Birliğimiz gücüyle geleceğe yürüyoruz!
Yaz kampında buluşuyoruz!
“Yürümek;
yürümeyenleri
arkanda boş sokaklar gibi bırakarak,
havaları boydan boya yarıp ikiye
bir mavzer gözü gibi
karanlığın gözüne bakarak
yürümek!..
Yürümek;
dost omuzbaşlarını
omuzlarının yanında duyup,
kelleni orta yere
yüreğini yumruklarının içine koyup
yürümek!..
Yürümek;
yolunda pusuya yattıklarını,
arkadan çelme attıklarını
bilerek
yürümek...
Yürümek;
yürekten
gülerekten
yürümek...”
Nazım Hikmet Ran
Birliğimizin gücüyle geleceğe yürümek, birliğimizi güçlendirmek,
koyu karanlığı dağıtmak, fırtınalara yelken açmak, zincirlerimizi kırmak,
“Düzene karşı devrim”seçeneğini güçlendirmek için herkesi yaz kampımıza bekliyoruz..
“Hareket etmezsen zincirlerinin farkına varamazsın!”
Her sabah uyandığında gözlerini koyu bir karanlığa açıyorsun. Öyle bir karanlık ki bu her yanını sarmış, yönünü zor buluyorsun. Tutsam da yırtsam şu karanlığı diyorsun ancak karşındaki örgütlü bir karanlık.
Bu karanlık kan kokuyor. İşçi kanıyla besleniyor; emperyalist savaşlarda, işgallerde katledilen halkların kanıyla besleniyor, Soma’da katledilen 301 madencinin, Berkin’in, Ali İsmail’in, Ethem’in, Abdocan’ın, Hasan Ferit’in, Özgecan’ın kanıyla besleniyor. Bu karanlık emek sömürüsüyle büyüyor, ürettiklerimizin, hatta bizlerin, duygularımızın metalaşması ile büyüyor. Bu karanlık gericilikle büyüyor. Ve git gide koyulaşıyor karanlık. Ancak unutma ki; “karanlığın en koyu anı, şafak sökmeden hemen önceki andır!”
Bizler karanlığı dağıtmak, kölelik zincirlerini parçalamak için yola çıkıyoruz. Birliğimizi kurduk, güçlendiriyoruz. Fırtınalara yelken açıyoruz, fırtınalarla çarpışmak için yola çıkıyoruz. Birliğimizin gücüyle geleceğe yürüyoruz. Devrime yürüyoruz. Bu düzen, bu kan ve meta düzenini yıkmak için yürüyoruz. Yolumuz işçi sınıfını yoludur diyoruz ve ayağa kalkan metal işçilerinin yolundan yürüyoruz.
“Geliyoruz zincirleri kıra kıra...”
Kölelik zincirlerimizi kırıyoruz, bu sömürü düzenine boyun eğmeyeceğimizi haykırıyoruz. Baskıyla, tehditle bizleri susturmaya çalışanlara karşı ayağa kalkıyoruz. Haziran’da nasıl yıktıksa korku duvarlarını, yine yıkmaya geliyoruz zulmün barikatlarını.
Gelecek güzel günleri kendi ellerimizle kurmak için yürüyoruz. Nasıl ki metal işçileri kalktıysa ayağa, umutlarını avuçlarının içine alarak sıktıysa yumruklarını ve kaldırdıysa havaya, kırdıysa zincirlerini... İşte öyle yürüyoruz geleceğe, yürüyoruz devrime. Çünkü gelecek her yerde devrime aittir.
Devrimci Gençlik Birliği
Sunumlar:
Yaklaşan baharın işçi sınıfının baharı olduğunu hatırlama, hatırlatma zamanı.
“Yaklaşan baharın kırlangıçları” olma zamanı. Gençlik hareketine devrimci temelde yön verme, örgütleme zamanı. Kırlangıç sürülerinin önüne geçip yolu açma zamanı. Ve bütün bunları geleceğe yürürken, tartışma, sonuçlar çıkartma ve çok daha güçlü ayağa kalkma zamanı...
1- “Bahar yakın demek ki, mevsim böyle kışladı”
Yeni bir krizler, bunalımlar, savaşlar, halk hareketleri ve devrimler dönemi...
2- “Yaklaşan baharın kırlangıçları”
Gençlik hareketinin tablosu ve devrimci olanaklar...
3- “Birliğimizin gücüyle geleceğe yürüyoruz!”
Gençlik hareketine devrimci önderlik ve DGB’nin misyonu...
Söyleşiler:
MİB temsilcisiyle sınıf hareketi ve metal direnişi üzerine
Yolunda A.Ş. film ekibiyle söyleşi
Mizah üzerine
Çevre ve Nükleer enerji
Atölyeler:
Tiyatro - Halk oyunu- İmge – Müzik - Ritim - Dil – Kapital’de Marksist yöntem – Spor
Tüm yaşamsal faaliyetlerimizin barkodlandığı, metalaştığı, parayla ölçüldüğü, piyasa değerinden ibaret olan tüm üretimlerin karşısına kolektif emeğin ürünü olan atölyelerimizle çıkıyoruz. İnsanın insana, kendi emeğine yabancılaşmasının karşısında; emeğimize sahip çıkıyoruz, hayatla bütünleşiyoruz. Geleceğe yürürken isyanımızı büyütüyor, yaratıcılığımızı güçlendiriyoruz. Amatör bir dünya için emeklerimizi birleştiriyoruz. Ve herkesi birlikte üretmeye, paylaşmaya çağırıyoruz. |