19 Ocak 2018
Sayı: KB 2018/03

Emperyalistlere ve savaş kundakçılarına geçit vermeyelim!
Düzen siyasetinin zor dönemi
Dinsel gericiliğe karşı mücadeleye!
İç savaş hazırlığı
AKP’nin sürdürülebilir yoksulluk politikası
Metalde kritik günler, kritik görevler!
MİB MYK Ocak Ayı Toplantısı: Değerlendirme ve kararlar!
DEV TEKSTİL Genel Meclisi tamamlandı
Devrimci bir sınıf hareketi için ileri!
Klasik burjuva devrimleri üzerine - H. Fırat
Toplumsal patlama dinamikleri ve isyan dalgaları
Sudan’da “ekmek isyanı!”
Almanya’da metal uyarı grevleri
İran düşmanlığı Ortadoğu halkları için de tehdittir!
Eğitim alanındaki temel sorunlar
Mesleki eğitimde atölye ve staj sorunu
İstanbul MLB deneyimi
Kadının kurtuluşu sosyalizmde!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Metalde kritik günler, kritik görevler!

 

130 bin metal işçisini kapsayan MESS grup sözleşmesinde “Arabulucu” aşaması da geride kaldı. Anlaşma olmaması halinde önümüzdeki günler içerisinde grev kararlarının alınması bekleniyor.

Taslaklarla MESS’in karşı teklifi arasında uçurum var!

Halihazırda yetkili sendikaların taslakları ile patron örgütü MESS’in karşı teklifi arasında büyük uçurum söz konusu. Ücretlerde ortalama yüzde 38’lik taslağa karşılık MESS’in en son verdiği karşı teklif, yüzde 100 artışla 6.4 oldu. MESS bunun dahi enflasyonun üzerinde çok yüksek bir artış olduğunu, daha fazlasını karşılamalarının mümkün olmadığını iddia etti. Ayrıca konuyla ilgili bir açıklama yayınlayarak bol bol “rekabet gücünden”, “ülkenin ekonomisi ve refahından” ve “çalışma barışından” dem vurdu.

Sendikaların taslağı ile MESS’in verdikleri arasındaki uçurum sadece ücretle sınırlı değil kuşkusuz, fakat öte yandan MESS’in karşı dayatmaları ise fazlasıyla pervasız ve metal işçisinin öfkesini kabartan cinsten. Metal işçisi sözleşme süresinin 2 yıla çekilmesini talep ederken MESS bundan vazgeçmemekte kararlı. Öte yandan ikramiyelerin fiili çalışma süresi üzerinden, yani demek oluyor ki raporlu geçirilen sürelerin kesilerek ödenmesini dayatıyor.

Metal işçisi grev istiyor!

Tüm bunlar haliyle metal işçisinin öfkesini bir hayli yoğunlaştırmış durumda.

Ama son günlerde asıl olarak gerilimi yükselten, mücadele istek ve enerjisini arttıran sebep, asgari ücrete yapılan zam oldu. 200 TL’yi bulan zammın ardından 10-15 yıllık işçilerin ücretleri asgari ücretle eşitlendi. Metal işçisinin asgari ücrete talim ettiğini apaçık ortaya koyan bu gelişmenin ardından, metal işçisinin beklentisi yükselirken “artık yüzde 38+200 TL istiyoruz” sesleri yükselmeye başladı.

Bu tabloda genel olarak metal işçisi hareketinin tablosuna baktığımızda, çok ciddi boyutlarda bir öfke birikimi ile birlikte, güçlü bir mücadele isteğini görüyoruz. Metal işçisi bu haliyle taleplerine ulaşmak için grev yapmaya da hazır, bu konuda kesin bir kararlılık var.

Birleşik Metal-İş’in yaptığı son Gebze eylemi ile Türk Metal’in yaptığı eylemlerde grev kararlılığı kendisini net bir şekilde gösteriyor. Özellikle Gebze eyleminde işçiler bir kez daha alanda yoğun olarak “Metal işçisi grev istiyor!” sloganını atarak bu isteklerini net bir şekilde gösterdiler.

Sendika yönetimlerine güven yok!

Fakat asıl sorun şu ki, hangi sendikaya üye olursa olsun hemen hemen bütün metal işçileri sendika yönetimlerine güvensiz. Geçmişte olduğu gibi yine satacaklarını, kendilerini yarı yolda bırakacaklarını biliyorlar. Bunun için öfkenin ve mücadelenin hedefi hızla sendika beyleri olabilir.

Elbette her bir sendikadaki durum farklı. Türk Metal Sendikası’nın tabanında bu yapıya egemen ihanet şebekesine güven sıfıra yakın. Birleşik Metal-İş’te ise yönetime güven geçmişle karşılaştırıldığında çok az, dahası MESS-Türk Metal düzenini yıkma iradesi ve iddiası eskisi kadar güçlü değil. Çelik-İş’te ise güven yine sıfıra yakın diyebiliriz. Fakat Çelik-İş konusunda şu noktaya dikkat çekmeliyiz ki, her sözleşme döneminin etkisiz elemanı olan ve tabanın da bu rolü benimser göründüğü Çelik-İş cephesinde bu kez, metal işçisi ciddi basınçlar uyguluyor. Öyle ki, Çelik-İş yönetimi de bu kez Temsa ve MMK’da eylemler yapmak zorunda kaldı.

