24 Haziran 2016
Sayı: KB 2016/24

“Kabadayı”lıktan “yaranma”ya…
Kıdem tazminatı tartışmalarında sona gelindi
Taşeron işçisine kadro yalanı
AVON yönetimi direnişçilerle görüşmedi
Maden havzalarından yükselen ses: “Birlik!”
Altherm Klima’da direniş sürüyor
Tarım işçileri için ölüm sezonu
Kapitalizm işçi kanıyla besleniyor
İşgal, grev, direniş!
Eğitim Sen üyesi 650 öğretmen soruşturmalık
“Bizden alınan hakkın geri verilmesi için buradayız”
“Zaferi kazanıncaya kadar davamızın arkasındayız!”
Bizim ışığımız, onların karanlığı
Liseliler karanlığa ve gericiliğe karşı ses çıkarıyorlar
Sömürüye ve gericiliğe teslim olmayacağız!
Polis genç kadını tandırda yakmaya çalıştı
Terör demagojisi ve insan olabilmek
AKP hükümeti HDP’li belediyelere saldırıyor!
NATO zirvesi ve büyüyen savaş tehlikesi
Avrupa’da yeni saldırı dalgası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kıdem tazminatı tartışmalarında sona gelindi...

Genel direnişe hazırlanalım!

 

Kıdem tazminatı tartışmaları gündemdeki yerini koruyor. Çalışma yaşamına, bununla dolaysız bağı içinde işçi ve emekçilerin yaşam koşullarına yeni kurallar dayatan sermaye devleti, AKP iktidarının icraatlarıyla kıdem tazminatında “yeni” düzenleme için sona gelindiğini duyuruyor. Uzun bir süredir tartışılan ve güya en uygun formülasyonla hem işçiyi hem de patronları tatmin edecek bir düzenleme gerçekleştirileceği iddia ediliyor. Kimi ülkelerde uygulanan modeller sıralanıyor, mevcut haliyle varolan kıdem tazminatının yetersizlikleri tekrarlanıp duruyor.

Burjuva basını, AKP iktidarının tüm kölelik saldırılarında olduğu gibi bu konuda da üzerine düşeni yapıyor; işçi ve emekçileri gerici ve spekülatif bir propagandayla sersemletmeye, bir saldırı niteliği taşıyan saldırıya alıştırmaya çalışıyor. Geçtiğimiz günlerde birçok gazetede “kıdem için dev anket” başlığıyla duyurulan haberde, birçok işçiden alınan görüşlerle kıdem tazminatında ihtiyaca uygun bir yasa hazırlanacağı söyleniyor. Yeni yasanın uygulamaya başlama süresi olarak ise 1 Ocak 2017’nin öngörüldüğü ifade ediliyor.

Kıdem tazminatında patronlar için nasıl maddeler, teşvikler vb. getirileceği tartışmaları sıklıkla gündeme getirilirken, işçiler için yasada yer alacak hükümler mümkün mertebe tartışma dışı bırakılıyor, tek propaganda olarak “işçilerin kıdem tazminatı haklarını güvenceye almak” söylemi öne çıkartılıyor.

Sermaye devleti, topyekûn bir kölelik saldırısı işletiyor. Kıdem tazminatının gasp edilmesi çabasını da bu saldırı bütünlüğü üzerinden anlamlandırmak temel bir yerde duruyor. Kiralık işçilik, esnek ve kuralsız çalışma hükümleri, ‘Bireysel emeklilik’, ‘Arabuluculuk’ gibi düzenlemeler son dönem gündeme getirilen saldırıların başlıcaları. Bunu ise kıdem tazminatının ortadan kaldırılması saldırısı ile tamamlamaya çalışıyorlar. Patronları bu yükten kurtarmak, işten atmaların önünü tamamen açmak, yağmalanacak yeni fon oluşturarak sermayeye yeni kaynaklar yaratmak bu saldırının temelini oluşturuyor.

Fabrikalardan yansıyan tablo, işçi sınıfına yöneltilen böylesi kapsamlı bir saldırı karşısında, bu saldırıyı geri püskürtebilecek bir izlenim sunmuyor. Bunda elbette ki işçi sınıfının örgütsüz ve dağınık olmasının yanı sıra sendikal bürokrasinin özel bir rolü var. Aynı zamanda AKP’nin yürüttüğü propagandanın sersemletici etkisi de işçi sınıfının hareket etmesini engelleyen temel bir neden durumunda. Fabrikalarda işçiler ya saldırı süreçlerinden haberdar değiller ya da haberleri olduğu kadarıyla burjuva basının yanıltıcı yanını biliyorlar. Kıdem tazminatının fona devredilmesini olumlayabiliyor, “hakkımız güvencede olacak” söylemini sahiplenebiliyorlar.

