8 Mayıs 2015
Sayı: KB 2015/18

Düzen cephesinin açmazları ve sınıf hareketinin birikimleri
Sendikal bürokrasiyi aşmak için taban iradesi!
Metal işçisi Türk Metal’i fabrikalardan temizliyor!
Türk Metal çetesi işçilere saldırdı!
‘Maceracılar’ Bursa’da! - B. Çağ
Metal işçileriyle dayanışma açıklamaları
Bu kavgada biz de varız!
“Sandıkta hür” 1 Mayıs’ta “makul şüpheli!”
Taksim 1 Mayısı’na tutuklama terörü
“Fabrikalardan, meydanlardan geleceğiz!”
“Özgür basın susturulamaz!”
Ankara’da bağımsız sosyalist aday tanıtım toplantısı
"Çözüm süreci" ve Kürt hareketinin çıkmazı
Baskı politikalarına mücadeleyi büyüterek cevap vereceğiz! - Av. Zeycan Balcı Şimşek
Seçimler: Vaatler ve gerçekler
Seçimler ve devrimci sınıf faaliyeti
Ne seçim, ne meclis...
Taşeron köleliğine son vermek için...
Öncü karayolu işçilerinin Ankara toplantısının gösterdikleri! - Haydar Baran (*)
555İ - T. Kor
Dünyada ve Avrupa'da 2015 1 Mayısı ve devrimci sorumluluk
Alman burjuvazisi grevdeki makinistleri hedef gösteriyor
Dünyada işçi ve emekçi eylemleri
Devrimci önderler Bakırköy'de anıldı
ODTÜ'de geleneksel 'Devrim Yürüyüşü' gerçekleştirildi
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Seçimler ve devrimci sınıf faaliyeti

 

Düzenin seçim oyunu sürüyor. Meydanlar sağından soluna tüm düzen partilerinin yalan vaatleriyle doluyor. “Radikal Sol”un da aralarında bulunduğu bu yarışta işçi ve emekçilerin beklenti ve özlemleri daha fazla koltuk kapmak için istismar ediliyor. Özellikle hükümet olma ihtimali olmayan “muhalefet partileri” bol keseden vaatler dağıtıyor.

Sınıf devrimcileri ise, bir kez daha seçimleri, bu kokuşmuş ve çürümüş düzene karşı mücadeleyi büyütmenin bir olanağı olarak değerlendiriyor. Düzenin kirli çamaşırlarını ortaya sermek, “Düzene karşı devrim!” şiarını daha fazla işçi ve emekçi kitlelerle buluşturmak, işçi ve emekçilerin kendi hak ve özgürlüklerini kazanmasının yolunun örgütlü ve devrimci bir mücadeleden geçtiğini göstermek için etkin bir çaba ortaya koyuyorlar.

Bu çerçevede sınıf devrimcileri seçim dönemlerinde bu zemini etkin kullanabilmek için büyük bir çaba sergiliyorlar. Yıllardır, reformist partilerin kuyruğuna takılmak ya da boykot ederek külfetli bir işten kurtulmak yerine oldukça zahmetli, disiplinli ve seferberlik ruhuyla düzenin bu oyununa kendi cephelerinden müdahale etmektedirler. Kitle hareketinin ve sınıf devrimcilerinin nicel düzeyi bu ısrarı zerre etkilememektedir.

Her şeyden önce seçimler ve parlamento sınıfa en dolaysız saldırıdır. Burjuva demokrasisi ve parlamentosu işçi sınıfını ve emekçi kitleleri aldatmanın ve yönetmenin bir aracıdır. Doğal olarak sınıf devrimcileri bu saldırıya karşılık vermeye çalışmaktadır.

İçinden geçtiğimiz dönem, seçim çalışmasını ayrıca önemli kılmaktadır. Ancak bu hiç de reformist solun ya da düzen partilerinin ellerini ovuşturarak bekledikleri AKP’nin çöküşü ile ilgili değil. Bu seçimlerde düzen partileri ve reformistler büyük bir heyecanla çalışmaktadırlar. Çünkü AKP koltukları, yerlerine başkaları geçesin diye boşalmak üzeredir. Düzen siyaseti bir kez daha krize girmektedir. Elbette ki bu sistemin temel sorunlarıyla bağlantılıdır. Ancak esasta emperyalist-kapitalist dünyanın yeni ilişkilerinde AKP’nin iş göremez hale gelmesindendir.

Oysa bizim bahsettiğimiz bambaşka bir durumdur. AKP’nin gerilemesini de içermekle beraber, çok daha kapsamlı bir süreci işaret etmektedir. Öncelikle dünyada ve Türkiye’de kitle hareketleri artan bir ivme içerisindedir. Bu salt Türkiye’de Haziran Direnişi’nden gözlenebileceği gibi, daha da önemlisi, reformistlerin her fırsatta adını andıkları ancak hep sırtını döndükleri işçi hareketinden de gözlenebilir.

