20 Ocak 2017
Sayı: KB 2017/03

Her şey dinci-faşist iktidarın bekası için!
“Dindar nesil” projesi işlemeye devam ediyor
Dinci faşizme anayasal kılıf: AKP tipi başkanlık sistemi
Sermayeye kaynak aktarmaya devam!
MİB MYK Ocak ayı toplantısı sonuçları
Kazanmanın parolası: “İşgal, grev, direniş!”
Gebze’de yapılan MİB toplantısı sonuçları
Patronlar krizi fırsata çevirmeye çalışıyor
BES’ten “cayma hakkını” kullanarak mücadeleden “cay!”
Petro-kimya işçilerinin mücadele tarihi-2
Sermaye düzeninin zor dönemeci ve devrimci sınıf çizgisi
“Küreselleşme” efsanesinin çöküşü - II
Emperyalist savaş hazırlıkları yoğunlaşırken…
Davos zirvesi ve küresel risk raporu
Nükleer enerji ne kadar güvenli?-2
Metal sektöründe kadın işçilerin durumu ve sorunları-I
Devrim Okulları başlıyor
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Asil Çelik grevi yasaklandı

Kazanmanın parolası: “İşgal, grev, direniş!”

 

Metal işçileri için 2017'ye yayılacak mücadelenin daha ilk evresinde, sermayeye hizmette kusur etmeyen dinci-gerici AKP iktidarı iş başına geçti ve Asil Çelik grevini "milli güvenliği bozucu nitelikte" olduğu gerekçesiyle gece yarısı alınan bir karar ile yasakladı. AKP iktidarı, ekonomik krizin ağırlaşan faturasını işçi ve emekçilere ödetmek için her türlü saldırı sürecini işleteceğini böylece açıkça gözler önüne sermiş oldu.

Asil Çelik grevi ve uzlaşmacı-icazetçi anlayışın iflası

Başta on binlerce metal işçisi olmak üzere, sendikalı-sendikasız yüz binlerce işçiyi ilgilendirecek bir sürecin başında bulunuyoruz. Zira metalden petro-kimyaya bir dizi sektörde TİS süreçleri kapıda. Metal işçilerinin Bekaert ve Erdemir TİS'leri sonrası gözünü diktiği ve bir sonuç alınmasını beklediği EMİS TİS'lerindeki grev öncesi ise Asil Çelik işçileri greve çıktılar.

Grev kararı alınmasına rağmen kazanmayı hedefleyen bir mücadele programı koymayan Birleşik Metal-İş yönetimi bir kez daha Asil Çelik grevinde sınıfta kaldı. Grevin yasaklanmasının yüksek bir ihtimal olmasına rağmen bu konuda en ufak bir hazırlık yapmayan Birleşik Metal-İş yönetimi greve çıkılacağı günün gecesinde alınan yasak kararına bir kez daha boyun eğdi. Hatta boyun eğmekle de kalmayıp Asil Çelik işçilerine hitaben yaptıkları konuşmada grevi yasaklayan hükümet temsilcilerinden medet umarak; "başbakanı, olmadı bakanı devreye sokacağız" deme yüzsüzlüğünü gösterdiler. Böylelikle iki yıl önceki 29 Ocak grevinde "mücadeleyi fabrikaya taşıyacağız" diye naralar atanlar, bugün bu söylemlerinin dahi gerisine düşmüş, temsil ettikleri uzlaşmacı-icazetçi anlayışın iflas ettiğini bir kez daha tescillemişlerdir.

Birleşik Metal-İş yönetiminin 29 Ocak grevinde işçilere söz hakkı vermeyen ve işçileri zorla fabrikalara sokan anlayışı bu kez Asil Çelik grevinde görüldü. İşçilere söz hakkı verilmeden, tartışma kürsüsü oluşturulmadan "birileri karşısında haksız konuma düşmeyeceğiz" söylemi ile işçiler fabrikaya zorla sokulmuş oldu.

Asil Çelik'ten EMİS grevine

Asil Çelik sürecinde bunlar yaşanırken, EMİS sürecinde de durum hiç farklı gözükmemektedir. Başından beri grev sürecinde kapalılık sergileyen Birleşik Metal yönetimi greve birkaç gün kalmasına rağmen hâlâ işçileri yeterli düzeyde bilgilendirmemektedir. TİS görüşmelerinde sadece ücret maddelerinin işçilere açıklanıyor olması kendi başına bir anlam ifade etmemektedir.

Birleşik Metal-İş'in bu yaklaşımı, mücadele açısından ne yapacağını bilmeyen ve sert mücadelelere hazırlıksız olan metal işçisini Asil Çelik'te olduğu gibi "kolayından" fabrikalara sokma amacına hizmet etmektedir. Kimi fabrikalarda, iç dinamiklerin de etkisi ile canlı süreçler yaşanıyor olsa da, bu canlılığın diğer fabrikalara yayılamaması bu konuda bir adım atılmadığını göstermektedir. Fabrikalarda taban iradesini açığa çıkartmayan, tabana söz hakkı tanımayıp süreçlere dahil etmeyen her pratik, olası boyun eğişlere veya satışlara ön hazırlık niteliğindedir.

Bu nedenle, EMİS kapsamındaki fabrikalarda çalışan işçiler derhal Birleşik Metal yönetiminin içine düştüğü bu durum karşısında bir mücadele programını oluşturabilmelidirler.

"İşgal, grev, direniş!" şiarı bu açıdan mücadeleye rehber olma niteliğindedir ve izlenmesi gereken yolu metal işçisine göstermektedir. Metal işçileri şimdiden, 20 Ocak grevini beklemeden fabrikaları mücadele mevzilerine dönüştürmelidir. Grevin yasaklanma ihtimali Asil Çelik grevi ile birlikte daha da netleşmiş durumdadır. Bu açıdan grevin yasaklanmasını beklemenin, işçi düşmanı AKP iktidarından medet ummanın hiçbir anlamı yoktur.

Aynı şekilde, EMİS patronlarından da bu saatten sonra geri adım beklemek, boş umutlar beslemekten başka bir anlam ifade etmemektedir. Sürecin başından beri dayatma içerisinde bulunan EMİS patronları, metal işçisinin grev iradesi göstermesinin ardından belli bakımdan geri adım atmış ve yeni tekliflerini %7 + 1 TL olarak değiştirmişlerdi. EMİS patronlarını, metal işçisinin taleplerine dahi yaklaşmayan bu yeni tekliften geri adım attıracak tek şey ise mücadele ateşini büyütmek olacaktır.

Metal işçileri ile sınıf dayanışmasını büyütelim

Metal TİS sürecinde bunlar yaşanıyorken; baskı ve yasaklara rağmen mücadeleyi büyütmeye çalışan metal işçileriyle sınıf dayanışmasını örmek çok önemli bir yerde durmaktadır. Hem Asil Çelik'teki işçilerin, hem de EMİS kapsamındaki fabrikalarda greve hazırlanan işçilerin kazanmasının yolu buradan geçmektedir.

Metalde gündeme gelen grev yasağı saldırısı toplamında sınıf mücadelesine yapılmış bir saldırı niteliğindedir. Bu açıdan grev yasaklarına karşı topyekûn bir duruş sergilemek büyük önem taşımaktadır. Başta metal işçileri olmak üzere, diğer sektörlerden işçileri de ilgilendiren bu saldırılara karşı mücadele bayrağı hep beraber yükseltilebilmelidir.


 
§