1 Aralık 2017
Sayı: KB 2017/46

Devrimci bir sınıf hareketi!
Bu kez faturayı kim ödeyecek?
Posco Assan işçileri sermayeye tepki gösteriyor
MESS’ten işçilere kölelik dayatması ve tehdit
Kalkınma ajansları gerçeği - 1
İhraçlara karşı direniş 41. haftasında
Özelleştirmelerin yüzde doksanı AKP döneminde gerçekleşti
Erdoğan ailesinin milyon dolarlık offshore kazancı
Reza Zarrab’tan rüşvet itirafları
Zindanlarda katliam hazırlığı
Gelecek mutlak sosyalizm!
Haklarımız, eşitliğimiz ve özgürlüğümüz için mücadeleye!
Taciz ve mobbing nedir? Nasıl mücadele edilmelidir?
Almanya’da koalisyon arayışları ve tek program
Zimbabve’de ordu darbesi
Fransa’da Fete de L’Humanite etkinliği
ABD’den “askeri destek” açıklamaları
3 Aralık Dünya Engelliler Günü
Star-Socar işçilerin kanı üzerinden büyüyor
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Zindanlarda katliam hazırlığı

 

Sermaye devleti her alanda olduğu gibi zindanlarda da OHAL bahanesi ile baskıları arttırmış durumda. Birçok hapishaneden tutsaklara dönük işkence ve saldırı haberleri geliyor. Tutsaklara yönelik süngerli odaya kapatma, arama bahanesiyle tutsakların yaşam alanını talan etme, çıplak arama dayatmaları, işkence vb. saldırıların arkası kesilmiyor. Devrimci-siyasi tutsaklar birçok gazeteyi, kitabı, mektubu alamazken; yaptıkları her protesto eylemine yılları bulan iletişim cezaları veriliyor. Zindanlarda yaşanan bu saldırı, baskı ve işkence haberlerine bu topraklar yabancı değil. Sermaye devletinin Burdur, Buca, Ümraniye, Çanakkale, Ulucanlar ve 19 Aralık’ta birçok hapishanede kanlı katliamların imzacısı olduğu biliniyor. Sermaye devleti devrimci, ilerici, muhalif herkesi bir tehlike olarak görüp önce zindanlara dolduruyor, ardından zindanlarda katletme politikası izliyor.

Senaryo hiç değişmiyor. 1999 yılında Ulucanlar Katliamı’ndan hemen önce ABD’ye ziyaret gerçekleştiren dönemin başbakanı Bülent Ecevit “içeriyi kontrol altına almadan dışarıyı alamayız” demişti. Ardından 10 yiğit devrimci Ulucanlar zindanında katledilirken, 19 Aralık Katliamı’na hazırlık yapılmıştı.

Sermaye devleti ne zaman içeride ve dışarıda siyasi-ekonomik kriz yaşasa toplumun en dinamik, devrimci ve mücadeleci kesimlerini zindanlara dolduruyor, kendisi için tehlikenin devam ettiğini fark ettiğinde ise katliamlara başvuruyor. Bugün sermaye devletinin zindanlarda izlediği tecrit, baskı ve işkence politikası da bu tutumun güncel örnekleri olarak karşımıza çıkıyor.

Son olarak gündeme gelen ve devrimci-ilerici tutsakları hedef alan saldırının adı ise tek tip elbise dayatması. Şimdiden adli tutuklu ve hükümlülere tek tip elbiselerin giydirildiği belirtiliyor. Devrimci-politik tutsakları ise avukat, aile görüşü, hastaneye gidiş sırasında bu tek tip elbiseleri giymeye zorluyorlar. Sermaye devletinin kendi kanlı tarihinden öğrenmesi gereken bir başka gerçek ise, devrimci ve ilerici tutsakların buna boyun eğmeyeceğidir. 1984’te gündeme gelen tek tip saldırısı “Apo, Fatih, Hasan, Haydar”ın can bedeliyle ve onlarca devrimcinin direnişi ile püskürtülmüştür. Devrimci tutsaklar yaptıkları açıklamalarla bugün de bu saldırıya karşı direnişi seçeceklerini belirtmişlerdir.

“Tatbikat” adı altında saldırı hazırlığı

Sermaye devleti geçtiğimiz günlerde Elazığ Hapishanesi’nde birçok devrimcinin ağır işkencelere maruz kaldığı bir “tatbikat” düzenledi. Yine Mersin, Tarsus, Silivri, Edirne, Şakran ve daha birçok zindandan her gün yeni bir işkence haberi geliyor. Kimi yerlerde ise tutsaklar sayımı ayakta vermedikleri gerekçesiyle işkenceye maruz kalıp elleri ayakları kelepçelenerek süngerli odalara, hücrelere kapatılıyor. Görünen o ki, sermaye devleti tüm bu uygulamaları ve sözde “tatbikatlarıyla” yeni katliamların peşinde.

