5 Ocak 2018
Sayı: KB 2018/01

İşçi sınıfı ve emekçileri çetin bir mücadele yılı bekliyor
AKP kendi kontrgerillasını inşa ediyor
Tek tip elbise saldırısı gündemde
Marmara Bölgesi Hapishaneleri Hak İhlalleri Raporu
İşçi sınıfı sefalet ücretini reddetmeli, mücadele sahnesine çıkmalıdır!
Taşerona kadro yalanının detayları
İSDEMİR, MESS ve Çelik-İş
Direnişçi kamu emekçilerinden yıl sonu eylemi
Asıl olan sınıf mücadelesinin yasalarıdır!
İşçi sınıfı tarihinde önemli bir sayfa: Singer işgali
İran’da kitle hareketi ve handikapları
2017 yılı ve gençlik mücadelesi
“Devrimci bir sınıf hareketi için Mesleki Eğitim Kurultayı”na giderken...
Mesleki Eğitim Kurultayı’na hazırlıklar sürüyor
2017’de kadınlar direnişi seçti!
Ekim Devrimi’nin 100. yılında Kollontay’ı okurken... / I
Faşist diktatörler de, diktatörlükler de kapitalist düzenin eseridir!
Ahed Tamimi, “Filistin’in cesur kızı”na...
Metin Göktepe katledileli 22 yıl oldu!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sermayenin çok yönlü saldırıları devam ediyor...

İşçi sınıfı ve emekçileri çetin bir mücadele yılı bekliyor

 

Sermaye düzeninin zor yılı: 2018

Sermaye düzeni bir dizi alanda biriken sorunlar eşliğinde, kendisi açısından zorlu geçecek bir yıla girmiş bulunuyor. Başta AKP şefleri olmak üzere, düzen muhalefetinden ekonomistlere, burjuva köşe yazarlarından uluslararası değerlendirme kuruluşlarına kadar hemen herkes bu gerçeğe işaret ediyor.

Türkiye kapitalizmini 2018 yılında en çok bunaltacak sorun alanı ise açık ki ekonomi olacak. Kendisini giderek daha çok hissettiren kriz olgusu ve buna bağlı olarak artan işsizlik, yükselen enflasyon rakamları ve önüne geçilemeyen istikrarsızlık sermaye düzenini şimdiden ürkütüyor. Kriz ortamının dolaysız olarak büyüttüğü sosyal sorunlar ise Türkiye kapitalizmi açısından bir başka önemli açmaz. Zira, bugünün Türkiye’sinde sosyal ve iktisadi sorunlar toplumsal yaşamda huzursuzluğun en temel kaynağı ve düzenin bu sorunlara kısa vadede bir çözüm üretmesi mümkün görünmüyor. Dahası, krizi yönetebilmek adına devreye sokulan yıkım programları emekçilerin yaşam koşullarını ağırlaştırırken, toplum içerisinde ciddi bir öfke birikmesine yol açıyor. Bu nedenle, önümüzdeki süreç içerisinde sosyal bir hareketliliğin patlak verme ihtimali sermayenin uykularını kaçırmaya fazlasıyla yetiyor.

Siyasal alanda yaşanan kriz ve belirsizlikler ise sermaye düzenini 2018 yılında bunaltacak bir diğer sorun alanı olarak öne çıkıyor. Zira, Erdoğan yönetiminin giderek bir ağırlığa dönüşmesi ve aşılamayan rejim krizi, iç ve dış politika alanında yaşanan iflaslar, bölgesel ölçekte kendisini dayatan Kürt sorunu, emperyalist dünya ile gerilen ipler vb. sorun alanlarının 2018 yılında sermaye düzeninin önüne daha kapsamlı sonuçlar çıkarması kaçınılmaz görünüyor. Öyle ki, bugüne kadar bir biçimde idare edilen siyasal sorunların 2018 yılında sermaye düzenine ciddi faturalara dönüşeceğini kimi burjuva yazarlar dahi dillendiriyor. Çünkü siyasal krizi yönetecek enstrümanların giderek tükendiğini onlar da görüyorlar.

