30 Mart 2018
Sayı: KB 2018/13

Emekçiler mücadeleye odaklanmalı!
Krizin faturasını emekçilere ödettirecekler
İşgalin acı faturası
Kirli ilişkilerin aynasında: AKP ve Demirören Holding
Birleşik, kitlesel, militan 1 Mayıs için ileri...
Şeker fabrikalarımıza sahip çıkalım!
Akkim direnişi üzerine
“Uğur Konfeksiyon’da yürüttüğümüz mücadele son bulmayacaktır”
İşçi inisiyatifi her açıdan ve her alanda güçlendirilmeli
“Hakların talep etmekle alınmadığı gerçeğini iyi biliyoruz”
Ortadoğu, Türkiye ve Kürt sorunu - III - H. Fırat
Ticaret savaşları kızışıyor
Yolunu kaybetmiş Avrupa’nın “birliği” ve karanlık geleceği
Fransa’da sular durulmuyor
Almanya’da kamu çalışanlarından uyarı grevleri
Ortadoğu halklarının düşmanı Rheinmetall
Ekim Devrimi’nin 100. yılında Kollontay’ı okurken... / 8
Heybesi barış dolu, umut dolu gelinliğiyle Pippa Bacca
Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşananlar üzerine...
Çocuk sömürüsü ile başlayan uysal toplumu yaratma organizasyonu: Çıraklık
Cesaretin ve adanmışlığın adı: Kızıldere
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Krizin faturasını emekçilere ödettirecekler

 

Türkiye’de ekonomik krizin artık AKP yetkilileri tarafından da açıkça itiraf ediliyor olması oldukça önemlidir. Oysa, daha düne kadar sürekli “büyüyen ekonomi”ye vurgu yapılıyor, bununla gurur duyuluyordu.

Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek tarafından yapılan açıklamada, enflasyon ve TL’deki değer kayıplarına dikkat çekilmiş, döviz borçlarının geri ödenmesindeki sorunlar dile getirilmişti. Bu aynı zamanda göklere çıkarılan o “milli ekonominin” AB gibi dış merkezlere aslında ne kadar derinden bağlı olduğunun da itirafıydı.

TL’nin döviz karşısındaki değer kaybının yüksek enflasyona sebep olduğunu söyleyen bakan Şimşek, reel sektörün dövizle borçlanmasının borçların çevrilmesinde zorlanma yarattığını belirterek, “Büyükler yönetebildiklerini söylüyor ama görüyoruz yönetemiyorlar” demektedir. Var olan tabloyu “şu anda faizler nispeten düşük, ekonomiler büyüyor ama yağmur yağacak” diyerek özetleyen Şimşek, Kennedy’nin “Çatıyı güneşliyken tamir etmek lazım” sözüne atıfta bulunmakta, geç kalmadan müdahale edilmesi gerektiğini söylemektedir.

Türkiye kapitalizminin içinde bulunduğu durumu birtakım ekonomik veriler de doğrulamaktadır. 2017 yılı sonunda rekor kıran cari açık, 2018’e de yeni rekorlarla giriş yaptı. 2017 yılında dikkat çeken “sıcak para” girişleri bu yıl da katlanarak devam ederken, sermayenin “istikrar” açısından önemsediği yabancı doğrudan yatırımlarda ise düşüş göze çarptı.

TC Merkez Bankası (MB) tarafından açıklanan verilere göre, cari açık geçtiğimiz yılın aynı ayına kıyasla yüzde 163 artışla 7 milyar 96 milyon dolara çıktı. Cari açık, geçtiğimiz yıla kıyasla 1,5 katına çıkan Ocak ayı dış ticaret açığının da yansıması oldu. Bu sonuçla, 12 aylık cari işlemler açığı da 51 milyar 572 milyon dolar ile 2014 ortasından bu yana en yüksek seviyesine ulaştı.

Ödemeler dengesinin finans hesabında “portföy yatırımlar” başlığı altında gösterilen “sıcak para”nın net girişi 4 milyar 917 milyon dolara ulaştı. Bu ise geçtiğimiz yılın Ocak ayına kıyasla yaklaşık yüzde 200’lük bir artışa denk geliyor. Finans hesabında yer alan yabancı doğrudan yatırımlar ise net 149 milyon dolar düşüş kaydetti.

İngiliz Financial Times (FT) gazetesi de “aşırı ısınma” sinyalleri veren Türkiye ekonomisine dair kaygıların arttığına dikkat çekmişti. Bu yazıda, IMF’nin geçen ay Türkiye ekonomisinin ‘fazla ısındığı’ ve yüksek enflasyonun devam edeceği yönündeki uyarısı hatırlatılmıştı.

IMF, dış gelişmelere bağlı olarak Türkiye’nin kırılganlığının arttığını ve faiz arttırılmazsa 2018’in de çift hanede tamamlanacağını söylemiş, Tayyip Erdoğan’ın Ekonomi Başdanışmanı Cemil Ertem ise, IMF’yi “başarısız ekonomik teoriler” ortaya atmakla suçlamıştı.

FT yazarı, IMF ile Moody’s gibi kredi derecelendirme şirketlerinin uyarıları nedeniyle oluşan senaryonun ekonomistleri endişelendirdiğini belirtti. Türkiye ekonomisinde bahsedilen büyümede, 2016’daki darbe girişimi sonrası AKP’nin ekonomiyi canlandırmak için getirdiği teşviklerin etkisi olduğu, ancak bu büyümenin bir bedeli olacağı tespiti yapıldı.