Birçok zindanda ise tecrit, baskı ve işkenceye karşı direniş var. Tutsaklar kapı dövme eylemlerinden süresiz açlık grevi eylemine varıncaya dek direnişlerine devam ediyorlar.

 

 

 

 

Tutsaklara yoğun baskı ve tecrit

 

Sermaye devleti ilerici, devrimci güçlere dönük gözaltı ve tutuklama saldırılarını arttırırken, hapishanelerde de baskı ve tecrit uygulamaları yoğunlaştırılıyor.

Bolu Hapishanesi’nde Kızıl Bayrak’a keyfi engel

Keyfi gerekçelerle tutsakların devrimci basına ulaşmaları engelleniyor. Bolu F Tipi Hapishanesi’ndeki Ali Gülmez’e gönderilen 27 Ekim ve 10 Kasım tarihli Kızıl Bayrak gazeteleri “tutsağın aboneliği yok” ve “ücretsiz verilebilecek yayın kriterlerini karşılamadığı” bahaneleriyle iade edildi.

Denizli T Tipi’nde keyfi dayatmalar

İnsan Hakları Derneği (İHD), ÇHD ve ÖHP, yayınladığı bir raporla Denizli T Tipi Hapishanesi’ndeki hak ihlallerini ortaya koydu. Her tutsağın tekli hücrelerde tutulduğu ve günde 1 saat havalandırmaya çıkarıldığı ifade edilen raporda, hücreler çok küçük olduğundan tutsakların göz problemi ve psikolojik sorunlar yaşadığı belirtildi. Tutsakların Ağustos ayından beridir birbirleriyle yan yana getirilmediği, provokatif hücre aramalarının arttığı belirtilen raporda, her hafta hapishane müdürüyle görüşme talep edilmesine karşın görüşme yapılamadığı aktarıldı. Tutsakların ancak idare aracılığıyla kitap temin edebildiği, bu kitapların tutsaklara gecikmeli olarak verildiği ve çoğu zaman istedikleri kitapların verilmediği söylenen raporda, Mersin Hapishanesi’nden sürgünle gelen bir grup gencin ayakta sayım dayatmasına karşı çıkması sonucu işkenceyle hastanelik edildiklerine dikkat çekildi. Tutsakların hücre değiştirmek için verdikleri dilekçelerin işleme alınmadığı, 20 kişiye ceza verildiği ve itirazların da dikkate alınmadan reddedildiği ifade edilen raporda, mektup ve faks yoluyla iletişim kurulamadığı söylendi. Tutsakların tedavi edilmediği, görüşçülere keyfi uygulamalar dayatıldığı belirtilen raporda çorap ve kol saati çıkarma gibi dayatmalar yüzünden tutsaklara disiplin ve hücre cezası verildiği aktarıldı.

10 tutsak açlık grevinde

Artan bu baskı ve tecrit koşullarıyla birlikte, gelen/gönderilen mektup ve faksların zamanında gönderilmemesi veya hiç verilmemesine karşı 10 tutsağın açlık grevine başladığı belirtildi. Tutsakların talepleri kabul edilene kadar açlık grevine devam edeceklerini söyledikleri aktarıldı. Açlık grevine yine saldırıyla yanıt veren hapishane yönetiminin şeker ve suları topladığı, kısıtlı limon ve şeker verdiği, B12 vitaminin ise verilmediği belirtildi.

20 Kasım’da avukatların cezaevi savcısıyla açlık grevine ilişkin yaptığı görüşmede savcının “pazarlık yapmayacağım” diyerek avukatları, polis zoruyla kovmakla tehdit ettiği anlatıldı.

Şakran’da 5 tutsak ‘tel kafesli’ koğuşlara alındı

Kandıra F Tipi Hapishanesi’nden Şakran 2 Nolu T Tipi Hapishanesi’ne sürgün edilen tutsakların ise, Kandıra’dan çıkarılırken darp edildikleri, Şakran’da da hapishane müdürünün talimatıyla çıplak arama işkencesine maruz kaldıkları öğrenildi. Ayrıca tutsakların, “FETÖ” davalarından tutuklananlar için inşa edilen tel kafesli koğuşlara konduğu, tutsakların yaptığı tüm başvurulara karşın bu durumun değişmediği ifade ediliyor. Hapishane müdürünün konuyla ilgili avukatlarla “görüşemem” dediği, ikinci müdürün de “yoğun olduğu” gerekçesiyle görüşmeyi kabul etmediği öğrenildi.

 
§