3 Nisan 2015
Sayı: KB 2015/13

Düzenin aldatmacalarına, faşist baskı ve zorbalığa karşı 1 Mayıs’a hazırlanalım!
İşçi sınıfı seçimlere değil, 1 Mayıs’a hazırlanmalıdır!
Ciddiyet ve samimiyet sınavı
Koltuk sevdalısı sendika ağaları daha hüsranı görmedi!
CHP’nin seçim vaatleri ve gerçekler!
Yargısız infaz bu devletin fıtratında var
Kanlı infazı polis devletine kılıf yaptılar
Roboski’nin katillerinden hayvan katliamı inkarı
Deniz biterken…
DEV TEKSTİL 1. Genel Meclis Toplantısı gerçekleştirildi
Sf Leather Deri’de direniş!
Bakırköy’de grevle sınıf dayanışması
İstanbul ve Mersin’de belgesel gösterimi
BDSP işçi sınıfını ve emekçileri mücadeleye çağırıyor!
Yemen'e saldırı koalisyonuna Türkiye de katıldı
Yemen: Emperyalist ve gerici savaşların yeni durağı
Büyük umutlar, devrimci halk ayaklanmaları ve cüceler
"Jineoloji/kadın" bilimi üzerine... - Ç. İnci
GSS prim borcu taksitlendirmesi: Soygundan sandığa köprü
DGB Mahirler'in mirasını yükseltiyor!
Kayseri'de Kızıldere anmaları
"Bekle bizi İstanbul!" - T. Kor
"Bu resmi siz mi yaptınız? Hayır, bu sizin eseriniz!"
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sf Leather Deri’de direniş!

 

İzmir’de Gaziemir Ege Serbest Bölge’de kurulu bulunan Sf Leather Deri fabrikasında Türk-İş’e bağlı DERİTEKS Sendikası’na üye oldukları için işten atılan işçilerin direnişi sürüyor.

Fabrika, SF Deri ve SF Tekstil olarak 2 firma olarak faaliyet yürütüyor. Türkiye’nin en eski kapitalist ailelerinden olan Giraudlar, Ege Serbest Bölgesi’ndeki tekstil fabrikasının yanı sıra İzmir Basma Sanayi, İzmir Pamuk Mensucat gibi Türkiye’nin en eski tekstil firmalarının da kurucusu olarak biliniyor. Frederick Giraud aynı zamanda Koç Holding Yönetim Kurulu üyesi Mustafa Koç’un dünürü olarak biliniyor. Giraud tarafından 2003 yılında kurulan SF-Trade’in, tesislerinde bebekler için ana kucağı, oturak, uyku tulumu ile deriden mamul çanta ve araba koltuğu kılıfı üretimi yapılıyor. Ürettiği ürünlerin tamamını Almanya, İsveç, İngiltere, Danimarka, İtalya gibi Avrupa ülkelerine ihraç eden firmada yaklaşık 400 işçi çalışıyor. Fabrikada çalışan işçilerin %50’sini kadınlar oluşturuyor.

Üretiminin tamamını Avrupa’ya ihraç eden Ege Serbest Bölgesi’ndeki SF-Trade Tekstil’in yüzde 70 hissesini Kampston şirketine sattığı öğrenildi. Giraudların işçi sınıfına yönelik hak gasplarında sicili oldukça kabarık. İzmir Basma Sanayisi işçilerinin haklarını gasp ettiği, işçileri yıllardır alacakları için mahkemelerde süründürmesi hala hafızalarda. Şimdi de ESB’de bulunan SF deri ve tekstil fabrikası, işçilerin sendikal örgütlülüğüne saldırıyor. Patron sendikal örgütlenmeyi öğrenince 25 Mart’ta biri kadın olmak üzere toplam 14 işçiyi “performans düşüklüğü” bahanesiyle işten attı. 

ESB önünde beklemeye başlayan işçiler ve şube başkanı örgütlenme sürecini, baskıları ve direnişi gazetemize anlattı.

