5 Ağustos 2016
Sayı: KB 2016/29

Emperyalizme / NATO’ya muhalefetin yolu, kapitalizme ve dinci-gericiliğe karşı mücadeleden geçer
“Demokrasi nöbetleri”; gösterdikleri ve görevler
‘Demokrasi’ masallarına karnımız tok!
Her daim OHAL koşulları
AKP’ye karşı mücadelede devrimci perspektif yaşamsaldır
Paralel yürüyüp dikey kesişenler...
Düzenin iç krizine karşı, devrimci sınıf mücadelesi!
Türkiye’de dinsel gericilik - H. Fırat
Tarih işçi sınıfını iktidara, sınıfın öncülerini göreve çağırıyor!
Kamu emekçilerine dönük saldırılar boyutlanıyor
OHAL ile “sözleşmeli öğretmenlik” geri geldi!
“OHAL”de mücadeleye!
Emekçi kadınların özgürlüğü gerici çıkar çatışmalarında değil, mücadelede
DGB II. Yaz Kampı iptal edildi!
Dışarıda emperyalist saldırganlık ve savaş, içeride polis devleti uygulamaları
Körfez şeyhleri “AKP atı”na oynamaktan vaz mı geçti?
Sürgün edilen devrimci tutsaklara işkence
İşçi sınıfının “General”i
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Demokrasi nöbetleri”; gösterdikleri ve görevler

 

“Demokrasi nöbeti” adı altında yürütülen gerici gövde gösterileri devam ediyor. AKP hükümeti ve şefi Erdoğan sarsılan konumlarını tekrar güçlendirmeye çalışıyor. Diğer yandan da gerici emellerine ulaşmak için sürecin kendilerine sunduğu olanakları değerlendiriyorlar. Demagoji eşliğinde toplumun farklı kesimlerini etkilemeye, gerici düşüncelerini benimsetmeye çalışıyorlar.

Devletin ve önemli bir sermaye kesiminin bütün olanaklarının seferber edilmesine rağmen sokaklara çıkan insan sayısı Erdoğan ve AKP’nin beklentisinin çok altında kaldı. Bu olumlu bir durumdur. Fakat küçümsenmemesi gereken bir durumdur.

Olumlu yanı, AKP şahsında cisimleşmiş, gerici, rüşvetçi, sömürücü çıkar ve rant şebekesinin toplumun farklı kesimleri tarafından tartışmalı olmasıdır. Türkiye tarihinde eşi benzeri görülmemiş biçimde bütün baskı aygıtlarının gerici AKP ve şefi Erdoğan’ın emrinde ortak hareket etmesine rağmen bu böyledir.

Buna rağmen sokağa çıkan kesimler küçümsenmemelidir. Sokağa çıkan kitlenin belli bir kesimi radikal dinci-gerici bir güruhtur. Bu kesim sokaklardaki gösterilerde gerici düşüncelerini daha geniş kesimlere ulaştırma imkânı elde etmiştir. Düne kadar kendilerine mesafeli duran geniş bir kitleye de “vatan”, “millet” demagojisi eşliğinde gerici politikalarını taşımışlardır. Zikirli, tekbirli, selalı vb. gösterileri medyayı da etkin biçimde kullanarak toplumun önemli bir kısmı nezdinde meşru bir zemine oturtma konusunda belirgin bir mesafe almışlardır. Dinci-gerici temelde kendi kitlelerini radikalleştirme ve sokak hareketlerine müdahale becerisi kazandırma olanaklarını yakalamışlardır… Tehlikeli olan da budur. Bu kesimin dar bir grup olmasına rağmen etkileyecekleri geniş bir kesim vardır ve bu kesim algı operasyonlarıyla istenilen kıvama getirilmeye çalışılmaktadır.

Sokaklara çıkan kitlenin önemli bir kısmını yoksul kesimler oluşturmaktadır. Bu kesimin büyük bir kısmının okuma, araştırma alışkanlığı yoktur. “Vatan”, “millet” söylemleri harekete geçmelerinin en önemli etkenlerindendir. Neyi niçin yaptığını düşünmeyen kitleler, düzen içi gerici kliklerin iktidar kavgasının aleti olduğunun farkında değiller.

Yapılan yayınlar, konuşmalar, organizasyonlar kitlelerin şoven, milliyetçi, ümmetçi duygularına hitap ediyor. Farklı kesimler tek bir potada eritilerek ümmetçi, milliyetçi zihniyetin zehri ile sersemletilmek isteniyor.

Sokağa çıkan kitle içinde apolitik, lümpen kesimler belirgin bir yer tutmaktadır. Bu kesimin önemli bir kısmı gerici örgütlenmeler tarafından çabucak galeyana getirilebilmekte, vurucu güç olarak kullanılmaktadır. Medya kuruluşları ve örgütlü gerici kesimlerin oluşturduğu genel atmosfer bu kesimlerin harekete geçmesini sağlamıştır.

