12 Haziran 2015
Sayı: KB 2015/23

Bu düzen sürdükçe kontrgerilla hep olacaktır!
Seçimler bitti, düzenin açmazları sürüyor!
Seçim hileleri ve gösterdikleri!
Emekçi kadınların sorunlarını vekiller çözemez!
Devlet Diyarbakır’da Hizbulkontra’nın iplerini çözdü
HDP’yi daha da ‘ılımlılaştırmak’ için...
15-16 Haziran Direnişi yol gösteriyor...
Madenlerde metal etkisi ve aldatılmışlığa isyan
Çelik-İş: Aman üretim durmasın!
MESS’ten kıyım operasyonu
Yeni sendika için yola çıkıldı
Hedefte metal işçisi ve yeni sendika var
İşçi kurulları: Hareketin avantajı ve handikabı - B. Çağ
7 Haziran seçimleri ve sonrası
Devrimci seçim çalışmamız üzerine
7 Haziran sonrası: Panik, korku, bölünme...
Metal işçisi seçimini yaptı: DİRENİŞ!
G-7 Zirvesi: "Kapitalizm bir yamyamlık düzenidir!"
Sermayenin zirvesine karşı protestolar
İşçi ve emekçiler mücadelede
Satış sözleşmesine izin vermemek için...
Zamanı geçen “hurdaların” tam zamanlı salvoları! - O. Kara*
"'Baskılar ve cezalarınızla' komünist tutsakları yıldıramazsınız!"
Yaz kampında buluşuyoruz!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Emekçi kadınların sorunlarını vekiller çözemez!

 

Seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından meclise giren kadın milletvekillerin sayısının artması medyada geniş yer buldu. Yapılan tartışmalarda kadın vekil sayısının artmasının bir “başarı” olduğundan bahsediliyor. Artan kadın milletvekili sayısına göre “Türkiye’de kadın sorunu”nun olumlu gidişatı üzerine pek çok güzelleme de yapılıyor.

Türkiye’de kadınların ilk kez oy kullandığı 1935’te meclise 18 kadın milletvekili girmişken, bu son 2015 seçimleriyle “kadın temsiliyetinde” rekor kırıldığından bahsediliyor. 550 koltuklu meclise giren 95 kadının Türkiye’de, “siyasetin erkek işi” olduğu algısını yıkacağı ifade ediliyor.

Geçmiş seçimler arası bir kıyaslamayla AKP’nin 41 kadın vekil sayısı ile düşüşte olduğu belirtilirken, kadın vekil sayısını en çok arttıranın ise HDP olduğu ifade ediliyor. (AKP 2011’de 46, CHP 19, MHP 3, BDP destekli bağımsızlar 11 kadın vekili Meclis’e girmişti.)

Burjuva medya dışında reformist sol çizgideki medyaya bakıldığında da benzer vurguları görmekteyiz. Reformist solun, kadın sorununu sınıflar üstü sayan bakışının bir yansıması olarak, ‘partiler üstü’ bir şekilde, mecliste kadın vekillerin sayısındaki artışla övünülmektedir. HDP’nin 32 kadın vekili parlamentoya taşımasını ve meclisi ‘kadın rengine büründürmesini’ başarı olarak gören reformist sol, HDP’nin aldığı bu oylarla ‘kadın partisi’ olduğunu kanıtladığını belirtiyor. Seçim sonrası yapılan açıklamalara bakıldığında kadınlara burjuva düzen içinde “yeni yaşam” vaadi sunan HDP ile kadınların bundan sonrasında “siyasete el koymayı hedeflediğinden” bahsediliyor.

Türkiye’de kadın sorununun nedeni sanki meclisteki ‘erkek rengi’ imiş gibi, şimdi meclise gelen ‘kadın rengi’ ile sorunların çözüleceği müjdeleniyor. Oysa kadın sorununun nedeni meclisteki temsiliyet değil, meclisteki siyaseti de belirleyen burjuva sınıf düzenidir. Yürütülen burjuva siyasetin aktörlerinin kadın ya da erkek kimliği esasa ilişkin bir şey değiştirmiyor. Bu açıdan hatırlatmakta fayda vardır: 41 kadın vekile sahip bir önceki AKP döneminde kadına yönelik şiddet %1400’e çıkmamış mıydı? Kadın cinayetlerinin gündeme taşınmasından rahatsız olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, bir kadın değil miydi? Unutulmamalıdır ki, Ayşenur İslam, bir kadın olarak değil, mensubu olduğu burjuva sınıfın bir temsilcisi olarak meclistedir. Ve kadına bakışını da bu sınıfsal konum belirlemektedir. Bundan dolayı AKP yöneticileri ya da aynı kafada olanların sarf ettikleri annelik kariyeri, kahkaha atma, gece sokakta dolaşma, kürtaj, en az üç çocuk vb. gerici tartışmalar sürerken o ve meclisteki diğer kadınlardan bundan dolayı ses çıkmamıştır.

Kirli burjuva siyasetine kadın eli nafile!

