22 Nisan 2016
Sayı: KB 2016/16

Haydi 1 Mayıs’a!
Sendikal bürokrasinin ve reformizmin Taksim korkusu
İşçi sınıfına kurşun askerliği dayatıyorlar!
Sınıf kimliğimiz ve sınıf kinimizle 1 Mayıs’a!
“Yürü üstüne üstüne, tükür yüzüne celladın!”
1 Mayıs'a doğru
Devrimci 1 Mayıs hazırlıkları
“Alışan’a sendika gelene kadar mücadele edeceğiz!”
Sömürü ve kölelik düzeni yıkılmadan işçi ve emekçilere iyi bir yaşam yok!
Sınıf çalışmasının sorunları
Taleplerimizle 1 Mayıs’ta alanlara!
Emekçi kadınların tek kurtuluşu var: Örgütlü mücadele!
Ankara’daki Katliam Planı biliniyordu!
Türkiye’nin Suriye ile flörtü ve anlamı üzerine
75 bin 890 genç işçi hazırlanıyor!
Yozlaşmış teşkilatın başarısız seremonisi
Suriye savaşının fitili bir kez daha ateşlendi
Sınıfın neferi, sosyalizm davasının savaşçısı Hatice Yürekli mücadelemizde yaşıyor!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sınıfın neferi, sosyalizm davasının savaşçısı Hatice Yürekli mücadelemizde yaşıyor!

G. Yaprak

 

Hatice Yürekli yoldaş, Tokat’ın Almus ilçesinde emekçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalarak okul sıralarını terk edip tekstil atölyelerinin makineleri arasına karışan Hatice yoldaş, örgütlü mücadele ile de genç yaşlarında burada tanıştı. Hatice Yürekli, insanın insan tarafından sömürülmesine, üreterek yaşayan ezici çoğunluğun yaşamının bir avuç asalak burjuva tarafından yıkıma uğratılmasına karşı olduğu ve barbarlık içinde çöküşün bir devrimle son bulması ve insanlığın eşit ve özgür bir toplumsal sistemde yaşaması gerektiğine inandığı için devrimci yaşamı seçtiğini ifade eder. Yoğun sömürü koşulları altında çalışan bir kadın işçi olarak, sınıfının kurtuluşunun geçtiği yolda yürümeye başlar ve en nihayetinde partili bir komünist kadın olarak ölümsüzleşir.

Hatice yoldaşın sınıfsal kini, devrimci yaşamı, partili kimliği ve ölüme tereddütsüz yürüyüşü bugün gelinen yerde tıpkı Habip, Ümit ve Alaattin yoldaşlar şahsında olduğu gibi, sınıf devrimcilerinin önünde örnek alınması gereken komünist bir değer, aşılması gereken bir eşik oluşturmaktadır. Sınıfın bağrından kopup gelen Habip ve Alaattin yoldaşlar gibi Hatice yoldaş da gençlik çalışması içerisinde kazanılan Ümit ile aynı noktada buluşmuş, partinin potasında erimiş ve partili kimliğin temsilcisi olmuştur. Partinin özü ve özeti olan bu yoldaşların anısını büyütmek elbette arkalarında bıraktıkları kızıl bayrağı daha da yükseklerde dalgalandırmaktan geçmektedir. Onların yaşamlarından öğrenmekten, adanmışlığı devrimci kimliklerde özdeşleştirmekten geçmektedir.

Hatice’nin örgütlü yaşamı da benzer çizgidedir; kesintisiz, pürüzsüz ve soluk soluğa bir profesyonel devrimcinin yaşamıdır bu. Örgütlü çalışmaya profesyonel bir kadro olarak İzmir’de başlamış, ardından İstanbul’a geçmiş, ‘95 baharındaki bir operasyonda (aynı evden yoldaşı Habip Gül ile birlikte) yakalanmış, poliste direnmiş, hapisten çıktıktan sonra İstanbul’da gerektiğinde bizzat işçi olarak işçi çalışması yürütmüş, sonra Güney çalışmasının başına geçmiştir. Parti kongresine güneyden delege olarak katılmış ve kongre sonrasında bu kez Ankara’da çalışmaya başlamıştır. Burada yeniden tutuklanmış, yine direnmiş, yargılandığı davalarda (TKİP ve Ulucanlar katliamı davaları) yine siyasal savunmalar yapmış ve bu onurlu yaşamı Ölüm Orucu direnişçisi olarak, parti üyesi olmanın onurunu yükseklerde tutarak noktalamıştır.”

Hatice yoldaşın yaşamını kısa kesitleriyle ifade eden bu alıntıdaki her bir cümlenin ardında partiye bağlı ve bu uğurda sürdürülen profesyonel devrimci yaşamı benimsemiş ve yine bu uğurda ölümü kucaklayan komünist bir kadının bilinci yatmaktadır. Bu bilinç ki, işçi sınıfı ile onun bilimi olan bilimsel sosyalizmin birleşimini ifade eden partinin tarihsel rolünün kavranmasıdır. Hatice yoldaşı, bir kadın işçiden komünist bir kadroya dönüştüren de işte bu bilinç ve bu bilincin örgütlü ifadesi, somut biçimi olan partinin kendisidir.