Reformistler yanı başlarında gerçekleşen ve gittikçe artan işçi sınıfının tepkilerini görmezden gelmektedir. Belki de böylesi daha iyidir. Çünkü el attığı her yere gericilik taşımaktadırlar. Örneğin en son Bursa’daki metal hareketliliğinde sokağa çıkan kitleleri geri çağırabilmekteler.

Sonuç olarak işçi sınıfı kendinden beklendiği üzere mücadele sahnesine çıkmaya hazırlanmaktadır. Bu da sadece seçim dönemi için bile komünistlerin omuzlarına çok yönlü görevler yüklemektedir.

Düzene karşı devrim,
kapitalizme karşı sosyalizm!

Emperyalist-kapitalist sistem tüm dünyada artık gizlenemeyen bir kriz içerisinde, öyle ki uluslararası zirvelerde bir araya gelen emperyalistler ve yerli işbirlikçileri krizi aşmayı değil faturasını işçi ve emekçilere ödetmeyi tartışmaktadır. Sistemin yapısal sorunlarıyla ortaya çıkan krizin bu faturası karşısında emperyalist metropollerde bile şu veya bu nedenle yaşanan patlamalarda emekçiler sokakları ateşe vermektedir.

Ayrıca emperyalistler arası çatışmalar nedeniyle Ortadoğu bölgesinin bir yanı savaşlar ve vahşetken diğer yandan da kitle hareketlerinin merkezi olmaktadır.

Türkiye de bu çarkın bir parçası olarak kapitalizmin tüm çelişkilerini birebir yaşamaktadır. Tam da bu nedenle artan hoşnutsuzluğa karşı düzen partileri ekonomik vaadlere sarılmaktadır. Oysaki bu partilerin hiçbiri ya da vaat ettikleri sadakalar işçi ve emekçilerin sorunlarına çözüm olamaz. Çünkü artık bu düzen toplumun ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelmiştir.

“Yaşanacak bir Türkiye” ancak sosyalizmle mümkündür. Bu yanıyla seçim çalışmamızın temeli devrim ve sosyalizmin güncelliği ve bu alternatifin işçi ve emekçilere taşınmasıdır.

Çürümüş düzen partilerinin etkin teşhiri

Burjuva düzen siyaseti emperyalist-kapitalist gericiliğin aynasıdır. Bozuk düzende sağlam çark olmaz. Ve düzen öylesine bozulmuşken partileri de en az onun kadar çürümüş ve kokuşmuştur. Hırsızlık, yolsuzluk ve yağma almış başını gidiyor. Her geçen gün düzen siyasetinin kirli çamaşırları ortalığa saçılıyor. Parlamento ahırındaki asalaklar işçi ve emekçileri sömürürken pastadan pay almak uğruna birbirlerine giriyorlar.

Tam da böylesi bir anda reformizm ve düzen solu “devletin bozulan dengelerini ayarlamak” için öne atılıyor. Tüm sorunların kaynağı olarak AKP’yi göstermek bile kapitalist düzeni aklamanın bir aracıdır. Bu alanda reformistlerin düzen partilerine çok çabuk uyum sağladıkları görülmektedir. Tutamayacakları vaatlerle emekçileri aldatmaktan, hem “iş dünyasına” hem emekçilere mavi boncuk dağıtmaya kadar her türlü eskimiş düzen yöntemini uygulamaktan geri kalmıyorlar. “Ekonomide sağlıklı büyüme” denen şeyin neden mümkün olmadığını bilmek için biraz matematik bilgisi yeterliyken aksini iddia etmek sınıfa ve emekçilere ihanettir.

Kısacası seçim döneminin sınıf devrimcileri için bir başka önemli görevi düzen siyasetinin ve reformizin etkin teşhiridir. Özellikle reformistlerin sınıf içerisinde yarattıkları tahribatın önlenmesi için seçim dönemi önemli olanaklar barındırmaktadır.

Eylemli bir faaliyet örgütlenerek emekçiler
sokağa çağrılmalıdır

Gericiliğin gücü edilgenliğin gücüdür. Özellikle son yıllarda yaşanan gelişmeler düzenin en basit eylemli tepkiye bile tahammülsüzlüğünü göstermektedir. Kapitalist gericilik edilgenlikten beslenir. Sokak ve hareketlilik düzen için kabul edilebilir şeyler değildir. Çünkü eylem talepler için mücadele etmek anlamına gelmektedir. En basit eylem bile çok büyük mücadelelere vesile olabilir.

