Sarıgazi Halk Festivali yine yasaklandı!
Geleneksel olarak gerçekleştirilen Sarıgazi Halk Festivali’nin 12.’si yapılmak istendi. 2014 yılında kolluk kuvvetlerinin festival sürerken kitleye saldırması ile başlayan yasaklama bu yıl da devam etti. Günler öncesinden “OHAL’e, tek tipleşmeye, yozlaşmaya ve eğitimin gericileşmesine karşı mücadeleyi büyütüyoruz!” şiarıyla hazırlıkları süren festivalin ilk bölümü gerçekleştirilirken, festival alanında yapılması planlanan ikinci bölümü OHAL bahanesiyle yasaklandı.
8 Ekim’de yapılan panel “Gerici eğitim müfredatına karşı mücadeleyi büyütüyoruz!” başlığıyla hazırlandı. Sibel Özbudun’un konuşmacı olduğu panelde eğitimin cumhuriyet öncesi ve sonrasında nasıl geliştiği ve günümüzdeki somut örnekler ile değişimi anlatıldı. Sermaye devletinin dindar ve kindar bir nesil yetiştirme politikasının son dönemde müfredattaki eğitimin ilkokuldan, akademi ayağına kadar nasıl şekillendiği anlatıldı. Sermayenin ihtiyacı olan biat eden nesiller ve ucuz iş gücü politikalarının bir yansıması olduğuna dikkat çekildi. Özbudun’un konuşmasının ardından soru-cevap kısmına geçildi.
Bu kısımda eğitimin gericileşmesine karşı Marksizm’den öğrenmek gerektiği ortaya konularak gericiliğin, yozlaşmanın ancak toplumsal bir devrimle nihai olarak çözümlenebileceği aktarıldı.
Ardından söz alan Temel Demirer, dinsel gericilik karşısında işçi sınıfı ve emekçilerin emek mücadelesini büyütmeleri ve bunun üzerinden çalışmalar yürüterek yapay ayrışmaların ortadan kaldırılabileceğine dair vurgularda bulundu. İki saat süren panelde canlı tartışmalar yapıldı.
Festivalin ikinci bölümü olarak saat 18.00’de festival alanında gerçekleştirilecek konser yasaklandı. Bu yasaklara karşın festival bileşenleri, Demokrasi Caddesi’nde buluşarak bir açıklama gerçekleştirdi.
Kolluk kuvvetleri cadde girişini iki taraflı ablukaya alırken bileşen açıklamasını gerçekleştirdi.
“İki kutuplu bir dünyada yaşıyoruz” vurgusu yapılan açıklamada devletin katliamcı kimliğine dikkat çekilerek mücadeleyi büyütme çağrısı yapıldı.
Veli Saçılık’ın annesine soruşturma
KHK ile işten çıkarılmasına karşı Ankara Yüksel Caddesi’nde direnişi sürdüren Veli Saçılık’ın 70 yaşındaki annesi Kezban Saçılık hakkında soruşturma açıldı.
Yüksel’de 13 Haziran’da yapılan eyleme destek veren anne Saçılık, polis saldırısına uğramış, polis tarafından yerlerde sürüklenmişti.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, anne Saçılık’ın da aralarında bulunduğu 7 kişi hakkında ‘Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa Muhalefet’ iddiasıyla soruşturma başlattı.
Kezban Saçılık, polisin uyguladığı işkenceye değinerek, direnişçilerin haklı olduğuna dikkat çekti. Anne Saçılık konuyla ilgili şunları söyledi: “Veli’yi yere düşürdüler. Hepsi birden saldırdı. Veli, yere düştükten sonra dayak yemesini engellemek için araya girip üstüne kapanacaktım. O anda polislerden birisi, dönüp gözüme gaz sıktı. Gözümü açamadım, yere düştüm. Başıma da vurmuşlar. Oğlum haklı. Hırsızlık etmedi, devleti soymadı. Oğluma yapılanları görünce dayanamıyorum. Sanki o plastik mermiler bana gelse daha iyi diyorum. Dokunmaya kıyamadığım oğlumu onlar yerde sürüklüyorlar. Bir anne o anda ne hissedebilir? Canım çok acıyor o anlarda.”
Hatun Tuğluk’un cenazesine saldıranlara tahliye
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk’un annesi Hatun Tuğluk’un İncek Mezarlığı’ndaki cenaze törenine yönelik saldırıya ilişkin dava 6 Ekim’de görülmeye başlarken, tutuklu 3 sanık hakkında tahliye kararı verildi.
“Terör” yalanı ve saldırıya “toplumsal refleks” tanımı
Ankara Gölbaşı Adliyesi 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasında tutuklu ve tutuksuz sanıklar ifadelerinde “tahrik edildikleri” yönünde iddialar ortaya attı. Kendilerine küfür edildiğini öne süren sanıklar, HDP’li Osman Baydemir’i hedef gösterdi.
Sosyal medya hesabından “köye terörist cenazesi gömüldüğü” yönünde mesaj görüp saldırıya katıldığını söyleyen sanıklar olurken, sanıklar cenazenin kime ait olduğunu bilmediklerini de ileri sürdü. Tutuklu sanıkların avukatı Süleyman Zeybek müvekkillerini yönlendiren herhangi bir kimse olmadığı iddiasında bulundu. Saldırıyı “toplumsal refleks” olarak nitelendiren Zeybek, müvekkillerinin saldırısını “suç” olarak görmediğini söyleyerek tahliye kararı talep etti.
Müşteki avukat: “İddianame eksik”
Müşteki avukat Nuray Özdoğan ise, saldırının kültürel, dini, hukuki, vb. hiçbir açıdan kabul edilemez olduğunu belirttiği beyanında, iddianamenin eksik olduğunu vurguladı. Sanıkların ifadelerindeki çelişkilere dikkat çeken Özdoğan, ifade değiştirenler ve bilgi saklayanlar olduğunu dile getirdi.
“Delilleri karartma şüphesi yok” iddiasıyla tahliye
Mahkeme heyeti ise tutuklu üç sanığın delilleri karartma şüphesi bulunmadığını iddia ederek adli kontrol şartıyla tahliyelerine karar verdi. Bununla birlikte, bir sonraki duruşma için sanıklar hakkında incelemenin genişletilmesi yönünde pek çok karar verildi. Mahkeme heyeti ayrıca, Aysel Tuğluk’un ifadesine başvurulmasına ve polis tutanağını hazırlayan polislerin yanı sıra saldırganlar içerisinde bir arkadaşı bulunan cenaze aracının şoförünün tanık olarak dinlenmelerine karar verdi.
|