26 Nisan 2017
Sayı: KB 2017/16

Haklarımız ve geleceğimiz için 1 Mayıs’a!
16 Nisan referandumu üzerine
Referandum sonuçları ve CHP’nin ikiyüzlülüğü
Referandum ve işçi sınıfı
Kamu emekçileri ihraçlara karşı direniyor
Çalışma Bakanı’nın kıdem tazminatı yalanları ve gerçekler
Saldırı dalgası kıdem tazminatı ile başlıyor!
Sınıf devrimcilerinden 1 Mayıs etkinlikleri
Tarihten güncelliğe dünyada ve Türkiye’de 1 Mayıs - H. Fırat
II. Enternasyonal’in 1 Mayıs kararı ve F. Engels
OHAL koşullarında 1 Mayıs
1 Mayıs’ta alanlarda sesimizi yükseltelim!
Erdoğan’ın yenilgisi ve Kürtlere dönük kirli hesapları
Filistinli tutsaklar açlık grevinde
Özgürlüğümüz ve geleceğimiz için 1 Mayıs’ta alanlara!
Yeni Çernobiller’in olmaması için mücadeleye!
TKİP’nin işçilere, emekçilere ve gençliğe 1 Mayıs çağrısı...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kamu emekçileri ihraçlara karşı direniyor

 

KHK saldırılarıyla ihraç edilen kamu emekçilerinin işlerine geri dönebilmek için başlattıkları direnişler ve eylemler sürüyor.

İstanbul

İstanbul’da Bakırköy ve Kadıköy’de emekçilerin haftanın üç günü sürdürdüğü direnişler 9. haftasını geride bıraktı.

Kamu emekçileri direnişlerinde sendikalı oldukları, iş güvencesi mücadelesi verdikleri ve AKP’nin memuru olmayı reddettikleri için ihraç edildiklerini vurguladılar.

Haksız hukuksuz bir şekilde ihraç edildiklerini döne döne anlatan kamu emekçileri işlerine geri dönene kadar mücadelelerini sürdüreceklerini vurguladılar.

Ayrıca ihraç edilen emekçilerin işlerine geri dönmesi talebiyle başlatılan imza kampanyası da Kadıköy ve Bakırköy’deki direniş alanında sürdürülürken emekçilerin yoğun desteği de sürüyor.

Kamu emekçileri direnişlerini 20 Nisan’da ise Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İstanbul İl Müdürlüğü önüne taşıdılar.

Kamu emekçileri, işbirlikçi yandaş kadroların ihbarları ve fişlemeleriyle işlerinden edildiklerini belirterek, kurum çalışanlarına direnişe destek verme çağrısı yaptılar.

Eylemde konuşan SGK çalışanı Aziz Özkan, geçmişte darbecilerle kucak kucağa oturanların bugün darbeyle mücadele yalanıyla muhalif kamu emekçilerini tasfiye ettiğini belirtti. Sınav sorularını çalarak ya da torpille değil; hak ederek görevlerine geldiklerine dikkat çeken Özkan mücadeleye devam edeceklerini vurguladı.

SGK İstanbul İl Müdürlüğü hukuk servisinde çalışırken 6 Ocak’ta ihraç edilen Saffet Keskin ise, açığa alınma süreçlerinde fişlemelerle ilgili görüştükleri kurum müdürü Murat Göktaş’ın “Ben hak yemeyen bir insanım” dediğini aktardı. Şimdi ise Göktaş’ın görüşme talebini reddettiğine dikkat çekti.

Bir diğer SGK çalışanı direnişçi Murat Öztürkmen ise “Biz eninde sonunda döneceğiz. Bizi attıkları için sevinemeyecekler. Bu kurumları babalarının çiftliği gibi yönetemeyecekler” dedi.

Ardından direnişçiler SGK İl Müdürü Murat Göktaş’la yaptıkları görüşmede taleplerini ilettiler. İhraç hukuksuzluğu giderilmezse iş yerleri önünde oturmaya başlayacaklarını belirttiler.

Devrimci Liseliler Birliği (DLB) ve Devrimci Gençlik Birliği (DGB) Kadıköy’deki direnişçileri 22 Nisan’da da yalnız bırakmadı.

Ayrıca, Irkçılığa Karşı Avrupa Taban Hareketi’nin (European Grassroots Antiracist Movement - EGAM) çağrısıyla, ihraç edilen ve direnen kamu emekçileriyle birlikte 23 Nisan’da toplantı yapıldı. Toplantıya EGAM ve direnişçi kamu emekçilerinin yanı sıra İnsan Hakları Derneği (İHD), Avrupa parlamenteri Julie Ward, Fransız basınından Le Figaro ile yurtiçi ve yurtdışından gazeteciler katıldı.

Mecidiyeköy Cevahir AVM önünde ihraçlara karşı direnişini sürdüren Kamu Emekçileri Cephesi’nden Nazife Onay direnişinin 30. günü olan 19 Nisan’da da eylemine devam etti. Onay’ı Halkın Hukuk Bürosu, Adalet Okulu Öğrencileri, Dev Genç, Boran Yayıncılık ve Yürüyüş dergisi çalışanları ziyaret etti.

Ankara

Kamu emekçileri Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı önündeki direnişlerini sürdürüyor. Gülmen ve Özakça 11 Mart’tan bu yana süresiz açlık grevinde.

KESK’e bağlı Enerji Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası (ESM) üye ve yöneticileri 20 Nisan’da Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü önünde eylem gerçekleştirdi.

