16 Haziran 2017
Sayı: KB 2017/23

AKP iktidarı hak arama mücadelesini tamamen ortadan kaldırmak istiyor
Ölümü görüp, sıtmaya razı olmak ya da mücadelenin yolunu tutmak!
“KESK bütün ihraçları direnişe çağırmalı ve var olan direnişleri büyütmeli”
Yüksel direnişi saldırılara rağmen sürüyor
“İşimize ve iş güvencemize sahip çıkıyoruz!”
İşçilerden Chinatool Otomotiv yönetimine yanıtlar
Sendika düşmanlığına, kölelik dayatmalarına karşı grev ve direnişler sürüyor
Bekaert’te işten atma: İşçiler sendikaya ve patrona tepkili
MİB MYK Haziran Ayı Toplantısı Sonuçları
Alpagut Direnişi
Trump’ın Vahhabilerle “kılıç dansı” ve Katar krizi
İngiltere seçimi ve İşçi Partisi’nin yükselişi
Birlik ve ayrılığın gölgesindeki İspanya ve ulusal hareketlerin açmazları
“Bağımsızlık referandumu” ve sermaye devletinin gerici direnci
Dinci gericilik eğitime şekil vermeye çalışıyor
Polis, TAYAD üyesi İnanç Özkeskin’i katletti
“Sur halkı göçe zorlanıyor, bölgenin yapısı değiştiriliyor”
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Yüksel direnişi saldırılara rağmen sürüyor

 

KHK ile hukuksuzca işlerinden olan kamu emekçileri Yüksel Caddesi’ndeki direnişlerine devam ediyor.

Direnişin 213. günü olan 9 Haziran’da saat 13.30’da, polis bariyeriyle çevrelenen İnsan Hakları Anıtı önüne gelen direnişçi kamu emekçileri açıklamaya başlar başlamaz polis, kamu emekçilerine “dağılın” dayatmasında bulunarak saldırıya geçti. Çevik kuvvet, kalkanlarla direnişçi kamu emekçilerini Konur Sokak’a doğru yaka paça sürükledi.

Açıklamalarını burada sürdüren kamu emekçileri, hukuksuzca işlerinden edildiklerini dile getirerek Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın tutuklanmasına tepki gösterdi. Akşam 18.00 açıklaması için Konur Sokak’ta toplanan direnişçiler ve destekçilerin, İnsan Hakları Anıtı’na yaklaşmasına fırsat bırakmadan polis saldırıya geçti. Öğle açıklamasına göre daha kitlesel olan 18.00 eylemine bu kez biber gazı ve plastik mermilerle saldıran polise karşı toplanan kitle “Nuriye Semih yalnız değildir!” sloganıyla direnişin sesini yükseltti. Saldırı karşısında kitlenin içerisinden fenalaşanlar oldu.

10 Haziran günü öğle ve akşam açıklamaları için direnişçiler Veli Saçılık, Nazife Onay başta olmak üzere ihraç edilen emekçiler ve destekçiler alandaydı. İnsan Hakları Anıtı’nı çevreleyen bariyer önündeki eylemleri engelleyen polis hakaretler ve küfürler eşliğinde kitleyi kalkanlarla iterek Konur Sokak’a sürükledi. Çevredekilere de terör estiren polis daha sonra da biber gazı ve plastik mermilerle saldırılarını sürdürdü.

11 Haziran günü Konur Sokak’ta bir araya gelen Veli Saçılık, Acun Karadağ ve Nazife Onay’a tekrar polis saldırdı. Saldırının ardından Konur Sokak’ta açıklama yapan Veli Saçılık, Nuriye ve Semih’in 95 gündür açlık grevinde olduğunu ve artık kritik aşamanın çoktan geride kaldığını, onların hayatı için Yüksel Caddesi’nde olmaya devam edeceklerini belirtti. Saat 18.00 açıklaması için bir kez daha Yüksel Caddesi’ne çıkan emekçiler sloganlarla eylemlerine başlarken polisin art arda gerçekleşen saldırılarına rağmen emekçilerin ve destekçi güçlerin eylemi sloganlarla devam etti.