Seçim döneminin de temel mantığı bunun üzerine kuruludur. Burjuva düzen yıllarca türlü sorunlarla boğuşan emekçilere kurtuluş olarak oy vermeyi işaret etmektedir. “Mücadele etme, oy ver edilgen kal”, seçimin ve burjuva siyasetinin temelidir. Aynı mantık reformistlerde de bulunmakta bu yanıyla gericiliğe hizmet etmektedirler. Sınıf devrimcileri genel olarak ve seçimler vesilesiyle bu cendereyi parçalama eylemli tepkileri meşrulaştırma ve daha fazla emekçiyi eylemliliklerle karşı karşıya getirme sorumluluğu altındadır.

Sınıfla birleşmenin olanakları

Başta da söylendiği üzere bu seçim dönemi bambaşka olanaklar taşımaktadır. Artan sosyal yıkım saldırıları ve baskılar nedeniyle toplumun tüm kesimleri patlamaya hazır barut fıçısı haline gelmiştir. Özellikle işçi sınıfı mücadelesi gündelik bir hal almış önündeki barikatların dağıtılmasını beklemektedir. Son haftalarda metal fabrikalarında ortaya çıkan hareketlilik bile buna iyi bir örnektir. Bu açıdan seçim çalışmasının başarısı salt sosyalizm propagandasının gücüyle ölçülemeyecektir. Her seçim döneminde komünistler bu alanda asgari bir başarı gösterseler de ihtiyaç bunun çok ötesindedir. Sosyalizmin bugün işçi sınıfı ile birleşme sorunu gelip komünistlerin sınıfın mücadelelerine önderlik edebilme kapasitesi eşiğine dayanmış bulunmaktadır.

Her seçim bürosu işçilerin gündelik sorunları için örgütlendiği bir merkez haline getirilmelidir. Geçmiş çalışmalardan hareketle bu alanda yaşanacak bir zorlanmanın önden birtakım araçların ve yöntemlerin belirlenmesi ile aşılması gerekmektedir. Bu çerçevede özellikle mahallelerde oluşturulan seçim merkezleri işçilerin gündelik sorunlarının yoğun biçimde tartışıldığı etkinliklerin yapıldığı alanlar olabilmelidir. En gerici ideolojiye kemikleşmiş bir işçi bile seçim çalışmasında kurulan ilişki ile fabrikasında örgütlenme temelinde bağ kurulabilmelidir.

Buradan sosyalizm propagandasının zayıflatılması sonucu çıkmaz. Her şeyden önce sosyalizmin propagandasının gücü onun işçi sınıfı içerisinde sahiplenilmesi ve işçilerin eliyle yürütülmesine bağlıdır. Bu çerçevede alınacak mesafede sosyalizmin alternatifinin daha görünür ve etkili bir biçimde öne çıkmasını sağlayacaktır. Bu stratejik ve taktiksel olan arasında anlamlı bir ilişki kurmak önden yapılacak planlamayla mümkündür.

Seçim çalışması yüzünü fabrikalara dönmelidir

Gelinen yerde sınıfla bütünleşme ve kitleselleşme tartışmaları sıklıkla yapılmaktadır. Sınıf devimcilerinin kitleselleşmesi sınıf hareketinin ve toplumsal mücadelenin önderlik ihtiyacı ile birlikte ele alındığında acilen çözülmesi gereken bir sorundur. Ancak sınıf devrimcileri soruna geleneksel solun baktığı pencereden bakamaz. Bizler için kitleselleşmek her şeyden önce sınıf içerisinde kitleselleşmek anlamı taşımaktadır. Zaten bir sınıf partisinin mahallelerde kitleselleşmesini beklemek ya da semt eksenli kitleselleşmenin kaygan zeminine bel bağlamak tarihsel bir hata olur. Sınıfın partisi ancak sınıf içerisinde ve dolaysız olarak fabrikalarda kitleselleşebilir.

Yakın zaman deneyimleri bunun örneklerini ortaya sermiştir. Sonuçlarından bağımsız olarak Greif işgali deneyimi bu alanda ne tür olanakların barındığını göstermiştir. En son binlerce Bursalı metal işçisinin hareketliliği, yüklenilecek alanın bir kez daha burası olduğuna işaret etmektedir. Semtler ve mahalleler emekçilerin yaşadığı alanlar olarak ancak fabrikaları kuşatmanın bir aracı olabilirler.

Bu açıdan seçim çalışmamızın yüzü fabrikalara dönük olmalıdır. Bunu da merkezi bildirileri ya da özel hazırlanan bildirileri bu alanlara ulaştırmanın ötesinde bir pratik ile ortaya koyarak yapmak gerekmektedir. Seçim çalışmasının merkezleri sanayi bölgelerine fabrika sahalarına çekilebilmeli. Sabah, öğlen ve akşam işçilerle yüz yüze gelecek olanaklar yaratılabilmelidir.