ESM Ankara 1 Nolu Şube adına yapılan açıklamada; uzun zamandan beri kamu emekçileri üzerinde korku rüzgarları estirildiği ifade edilerek, kamu emekçilerine yönelik toplu bir tasfiye sürecine girildiği, 15 Temmuz darbe girişimini bahane eden hükümetin ESM üyesi 29 kamu çalışanıyla birlikte on binlerce kamu çalışanını işten attığı belirtildi.

KESK MYK adına yapılan konuşmada ise kamuda yaşanan haksız ihraçlara karşı mücadelenin sürdüğü ve işten atılan kamu emekçileri işe geri dönene kadar bu mücadelenin devam edeceği belirtildi.

Malatya

Malatya’da da işlerine geri dönme talebiyle direnişlerini sürdüren kamu emekçileri Erdoğan Canpolat, Sertaç Ökdemir, Özkan Karataş ve Cengiz Uğurlu, direnişlerinin 84. günü olan 24 Nisan günü itibariyle, 81. kez gözaltına alındı.

 

 

 

 

Umudu büyütmeli, mücadele etmeliyiz”

Trakya’dan işçilerle referandum sürecini, demokrasi yalanlarını ve işçi ve emekçilerin geleceği konusunda neler düşündüklerini konuştuk.

- AKP iktidarı referandumu “demokrasimiz güçlensin” naralarıyla ülkenin gündemine getirdi. Bir işçi olarak siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

- Biz işçiler bu konuya daha çok (hangi partiye oy verirsek verelim) işçi sınıfının gözüyle bakmaya çalışırız. Biz işçiler en başta yoksulluk nasıl çözülür, işsizlik nasıl çözülür, biten çiftçiliğin sebebi nelerdir? Bunları tartışarak takip ediyoruz gündemi. Ben biten bir çiftçi aileden geliyorum. Köyümüzde eskiden kalan hayvancılık ve tarımcılıktan eser kalmadı. Gelişen OSB ile artık işçiyim.

Sendikaların, patronların sendikası olduğunu da çalışmaya başladıktan sonra anlamaya başladım.

Bu hükümet her seçim vaatlerinde “taşeron çalışma sistemini kaldıracağız” dedi, lakin gerçekte taşeron sistemini daha da geliştirdiler. En somut örneği kiralık işçilik diyebilirim.

- Referandum ülkede hırsızlığın ve kabullenmişliğin ne kadar çok yaygın olduğunu bize göstermiş oldu. Tüm dünyanın gözlerinin içine baka baka hırsızlıkta tavan yapmış Tayyip Erdoğan bir kez daha yapacağını yaptı ve “atı alıp Üsküdar’ı geçti.” Aslında daha en başından belliydi oy hırsızlığı yapacağı. Ama asıl sorun bence hırsızlıkta değil. Sonuçta bunların genlerinde var hırsızlık.

Asıl sorun oyları çalınıp, faşist diktatörlük yönetimi altında kölelik koşullarında çalışmaya zorlanan bizlerin küçük itirazların dışında bir kabullenmişlik içinde olmamızda. Bence bu iş seçimle falan olmaz.

- Bu tam aymazlıktır. Her zaman paramızı çalanlar şimdi de oyumuzu çaldı. Hem de tüm pişkinlikleriyle. Bu kadarı da yeter dedirtiyor insana. Adamlar çalmakta, çırpmakta, yalanda, dolanda sınır tanımıyor. Bize daha karanlık bir ülke getirmeye çalışıyorlar; daha çok yoksulluk, daha çok baskı, daha çok zulüm.

- Yaşanan gelişmeler size gelecek kaygısı yaşatıyor mu? Sizce umudu büyütüp tüm yurda yayacak özne nedir?

- En başta gelecek kaygısı yaşadığım için ‘Hayır’ oyu kullandım. Evliyim. 2 küçük çocuğum var, ailemin ve çocuklarımın, ülkede fakir fukara insanların bir geleceği olduğunu hiç de sanmıyorum. Bakın Suriye koca ülke şimdi birçok ülkenin saldırısı altında ve Suriyelilerin bedenleri kıyılara vurmaya devam ediyor. Bizim de geleceğimizde düşeceğimiz durum Suriyeli, Afganistanlı, Azerbaycanlılar gibi olacak. Kendi ülkemizi terk etmeye mahkum bırakılacağız gibi... Ama hâlâ umudum var bu ülkede; ülkenin büyük çoğunluğu bu mirasyedicilere karşı birlik içinde oldu ilk kez.

Bildiğim tek şey bu memleket bizim. Umarım doğru siyasi olanaklar bu ülkenin geleceği için söz sahibi olur. Bu böyle gelmiş böyle gider anlayışını el birliği ile yıkarız.

- İşçiler eylem alanlarında, grevlerde ne kadar çok olursa haklarımız da o kadar gelişmiş olur. Sözüm, her şeyi sandığa bırakanlara ‘oyum namusumdur’ diyenlere. Bari bu sefer size ne yapıldığının farkına varın. Bu suskunluk fesadını bozalım. Çözümün seçim sandıklarından değil sokaklarda verilen dişe diş mücadeleden geçtiğini bilelim. Kısa ve özcesi bu ülkeye daha bilinçli ve örgütlü ikinci bir Gezi lazım.

- Tabii ki gelecek kaygım var. Yaşananlar kader değil, yazgı değil. İnsanlarımıza, işçi arkadaşlarımıza bunu anlatmalı sokakları doldurmalıyız başka türlü olmaz. Ben de bu sonuç için ağlayıp yerimde durmayacağım, dün olduğu gibi bugün de alanlara çıkacak özgürlüğüm ve geleceğim için mücadele edeceğim. “Hayır bitmedi mücadeleye devam!”

Kızıl Bayrak / Trakya


 
§