1 Nisan 2016
Sayı: KB 2016/13

Karanlığa ışık, sessizliğe çığlık olmak için 1 Mayıs'a!
Yoksulun can güvenliği için değil, sermayenin mal güvenliği için!
“Yılmadık, yılmayacağız!”
Kirli savaş ve direniş aralıksız devam ediyor
Çocuklar ancak sosyalizmde özgür olabilir!
Eğitim kurumlarında cinsel taciz
Yeraltından Sesler Mart ayı değerlendirmesi
Sermayenin asgari ücret hazımsızlığı devam ediyor
Beşiktaş Belediyesi’nde direniş sürüyor
Sermaye işçi sınıfının en ufak moral kazanımına acımasızca saldırıyor!
“Hep beraber bu mücadeleyi büyütelim”
“Haykırmaya devam edeceğiz; aşağılık sömürü düzeni son bulana kadar!”
Haklı olan biziz! Korkumuz yok!”
DGB II. Genel Kurul sonuç bildirgesi
“Barbarları bekle”miyoruz, Tek yol devrim!
Gençlik Kızıldere şehitlerini andı
Kızıl Bayrak'ı güçlendirmek, devrim davasını güçlendirmektir
Mülteciler üzerinden kirli pazarlıklar ve vizesiz geçiş aldatmacası
Rojava ve Kuzey Suriye Federasyonu üzerine - D. Yusuf
Fransa’da grev ve eylemler
1 Mayıs’ta alanlara!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Rojava ve Kuzey Suriye Federasyonu üzerine

D. Yusuf

 

Kürt, Arap, Süryani, Asuri, Ermeni ve Türkmen temsilcilerinin, geçtiğimiz günlerde Rojava'nın Rimelan kasabasında Kurucu Meclis olarak tanımladıkları iki günlük bir toplantının ardından Rojava ve Kuzey Suriye Federasyonu'nu ilan etmeleri, son dönemlerde bulunduğumuz coğrafyada yaşanan önemli gelişmelerden birisi oldu. Söz konusu açıklamanın tam da Suriye'nin siyasi geleceğinin tartışılıp kararlaştırılacağı iddia edilen Cenevre 3 zirvesinin hazırlıklarının yapıldığı bir sırada yapılmış olması, doğal olarak oldukça manidar bulundu.

Kürt cephesinin Cenevre 3 masasından dışlanmasına bir tepki niteliği de taşıyan söz konusu federasyon açıklaması, anında yankı yaptı. Türk sermaye devleti, Suriye ve İran açık ve net biçimde Suriye'de herhangi bir federal oluşumu tanımayacaklarını, ilanı yapılan federasyonun hiç bir yasal dayanağının olmadığını iddia etti. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner ''Suriye'de özerk ya da yarı-özerk bir bölgeyi tanımayacağız'' derken , Rusya ise ''Böylesi bir oluşum ancak tüm tarafların onayı ile olabilir'' şeklindeki açıklamaları ile bu koroya katıldı.

Fiili özerklikten, fiili Rojava Federasyonu'na

Rojava'daki Kürtlerin, Suriye'ye dönük ABD öncülüğündeki emperyalist müdahaleye, IŞİD, El Kaide, El Nusra ve Ahrar-uş Şam gibi çağdışı gerici güçler aracılığıyla yürütülen ve tümüyle emperyalizme hizmet eden gerici vesayet savaşlarına cevabı fiili özerklik oluşumu oldu. Özellikle sömürgeci Türk sermaye devletini çılgına çeviren ve her fırsatta çok çeşitli saldırıların boy hedefi haline getirilen bu oluşum, yine kurucu nitelikte bir meclis kararının ürünüydü. Niteliğinden, sonraki seyrinden, taşıdığı risklerden, karşılaştığı güçlüklerden ve geleceğinden bağımsız olarak, Kürt halkının kaderini tayin etme hakkının bir biçimi olarak iradesini bu oluşumla ortaya koyma hakkı vardı ve bu meşruydu. Rojava/Batı Kürdistan halkı bu hakkını fiili özerklik ilanından yana kullandı.

Rojava'daki bu oluşum bilindiği gibi pek çok saldırı ile karşı karşıya kaldı. Emperyalistlerin ve Türk sermaye devletinin desteği ve onayı ile IŞİD adlı ölüm makinesi Kobanê'yi işgal etti. Katliamlar gerçekleştirdi. Ancak, Kürt halkı Rojava şahsında son yıllarda elde ettiği en önemli ve anlamlı kazanımlarını, Türkiye'nin ilerici ve devrimci güçleri ve emekçi halkları başta olmak üzere, kardeş bölge halklarının içtenlikli destek ve dayanışmasında ifadesini bulan birleşik bir direnişle ve gerçekten ağır bedeller ödeyerek korumasını bildi.

PYD ve YPG öncülüğündeki Rojava halkı, Türk sermaye devleti, Suudi rejimi ve Katar gericiliğinin, IŞİD, El Nusra ve Ahrar-uş Şam gibi cinayet örgütlerinin kanlı ve karanlık savaşına rağmen, ilerlemeye devam etti, kazandığı mevzileri genişletti. Süreç içerisinde Rojava'yı oluşturacak olan kantonlar arasındaki kopukluk giderildi, Rojava Federasyonu'nu oluşturan üç kanton birleştirilmiş oldu. Demek oluyor ki, Rojava halkı, Rojava Federasyonu ilanı ile bugüne dek elde ettiği kazanımlarına siyasi bir statü kazandırmak, daha tam bir ifade ile var olan fiili statüye bir resmiyet kazandırmak ve meşrulaştırmak istemektedir.