Biliyoruz ki her toplumsal sorunda olduğu gibi kadın sorununda da burjuva siyasetinin kirli sicili ortadadır. Mecliste kadın renginin kadınların bu düzen altında yaşadıkları sömürünün, baskının, ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına bir faydası olmayacağı da yalın bir gerçektir. Zira sorunun kaynağı özel mülkiyete dayalı kapitalist sömürü düzenidir. Meclis de bu sömürü düzenin işlerinin yürütüldüğü “demokratik” aracıdır. Bu nedenle mecliste kadın vekil çokluğunun işçi ve emekçi kadınlara bir faydası olmayacaktır.

Çünkü bu sömürü düzeninin yıkılmasını hedeflemeyen hiçbir demokratik adım ya da önlem kadınların sorunlarını çözemez. Kadınların bu düzende yaşadıkları sorunlar meclis koridorlarında çözülemeyecek denli kapsamlıdır. Sorunun kaynağı bu sömürü düzeniyken ve her gün bu sorunlar yeniden üretilmekteyken emekçi kadınlara meclis yoluyla sorunların çözüleceği yanılsamasının yaratılması ise tam bir hayaldir, aldatmacadır. İşçi ve emekçi kadınların yüzlerini örgütlenmeye ve mücadeleye değil de, meclise ve oradan gelecek kimi yasalara dönmelerini sağlayacak bu politika ise düzen siyasetine su taşımaktan öte bir işe yaramayacaktır.

Kadın emeğinin ve bedeninin sömürüsünün son bulması, kadına yönelik şiddetin, ayrımcılığın, gericiliğin bitmesi için yapılması gereken işçi ve emekçi kadınların örgütlenmeleri ve mücadele de öne geçmeleridir. Emekçi kadınların sorunlarını meclis ve vekiller değil ancak kendi örgütlü gücü çözebilir. Bu çözüm de, sosyalizmi hedefleyen bir mücadeleden başkası olamaz. Zira kadınlara bu düzende ya ölüm ya da ölümden beter yaşamlar dayatan kapitalizmden kurtulmadıkça gerçek bir çözümden bahsedilemez. Bu nedenle kadınlar Emekçi Kadın Komisyonları’nın “Yaşamak için sosyalizm!” çağrısına yanıt vermeli, örgütlenmeli, mücadeleyi büyütmelidir.

 

 

 

 

Sermayeden ‘uzlaşın’ çağrısı

 

AKP’nin daimi şefi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 13 yıllık hükümetliği döneminde yaşadıkları büyüme nedeniyle her fırsatta “Bunlar sermayelerini 5’e katladılar” diyerek seslendiği TÜSİAD, AKP’nin kan kaybetmesinin ardından derinleşmesi muhtemel siyasal krize ilişkin kaygılarını yazılı açıklamasına yansıttı.

TÜSİAD Yönetim Kurulu, 8 Haziran’da yaptığı yazılı açıklamada “Her seçim, her yenilenen meclis, demokrasinin güçlenmesi için bir fırsattır. Seçim sonuçları itibariyle seçmen iradesi, siyasi partilere tek başına hükümet kuracak çoğunluğu vermemiştir.

Bu bağlamda partilerimizin, demokrasinin gereği olan uzlaşma kültürü ile hareket ederek, ülkenin menfaatleri etrafında kenetlenmelerini diliyoruz” ifadeleri kullanıldı.

Yeni kurulacak hükümetten ve düzen siyasetinin aktörlerinden beklentilerin de dile getirildiği açıklamada, bu beklentiler şu sözlerle ifade edildi:

Yeni parlamentonun ve kurulacak hükümetin, tüm paydaşların katkısı ve desteği ile demokratik standartları ve hukuk devleti olgusunu güçlendirmesini diliyoruz.

Ülkemizin potansiyeline ulaşabilmesi için küresel ölçekte rekabet gücüne sahip bir sanayi ve insan kaynağı başta olmak üzere, tüm kalkınma başlıklarında kazanımların güçlendirilerek ilerletilmesini ümit ediyoruz.

TÜSİAD olarak önümüzdeki bu dönemde, karşılıklı diyalog ve paydaşlarla işbirliği ile, ülkemizin ve insanımızın yarınlarına katkı sağlamaya ve katma değer yaratmaya devam edeceğiz.”




Malatya’da kadın cinayeti

 

Kadın katillerinin ‘iyi hal’ indirimleri ile teşvik edilmesi ve sistemin palazlandırdığı erkek egemenliği yeni bir kadın cinayetine daha yol açtı. 9 Haziran’da, Malatya’da Ramazan A. (34) isimli şahıs kardeşinin eski eşi Canan Koçoğlu’nun çalıştığı içkili mekanı basarak “Neden burada çalışıyorsun” dedi ve genç kadını bıçakladı.

Vücuduna 10 bıçak darbesi alan 19 yaşındaki Canan Koçoğlu ambulansla kaldırıldığı Malatya Devlet Hastanesi’nde hayatını kaybetti.


 
§