Rant ve çıkar çevreleri sokak eylemlerinde aktif rol almaktadırlar. Belediyeden ihale alanlar, çeşitli devlet kurumlarıyla çıkar ilişkisi olanlar, AKP etrafında öbeklenmiş sermaye çevreleri vb. bütün olanaklarını seferber etmiş durumdalar.

Tarikatlar, cemaatler sokak eylemlerini fırsata çevirmişlerdir. Kendi etki alanlarını genişletmek ve gerici düşüncelerini daha geniş kesimlere yaymak için seferber olmuşlardır.

İlk günlerde mahalle baskısı, gerici odakların elindeki olanaklar vb. nedenlerle önemli sayıda insan eylemlere katılmıştır. İstemeyerek katılan kesimlerin inançsal kimliklerinden dolayı duydukları kaygı, işten atılma korkusu, belediye ve valilikten aldığı sosyal yardım, katılmayanlara yapılan darbe destekçisi muamelesi vb. gibi nedenler katılmalarında etkili olmuştur.

Toplumun önemli bir kesimi (eylemlere katılan kesimlerin bir kısmı dahil) AKP ve Gülen Cemaati arasında geçmişte kurulan çıkar ilişkisinin farkındadır. Bugünkü çatışmalarının gerici çıkar ve iktidar çatışması olduğunun bilincindedir. Farklı düzeylerde bunu tartışma konusu etmektedirler. Fakat OHAL üzerinden estirilen devlet teröründen kaynaklı düşüncelerini rahat ifade etmekten çekinmekteler.

Bu tabloyu daha da uzatabiliriz, bu kadarı bile mevcut tablonun güçlü bir alternatifle dağıtılabileceğini gösteriyor.

Gericiliğin etkisini devrimci alternatifle kırabiliriz!

Darbe girişimi sonrası yaşananlar güçlü bir devrimci alternatifin yakıcılığını bir kere daha göstermiştir. Solun önemli bir kısmı bu süreçte “demokrasi” sevdalısı kesilmiş, sosyalist demokrasiyi toplumun gündemine sokmayı belirsiz bir zamana ötelemiştir. Düzenle bağlarını koparamamış sol hareketin içindeki burjuva demokrasisi özlemi bir kere daha açığa çıkmıştır. Bunun içindir ki çürümüş ve yıkılmayı bekleyen sermaye düzenini kurtarma görevinin bir parçası olmak için kolları sıvamışlardır. Bazı kesimler de hareketsizliği, gelişmeleri yorumlamayı ve izlemeyi tercih etmişlerdir. Bu da devrimci iddiasızlığın bir göstergesidir.

Kitlelere devrimci alternatif taşımak bugünün en acil görevidir. Sınıf devrimcileri kendi cephelerinden bu boşluğu doldurmak için adımlar atmaktadırlar. Bu adımlar yetersiz ve sınırlıdır. Önümüzdeki süreçte daha güçlü adımlar atılmalıdır. Sınıfın devrimci programı kitlelere taşınmalı ve gerçek çözümün devrim ve sosyalizmde olduğu anlatılmalıdır. Güven veren bir sosyalist propaganda çalışması bugün gericiliğin basıncıyla hareketsiz kalan kesimleri devrimci politikalar ekseninde harekete geçirebilir.

 

 

 

 

KHK ile bakana ‘kapama’ yetkisi

 

Hükümetin OHAL ilanından sonra çıkardığı son KHK (Kanun Hükmünde Kararname) ile 45 gazete, 16 televizyon, 16 dergi, 3 haber ajansı ve 23 radyo kapatılırken basın ve yayın kuruluşlarının ilgili bakan kararıyla kapatılmasının da önü açıldı. KHK’ye göre sadece “terör örgütü” ile değil “milli güvenliğe tehdit oluşturduğu” ileri sürülen yapılarla irtibatın olması da kapatma için yeterli sayılacak.

KHK ile “Milli güvenliğe tehdit oluşturduğu” tespit edilen yapı, oluşum veya gruplara ya da “terör örgütlerine” “aidiyeti, iltisakı ya da bunlarla irtibatı olan” özel televizyon ve radyolar ile gazete, yayınevi ve dağıtım kanalları ilgili bakan tarafından kapatılacak. Bakan bu konuda bir komisyon oluşturacak. Komisyonun önerisi ve bakan kararıyla kapatma kararı verilecek.

Yapılan düzenlemede “milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen yapı, oluşum veya gruplarla irtibatı görülmesi” kapatma için yeterli görülmesi keyfi kapatmaların önünü açtı.

Anadolu Ajansı ve TRT’den sorumlu olan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un bu konuda yetkili olabileceği belirtiliyor.

 
§