20 Ocak 2017
Sayı: KB 2017/03

Her şey dinci-faşist iktidarın bekası için!
“Dindar nesil” projesi işlemeye devam ediyor
Dinci faşizme anayasal kılıf: AKP tipi başkanlık sistemi
Sermayeye kaynak aktarmaya devam!
MİB MYK Ocak ayı toplantısı sonuçları
Kazanmanın parolası: “İşgal, grev, direniş!”
Gebze’de yapılan MİB toplantısı sonuçları
Patronlar krizi fırsata çevirmeye çalışıyor
BES’ten “cayma hakkını” kullanarak mücadeleden “cay!”
Petro-kimya işçilerinin mücadele tarihi-2
Sermaye düzeninin zor dönemeci ve devrimci sınıf çizgisi
“Küreselleşme” efsanesinin çöküşü - II
Emperyalist savaş hazırlıkları yoğunlaşırken…
Davos zirvesi ve küresel risk raporu
Nükleer enerji ne kadar güvenli?-2
Metal sektöründe kadın işçilerin durumu ve sorunları-I
Devrim Okulları başlıyor
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sermayeye kaynak aktarmaya devam!

 

Krizin ağır faturasını işçi ve emekçilerin sırtına yüklemek için gece gündüz mesai yapan sermaye devleti, ekonomik krizden etkilenen şirketlere kesenin ağzını açacağını duyurdu. Özellikle dövizde yaşanan dalgalanmalardan etkilenen şirketlere yönelik kredi desteği sağlamaya hazırlanan devlet 5 maddelik destek planı çıkardı. İşçi ve emekçilere sefaleti dayatanlar, kapitalistlere “destek” ya da “teşvik” adı altında sınırsızca kaynak aktarıyor.

5 maddelik destek planlaması

Sermayeye gösterilecek kolaylıklar basına da yansımış bulunuyor. 5 maddelik destek planlamasına göre, kurdan etkilenen firmalara devlet garantili kredi verilecek. Reel sektör için hazırlanan ve daha önce açıklanan 250 milyar liralık paket, öncelikle kur şoku yaşayan firmaların durumunun iyileştirilmesi, üretim ve ihracatını sürdürmesi için kullanılacak.

İlk aşamada kur artışından etkilenen firmalara üretimin devamlılığını sağlayacak ilave kredi açılacak. Mevcut maliyet seviyesinde üretim yapması mümkün olmayan firmalar ayıklanacak. Büyük kapitalist firmalar gözetilecek. İstihdamını ve üretimini koruyan firmaların kredilendirilmesine öncelik verilecek. Yeni yatırım yapan firmaların, devlet garantili kredi kullanım talepleri mutlaka karşılanacak. Sistem işletilirken, bankaların halen idari veya yasal takibe aldığı kredileri yapılandırması mümkün olmayacak.

Vergi ayarlaması yapılmayacak

Ekonominin durgunluk sarmalına girmemesi ve aynı anda kur-enflasyon şoku yaşamaması için de tedbirler alınacak. Buna göre, 2017 yılında kamu tarafından vergi ve benzeri yolla ayarlama yapılmayacak ve enflasyon üzerindeki baskı en az 2 puan azaltılacak. Özel sektörün istihdam edeceği 500 bin işçinin, asgari ücret seviyesindeki ödemesi devlet tarafından bir süre desteklenecek. Devlet de kamuya yararlı işlerde sınırlı süreli 100 bin kişi çalıştıracak. Bu “kamuya yararlı işlerde” çalıştırılma işi kulağa hoş gelse de zaten sınırlı süreli olması ve kamu emekçilerinin iş güvencesinin ortadan kaldırılması bir tarafa, AKP’nin yandaşlarının, oy deposunun gönlünü hoş tutmak için geçici iş imkânı yaratmasına vesile olacaktır. Böylece hem ucuz iş gücü sağlanacak hem de devlet kaynakları AKP için politik bir yatırım kaynağı olacaktır.

İşçiye gelince para yok

Yaşanan ekonomik ve siyasi krizin her geçen gün kendisini daha fazla hissettirdiği şu günlerde işçi ve emekçilerin payına yine düşük ücretler ve işsizlik düşmekte. Emekçilerin alınteriyle büyüyen devletin kasaları sermaye sınıfının talanına açılıyor. Asgari ücrete yapılan sefalet zammı için ülkenin gidişatını gerekçe gösterenler, şimdi yine aynı gerekçeyle kapitalistlerin yardımına koşuyorlar. Yeni yeni teşvik paketleriyle sermayeyi rahatlatırken, işçi sınıfına asgari sefalet zammını, BES soygununu, kıdem tazminatının gaspını, kiralık işçi bürolarını, işten çıkarmaları, gittikçe artan hayat pahalılığını reva görüyorlar.

