya sürükleyerek başarılı olamayız” diyen Girgin, “Direniş için yapılacak başka bir şey var mıydı?” sorusunu sordu. Girgin sorusuna bir işçi “Evet, vardı” yanıtını verdi.
Girgin, bu tepki karşısında “adına zafer demeye dilim varmıyor” diyerek sözde özeleştiri yaptı. Bu sırada da bir işçinin tepki gösterdiği görüldü. İşçiler özellikle direnişin başından beri yanında olan gençliğin katılımını uzun süre alkışladı. Sendika yöneticilerinin konuşmalarına alkışlar çok sınırlı kalırken sadece bu dayanışma selamına verilen karşılık işçilerin dayanışmaya gösterdiği önemi ifade ediyordu.
Sendikacıların, direnişin bitişini kazanım olarak sunması örgütlü bir tepkiye konu olmasa da işçilerin verdikleri tepki konuşmalar boyunca kendini gösterdi. İşçilerin mevcut durumdan bir rahatsızlık duydukları gözlemlendi. Konuşmaların ardından direniş sonlandırılarak işçiler işbaşı yapmaya çağrıldı.
Kızıl Bayrak / Yatağan |