22 Nisan 2016
Sayı: KB 2016/16

Haydi 1 Mayıs’a!
Sendikal bürokrasinin ve reformizmin Taksim korkusu
İşçi sınıfına kurşun askerliği dayatıyorlar!
Sınıf kimliğimiz ve sınıf kinimizle 1 Mayıs’a!
“Yürü üstüne üstüne, tükür yüzüne celladın!”
1 Mayıs'a doğru
Devrimci 1 Mayıs hazırlıkları
“Alışan’a sendika gelene kadar mücadele edeceğiz!”
Sömürü ve kölelik düzeni yıkılmadan işçi ve emekçilere iyi bir yaşam yok!
Sınıf çalışmasının sorunları
Taleplerimizle 1 Mayıs’ta alanlara!
Emekçi kadınların tek kurtuluşu var: Örgütlü mücadele!
Ankara’daki Katliam Planı biliniyordu!
Türkiye’nin Suriye ile flörtü ve anlamı üzerine
75 bin 890 genç işçi hazırlanıyor!
Yozlaşmış teşkilatın başarısız seremonisi
Suriye savaşının fitili bir kez daha ateşlendi
Sınıfın neferi, sosyalizm davasının savaşçısı Hatice Yürekli mücadelemizde yaşıyor!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Türkiye Mesleki ve Teknik Eğitim Strateji Planı üzerine

75 bin 890 genç işçi hazırlanıyor!

 

Türkiye Mesleki ve Teknik Eğitim Strateji Planı ile birlikte sermaye ile okulların işbirliği alanı genişletildi. Okulların laboratuvar ve atölyelerinin patronlar tarafından etkin bir şekilde kullanılması sağlandı. Kamu-özel sektör işbirliği için yasal düzenlemeler yapıldı, özel sektörün okullarda atölye ve laboratuvar kurabilmesi için kolaylık sağlandı. Sermaye el altından okullardaki atölyelere iş yaptırıyor. Ancak yapılan düzenleme ile bu duruma yasal kılıf da hazırlanmış oldu. Sermaye devletinin “Türkiye Mesleki ve Teknik Eğitim Strateji Belgesi ve Eylem Planı” 2014-2018 yılları arası dönemi kapsamaktadır. Bu açıdan 4 yıllık planın kalan son iki yılında belirli bir mesafe de almış görünüyorlar. Konunun bu yanına girmeden önce kısaca strateji planında ne ifade ediliyor ona bakalım.

Strateji planı

Strateji planının temeli aslında sermayeye bir çağrı niteliği taşıyor. Bu alanda yeterli yatırım yapılmadığı için mesleki ve teknik eğitimin nitelik olarak çok geride olduğu açıklanıyor. Planın finansal kaynak bölümünde ise şu ifadeler yer alıyor:

Mesleki ve teknik eğitim büyük oranda devlet tarafından finanse edilmektedir. Bunun dışındaki kaynaklar: Uluslararası projelerden eğitime aktarılan pay, bağışlardan, STK’lardan gelen para, okullardaki döner sermaye” (Madde 83 Finans Yönetimi- sayfa 28 )

Belgede, eğitim sisteminin tüm süreçlerinin sermayenin ihtiyaçlarına dayalı olarak işletilmesi gerektiğinin altı çizilirken; “Hızla değişen bilgi, teknoloji, üretim yöntemleri ile iş hayatındaki gelişmelere paralel olarak dinamik bir yapı sergileyen mesleki ve teknik eğitimin önemi tüm dünyada giderek artmaktadır. Bizlerin de temel önceliği mesleki ve teknik eğitimi yerel, ulusal ve uluslararası iş piyasalarının beklentilerine uygun yapılandırmaktır” deniyor.