Buradan hiç de sınıf devrimcilerinin toplumun tüm kesimlerine önderlik etme, politikalarını taşıma zorunluluğunun arkaya itilmesi gibi bir anlam çıkarılmamladır. Bu görevler de her koşulda yerine getirilmeli sınıf devrimcilerinin sesi en geniş emekçi kitlelerine ulaştırılmalıdır.

Seçim merkezleri ve eğitim

Yeri gelmişken değinelim; seçim dönemleri kısa olmakla beraber yoğunluğu ile eğitim alanında oldukça işlevsel olabiliyor. Özellikle yeni ve genç yoldaşlarımız sadece bu kısa dönemde büyük ilerlemeler kaydedebiliyor. Birincisi eğitim ve gelişim ihtiyaçla orantılı olarak gelişir. Seçim dönemlerinde ortaya çıkan muazzam pratik faaliyet insanlarımızı eğitime ve gelişmeye de daha yatkın hale getirmelidir. Normal dönemlerde yılda yaşanamayan gelişim seçim döneminde bir ayda yaşanabilmektedir.

Bu açıdan birincisi seçim dönemleri çok yönlü olarak eğitim açısından değerlendirilmeli ve planlanmalıdır. İkincisi de seçim döneminde her insanımız bir birimde tariflenerek geniş inisiyatiflerle donatılmalı ve bu sorumlulukların geliştirici etkisinden faydalanılmalıdır. Seçim döneminde ne kadar insan faaliyette öne çıkar kadrolaşırsa çalışmanın başarısı o ölçüde artacaktır.

A. Destan

 

 

 

 

"Baskılar sökmez, bu yangın sönmez!"

 

Bursa’da metal işçilerinin saldırılar karşısında büyüyen ve yayılan direnişini selamlamak ve İstanbul 3. Bölge Bağımsız Sosyalist Milletvekili Adayı İpek Bozkurt başta olmak üzere Taksim tutsaklarına özgürlük şiarını haykırmak için sınıf devrimcileri 6 Mayıs'ta Karşıyaka’daydı.

Karşıyaka İzban önünde saat 19.00'da toplanan sınıf devrimcileri kızıl bayraklarla yürüyüşe geçti. Yürüyüş boyunca ajitasyonlarla 6 Mayıslar’da Denizler’i anmanın işçi sınıfının kızıl bayrağını daha da yükseltmekten geçtiği vurgulanarak Bursalı metal işçilerinin mücadelesi aktarıldı. Seçim aldatmacalarına karşı tek kurtuluşun devrimde olduğu haykırıldı. Taksim tutsaklarına ve İpek Bozkurt’a özgürlük istendi.

Çarşının girişine gelindiğinde, üç fidan şahsında devrim şehitleri anısına yapılan saygı duruşunun ardından basın açıklaması yapıldı. Açıklamada, kapitalist sistemin yoksulluk ve açlık üreten karakteri tarif edilerek bunun karşısına seçim aldatmacaları ile çıkanların yalanları teşhir edildi. Tüm yalanlara karşı işçi sınıfının uyandığına dikkat çekilerek Bursalı metal işçilerinin süreci ayrıntılı olarak aktarıldı ve metal işçileri selamlandı.

Ayrıca Taksim’de 1 Mayıs günü estirilen devlet terörü lanetlenerek tutsaklara özgürlük istendi. Açıklamada bağımsız sosyalist adayların sınıfın bağımsız programını bayraklaştırdıkları ifade edilerek İpek Bozkurt’un tutuklanmasının öncü ile sınıfın birleşmesinden duyulan korku olduğunun altı çizildi.

Açıklamada son olarak “Üç fidanın anısı ve mücadelesi bugün burada dalgalanan kızıl bayraklarda yaşamaktadır. Denizler’in yolu kimilerinin savunduğu gibi parlamentoya değil devrime çıkar. Denizler’in yolu işçi sınıfının militan mücadelesine çıkar” denilerek Denizler selamlandı.

Coşkuyla atılan sloganların ardından İzmir 2. Bölge Bağımsız Sosyalist Milletvekili Adayı Muharrem Subaşı konuşma yaptı. Bursalı metal işçilerini selamlayan Subaşı, seçim oyunlarını bozacak olanın işçi sınıfının mücadelesi olduğuna vurgu yaptı.

Geçmişten bugüne devrimci iradenin teslim alınamadığını belirterek bugünkü tutuklamaların da sınıf devrimcilerini yıldıramayacağını vurguladı. Kızıl bayrağın her daim leke sürülmeden dalgalandığını ifade eden Subaşı, işçi ve emekçileri seçim oyunlarını bozarak örgütlenmeye ve mücadeleye çağırdı.

Basın açıklaması sloganlar ve alkışlarla sona erdi.

Kızıl Bayrak / İzmir


 
§