Patronları teğet geçecek, işçileri ezecek bir kriz

Türkiye ekonomisinin yapısal bir kriz içinde olduğunu, sermaye hükümetlerinin bu krizleri yönetebildikleri oranda başarılı olduklarını çokça örnek üzerinden biliyoruz. Bunu en iyi yapan sermaye hükümetlerinden biri de AKP’dir. Erdoğan AKP’sinin siyasal ömrünün tüm iç ve dış krizlere rağmen bu kadar uzun sürmesinin bir nedeni de budur. Yakın bir zaman önce krizi yönetme becerisini “kriz bizi teğet geçti” olarak ifade etmişlerdi. Sermayeye sunulan teşvikler, borç ertelemeleri vb. yardımlar patronları rahatlatırken faturayı yine işçi ve emekçiler ödemişti.

Kriz lafını kolay kolay ağzına almayan, ekonomik gidişat hakkında gerçekçi ve geleceği olmayan hayaller yayan AKP yetkililerinin bu defa krizden bu kadar açık bahsediyor olması, işçi sınıfı ve emekçiler için hiç de hayra alamet değil. Kısa bir süre önce yaşanan krizin ağır sonuçları hayata geçmişken kriz lafını ağızlarına almayanların, teğet geçtiğinden bahsedenlerin yaptıkları yapacaklarının teminatıdır.

Zaten bu teminat, şirketlere ve bankalara tavsiyelerde bulun bakan Şimşek tarafından “biz ne gerekiyorsa her türlü desteği vereceğiz” sözleriyle de ifade edilmiş oldu. Patronlara yeni teşviklerin gündemde olduğu açıklandı.

AKP tarafından yerli ve yabancı sermaye tekellerine güven vermek için daha birçok icraat yapılmakta. Şeker fabrikalarının satışa çıkarılması bu icraatlardan biri. Ancak sadece bu kadar değil. Hatırlanırsa Erdoğan son dönemde Beştepe’de emperyalist tekellerin CEO’larını ağırlamıştı. İlk olarak Kasım ayında Elon Musk ile görüşen Erdoğan, Şubat ayında Siemens CEO’su Joe Kaeser’i, daha sonra da General Electric’in CEO’su John Flannery’i kabul etmişti.

Özetle, AKP bir kez daha krizin sermayeyi teğet geçip, işçi ve emekçileri daha da ezip yoksullaştırması için çalışacak. Bunun kendisi işçiler için işsizlik, düşük ücretler olacak. Krize karşı tepkileri engellemek için OHAL de bir başka fırsat olarak sermayenin hizmetine sunulacak.

Öte yandan, işçi sınıfı ve emekçilerin krizin faturasını ödememek için vereceği mücadele, hem yoksullaşmanın önünde bir set olacak, hem de karanlık puslu havayı dağıtıp hak ve özgürlükler mücadelesinin yolunu açacaktır.

 

 

 

 

Torba yasayla patronlara peşkeş, internete sansür!

 

AKP iktidarının yen saldırı ve peşkeşler için gündeme getirdiği “7103 Sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”, Resmi Gazete’de yayımlandı.

Torba yasa olarak bilinen kanunda birçok alanda değişiklikler yapılırken patronlara yeni peşkeşler ve internet yayıncılığının tam denetime alınması da yer alıyor.

Patronlara her alanda teşvik

Torba yasayla, 1 Ocak 2018- 31 Aralık 2020 döneminde işe alınan sigortalılar için özel sektördeki kapitalistlere 12 ay süreyle, gelir vergisi stopajı, damga vergisi ve sosyal güvenlik primi desteği teşviki getirilecek. Yaklaşık 687 bin kişiyi kapsayan bu düzenlemeyle 3.4 milyar TL’lik vergiden vazgeçilecek.

Yaklaşık 6.2 milyon asgari ücretliyi ilgilendiren ilave asgari geçim indirimi uygulamasının kalıcı hale getirilmesinin maliyeti ise 800 milyon lira olarak öngörülüyor. İlave istihdam sağlayan işletmelere gelir ve damga vergisi istisnasıyla ise 430 milyon liralık gelir kaybı öngörülüyor. İmalat sektöründe faaliyet gösteren küçük işletmelere, ilave istihdam prim ve ücret desteğinin etkisi de 710 milyon TL olarak öngörülüyor.

Sanayi sicil belgesine sahip patronlara yatırım teşvik belgesi aranmadan imalat sanayisinde kullandıkları yeni makine ve teçhizat alımlarına 31 Aralık 2019’a kadar KDV istisnası getirilecek. Bunun devlete maliyeti ise 1 milyar TL olarak öngörülüyor.

İnternet yayınlarına lisans zorunluluğu

Radyo ve televizyon yayıncılığının internet ortamında gerçekleştirilmesi artık RTÜK’e bağlanıyor. İnternet üzerinden yayın yapmak isteyenlere RTÜK’ten yayın iletim yetkisi alma zorunluluğu getirilecek.

Yurtdışından veya yurtiçinden, Türkçe veya başka bir dilde, internet ortamında düzenli yapılan tüm sesli ve görüntülü yayınlar RTÜK’ün denetim kurallarına tabi tutulacak.

 
§