Strateji planı aslında bir “yeniden yapılandırma” sürecinin başlıklarını içermektedir. Mesleki ve Teknik Eğitimin piyasadaki yeri, önemi, misyonu ve sorun alanları üzerinden bir eylem planı ortaya koyuluyor. Türkiye’deki işsizlik oranlarını açıklarken, sermayenin ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücü için mesleki ve teknik eğitimi yaygınlaştırma gerekliliğinden bahseden strateji planında, mesleki ve teknik lise mezunlarının içerisinde de işsizlik oranının yüksek olduğu şu sözlerle ifade ediyor; “Ekonominin ihtiyaç duyduğu alanlardaki nitelikli personel temininde zorluk yaşanmasına rağmen mesleki ve teknik eğtim mezunlarının işsizlik oranı yüksektir.” Bunun çözümü olarak OSB’lerde kurulacak meslek liseleri işaret ediliyor: “İş piyasasının ihtiyaçlarına uygun olarak mesleki ve teknik eğitimin verilmesi, eğitim istihdam ilişkisinin güçlendirilmesi, aktif iş gücü piyasası politikalarının etkin olarak uygulanması, mesleksizlik sorununun giderek iş gücünün istihdam edilebilirliğinin arttırılması doğrultusunda bazı OSB’lerde bulunan mesleki eğitim okul ve kurumlarının kapasitelerinin geliştirilmesi ve yeni meslek liselerinin kurulmasının hızla yaygınlaştırılması” (Madde 95- sayfa 31-Meslek ve teknik eğitim mezunları işsizlik oranı)

***

12.yy’dan 18. yy sonuna kadar geleneksel usüllerde esnaf ve sanatkar teşkilatlarınca yürütülen mesleki ve teknik eğitim, Selçuklular’da “ahilik”, Osmanlı döneminde bir süre sonra “Lonca” ve “Gedik” teşkilatlarına dönüşmüştür. “Mesleki ve teknik eğitim alanında modern anlamdaki ilk girişimler 18’inci yüzyılda orduyu düzenlemek amacıyla başlatılmıştır. Meslek öğretimi, 1860’lı yıllardan itibaren örgün eğitim kurumları olarak değerlendirilen meslek ve sanat okullarında verilmiştir.” “Cumhuriyetle birlikte mesleki ve teknik eğitim devlet politikası olarak ele alınmıştır.” (Strateji planı 35-36. madde)

Sermaye devleti geçmişte devlet politikası olarak baktığı mesleki ve teknik eğitime şimdi de “memleket meselesi” derken çok da tesadüfi bir yorumda bulunmuyor. Strateji planını incelediğimizde gördüğümüz şey, sermaye devletinin bu alanda kâr odaklı bir çabanın içerisinde olduğudur. Bu nedenle stajdan atölyeye, bütçeden ayrılan paydan döner sermayeye kadar okul içinde ve dışında birçok uygulama sermayenin lehine olarak hayata geçirildi/geçiriliyor.

Sektör odaklı okullar açılması konusunda sermayeyle işbirliği yapmaya başlayan MEB, her OSB’ye bir meslek lisesi projesi ile patronların uzun vadede işgücü ihtiyaçlarını karşılamayı hedefliyor. Bu yolla atölye ve laboratuvarda çalıştırdıkları meslek liseli öğrencileri, “gözleri açılmadan” fabrikalarda çalıştırmayı amaçlıyorlar.

Sermaye devleti kaz gelecek yerden tavuk esirgemiyor.

Sermaye devleti kaz gelecek yerden tavuk esirgemiyor. OSB’lerde açılacak meslek ve teknik liselerine kayıtlı öğrenciler için devlete maliyetinin bir buçuk katını geçmemek üzere Maliye Bakanlığı ve MEB tarafından belirlenen tutarda ödenekten bütçe ayrılması strateji planında yasal kılıfına uydurulmuş bulunuyor. Daha öncesinde 6 bin lira ödeme yapıldığını açıklamışlardı. Bu yıl içerisinde ise 87 milyon lira ödeme yapılacağı ifade ediliyor. OSB´lerdeki 23 özel meslek lisesinde yaklaşık 16 bin öğrencinin eğitim aldığı, devlet okullarının sayısının da 34´e çıktığı ve 19 binin üzerinde öğrencisi olduğu açıklandı. MEB’in 2015 istatistiklerine göre Türkiye’de 429 özel mesleki teknik eğitim lisesi bulunuyor. Bu okullarda toplam 75 bin 890 öğrenci eğitim alıyor.