Sonuna kadar direneceğiz’

DERİTEKS İzmir Şube Başkanı Makum Alagöz: SF Deri ve tekstil fabrikasında toplam 400 işçi çalışıyor. Bu fabrika uluslararası çalışıyor, ihracatın çoğunu yurtdışına gönderiyor. Çalışan arkadaşlarımız sabah 07.15’de fabrikaya giriş yapıyorlar. Önce zorunlu sabah sporu yapıyorlar, öğlen yemek sonrası da zorunlu spor yaptırıyorlar. Akşamları zorunlu mesai var. En erken 20.45’e kadar işyerinde arkadaşlarımız çalışıyor. Normal mesai 07.15–17.15 arası ama buna uyulduğu hiç görülmemiş. Akşam mesailerinde yemek verilmiyor. Sadece 25 kuruşluk 2 dilim kek bazen de poğaça veriliyor. Fabrikada başörtüsü takmak yasak. Çalışan kadınlar içeri girerken başörtülerini çıkarıyorlar. İşçiler asgari ücret artı prim adı altında çalışıyorlar. Primler ise 5 TL ile 200 TL arası değişiyor. İşçileri birbirleriyle yarıştırıyorlar.  İster 1 aylık ister 6 yıllık olsun işçinin maaşı asgari ücret. Bu yaşanan sorunlardan kaynaklı her iki firmadan da sendikamıza yönelik üyelikler oldu. Aralık ayı itibariyle örgütlenmeye başladık. Son süreçte iki firmada da belli bir noktaya geldik. İşveren sendikayı öğrendi. İlk etapta “performans düşüklüğü” adı altında 14 işçiyi işten çıkarttı. 25 ve 26 Mart günü gerçekleşti. İşçiler mesai saati içerisinde çıkarıldı. İşçi arkadaşlarımıza sendikadan “arının” ve istifa edin baskıları oldu. 2 saate yakın küçük bir odaya kapatılıp mobbing uygulandı. Sonrasında 2 saat bekletilip ardından işten çıkarmalar oldu. E-devlet şifrelerini alıp istifa ettirme çabaları yaşandı. Bu süreçte istifa eden işçiler oldu ama daha sonra tekrardan sendikaya üye oldular.

Bu konuda hukuki çerçeveleri hazırlamaya başladık. 26 Mart itibariyle sabah 06.00’dan akşam 18.00-19.00’a kadar ESB girişinde beklemeye başladık. İçerideki üyelik çalışmalarımız devam ediyor. Biz de direnişimizi bugüne kadar olduğu gibi, direnişçi arkadaşlarla ortak aldığımız kararla sonuna kadar sürdüreceğiz. Önümüzdeki günlerde eylem ve etkinliklerimiz olacak.

Direnişimize destek bekliyoruz’

Mehmet Cin: SF Deri’de teknik eğitmendim. İşçi alımlarına ben bakıyordum. Operatör eğitimi yapıyordum. 5 yıldır burada çalışıyorum. Evliyim, 2 çocuğum var. Evim kira. Ben 1020 TL maaş ve prim olarak da 450 TL alıyorum. İşyerinde yaşanan sorunlara karşı sendikalı olmayı seçtik. İşyerinde başörtüsü yasağı var, zorunlu mesai, yarım saatlik öğle yemek molası, mobbing gibi sorunlar yaşanınca örgütlenme sürecine katıldım. İşyerinde ilk örgütlenmeyi başlatan benim. İnsan kaynakları beni “performans düşüklüğü” sebebiyle, fesih bildiriminde ise ‘dışarıdaki işlerin azalması’nı gerekçe göstererek işten attı. 25 Mart saat 12.00’de çıkışımla ilgili bana duyum geldi. Akşam 17.15’e yani mesai bitimine kadar işte kaldım. 18.15’te benle beraber 4 işçiyi işten çıkardılar. İşten çıkarıldığımı ilk önce sözlü olarak söylediler, sonrasında belge uzattılar imzalamadım. Daha önce işyerinde işveren tarafından çalışmama yönelik hiç uyarı vb. almadım. İşten attıklarında hiçbir hakkımı almadım. Maaş, ihbar, kıdem haklarımı vermediler. 26 Mart günü ise arkadaşlarımız mobbinge maruz kalıyorlar. Zorunlu mesai saatini 21.45’e çıkartıyorlar ve ardından da 9 işçiyi atıyorlar. Yine aynı yöntemle performans düşüklüğü gösterilerek. İçeride kalan arkadaşlarımıza zorunlu mesai baskısı dışında e-devlet şifreleri alınarak baskı yapılıyor.