Rojava'nın geleceğini belirleme hakkı Rojava halkına aittir

Suriye'yi ve tüm bir Ortadoğu'yu kendi kirli çıkarları temelinde yeniden şekillendirmek amacı ve hevesi ile tam bir savaş alanına çevirip, bir kaç yıl içinde bir kan deryasına dönüştürenler, işgal ettikleri her yeri viraneye çevirenler, bölge halklarını etnik, dini ve mezhepsel temelde kanlı iç savaşların içine itenler, IŞİD, El Kaide, El Nusra, Ahrar-uş Şam ve daha pek çok çağdışı cinayet örgütünü bölge halklarının başına bela edenler; başını ABD'nin çektiği emperyalist koalisyon ve onların Türk sermaye devleti, Suudi Arabistan ve Katar gericiliği gibi bölgedeki işbirlikçileridir. Buna karşın Suriye'nin ve bölgenin geleceği konusunda, Cenevre toplantıları misali sözde çözüm masaları kuranlar da onlardır. İşte bu kabul edilemez.

''Ulus özgürdür, istediği biçimde örgütlenme hakkı vardır!'' Aynı anlama gelmek üzere kendi geleceğini istediği biçimde belirleme hakkı sadece ve sadece halklara aittir. Bu aynı şey olduğu gibi Rojava ve tüm bir Kürt halkı için de geçerlidir. Rojava için bedeller ödeyen, tarifsiz acılar çeken, savaşan, emek harcayan, herkesten çok ve herkesten önce Rojava halkıdır. Kendi geleceği hakkında karar vermesi gerekenler de onlardır. Federatif ya da başka biçimde, geleceğini nasıl örgütleyecek, iradesini nasıl ve hangi biçimde ortaya koyacak, yani kazanımlarına nasıl bir statü kazandıracak, tüm bunlar öncelikle Rojava halkının vereceği karara bağlıdır. Meşru olan da budur. Hiçbir güç bu hakkı kullanmasına müdahale edemez, buna her hangi bir sınırlama getiremez.

Rojava halkı gelinen yerde iradesini Rojava Federasyonu biçiminde ortaya koymuştur. Bölgenin ve toplamında bugünün dünyasının, yani emperyalist-kapitalist sistemin temel gerçekleri gözetildiğinde, Rojava'daki Federasyon ilanının ne tür riskleri içerdiği, bugünden başlayarak gelecekte ne tür güçlüklerle karşı karşıya geleceği vb. konularda çok şey söylenebilir. Niteliği de, biçimi de tartışılabilir.

Fakat, Rojava'nın geleceğini belirleme hakkının kayıtsız koşulsuz Rojava halkına ait olduğu tartışılamaz. Meşru olan da budur.

''TKİP Kürt halkının Kürdistan'ın tüm parçalarında elde ettiği ulusal demokratik tüm kazanımları desteklemekte, bunları gasp etmeye ya da sınırlamaya yönelik tüm girişimlere karşı kayıtsız şartsız Kürt halkının yanında yer almaktadır.'' (TKİP IV. Kongre Bildirisi, Ekim 2012)

Kalıcı çözüm, birleşik devrimdir

Bütün kazanımlarına ve çoğalan avantajlarına rağmen Rojava'da da, toplamında da, Kürt sorununun akıbeti henüz belirsizliğini korumaktadır. ABD'si, AB'si ve Rusya'sı ile emperyalist tüm güçler bölgede adeta kamp kurmuşlardır. Kıyasıya bir hegemonya kavgasının içindedirler. Kendi sefil çıkarları için sürdürdükleri bu kavgaya halkları da alet etmeye çalışmaktadırlar. Bu konuda bundan sonra daha çok mesai harcayacaklardır. Yani bu yönlü riskler gitgide çoğalmaktadır.

Bir emperyalist savaş ve iç savaş aygıtı olan NATO da bölgeye yerleşmiştir. Yeni alt üst oluşlara yol açacak olan kalkışmalara karşı tetikte beklemektedir.

Öte yandan, Kürt halkına karşı oluşturdukları tarihsel ittifak önemli oranda zaafa uğrasa da, bölge gericiliği gücünü hala korumaktadır. Rojava federasyonu çıkışı, Türk sermaye devleti, İran, Suudi Arabistan ve Katar gibi çıkarları birbirine ters bu gericiliği yeniden harekete geçirmek ve belli amaçlar çerçevesinde birbirine yaklaştırmak için yeterli olabilmiştir.

Tam da bu nedenledir ki, günümüzde Rojava'da ve toplamında Kürt halkı için, kendi gücüne yaslanmayı esas almak, kardeş halklarla devrimci kader birliğinde ısrar etmek, emperyalizmin bölgeyi kendi çıkarlarına göre yeniden şekillendirme çabalarından kesin olarak uzak durmak, bütün bunların doğal sonucu olarak, emperyalizme cepheden tavır almak ve bunu emperyalizme karşı bir mücadelenin vesilesi haline getirmek, her zamankinden daha da yaşamsal bir önem kazanmıştır. Kürt halkı bunun gereklerine uygun davrandığında yeni kazanımlar elde edecek, tersi bir durumda ise yeni acılar, yeni kayıplar ve yeni yıkımlar kaçınılmaz olacaktır.

Rojava'da ve bölge çapında kalıcı ve köklü çözüm, halkların devrimci kader birliği ekseninde gerçekleşecek olan birleşik devrimdir.

 
§