28 Ekim 2016
Sayı: KB 2016/40

Birleştirici tek seçenek devrimci direniş çizgisidir!
Ortadoğu, Türkiye ve Kürt sorunu
Darbe fırsatçıları darbeleri soruşturamaz!
CHP tipi muhalefet!
Kürt halkının iradesi sınanıyor
Medya raporu: OHAL’de 118 kapatma, 56 tutuklama!
“Bütün sorunları işçi sınıfının bilinci ve mücadelesiyle çözebiliriz!”
“Uğur Konfeksiyon'a işçi kıyımı ne demekmiş göstereceğiz!”
Hakların ve geleceğin için kavgaya hazırlan!
Tırmanan siyasal gericilik ve zor döneme devrimci hazırlık
Yaşadıklarımız hesabı sorulmamış bir geçmiş olmayacak
Cumartesi Anneleri: Kaybedenleri affetmeyeceğiz!
Gözaltı ve azgınlaşan polis şiddeti
AÜ Hukuk Fakültesi’nde hukuk paneline “izin” yok!
Liseliler birliğe, okullar meclise!
Ya direniş, ya direniş!
"Bir araya gelmediğin sürece yokluğa mahkum edilmeye devam edersin"
“Patronlar nasıl birleşip işçi sınıfına savaş açıyorsa işçiler de birleşmelidir”
OHAL ipinde iki cambaz
Kartal İşçi-Emekçi Kadın Komisyonu buluşması
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Emperyalist savaşa, ırkçı/mezhepçi kışkırtmalara karşı..

Birleştirici tek seçenek devrimci direniş çizgisidir!

 

Ortadoğu halkları ABD emperyalizmi ile suç ortakları tarafından kışkırtılan yıkıcı savaşların ateşinde kavruluyor. Emperyalist/siyonist güçlerin Ortadoğu’yu yeniden dizayn etmek için kışkırttığı bu yıkıcı savaşlar dizisi Irak, Libya, Suriye, Yemen gibi önemli Arap ülkelerinde tarifsiz yıkım ve acılar yarattı. Bölge halkları ise bir bütün olarak bu yıkımların bedelini ödüyor. Bu uğursuz savaşın odağında halihazırda iki kadim kent olan Musul ile Halep bulunuyor.

Cihatçı çeteleri bu kentlere yerleştiren ABD ile işbirlikçileri yıkıcı savaşlarını “teröre karşı savaş” diye yutturmaya çalışıyorlar. Oysa bu güçler cihatçı çeteleri yaratıp halkların üstüne salmakla yetinmediler, halen bu katil sürülerini planlı bir şekilde himaye ediyorlar.

ABD ile suç ortakları: “Savaş bitmeyecek!”

“Musul’u kurtarmak” için savaş başlattığını iddia eden ABD, sırada Suriye’nin Dera kenti olduğunu da ilan etti. Oysa IŞİD Türkiye-Suudi Arabistan-Katar üçlüsünün desteği ile Musul’u işgal ettiğinde Obama, “ABD Irak’ta yeni bir savaşta taraf olmayacak” açıklamasını defalarca tekrarlayarak cihatçı çetelere yeşil ışık yakmıştı.

IŞİD’i hem Musul hem Dera’ya yerleştiren bizzat ABD ile işbirlikçileridir. Şimdi “Musul’u, Dera’yı kurtarmak”tan söz etmeleri iğrenç bir yalan olmanın ötesinde, yıkıcı savaşları derinleştirme, dinsel, etnik, mezhepsel ayrımcılığı körükleme, ülkeleri bölüp parçalama planının bir parçasıdır aynı zamanda. Arap ülkelerini daha da yıpratmak, toplumsal gelişimin dinamiklerini tahrip etmek, İsrail’in etrafında güçlü devlet bırakmamak için de çaba sarf eden ABD, çatışmanın tarafı olan Rusya ile müttefiklerini zayıflatmaya odaklanıyor. Bu savaş ile ABD, Rusya ile giriştiği jeopolitik rekabette kaybettiği mevzileri kazanmasa bile, savaşı uzatarak rakiplerini yıpratmayı hedefliyor. Bu yıkıcı savaşın ağır bedelini ise yazık ki, bölge halkları ödüyor.