Arkadaşlara ‘sendikadan istifa edin işten atılmayın’ diyorlar. ‘Fabrikayı kapatırız işsiz kalırsınız’ gibi birçok yöntemle baskı kuruyorlar. Bu baskıları, fabrika vekilleri, fabrika genel müdürü yapıyor. Araçlar tutarak PTT’ye götürüyorlar. Bu baskı sonucu işçi arkadaşlarımızdan bazıları sendikadan istifa ediyorlar ama daha sonra bu kişiler tekrar üye oldu. Biz, işimize geri dönene kadar burada beklemeye devam edeceğiz. Bu benim ilk direnişim. Ben buradan, bütün emekçilere direnişimize destek beklediğimi söylemek istiyorum. Ayrıca bize desteğe gelenlere de teşekkür ediyorum.

Çareyi örgütlenmekte buldum’

Mustafa Derelier: Tezgâh montaj işinde çalışıyorum. 4 yıldır buradayım. Boşandım ve 2 oğlum var. 1020 TL maaş alıyorum. Daha önce de Mahle fabrikasında direnişin içinde bulundum. Bu benim ikinci direnişim. Örgütlenmeye karar vermemin sebepleri ise, zorunlu mesaiye bırakmaları ve akşam yemeği olarak 2 dilim kek vermeleri, başka yemek vermemeleri. Hakkımı aradığım için kapı önüne konuldum. Ben bu fabrikaya çok şey kattım. 3 gün üst üste sabaha kadar çalıştım. Bir saatlik uykuyla çalıştım. Fabrika ne derse yaptım ama karşılığında işten atıldım. Bu haksızlıklara karşı çareyi sendikada örgütlenmekte buldum. 26 Mart günü benle beraber 4 kişi atıldı. İnsan kaynakları beni çağırdı ve sözlü olarak “seni işten çıkarıyoruz” dediler. Ben de nedenini sordum. Üst yönetimin aldığı karar dendi. Önüme bir sürü evrak konuldu. İmzala dediler, evrağı okumak istedim, izin vermediler. Ben de, avukatıma soracağımı söyledim ve imza atmadım. İmza atarsam eğer Cuma günü maaşımın yatırılacağını söylediler, imza atmazsam paramı geç alacağımı söylediler. İmza atmayınca, yasal haklarımın hiçbirini alamadım. Hakkımı alana kadar direneceğim. Genel müdür bazı işçi arkadaşlarımıza “hakkını helal etmediğini” söylemiş. Aslında kimin hakkının kimde kaldığını Allah biliyor. Yapılan haksızlığa tahammül edemiyorum. İşimi geri istiyorum.

Direnişe devam edeceğim’

Yeliz Kökçek: Boya operatörüyüm. 1,5 yıldır çalışmaktayım. Boşandım ve 1 çocuğum var. Ev kredisi borcum var. Arkadaşlar, sendikalı çalışmanın işyeri koşullarını düzelteceğini söylediler ben de üye oldum. 25 Mart günü işten çıkarıldım. Sabah sporundan sonra üretim müdürü Mustafa Taşdemir ve ustamız Arda benimle konuştular. İşçi arkadaşım Mehmet Cin’i kastederek ‘sendikaya üye olmayın, buradaki işçileri ayartmayın’ dediler. Avansları yatırmadık, işleri durdurduk dediler. Bana söyledikleri şeyleri başkalarına söylemememi isteyerek beni uyardılar. Sonra bunlar beni takip ediyorlarmış. Ben işimin başına geçtim sonra beni tekrar çağırdılar ve işten atıldığımı söylediler. Ben de neden diye sordum. Sen daha iyi biliyorsun diye yanıtladılar. Tazminatını yatırmayacağız, maaşını da patronlar izin verirse ayın 1’inde yatıracağız dediler. Evrak uzattılar, imzalamadım beni ESB önüne bıraktılar ve gittiler. Ben de, arkadaşlarla beraber direnişe başladım ve devam edeceğim.

