7 Temmuz 2017
Sayı: KB 2017/26

AKP iktidarının savaş ve işgal histerisi
Kürt kentleri neden yıkılıyor?
Suriyelilere yönelik saldırılara dair…
Nuriye ve Semih’i yaşatacak olan, sokakların gücüdür!
“Kitlelerin tepkisi, yolunu bulduğunda patlayacaktır!”
Kamu emekçilerinin İstanbul’daki direnişi sürüyor
“İşçi sınıfı ya devrimcidir ya da hiçbir şey!”
Yazaki’de direniş ve gözaltı saldırısı
TİS ve grev süreçlerinin ardından işçi kıyımları artıyor
Vahşi kapitalizmin pençesinde kıvranan dünya
Kıbrıs sorunu: Çözümün engelleri, çözüm gücü olamaz!
Sömürü çarklarında öğütülen kadın işçiler
“İşçilerin söz ve karar hakkı olmazsa iş cinayetlerini azaltamazsınız”
İş cinayetlerinin son bulması için mücadeleye!
Mesleki teknik eğitimde sömürünün adı: Tematik Lise
Sınıf devrimcilerinden 2 Temmuz anmaları
2. Enternasyonal ve revizyonizm
İnsanlık tarihinde kısa bir öykü: Taşköprü
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sömürü çarklarında öğütülen
kadın işçiler

 

Kamboçya’da hüküm süren vahşi kapitalizmin yasaları bir kez daha basına yansıdı. Nike, Puma, Asics ve VF Corporation’a üretim yapan dört fabrikada bir yıl içerisinde 500’den fazla işçi hastaneye kaldırıldı. Yalnızca 2016 Kasım ayında üç gün içinde 360 işçi bayıldı. Daha önce H&M’in fason fabrikalarında çalışan kadın işçilerin kötü çalışma koşulları gündeme gelmişti. Toplu bayılma olaylarının ardından The Observer ve Danimarkalı araştırmacı medya grubu Danwatch’ın yaptığı araştırmalar Kamboçya’daki çalışma koşullarını bir kez daha gözler önüne serdi.

Ucuz iş gücü cenneti

Ülkede üretilen konfeksiyonun en büyük alıcısı durumundaki The Gap’ten Bobbi Silten, katıldığı bir programda şunları dile getirdi: “Kamboçya’daki birçok bayi ile epey eskiye dayanan ilişkilerimiz var. Ülke son 10 yıldır en fazla kaynak üreten 10 ülkenin en tepesinde. Dolayısıyla orada olmak bizim için vazgeçilmez bir durum. Kanaatimizce orada bulunmamızın nedenlerinden biri, Kamboçya’da uygulamaya konulmuş olan emek standartları…” Bu sözler, emperyalist tekellerin Kamboçya’yı nasıl da ucuz bir iş gücü cenneti olarak gördüğünün itirafı niteliğindedir.

Kendisi gibi diğer Orta Asya ülkelerinin kaderini paylaşan Kamboçyalı işçi ve emekçiler emperyalist tekellerin kâr hırsının kurbanı oluyorlar. Düşük ücretler, sosyal hakların gaspı, güvencesiz ve kötü çalışma koşulları Kamboçyalı işçi ve emekçilerin kronik sorunlarıdır. Bir başka deyişle Kamboçya’da işçi sınıfı, yaşamını ağır sefalet koşulları içinde sürdürmeye çalışıyor.

Bunun yanı sıra; sarı sendikaların uğursuz rolü ve işçi eylemlerine yönelik polis vahşeti de Kamboçya’da örgütlenmenin ve hak mücadelesinin handikapları arasında yer alıyor. Ancak sefalet koşullarına karşı işçilerin öfkesi de sokaklarla buluşuyor. 2014 yılında asgari ücret zamları için işçiler sokağa çıkmış, çatışmalarda 10 işçi katledilmiş, 30 işçi ise tutuklanmıştı. Buna rağmen eylemleri 2015 yılında da devam eden işçiler yine azgın saldırı ile karşı karşıya kalmışlardı. Kamboçya’daki işçilerin en önemli talepleri arasında yer alan asgari ücretin yükseltilmesi talebi, Kamboçya’da hala en yakıcı sorundur. Bugün Kamboçya’da asgari ücret 150 dolar. İşçi Hakları Birliği’nin açıkladığına göre geçinmek için gerekli olan miktar ise 380 dolardır.