Bugün böylesi bir saldırı sürecine işçi sınıfı bir dizi eksik yanıyla giriyor. Ama yine bu saldırı süreçlerinin mayaladığı bir mücadele dinamiği de içten içe güçleniyor, kimi zaman cılız da olsa kendini dışa vuruyor. Derinleşen sefalet koşulları, gasp edilen haklar, kölece çalışma hükümlerinin tüm ağırlığı ile çökmeye başlaması, işçi sınıfının durgunluğunu atarak harekete geçmesinin ve yeni mücadelenin tetikleyicisi olacaktır. Günün içinde yöneltilen saldırılar ancak genel grevle, genel bir direniş ile püskürtülebilir.

Bugün sınıf devrimcilerinin, ilerici-öncü işçilerin omuzlarında bu süreci hızlandırma görevi bulunuyor. Sınıfın geniş kesimlerini mücadeleden alıkoyan çok yönlü sermaye kuşatmasını yarma çabası, temel olmak zorundadır. Saldırılar karşısında sınıfın bilincini bulandıran propagandaya karşı etkili bir süreç örgütleme çabası, buna uygun yaratıcı araç ve yöntem sorunu gündeme alınabilmelidir. Somut gelişmeler ekseninde saldırıların teşhiri yapılabilmeli, kapsamı anlatılabilmeli, işçi sınıfının fabrika merkezli örgütlenme ihtiyacı vurgulanmalı, bunu olanaklı kılacak gerekli araçlar yaratılabilmelidir. Bütün bunlar elbette ki sınıfın eylemini baz alan, eylem içinde hayat bulan bir pratik eksenine oturtulabilmelidir.

Evet saldırılar tüm ağırlığı ve kapsamıyla devam ediyor. Sınıfın mücadele güç ve enerjisi birikiyor. Görevimiz bu güç ve enerjiyi açığa çıkartacak bir müdahale gerçekleştirebilmeyi başarmaktır.

 

 

 

 

Tazminatlar “fon” ile gasp edilecek

 

Sermayenin yürütücüsü AKP hükümetinin kıdem tazminatlarının gasp edilmesi için yasal düzenleme hazırlıkları sürüyor. Taslakla ilgili hazırlıkların geçtiğimiz günlerde yeni hükümetin başı Binali Yıldırım’a sunulduğu belirtildi.

Kıdem tazminatlarının fona devredilmesi için hazırlıklar sürerken sermaye sözcüleri, yeni düzenlemenin “işsizlik fonuna benzeyeceğini” dillendiriyor.

İşsizlik fonunun sermayenin ihtiyaçlarına sunulduğu, bu fonun çok küçük payının işsizlere ya da işçi sınıfının ihtiyaçlarına ayrıldığı, işsizlerin büyük bölümünün ise bu fondan yararlanmadığı gerçeği orta yerde dururken, kıdem tazminatlarının fona devredilmesi, işçilerin tazminat hakkının doğrudan gasp edileceği anlamına geliyor.

Öte yandan, işçilerin fonda biriken tazminatlarını alabilmesi için de belli sınırlamalar getirileceği belirtiliyor.

Bir diğer hazırlık da işin hukuki boyutunda yürüyor. Tazminatları alabilmek için patron-işçi arasındaki çatışma sıklıkla hukuki süreçlerle devam ediyor. Sermayenin iş kanununda “arabuluculuk” düzenlemesini ortaya atması tam da bu yüzden. Mevcut kanunda hukuki süreçler tazminat hakkının ve işçilerin diğer haklarının gasp edilmesinin yolunu düzlemeyi amaçlarken, sermaye bu uzayan süreçlerle oyalanmak istemiyor. Yeni düzenlemeyle “arabulucu” ile sermaye dolaysız olarak işçilerin haklarını ele geçirmek istiyor.

Bununla birlikte sermayenin talepleri doğrultusunda, işten atılan işçilerin tazminatlarını alamaması için de mevcut taslağa ekleme yapılması gündemde. Halihazırdaki yasada işçilerin bu hakkı zaten gasp edilirken, yeni düzenlemede bu yönde bir boşluk olduğu söylenerek bu açığı gidermek için taslağın yeniden düzenlenmesi planlanıyor.

Sermaye sözcüleri, “çalışanların hak kaybı olmaması hassasiyeti” içerisinde olduklarını iddia ederek işçi ve emekçileri kandırmaya çalışıyor.

 
§