12 Haziran 2015
Sayı: KB 2015/23

Bu düzen sürdükçe kontrgerilla hep olacaktır!
Seçimler bitti, düzenin açmazları sürüyor!
Seçim hileleri ve gösterdikleri!
Emekçi kadınların sorunlarını vekiller çözemez!
Devlet Diyarbakır’da Hizbulkontra’nın iplerini çözdü
HDP’yi daha da ‘ılımlılaştırmak’ için...
15-16 Haziran Direnişi yol gösteriyor...
Madenlerde metal etkisi ve aldatılmışlığa isyan
Çelik-İş: Aman üretim durmasın!
MESS’ten kıyım operasyonu
Yeni sendika için yola çıkıldı
Hedefte metal işçisi ve yeni sendika var
İşçi kurulları: Hareketin avantajı ve handikabı - B. Çağ
7 Haziran seçimleri ve sonrası
Devrimci seçim çalışmamız üzerine
7 Haziran sonrası: Panik, korku, bölünme...
Metal işçisi seçimini yaptı: DİRENİŞ!
G-7 Zirvesi: "Kapitalizm bir yamyamlık düzenidir!"
Sermayenin zirvesine karşı protestolar
İşçi ve emekçiler mücadelede
Satış sözleşmesine izin vermemek için...
Zamanı geçen “hurdaların” tam zamanlı salvoları! - O. Kara*
"'Baskılar ve cezalarınızla' komünist tutsakları yıldıramazsınız!"
Yaz kampında buluşuyoruz!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sermayenin zirvesine karşı protestolar

 

7-8 Haziran tarihlerinde dünyanın 7 emperyalist ülkesinin devlet ve hükümet başkanları G7 zirvesinde bir araya geldiler.

1975 yılında kurulan zirve eski Alman başbakanı Helmut Schmidt ile Fransa Cumhurbaşkanı Valery Giscard d’Estaing arasındaki dostluk temeline dayanır. G7 öncelikle bir “değerler” topluluğudur. En önemli değerleri, yoksul ülkelerde elde edilen artı-değerin G7 ülkelerinin sofrasına sunulmasından başka bir şey değildir.

Dünya nüfusunun yaklaşık %10.5’unu oluşturan, küresel gayrisafi milli gelirin yüzde 44’üne sahip, küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık %25’ine neden olan ve artı-değeri yağmalayarak beslenen G7’lerin son zirvesi Bavyera Eyaleti’ndeki Garmisch-Partenkirchen yakınlarında bulunan Elmau Şatosu’nda gerçekleşti.

2007 yılında Almanya-Heiligendamm’da gerçekleşen G8 zirvesi gibi, bu zirve de kitlesel ve militan protesto gösterilerine sahne oldu.

130 milyon euro harcanan zirvede Garmisch-Partenkirchen’e 24500 polis ile yığınak yapıldı. Daha sonra 30 bin polisten söz edildi. Kent ve civarı adeta savaş sahası görünümündeydi. Polis her fırsatta gücünü kullanmaya çalıştı. Gösteriye saldırarak provokasyon ortamları yaratmaya çalıştı. Bunlarda başarılı olamayınca polis polisi kontrol etti.

Emperyalistlerin zirvesini protesto etmek için Almanya’nın değişik kentlerinden ve Avrupa’nın birçok ülkesinden 4 bin gösterici eylemlere katıldı.

Aynı şekilde 3 bin gazeteci bölgeye geldi ve gazeteciler film ve fotoğraf çekmek için birbiriyle yarıştılar. Hatta gazeteciler gazetecileri resimledi.

Saldırganlık ve iç savaşa hazırlık manevraları

2 gün süren zirve için hiçbir masraftan kaçınmayan Alman emperyalistleri her türlü önlemi alırken, saldırganlıkta sınır tanımadılar.

Alman devleti işe en temel hak ve özgürlükleri rafa kaldırarak başladı. Sınırlar kontrol etmek için Schengen uygulamasını kaldırdı ve giriş-çıkışlar sıkı kontrol altına alındı. Toplanma ve gösteri yapma özgürlüklerine sınırlamalar getirildi, bazıları yasaklandı.

Emperyalist efendilerin her türlü güvenliği için havadan Alman ordusuna ait helikopterlerin yanında ABD’ye ait bir helikopter de sürekli şekilde bölgenin üstünde uçuş yapıyordu. Sokaklara polis araçlarından ve Almanya’nın tüm eyaletlerinden getirilen on binlerce polisten bir yığınak oluşturulmuştu. Büyük bir kısmı yanmayan yeni kıyafetlerini giymişti. Anayasayı Koruma Örgütü’nün ajanları cirit atıyordu. Bununla da kalmadı, Avusturya’dan 2100 polis görevlendirildi. İtalyan polislerinin de yerleştirildiği Garmisch’te, Alman ordusuna ait askerlerin bir kısmı büyük yürüyüşü videoya çekerken, diğerleri gazetecilerin zirveye taşınmasında görevlendirildi. ABD’ye ait bir helikopter protestoları gözetliyordu. Garmisch-Partenkirchen’de yaşananlar tam bir ‘iç savaş’a hazırlık manevrasıydı.

