01 Ocak 2016
Sayı: KB 2016/01

Düzenin açmazları derinleşiyor
İstikrar arayışına yeni model: “Başkanlık”
Örgütlü bir halk!
Kürdistan’da imha savaşına karşı direniş sürüyor
Düzenin AKP’si, AKP’nin düzeni!
Dincisi milliyetçi, milliyetçisi dincidir
İşçinin cebi hep delik!
Tek çıkar yol mücadele!
Otomotiv sektörü 2015’te rekor kırmış
Yol-İş Kayseri 1 No'lu Şube Genel Kurulu…
TKİP V. Kongresi toplandı!
Suudi rejiminin savaş kundakçılığı
Emperyalizmin kirli silahı: Mezhep savaşları
ABD’den İran’a yaptırım hazırlığı
Yalan tarihin yalancı aktarıcıları
Avrupa Devrimci Gençlik Birliği Kampı başarıyla gerçekleştirildi
Berkin’den Kürt illerine katleden devlettir!
Devrimci basın taraf olmayı sürdürecek
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Nazi Almanyası’nı model olarak tartışanların unuttuğu gerçek:

Örgütlü bir halk!

 

7 Haziran seçimlerinin ardından AKP iktidarı ülkeyi erken seçime götürürken, beraberinde Kürdistan coğrafyasında estirdiği terörün dozajını milliyetçi histerilerle eş güdümlü olarak arttırmıştı. Şoven histeri ve baskı ortamı sayesinde 1 Kasım seçimlerinde istediği “başarı”yı sağlamasının ardından bölgede suların durulacağı, masanın yeniden kurulacağı hayalleri, düzen içinde “barış”ı arayanların beklentisiydi. Ancak hayaller katı gerçeklerin duvarına çarptı. Seçim meydanlarında tehdit unsuru olarak üstü örtülü hatırlatılan “Toroslar”ın yerine, hiçbir kılıfa gerek duyulmadan, tanklarla, toplarla, keskin nişancılarla, Kürdistan coğrafyasında katliamlara girişildi.

1940’ların gettoları değil, 2015’lerin Nusaybin’i, Sur’u, Cizre’si...

İnsanlığın öfke ve utançla andığı “Nazi Almanya’sını” model olarak tartışmakla kalmayan Erdoğan ve AKP iktidarı, bir süredir tırmandırdıkları imha saldırılarıyla da onların yolunu tutmuş bulunuyorlar. Naziler 1940’larda Yahudi mahallelerini üstü dikenli tellerle kaplı yüksek duvarlarla çevirerek gettolaştırmışlar, sonrasında burada sıtma-tifüs salgınlarıyla, açlıkla ve işkencelerle yaşamaya çalışan Yahudileri toplu olarak katletmişlerdir. Almanya, kireç kuyularından gaz odalarına, toplu kurşuna dizmelere kadar bir dizi yöntem kullanılarak Yahudilerden arındırılmıştır.

Nazilerin imha politikasının bir benzeri bugün bizim topraklarımızda uygulanmaktadır. Ulusal özgürlük ve eşitlik istemiyle ayağa kalkan, kararlılıkla taleplerine sahip çıkan bir halk katliamdan geçirilmektedir. Sokağa çıkma yasağı ilan edilen mahalleler 1940’ların gettolarından farksızdır. Sivil halk özel olarak hedef alınmakta, cenazelere işkenceler yapılmakta ve gömülmesine izin verilmemektedir. Bir yaralıya yardım etmek isteyen sağlık çalışanı da, hayvanlarına yem vermek isteyen bir kadının beyaz bayrak taşıyan kolu da, torununun cenazesini yol ortasından almaya çalışan bir dede de, lokma dağıtan kadınlar da kurşunların hedefi olmaktadırlar. Katliamlarla beraber Kürt halkının siyasal temsilcilerine karşı da linç kampanyaları örülmekte, tüm ülkede ilerici devrimci güçlere karşı kurulan baskı ortamı derinleştirilmektedir.

Masa hayallerine değil, direnişe omuz ver!

Gelinen yerde insanlık dışı boyutlar kazanan vahşetin gerisinde, ne hendeklerin kaldırılması ne de sözüm ona “terörist”lerin aktif etkinliği vardır. Bunca pervasızlığın ardında, Kürt halkının kendi taleplerine sahip çıkması ve artık “masa”dan bir beklentisinin kalmaması gerçeği yatmaktadır. Kürt halkı boyun eğmeyi reddetmekte, onurlu bir gelecek için direnmektedir.

AKP iktidarı Nazi Almanyası’nı örnek olarak tartışırken bir şeyi unutmuştur: O da Kürt halkının örgütlü duruşu ve direngen geleneğidir. İmha politikaları işte bu direnişe çarparak tuzla buz olacaktır. Diktatörler nefretle, direnen halklar ise onurla anılacaktır.

 

 

 

 

21 günde 29 kişi katledildi

 

Kürdistan’da süren kirli savaşta, anne karnındaki bebekten 70 yaşın üzerindeki yaşlılara kadar onlarca kişi katledildi. Tanklarla, top atışlarıyla, ağır silahlarla saldıran sermaye devleti, Kürt halkına karşı topyekûn imhaya girişti. Saldırıları Kürt halkının direnişine çarptıkça da katliamlarının dozunu arttırdı.

Sokağa çıkma yasağının ve devlet terörünün sürdüğü bölgelerden biri olan Şırnak’ın Cizre ilçesinde, 3 Ocak itibariyle 21 günlük saldırılarda 29 kişi hayatını kaybetti. 3 aylık Miray bebekten 70 yaşındaki insanlara kadar, 9’u kadın 6’sı çocuk toplam 29 kişi, “siviller ölmedi” diyen sermaye devletinin katlettiği “teröristler” arasında yerini aldı.

Direnişin sürdüğü kentte, sokağa çıkma yasağı ilan edilen mahalleler top atışları altında. Birçok evin harabeye döndüğü mahallelerde jandarma ve polis özel harekatçılarının silah sesleri ve patlamalar eksik olmuyor.





Diyarbakır Barosu’na yine kurşun!

 

Diyarbakır Barosu Genel Sekreteri Av. Abdullah Çağer’in Yenişehir’deki çalışma odasının camına nereden atıldığı belirlenemeyen bir mermi isabet etti. Merminin uzun namlulu silahlarda kullanılan 7.62 milimetre çapında olduğu tespit edilirken, büro çalışanlarının ihbarıyla büroya gelen polis inceleme için mermiyi aldı, konuyla ilgili soruşturma başlatıldı. Çağer’in atış sırasında büroda olmadığı belirtildi.

Öte yandan Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Velat Alan’ın çalışma odasının da 24 Aralık’ta kurşunlandığı, Çağer ve Alan’ın Tahir Elçi’nin vurulduğu basın açıklamasında bulunduğu belirtildi.

 
§