*

Yoldaşın aramızdan ayrılışının üzerinden 15 yıl geçti ve bu on beş yılda yoldaşın leke sürmeden devrettiği kızıl bayrak şanla dalgalanmaya devam etti. Bugün sınıf devrimcilerinin “Devrimci bir sınıf hareketi için ileri!” şiarını yükselttiği bugünlerde Yürekli yoldaşı anmanın daha özel bir anlamı bulunmaktadır. Partinin “düşünen ve savaşan” kadrolarından olan yoldaşın partiye adanmışlık, direngenlik gibi örnek alınması, öne çıkarılması gereken birçok yanı bulunmakla beraber, bir kadın işçi olarak komünist saflarda yer tutuşunu ve bir işçi olarak sınıf içerisinde ördüğü çalışmayı da özel olarak anmak gerekmektedir. Zira komünistlerin çağrısı aynı anlama gelmek üzere daha fazla Hatice’yi örgütlü saflara kazanmak demektir.

Hatice yoldaşın bir kadın işçi olarak saflara katılması ve partinin kurucu üyeleri arasında yer alarak partinin bayrağını yükseklerde dalgalandırmanın onuru ile yaşamını noktalamış olması, bugün komünist hareketin kadın işçilere sosyalist bilinci ısrarla taşırken ve örgütlü saflara davet ederken dayandığı mirasıdır. Öncü kadın işçilerin yerinin komünist saflar olduğunun açık ispatıdır.

Bir diğer yandan, sınıfın bir kadın neferi olarak nasır tutan elleri ile sınıfsal kini kuşanan Hatice yoldaşın işçi sınıfı içerisinde yürüttüğü örgütlü çalışmadaki rahatlığı ve başarısı komünistler tarafından onun sınıfsal damarına gösterge sayılmaktadır. Hatice yoldaş şahsında sınıfsal damarın sınıf çalışmasına sağladığı itilim, sınıf içindeki çalışmanın derinleştiği bugünlerde sınıfın içinden öne çıkan kadroların sınıf çalışmasına kattığı ve katacağı değerlere ışık tutmaktadır.

İşte bu sebeple bugün Hatice yoldaşın mirasına sahip çıkmak demek, sınıf mücadelesini büyütmek demektir. İşçi sınıfını kendi bağımsız devrimci çizgisinde örgütlemek, o büyük günlere hazırlanmak demektir.

Hatice yoldaşın anısı yol gösteriyor!

Ümit yoldaşın Ulucanlar’da Hatice yoldaşla beraber zindanın zulmüne karşı hayatı yeşertirken yoldaşa taktığı “ateş saçan yürek” ismi, yoldaşlarının Ezgi’si, partisinin Hazal’ı bugün sınıf mücadelemizin biriken mayasında, sosyalizm davamızın burçlarında çınlamaya devam ediyor. Hatice Yürekli yoldaşın anısı yol göstermeye devam ediyor. Bu yiğit komünist kadının anısı önünde saygıyla eğilirken, dost düşman bilmelidir ki, sosyalizm davasında ölümsüzleşen yoldaşlarımızın bıraktıkları kızıl bayrak elbet bir gün kapitalizmin yıkıntılarının arasında yeni bir dünyayı müjdeleyerek dalgalanacaktır. İşte o gün, işçi sınıfı düşmanlarına merhamet göstermeyecektir.

 

 

 

 

 

DEVRİMCİLER ÖLMEZ, DEVRİM DAVASI YENİLMEZDİR!

2000 Ölüm Orucu direnişinde ölümsüzleşen proleter devrimci Hatice Yürekli yoldaşın parti ve devrim davasına olan bağlılığı ile yeni Ekimleri örgütlüyor, devrime hazırlanıyoruz. F Tipi hücrelere karşı başlatılan zindan direnişinde “yaşamı köleleştirilmiş milyonlarca işçi emekçinin haklı davasını savunmak” için ölümü tereddütsüzce göğüsleyen Hatice yoldaştan devraldığımız kızıl bayrakla geleceğe yürüyoruz.

Komünist hareketin 28., işçi sınıfı partisinin 17. yılında Hatice yoldaş kapitalizme karşı sosyalizm mücadelesinin bir sıra neferi olarak parti, sınıf ve devrim kararlılığında yaşıyor.

Bunalımlar, savaşlar, devrimler döneminde tasfiyeci liberalizme karşı parti ile sınıfın birliğini sağlayarak kapitalist sömürü düzenini temellerinden sarsmak için attığımız her adımda onun komünist kimliğini ete kemiğe büründürmeye devam edeceğiz.

Yaşasın proletarya devrimi ve sosyalizm!

TKİP Dava Tutsakları

 
§