Mezhepçilikten başka ‘sığınak’, IŞİD’den başka ‘dayanak’ları yok

Emperyalist şeflerden Suudi şeyhlerine, T. Erdoğan’la müritlerinden cihatçı çetelere, körfez şeyhleri güdümündeki petro-dolar medyasından yandaş medyaya… “Ultra gerici koalisyon” oluşturan bu güçler tarafından ortak bir retorik oluşturulmuş durumda. Ortadoğu’da sınıflar, uluslar, ülkeler kalmamış gibi konuşan bu gericiler korosu halkları etnik, dinsel, mezhepsel sıfatlara sıkıştırmayı hedefleyen iğrenç bir dil kullanıyor. Vahşi paylaşım/yağma savaşlarını “Şia yayılmacılığına karşı Sünnilerin hamiliği” diye yutturmaya çalışan bu koalisyon, bu zehirli ideolojiyi yayarak halkları birbirinin celladı haline getirmeyi hedefliyor. T. Erdoğan’ın yaptığı gibi, iğrenç bir mezhepçi söylem kullanıp karşıtlarını mezhepçilikle suçlamak ise, adeta kural haline getirilmiştir.

Bu ultra gerici söylemin sığınağı din/mezhep olduğu için, çatışma alanındaki esas dayanağı ise cihatçı barbar çetelerden başkası değil. Zaten olmaz da. Zira Körfez şeyhleri tarafından milyarlarca dolar akıtılmasına, etnik mezhepsel temelli vahşi katliamlar yapılmasına rağmen, halen halkların aktif taraf oldukları bir din/mezhep savaşı başlatılamadı. Bu yönde suç işleyenler ise cihatçı çetelerle onları himaye eden emperyalist/siyonist güçler, bölgedeki işbirlikçileri, medyadaki tetikçileridir.

“Uygar batı”, yani ABD-AB ile suç ortaklarının IŞİD, El Nusra ve türevlerini korumak için histerik bir çaba içinde olmaları hem bu çetelerin mezhepçi söylemin dayanağı olan suçlara imza atmaları hem alanda bunlardan başka bir dayanaklarının bulunmamasından kaynaklanıyor. Suriye ile müttefiklerinin Halep’i cihatçılardan temizleme kararının ABD ile AB emperyalistlerinde yarattığı telaş, Musul’u işgal eden IŞİD çetelerinin Suriye’ye transfer edilmesi için hazırlanan plan, emperyalistlerle işbirlikçilerinin bu çeteleri koruyabilmek için ellerinden geleni artlarına koymayacaklarına işaret ediyor.

Emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı mücadeleye!

Emperyalist saldırganlık ve savaşın öncelikli hedefi yukarıda adını andığımız ülkeler olsa da, gelişmeler tüm bölge halklarının geleceğini doğrudan tehdit ediyor. ABD sarsılan hegemonyasını güçlendirmek uğruna çatışma ve savaşları körüklerken, Rusya oluşan yeni güç dengesinin artık kabul edilmesi gerektiğini savunuyor. Osmanlı’nın yayılmacılığına özenen T. Erdoğan’la müritlerinin dinci sermaye iktidarı ise, yıkıcı savaşın en arsız taraflarından biridir. Irkçı-mezhepçi söylemin uç örneklerini sergileyen AKP şefi, yayılmacı/sömürgeci ecdadına özendiğini uluorta dillendiriyor, “Halep bizim/Musul bizim” gibi akla ziyan laflar ediyor.

Hal böyleyken Ortadoğu’da toplumsal devrim dinamiklerinin en güçlü olduğu ülkelerden biri Türkiye’dir. Bu durum öncü işçi-emekçilerle ilerici-devrimci güçlere özel sorumluluklar yüklüyor. Hem dinci iktidarın yayılmacı saldırganlığına karşı direnme, hem etnik/dinsel/mezhepsel ayrımları körükleyen politikalara karşı ödünsüz bir duruş sergileme zorunluluğu var. Zira bu topraklarda ortaya konacak olan “işçilerin birliği halkların kardeşliği” eksenli bir duruş, bölge halklarına örnek olabilir, çıkış yolunu gösterebilir.

 
§