Bu tabloda Birleşik Metal-İş dışındaki iki sendika cephesinden geçmişi aşan bir eylemlilik tablosu söz konusu. Özellikle Türk Metal yönetimi geçmişte yapmadığı türden eylemler yapıyor ve bunu da belli bir sıklıkla gerçekleştiriyor. Mesaiye kalmama, yürüyüşler, kent merkezi eylemleri, 5 dakikalık duruş vb…

Fakat bu eylemlilik tablosu Türk Metal yönetiminin satışa uzak olduğunu değil, metal işçisinden duyduğu basıncın gücünü ve korkularını yansıtıyor. Metal işçisinin her zamankinden deneyimli, mücadeleye istekli, aynı zamanda hesap sorma bilinci yüksek bir seviyede olması Türk Metal beylerini zorluyor. Bunun için de satışı her zamanki hız ve biçimlerde yapmak yerine yeni manevra ve oyunlarla gerçekleştirmek zorunda kalıyorlar.

Satış senaryosu grev yasağı üzerine kurulu!

Mevcut gelişmeler toplamına bakıldığında şu an en yakın satış senaryosu olası bir grev yasağı üzerine kurulu gibi gözüküyor. Zira bu gerçek pek çok olguyla da her geçen gün kanıtlanıyor. Özellikle de Türk Metal cephesinden yapılan algı operasyonları, Pevrul Kavlak’ın yaptığı açıklamalarda hep bu senaryonun işaretleri veriliyor.

Kavlak son televizyon programında sarf ettiği, “MESS grev yasağına güveniyor”, “Tabi Yüksek Hakem Kurulu’ndan iyi bir sonuç çıkmaz, oraya bırakmamalıyız”, “Ne yaparsak yasalar dahilinde yapacağız, tek parti hükümeti varken gücümüz sınırlı”, “Ben bugüne kadar karakolun önünden geçmedim” türünden cümleler hep bu senaryonun işaretlerini veriyor.

Yani Türk Metal cephesi bugün için işçiyi OHAL ve grev yasağıyla korkutuyor, “yapacak bir şey yok, biz devlete el kaldıramayız” türünden argümanlarla çaresizliği körükleyerek beklentileri en aza indirmeye çalışıyor.

Öte yandan sendikalar cephesinden bu hafta en önemli çıkışlardan biri de Birleşik Metal-İş tarafından yapılan “Ortak grev” ve “Grev yasağı gelirse hep birlikte yasağı tanımayarak grevi sonuna kadar sürdürme” çağrısı oldu.

Bu çağrı Birleşik Metal-İş gerçeği bir yana bırakıldığında son derece anlamlı sayılabilir. Fakat diğer sendikaların işbirlikçi yönetimleri gerçeği ile Birleşik Metal-İş yönetiminin gerçeği bir arada değerlendirildiğinde, bunun pekala bir teslimiyete kapı aralayabileceğini de unutmamak lazım. Çünkü böyle bir çağrı bir süre sonra “zaten çağrımıza cevap bulamadık, yalnız kaldık, 10 bin üyeyle biz tek başımıza ne yapabiliriz” argümanına zemin hazırlayabilir. Buna hazırlıklı olmak gerek.

MESS-sendika beyleri-hükümet birlikte!

Son bir hafta içerisinde yaşanan gelişmelerin en önemli yönlerinden bir diğeri ise, hükümet ve sendika beyleri arasında artan görüşme trafiği oldu. Önce Pevrul Kavlak ile Çalışma Bakanı görüştü. Hemen sonra Pevrul Kavlak ile Çelik-İş Başkanı Yunus Değirmenci oturup “diyalog ve işbirliği anlaşması” imzaladı. Birkaç gün geçmeden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Türk-İş Genel Başkanı’nı ziyaret etti.

Hükümet ile sendika beyleri arasında artan bu trafik ile, Türk Metal/Çelik-İş işbirliği, sermaye-devlet-sendika beyleri arasında metal işçisine karşı bir cepheleşmenin olduğuna, olası bir satış ile birlikte her türlü direniş, grev ve hareketin bastırılması için hazırlık yapıldığına işaret ediyor.

Olası bir grev yasağının elbette büyük bir siyasi bedeli olacaktır. AKP iktidarının bu aşamada böyle bir bedeli ödemekten kaçınması da ihtimaller arasındadır. Bu durumda ne yapıp edip işi hükümete bırakmadan önden bir satış anlaşmasıyla süreci tamamlamak niyetinde olabilirler.

Bunun için hızlı bir satışla birlikte kapsamlı saldırılara ve oyunlara hazır olunmalıdır. Sermaye ve uşaklarının işlerini son derece ciddiye aldığı bir ortamda metal işçileri cephesinden buna uygun bir ciddiyetle mücadeleye hazırlanmak şarttır.

Metal işçisi cephesinden neler yapılmalı?

Metal işçileri cephesinden yapılacak mücadele hazırlıklarını ve öncülerin görevlerini başlıklar halinde şöyle toparlayabiliriz:

1. MESS-AKP-sendika beyleri cephesinden yapılan hazırlıklar ve saldırılar konusunda metal işçisi aydınlatılmalıdır.

2. Olası grev yasağı ihtimaline karşı şimdiden mücadele edilmeli, metal işçisi ile birlikte bir bütün olarak işçi sınıfının ve emekçilerin tepkisi örgütlenmelidir.

3. Grev yasaklarının haklı ve meşru olmadığı, hukuki bir temelinin bulunmadığı anlatılmalı ve grev yasağını çöpe atarak kazanıncaya kadar fiili grevi sürdürme çağrısı yükseltilmelidir.

4. Sendika beyleri ve satış şebekeleri aracılığıyla metal işçisinin bölünüp birbirine karşı kullanılmasına karşı aynı anda başlamak üzere “Ortak grev!” çağrısı yükseltilmelidir.

5. Metal işçisinin sermayeye, iktidara ve onlarla işbirliği yapan sendika ağalarına karşı, mücadeleyi sonuna götürebilmesi için fabrikalarda ve fabrikalar arasında kurul/komitelerin kurulması şarttır. Bu görev alanı asla ihmal edilmemelidir.

 

 
§