Kadın işçiler için cehennem daha sıcak

Dünyanın en büyük giyim satış mağazasına sahip İsveç tekeli H&M’in Kamboçya’daki fabrikalarında çalışan kadın işçilerin durumu 2016 yılında da basına yansımıştı. İşçilerle 3-6 aylık kontratlar yapıldığı, en küçük bir sebepte bu kontratların iptal edildiği, cinsel tacizin yoğun olarak yaşandığı ve hamile kalan kadınların işten atıldıkları, bu sebeple kadınların gizlice kürtaj oldukları ve hatta kürtaj sırasında kadınların öldüğü, tuvalete gitmelerine izin verilmediği ve tuvalete gidişlerin önüne geçmek için işçilere daha az su verildiği gibi bilgiler, Kamboçya’da hüküm süren insanlık dışı çalışma koşullarının tablosunu sunmuştu.

Yaşanan toplu bayılmaların ardından hazırlanan araştırma raporlarında ise çoğunlukla kadın işçilerin çalıştığı hazır giyim sektöründe kadın işçilerin açlıktan ve yorgunluktan bayıldığı tespit edildi. Kadın işçilerin haftanın altı günü, günde on saat ve 37 dereceyi bulan aşırı sıcaklarda, havalandırma olmadan çalıştırıldıkları da rapora yansıdı.

Hazır giyim sektöründe uluslararası tekellerin ülkedeki fason fabrikalarında tercih edilen kısa dönemli sözleşmeli çalışma yöntemi ise kadın işçileri kötü çalışma koşullarına karşı sessizliğe mahkum ediyor. Kadın işçiler fazla mesaiye kalmama durumunda dahi sözleşmelerinin feshedilmesi ile karşı karşıya kalıyorlar. “Ekmek” ya da “açlık” ile terbiye edilmeye çalışılan kadın işçiler Kamboçya’da hüküm süren 19. yüzyıl vahşi kapitalizminin uygulamalarının bugün canlı örneğini yaşıyorlar.

Sömürünün en beteri kadın işçilerin payına düşüyor

Kamboçya’da sömürü cehennemi kadın işçiler için daha sıcakken bu olgu dünyanın dört bir yanındaki kadın işçiler için de geçerliliğini koruyor. Türkiye’de son dönemlerde gündeme gelen uygulamalar Kamboçya’daki kadın işçilerin çalışma koşullarını aratmayacak türdendir. Örneğin tuvalete gitmemeleri için kadın işçilerin altına ped bağlanması olağan bir uygulama olabiliyor. Yine Novamed’de olduğu gibi kadın işçilerin ne zaman hamile kalacağına fabrika yönetimlerinin karar vermesi ve kadın işçiler için hamilelik sıralarının belirlenmesi normal sayılabiliyor. Tuvaletler kilitleniyor ya da Bursa’daki Elsi Elektirik’te olduğu gibi tuvalet baskınları ile kadınlar baskı altına alınıyorlar. İzmir Kastaş’ta olduğu üzere sömürüyü arttırma politikası olarak, fabrikalarda yönetim tarafından cinsel tacizin yaygın olarak teşvik edilmesi gibi örneklere rastlayabiliyoruz. Tüm bunlar kadın işçilerin yaşadığı ve basına yansıyan örneklerden sadece bazıları. Bunun yanında ucuz ve güvencesiz iş gücü sayılan, her daim çocuklarını sevmemekle itham edilerek evin dört duvarı arasına yollanmaya çalışılan kadınlar kapitalist sömürü çarklarının keskin dişlileri arasında hayatta kalmaya çalışıyorlar.

Örgütlenmenin önündeki engeller aşılmalı

Kadın işçilerin yaşadıkları bu insanlık dışı muameleler ve kötü çalışma koşulları elbette ki kapitalist sömürünün parçasıdır ve kapitalist sistemin kadına bakışının yansımalarıdır. Ancak en önemli sorun, kadın işçilerin örgütlü bir güç olarak kapitalist sistemin karşısına dikilemiyor oluşlarıdır. İşçi sınıfının örgütlenmesinin önünde duran engellere ek olarak kadın işçilerin cinsel kimliklerinin şekillendirdiği ekonomik, ideolojik ve sosyal engeller kadın işçiyi örgütsüzlüğe itiyor.

Kapitalist sistem kadın işçilerin örgütsüzlüğünden ve kadın işçilerin tek tek bireyler olarak toplumsal baskının ağır yükü altında ezilmelerinden güç almaktadır. Bu sebeple kadın işçilerin örgütlenmesinin önünde kadın kimliklerinden kaynaklı olarak yükselen engellere karşı sistematik olarak mücadele yürütülmesi elzem bir yerde durmaktadır.

 
§