Ethem Ergün: Bilgisayar AMS operatörüyüm. 5,5 yıldır çalışıyorum. Evli, 1 çocuk babasıyım. Evim kira. Sendikaya üye olmamım nedeni, sosyal ve ekonomik olarak güçlenmekti. Emeğimizin karşılığını yeterince alamıyoruz. 5 yıllık bir işçiyle 1 aylık bir işçi arasında maaşta ve kıdemde bir fark yok. Ücretlerde dengesizlik var. İşimize geri iade edilmeyi istiyoruz. İş ortamını seviyorum. İçerideki arkadaşlarımızdan destek bekliyoruz.

Kızıl Bayrak / İzmir

 

 

 

 

Bayraklı Belediyesi’nde işten atma protestosu

 

İzmir’de CHP'li Bayraklı Belediyesi’ne bağlı Postaş şirketinde sendikalaştıkları için atılan işçiler belediye önünde eylem yaparak işlerini geri istedi.

İşten atılan Belediye-İş Sendikası üyesi 3 işçi için 1 Nisan’da Bayraklı Belediyesi önünde yapılan eylemde konuşan Belediye-İş 2 No’lu Şube Başkanı Ahmet Mutoğlu, işçilerin Belediye-İş 4 No’lu Şube’de örgütlendikleri için “performans düşüklüğü” bahanesiyle işten atıldıklarını söyledi. Asıl nedenin işçilerin sendikaya üye olmaları olduğuna vurgu yapan Mutoğlu, belediye başkanını “Biz eylem yaparsak, İzmir’de hayat durur. Bunu mu istiyorsunuz. Eğer atılan işçiler geri alınmaz ise bunu da yaparız” sözleriyle uyardı. Mutoğlu, taşerona karşı olduklarını söyleyen CHP’nin, Bayraklı Belediyesi’nde bunun tam tersini yaptığını ifade etti.

Basın metnini okuyan Belediye-İş İzmir 4 No’lu Şube Başkanı Şahin Kaya, belediye başkanının oy isterken sendikal örgütlenmenin önemine dair sözler söylediğini, şimdi ise sendikal örgütlülüğe saldırdığını belirterek “seçimler sürecinde verdiğiniz sözleri tutun” çağrısı yaptı. Belediye başkanına seslenen Kaya, sendikalarına üye olan işçiler işe geri alınana kadar mücadeleye devam edeceklerini ifade etti.

Türk-İş 3. Bölge Temsilcisi Hüseyin Karakoç ise atılan işçiler geri alınana kadar eylemlerin devam edeceğini ve Türk-İş olarak Belediye-İş Sendikası’nın yanında olduklarını söyledi.

Atılan işçilerden Ersan Deniz ise, belediyede sendikal mücadelenin başını çektiği için işten atıldığını söyledi. Sendikalı olduktan 1 hafta sonra “performans düşüklüğü” sebebiyle işten çıkarıldığını ifade ederek belediye başkanına seslendi.

Sabah saatlerinde başlayan eylem akşam mesai saatine kadar oturma eylemiyle sürdü. Eylem sürerken Belediye Başkanı Hasan Karabağ belediyede yoktu. Öğle saatlerinde gelen Karabağ, işçileri görmezden gelerek hızlıca belediyeye girdi. İşçiler bunu yuhalayarak protesto etti.

Eyleme Türk-İş 3. Bölge Temsilciliği, Belediye-İş 1.2.3.5.6 No’lu Şubeler, İzmir Taşeron İşçileri Derneği ve BDSP destek verdi.

Kızıl Bayrak / İzmir


 
§