Sadece askeri alanda değil, hukuksal alanda da her türlü saldırı gündemdeydi. Göstericilerin kalacakları kamp yerine dair yasaklama, mahkeme yoluyla kaldırılabildi. 7 Haziran günü belli merkezlerden Elmau Sarayı’na doğru gerçekleşecek olan yıldız yürüyüşü yasaklandı.

Sürekli provokasyon peşinde olan ve saldırganlıkta dur durak tanımayan polis, göstericilere coplar ve biber gazı ile saldırdı, hareket etmelerini engelledi, gözaltına aldıklarını “Guantanamo” olarak anılan hücrelere koydu. Gösterilerde 84 kişi gözaltına alındı.

Garmisch halkı üzerinde panik havası estirilmeye çalışıldı. Kasaba sakinlerine arabalarını yollardan çekmelerini, aksi takdirde arabalarının göstericiler tarafından ateşe verilebileceği haberleri yayıldı.

Kısacası Alman emperyalistleri G7 zirvesinde düşmanlıkta, saldırganlıkta gerçekten zirve yaptı. İşçi ve emekçilere toplu sözleşmede “para yok” diyerek haklarını vermezken ekonomik israfta da sınır tanımadılar.

G-7’ye karşı mücadele sabırla,
inatla, kararlılıkla örüldü

Buna karşın anti-kapitalist, anti-faşist, devrimci ve demokrat kurum ve kuruluşlara, anarşistlerden troçkistlere kadar herkes kendi cephesinde G-7’yi protestoya hazırlandılar.

Binlerce kişinin kalacağı kamp yeri uzun uğraşlardan sonra bulunabildi. Ama belediyenin yasağı ile karşı karşıya kaldı. Ancak yargı yoluyla yeniden izin alınabildi. Kampta yeme içme de dahil her türlü ihtiyaçların organizesi yapıldı. 6 Haziran günü yağan şiddetli yağmurdan sonra kamp boşaltılmak zorunda kaldı ve yüzlerce kişi istasyonlarda dışarda sırılsıklam sabahlamak zorunda kaldı. Bu ise Garmisch halkının büyük bir duyarlığa sahip olduğunu açığa çıkardı. Kampta kalan göstericileri gecelemeleri için evlerine götüren, battaniyeler dağıtan Garmisch halkı daha sonraki günlerde kampa yiyecek, kahve vb. bağışlarda bulundu…

Eylem güncesi

Protesto gösterileri 3 Haziran günü alternatif zirve ile açıldı.

4 Haziran günü Münih kentinde “TTIP’i durdur - İklimi kurtar - Yoksullukla mücadele et” sloganıyla gerçekleşen yürüyüşe 40 bin kişi katıldı. Eleştirilerin odağında ABD ile Avrupa arasında imzalanması planlanan Transatlantik Serbest Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) anlaşması vardı. G-7 Zirvesi’ne katılacak liderlerin maskelerinin de takıldığı gösterilerde “Açlıktan ölen her çocuk, cinayete kurban gitmiştir”, “Yes we can - TTIP’i durdur” yazılı pankartlar taşındı. “G7’yi durdur”, “Yaşasın uluslararası dayanışma!” da sıkça atılan sloganlardandı.

5 Haziran günü anti-militarist eylem günü çerçevesinde Garmisch’te birçok gösteri düzenlendi. bin kişinin katıldığı bir gösteride Diyarbakır’daki bombalı saldırı protesto edildi, HDP ile dayanışma eylemi düzenlendi.

6 Haziran günü Garmisch-Partenkirchen’de “Elmau G7’yi Durdurun İnisiyatifi” öncülüğünde düzenlenen yürüyüşe binlerce kişi katıldı. Organizatörlere göre katılım 7500’ü buldu. Yürüyüşte kızıl bayraklar ile orak çekiçli bayraklar taşındı. “Bankaların ve şirketlerin iktidarına son ver”, “G7’ye karşı savaş”, “Kapitalizme, ırkçılığa ve savaşa geçit verme”, “Biz antikapitalistleriz!” gibi sloganların yanında devrim sloganları da haykırıldı. Polis, göstericilere biber gazı ve coplarla saldırdı. Bu saldırıda tutuklanan ve yaralananlar oldu.

TKİP taraftarlarının da katıldığı yürüyüşte Avrupa DGB gençliği de yürüdü. Yürüyüşte Türkiyeli, Kürdistanlı ve İranlı sol örgütlerin yanında, İtalya ve Avusturya’dan gelen göstericiler de vardı.

7 Haziran günü gerçekleşecek olan yıldız yürüyüşü mahkemece yasaklandı. Buna rağmen 1000’e yakın kişi blokaj eylemleri için çeşitli yollardan Elmau’ya doğru yürüdü. Önleri metrelerce yüksek tel örgüler ve polis yığınakları ile kesildi. Blokaj eylemlerine TKİP taraftarları da katıldı.