Yaklaşan seçim sürecinin düzen siyasetinde suları daha da ısıtacağı ise bir başka gerçeklik. Başta iktidar partisi olmak üzere, düzen siyasetinin öne çıkan aktörleri şimdiden 2018 yılını seçim yılı ilan ettiler ve tüm hazırlıklarını bu yönde yapmaya başladılar. Son seçim dönemlerinin toplumsal dengeleri alt üst edecek gelişmelere sahne olduğu hatırlanırsa, 2018 yılının da Türkiye toplumunda ciddi kırılmalara yol açacak sarsıcı olaylara sahne olabileceğini söylemek yanlış olmayacaktır.

Düzen cephesinde yaşanan gelişmelerin seyri nereye varır şimdiden ortaya koymak zor. Fakat ekonomik ve siyasal açıdan derinleşen kriz dinamiklerinin en çok işçi sınıfı ve emekçileri vuracağı, toplumsal yaşam üzerinde büyük tahribatlar yaratacağı fazlasıyla açık.

2018 yılı işçi ve emekçiler açısından çetin geçecek

İşçi sınıfı ve emekçiler 2018 yılını kapsamlı saldırı dalgası ile karşıladı. Başta sefalet ücretleri olmak üzere, emekçilere açlık ve yoksulluk koşullarını dayatan sermaye aynı zamanda zorunlu arabuluculuk ve otomatik BES gibi uygulamaları da resmen başlatmış oldu. Tüm bunların yanı sıra, temel tüketim malzemelerine ve vergilere yapılan zamların 2018 yılında emekçilerin sefaletini daha da derinleştireceği ortada.

Kapıda ise çok daha kapsamlı saldırılar bekliyor. Yapısal reformlar adı altında gündeme getirilen saldırı furyasının başında ise kıdem tazminatı hakkının gaspı yer alıyor. Krizin faturasını emekçilere kesmek için formüle edilen kısa ve orta vadeli ekonomi programlarının katı bir şekilde uygulanacağı ise sık sık AKP iktidarı tarafından dillendiriliyor.

Ekonomik-sosyal saldırılara paralel olarak seyreden siyasal saldırılar, 2018 yılında işçi ve emekçileri tam bir cendere içerisine almayı ve hareketsiz bırakmayı amaçlıyor. Zira sosyal sorunları giderek derinleşen emekçilerin zapturapt alınması sermaye düzeni açısından kritik bir önem taşıyor. Sermayenin demir yumruğu olarak çalışan Erdoğan yönetimi, grev-eylem yasaklarıyla, söz, basın ve örgütlenme hakkının gasp edilmesiyle, demokratik hak ve özgürlüklerin ortadan kaldırılmasıyla, katı polis devleti uygulamalarıyla bunu başarmayı umuyor. Dahası, toplumsal mücadeleleri kanla bastırmak için paramiliter güçlerin önünü açıyor, kontra yöntemleri yasal kılıflar içerisine alarak meşrulaştırmaya çalışıyor.

Tüm bu olgular göstermektedir ki, işçi sınıfı ve emekçileri çetin bir mücadele yılı bekliyor.

İşçiler, emekçiler, devrimci ve ilerici güçler zorlu mücadele günlerine hazırlanmalı

Bugün için Türkiye toplumunu kuşatan gerici atmosfer yanıltıcı olmamalıdır. Zira, kendi yapısal sorunları derinleşen sermaye düzeni saldırganlaştıkça sosyal çelişkileri büyütmekte, toplum içerisinde çeşitli mücadele dinamiklerini güçlendirmektedir. Türkiye’de yakın dönem içerisinde işçi sınıfının ortaya koyduğu mücadele pratikleri bunu açık bir olgu olarak gösterirken, koyu bir gericilikle yönetilen İran toplumunda sosyal sorunlar üzerinden baş gösteren eylemler bu gerçeği bir başka cepheden doğrulamaktadır.

Gelişmelerin seyri hakkında açık bir fikre sahip olan sermaye düzeni hazırlıklarını bu yönde yapmaktadır. Son çıkan KHK’lar bunu tüm çıplaklığı ile bir kez daha göstermiştir. Sermaye düzeninin kitle hareketlerini zorbalıkla bastırmaya, dahası öncüsüz bırakmak için sokakta ve hapishanelerde devrimci direniş çizgisini ezmeye hazırlandığı tartışmasız bir gerçeklik.

Bu nedenle, başta öncü işçiler olmak üzere, devrimci ve ilerici güçler de çetin mücadele günlerine şimdiden hazırlık yapmalı, konumlanışını, eylem çizgisini ve siyasal pratiğini yeni dönemin ihtiyacına göre şekillendirmelidir.


 
§