Böylesine kriz dönemlerinde hep olağan olduğu gibi sermaye hükümetleri hizmet ettikleri sınıfa can simidi dağıtmaktadır. İşçi ve emekçilerin boğazına geçirdikleri ilmeği ise yarattıkları koyu karanlık baskı ortamı ve sefalet koşulları ile daha da sıkmaktadırlar. AKP’nin yaptığı tam da budur.

 

 

 

 

Servet sefalet uçurumu derinleşiyor

 

Emperyalist-kapitalist düzen bir yandan yoksulluk üretirken, öte yandan servet sefalet uçurumu derinleşiyor. Özel mülkiyete dayalı düzende milyonlarca insan açlık ve susuzluk çekerken, “güvenlik” adı altında silahlanmaya ve lüks tüketime milyar dolarlar harcanmaya devam ediliyor. “Sosyal refah devleti” olarak tanıtılan Avrupa ülkelerinde bile sosyal haklarda kesinti, kitlesel işten çıkarmalar, mezarda emeklilik uygulamaları yaygınlaşıyor. Emperyalist ülkelerin kışkırttığı savaşlar sonucu ülkesinden ayrılmak zorunda kalan milyonlarca göçmen en temel insani ihtiyaçlarını bile karşılayamaz duruma düşürülüyor, sığındıkları ülkelerde ise sermaye için ucuz işgücü, işçi ve emekçileri bölmenin “fırsatına” çevriliyorlar.

Bir yandan mutlak yoksulluk artarken, bir yandan da servet sefalet uçurumu derinleşmeye devam ediyor.

“En tepedeki” 8 kişi dünyanın yarısından daha zengin!

İngiltere merkezli Oxfam isimli kuruluşun yayınladığı verilere göre dünya üzerindeki en zengin 8 kişinin serveti, 3.6 milyar insanın toplam gelirinden daha fazla. Raporun “Yüzde 99 için ekonomi” olan başlığı bile bu gerçeğe işaret ederken verilere göre en zengin 8 kişinin serveti 426 milyar, dünyadaki 3,6 milyar insanın toplam geliri ise 409 milyar dolar.

Forbes dergisinin milyarderler listesine göre dünyanın en zenginleri sırasıyla şöyle: Microsoft’un kurucusu Bill Gates, Zara’nın kurucusu Amancio Ortega, “iş insanları” Warren Buffett ve Carlos Slim Helu, Amazon’un kurucusu Jeff Bezos, Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg, Oracle’ın kurucusu Larry Ellison ve Bloomberg’ün kurucusu Michael Bloomberg.

 

 

 

 

Ekonomik kriz işsizlik rakamlarına yansıdı

 

Türkiye kapitalizminin yaşadığı kriz, işsizlik rakamlarına da yansıdı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıklamasına göre, 2016 Ekim ayı işsizlik oranı, önceki yıla kıyasla artarak yüzde 11,8’e ulaştı.

Genç işsizlik yüzde 1,9 puanlık artışla yüzde 21,2’ye çıkarken, tarım dışı işsizlik de artarak yüzde 14,1 oldu.

TÜİK’in istatistiklerine göre işgücüne katılma oranı yüzde 52,4 olurken, işgücü ise 30 milyon 914 bin kişi olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 72,1, kadınlarda ise yüzde 33,1’e çıktı.

Gerçek işsizlik TÜİK rakamının yaklaşık 2 katı

TÜİK rakamlarına göre yalnızca iş arayanların dahil olduğu işsizlik 3,6 milyon kişiye erişmiş oldu. Çalışma çağındaki nüfus içerisinde bulunan fakat “işsiz” kategorisine dahil edilmeyen; iş aramayanlar, geçici işlerde çalışanlar, kayıt dışı çalışanlar da göz önünde bulundurulduğunda ise bu sayı yaklaşık ikiye katlanıyor.

Nitekim işgücüne katılma oranının yalnızca yüzde 50 seviyelerinde olması, çalışabilir nüfusun önemli bir kesiminin TÜİK’in açıkladığı resmi işsizlik oranına dahil edilmediğine işaret ediyor.

 
§