Aynı gün 800 kişi tüm tutukluların serbest bırakılması için gözaltına alınanların tutuldukları hücrelerin önüne yürüyerek gösteri yaptılar.

8 Haziran günü Garmisch-Partenkirchen merkezinde 200 kişinin katıldığı bir gösteri düzenlendi. Garmisch halkına dayanışmalarından dolayı teşekkür edilen konuşmanın bitiminde mücadeleye devam çağrısı yapıldı: “Kendilerini güçlü sananlar iki gün sonra buluşacakları Tirol’daki Bilderberg Konferansı’nda daha fazla saklanmak zorunda kalacaklar. Çünkü orada da protestolar planlandı. Yeniden görüşeceğiz. 20.000 polis değil 100.000 polis yığsanız bile.”

Geçmiş yıllardaki G7-G8 zirvelerinden kitlesel olarak daha az, militanlık olarak daha zayıf geçse de G7’lere hiçbir yerde rahat toplanamayacakları Garmisch- Partenkirchen’de bir kez daha gösterildi.

Garmisch-Partenkirchen’deki bu zirve yine kazanımlarla dolu bir mücadele oldu.

Gösterilerde kadın-erkek, yaşlı-genç kitleler arasında büyük bir dayanışma hakimdi. Gösterilerde 20 yaşın altındaki gençlik katılımının yüksek olması dikkat çekiciydi. Herkes birbirini kolluyor, koruyor, provokasyon ortamlarının yaratılmaması için ortak hareket ediyor, kol kola yürüyordu. Herkes şişesindeki suyunu, çantasındaki yiyeceğini, herkesle paylaşıyordu. Serinlemek isteyen çevresindekileri de serinletmenin yolunu buluyordu. Kavurucu güneşten korunabilmek için güneş kremini önce başkalarına veriyordu. Bireysellik olarak bilinen “Alman usulü”nün en ufak bir kırıntısı bile yoktu. Mücadele herkesi kardeşten öteye götürmüş, ortaklaştırmış, “bir”leştirmişti

Garmisch-Partenkirchen’de taraflar yüz yüze gelememiş olsalar da, burada iki dünya karşı karşıyaydı; iki dünya, iki sınıf...

G7 protestoları bitti. Mücadele diğer alanlarda kaldığı yerden devam ediyor. Sınıfın ve ezilen halkların düşmanı sermayenin zirvesine karşı yükseltilen sloganlar manifesto alarak diğer alanlarda yankılanıyor: “Siz G7, biz 7 Milyar!”, “Bankaların ve tekellerin iktidarına son ver!”, “Biz yine geleceğiz!”

Eylem Güneş

 

 

 

 

Türkiye-Katar ittifakı terör estirecek!

 

Türkiye ve Katar’ın bölge halklarına karşı kurduğu kirli işbirliğinin adımlarından biri olan Türk askerlerinin Katar’da konuşlandırılmasına ilişkin karar Resmi Gazete’de yayımlandı.

Geçtiğimiz Aralık ayında imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Katar Devleti Hükümeti Arasında Askeri Eğitim, Savunma Sanayii ile Katar Topraklarında Türk Silahlı Kuvvetlerinin Konuşlandırılması Konusunda İşbirliği Anlaşması” ile birlikte bölgede terör estiren iki ülke, bu kirli işbirliğini daha da derinleştirmeyi planlıyor.

Türk sermaye devleti, anlaşmayla birlikte Körfez’de askeri bir üsse konuşlanmayı planlarken Katar güçleri de Türkiye’de liman, havalimanı, hava sahası kullanabilecek. Bunun yanı sıra iki ülke birbirlerinin topraklarında kuvvetler konuşlandırarak tesis, kamp, birim, kuruluş ve askeri tesislerden faydalanabilecek.

Gerici iktidarın bu adımıyla birlikte Katar’da kurulacak tugay için Türkiye’den en az 3 bin en fazla 5 bin asker gönderilecek.

Terör estirecekler

İki gerici ve Amerikancı ülkenin askeri kuruluşları arasında işbirliği ve karşılıklı ziyaretler yapılacağı belirtilirken taraflar arasında ortak manevra ve tatbikatlar yapılacağı bilgisi verildi. “Terörizmle işbirliği” adı altında başta İran ve Suriye olmak üzere bölge halklarına kan kusturmayı planlayan iki gerici ülke savunma sanayisi konusunda da işbirliği halinde olacak.

Anlaşmanın gerekli tüm işlemlerin tamamlandığını bildiren son yazılı bildirimleri birbirlerine ilettikleri zaman yürürlüğe gireceği ve geçerli sayılacağı kaydedildi.

Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan üçlüsü Suriye’deki IŞİD ve türevi çeteleri destekleyen başlıca güçler konumunda. Üç ülke, aralarında yaşanan bazı ihtilafları aşmalarının ardından Suriye’deki terör faaliyetlerine hız vermişti.

Katar, Suudi rejimi öncülüğündeki koalisyonun Yemen’e yönelik hava saldırılarına da destek vermişti.

 
§