Sermaye için stratejik olarak önem verilen bu alandaki değişiklikleri izlemek ve politik olarak müdahale edebilmek önemli bir yerde duruyor. Zira 75 bin 890 genç işçi geleceğin metal fırtınalarını yaratacak potansiyelleri de içerisinde barındırıyor.

 

 

 

 

Bir gün değil her gün mücadele!”

 

1 Mayıs denince sadece bir günlüğüne tepki göstermek olarak algılanıyor çoğunlukla. Oysa 1 Mayıs’ı 1 Mayıs yapan diğer zamanlarda verilen mücadeleler, kazanılan zaferlerdir aynı zamanda. 1 Mayıs mücadele sonucu elde edilen zaferin bayramıdır. Yoksa yıl içinde mücadele durağan olacak sonra 1 Mayıs’ta sihirli değnek mi değecek de mücadele yükselecek. Ruhunu satmış sendikal bürokraside ve ona yamanmış reformistlerde durum bu.

1 Mayıs’ta taşerona karşı, iş cinayetlerine dur demek için, özgür, bilimsel, anadilde eğitim için ses çıkarmalı, toplu olarak talepler dile getirilmeli. Yapılacak planlar dile getirilmeli. 1 Mayıs sonrasında da bu talepleri hayata geçirmek için harekete geçmeli. Sorarlar seneye 1 Mayıs için ne yaptın diye, cevapsız kalırsın!

Çorlu NKÜ’den bir öğrenci

 

 

 

 

Sosyalizm mücadelemizi yükseltmek için 1 Mayıs’ta alanlara!”

 

“Dünya öküzün boynuzları üstünde dururmuş

Her kıpırdayışında öküz, deprem olurmuş

Oysa dünya, işçilerin omuzları üstünde durur

Kıpırdasın da gör, deprem nasıl olur…”

Gün geçtikçe çürüyen bir düzenin hüküm sürdüğü dünyada, elbette ki yasaklarla ve zorbalarla karşı karşıya kalacağız. Keza bu düzenin işçi sınıfının birliğinden nasıl korktuğunu ve silahlı güçlerini nasıl kullandığını 1886’da Haymarket olayında, Türkiye’de ise ’77 1 Mayıs’ında görmüş olduk.

Gericiliğin, iş cinayetlerinin, baskının ve zulmün, kadın cinayetlerinin, çocuk istismarının arttığı; gazetecilerin, akademisyenlerin tutuklandığı ve bunların benzeri birçok olayın yaşandığı bir dönemdeyiz. Dünyada ise Ortadoğu adeta kan gölüne çevriliyor, emperyalizmin hizmetindeki cihatçı çeteler hergün vahşi katliamlar gerçekleştiriyor, bütün bir dünya adeta savaşa sürükleniyor. Kürdistan’daki kirli savaşı da bunlardan bağımsız düşünemeyiz.

İşte tam da bu süreçte düzen içinde değil de “Düzene karşı devrim!” şiarıyla yola çıkıyoruz.

İşçiler ve emekçiler hiç unutmasınlar ki, bu mücadelede yalnız değiller.

Bir öğrenci olarak yolumuz işçi sınıfının yoludur diyorum!

Sosyalizm mücadelemizi yükseltmek için 1 Mayıs’ta alanlara!

Yaşasın 1 Mayıs!

Biji yek gulan!

Çorlu NKÜ’den bir öğrenci

 
§