12 Haziran günü öğle açıklaması için alana gelen Veli Saçılık, Nazan Bozkurt ve Ömer Kök’ün açıklama yapmaya başlamasıyla birlikte polis saldırısı da başladı. Emekçiler ve destekçiler çevik kuvvet tarafından kalkanlarla itilerek Konur Sokak’a sürüklendi. Akşam açıklaması için ise Acun Karadağ’ın da aralarında olduğu direnişçiler 18.00’de sloganlarla eylemlerini başlattı. Konur Sokak’ta çevik kuvvetin biber gazı ve plastik mermilerle saldırısına direnişçiler, sloganlar ve saldırıyı teşhir eden konuşmalarıyla, kalkanların önünde durarak yanıt verdiler. Polis art arda plastik mermilerle saldırısını sürdürse de direnişçiler barikatın önünden geri çekilmedi.

13 Haziran günü öğle açıklaması için İnsan Hakları Anıtı önüne gelen direnişçiler ve destekçileri, sloganlarla eylemlerini gerçekleştirdi. Polisin “dağılın” anonslarına rağmen eylem sürdürülürken, direnişçiler açıklama yaptıktan sonra alandan ayrıldı. Saat 18.00’de ise direnişçiler Veli Saçılık, Acun Karadağ, Veli Saçılık’ın annesi Sultan Saçılık ve destekçiler açıklama yapmak üzere alana geldiler. Kitle alana gelir gelmez polis biber gazı, kalkanlar ve plastik mermilerle kitleye saldırdı. Veli Saçılık’ın annesi Sultan Saçılık, yakın mesafeden yüzüne sıkılan gaz yüzünden fenalaşarak hastaneye kaldırıldı. Defalarca süren saldırılara rağmen kitle anıt önüne doğru yürüyüşünü sürdürmeye çalıştı.

 

 

 

 

İstanbul’da ihraçlara karşı direniş sürüyor

 

OHAL’e ve KHK’larla ihraçlara karşı, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyesi emekçilerin İstanbul’daki direnişi sürüyor.

10 Haziran günü Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda saat 14.00’te buluşan emekçiler oturma eylemlerini başlattı. Gülmen ve Özakça’nın fotoğraflarının olduğu “Yaşatacağız kazanacağız!” pankartı ve çiçekler de alanda yer aldı.

Çevredekilere OHAL’i ve KHK’ları teşhir eden direnişçiler din, mezhep gibi ayrımlara takılmadan, birlikte mücadele etmek gerektiğine dikkat çektiler. Direnişçiler, ihraç edilen binlerce KESK’li arasında direniş iradesi ortaya koyanların çok az olduğuna da dikkat çekti. Direnişlerle Dayanışma Platformu da direnişçi kamu emekçilerini ziyaret etti. Sloganlarla alana gelen platform adına yapılan konuşmada “Buraya destek vermek en temel haklarımızı korumak için bir görevdir” denilerek “Direnişe sadece sınırlı bir destek vermeye değil, haklarımızı korumak ve büyütmek için mücadeleye çağırıyoruz” vurgusu yapıldı.

Eş zamanlı olarak Kadıköy Altıyol’da da eylemlerini başlatan kamu emekçileri, işçi ve emekçilere seslenerek KHK ihraçlarını teşhir etti. Direniş alanına Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP) de destek verdi. İmza standının açıldığı direnişte halaylar çekildi.

12 Haziran günü de Altıyol’da direniş sürdü. Açıklamanın ardından oturma eylemi ile direnişlerini sürdüren emekçiler, imza toplayarak, konuşmalar yaparak halaylar ve sloganlar eşliğinde eylemlerine devam etti. Ayrıca alana gelen yabancı bir gazeteci de kamu emekçileri ile röportajlar gerçekleştirdi. Direniş alanının karşısında TOMA bulunması ve alanın sivil polislerce izlenmesinin muhabiri şaşırttığı gözlendi.

14 Haziran günü de direniş sürerken Gülmen ve Özakça’nın serbest bırakılması istendi. Direniş boyunca yapılan konuşmalarda haksız, hukuksuz şekilde ihraç edildiklerini anlatan direnişçiler, parasız sağlık; parasız, bilimsel, anadilde ve laik bir eğitim istedikleri; AKP’nin memuru olmadıkları için ihraç edildiklerini anlattılar. Emekçiler, Süleyman Soylu’nun “terör” demagojilerini ve “FETÖ”den tutuklanan damatların serbest bırakılmasını teşhir ettiler.

Nuriye ve Semih serbest bırakılana, ihraç edilen emekçilerin talepleri kabul edilip işlerine dönene kadar direnişlerine devam edeceklerini vurgulayarak haksız yere ihraç edilen bütün emekçileri direnişe çağırdılar.

 
§