30 Mart 2018
Sayı: KB 2018/13

Emekçiler mücadeleye odaklanmalı!
Krizin faturasını emekçilere ödettirecekler
İşgalin acı faturası
Kirli ilişkilerin aynasında: AKP ve Demirören Holding
Birleşik, kitlesel, militan 1 Mayıs için ileri...
Şeker fabrikalarımıza sahip çıkalım!
Akkim direnişi üzerine
“Uğur Konfeksiyon’da yürüttüğümüz mücadele son bulmayacaktır”
İşçi inisiyatifi her açıdan ve her alanda güçlendirilmeli
“Hakların talep etmekle alınmadığı gerçeğini iyi biliyoruz”
Ortadoğu, Türkiye ve Kürt sorunu - III - H. Fırat
Ticaret savaşları kızışıyor
Yolunu kaybetmiş Avrupa’nın “birliği” ve karanlık geleceği
Fransa’da sular durulmuyor
Almanya’da kamu çalışanlarından uyarı grevleri
Ortadoğu halklarının düşmanı Rheinmetall
Ekim Devrimi’nin 100. yılında Kollontay’ı okurken... / 8
Heybesi barış dolu, umut dolu gelinliğiyle Pippa Bacca
Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşananlar üzerine...
Çocuk sömürüsü ile başlayan uysal toplumu yaratma organizasyonu: Çıraklık
Cesaretin ve adanmışlığın adı: Kızıldere
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Birleşik, kitlesel, militan 1 Mayıs için ileri...

Sömürüye, savaşa, şovenizme, baskı ve gericiliğe karşı 1 Mayıs’a!

 

Emperyalist kapitalist güçler ve işbirlikçileri, sefil çıkarları için işçilere, emekçilere ve halklara dönük saldırılarını her geçen gün tırmandırıyor. Halklara kan ve gözyaşı, işçi ve emekçilere ise açlık, yoksulluk ve sefalet dayatıyorlar. Tüm bu yaşanan gelişmeler sermayenin uluslararası krizinin işçi ve emekçilere, ezilen halklara fatura edilmesinin bir sonucudur. Emperyalist burjuvazinin ve gerici hükümetlerin saldırılarına dur diyebilecek güç, işçi sınıfının devrimci öncülüğü ve mücadele programı etrafında birleşmiş emekçi kitleler ve mazlum halklardır.

Ülkemizde dinci gerici iktidar eliyle çok yönlü saldırılar hayata geçiriliyor. Milliyetçi, şoven dalga işçilerin, emekçilerin bilincini köreltmek için etkin biçimde kullanılıyor. Bununla birlikte devletin baskı ve zor aygıtları toplumun devrimci, ilerici kesimlerini susturmak için pervasızca işletiliyor. Laiklik, söz ve eylem özgürlüğü, basın özgürlüğü, bilimsel eğitim vb. söylemler biçimsel olarak dahi kalmamış durumda. Doğanın tahribatı, kadınlara dönük saldırılar, çocuk istismarı, dinci gerici kurumların yaygınlaştırılması vb. ise her geçen gün daha da boyutlanıyor. Tüm bu saldırılara rağmen toplumun ilerici birikimi AKP iktidarına karşı önemli bir duruş sergiliyor. 8 Mart ve Newroz’da AKP iktidarına ve gerici saldırılarına karşı gerçekleştirilen kitlesel gösteriler bu olgunun son örnekleri oldu.

Birleşik, kitlesel, militan 1 Mayıs için ileri!

Baharın mücadele takvimi ilerlerken, devrimci ve ilerici güçleri 1 Mayıs’ı sömürüye, savaşa, şovenizme ve gericiliğe karşı kitlelerin tepkisinin dışa vurduğu bir güne dönüştürme görevi bekliyor. Bu açıdan, gerici-uzlaşmacı anlayışların etkisi altında kalan işçi ve emekçileri bu etkiden kurtarmak ve birleşik 1 Mayıs için adımlar atmak günün en acil görevidir. 1 Mayıs sürecini fabrikalara gönderilen bildiriden ibaret gören, tarihsel devrimci ruhunu silikleştiren sendikalara ve anlayışlara karşı şimdiden harekete geçilmeli, işçi ve emekçi kitleleri bağımsız devrimci sınıf çizgisi üzerinden 1 Mayıs’a taşımak için seferber olunmalıdır.

Baskının, sömürünün ve gericiliğin ağır sonuçları karşısında çıkış arayan işçi ve emekçilere 1 Mayıs’ın tarihsel ve sınıfsal çağrısını taşımak için adımlarımızı sıklaştıralım. İşçi sınıfının, emekçilerin, ezilen halkların ve diğer toplumsal kesimlerin birleşik kitlesel 1 Mayıs’ını örgütlemek için tempoyu arttıralım.

Devrimci ve ilerici güçleri güne bu sorumluluklar üzerinden yüklenmeye; birleşik, kitlesel, militan ve devrimci ruhuna uygun 1 Mayıs örgütlemek için daha fazla inisiyatif almaya ve dönemin ihtiyaçlarına yanıt verecek adımlar atmaya davet ediyoruz.

Yaşasın 1 Mayıs, yaşasın sosyalizm!

Sömürüye, savaşa, şovenizme, baskı ve gericiliğe karşı 1 Mayıs’a!

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu

27 Mart 2018

 

 

 

 

Kocaeli, Gebze ve Sincan’da 1 Mayıs toplantıları

 

İşçi ve emekçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs yaklaşırken Kocaeli, Gebze ve Sincan’da gerçekleştirilen toplantılarla güncel gelişmeler ve 1 Mayıs gündemi ele alındı.

Çeşitli iş kollarından işçiler ve gençlerin katılımıyla düzenlenen toplantılarda siyasal süreç üzerine tartışmalar gerçekleştirildi. Türk sermaye devletinin emperyalist devletlerle işbirliği içinde Ortadoğu’daki savaşın ve katliamın körükleyicisi olduğu ve doğrudan işgal hareketine giriştiği vurgulandı. Savaşların faturasının işçi ve emekçilere ödetildiği, sermayenin savaştan beslendiği aktarıldı.

Eğitim alanında gerçekleştirilen öğrencilere dönük dinci-gerici saldırılar, şeker fabrikalarının özelleştirilmesi adımı, sermayenin devletinin toplumu milliyetçilik yalanlarıyla kutuplaştırdığı ve son olarak yaklaşan 1 Mayıs programı üzerine konuşuldu.

İşçilerin ve emekçilerin anayasal hakkı olan sendikalaşmasının önüne geçildiği işten atmaların yoğunlaştığı dönemde sömürü ve saldırı furyasının hedefindeki işçilerin ve emekçilerin örgütlülüğünün önemi üzerine tartışıldı.

Toplantılarda 1 Mayıs’ın güncel ve tarihsel önemine vurgu yapıldı. 1 Mayıs gündemini toplumun gündemine taşımak ve 1 Mayıs’a en geniş bileşenleri katmak için yapılan planlamalarla toplantılar sonlandırıldı.

 

 

 

 

Taşeron karayolu işçileri kadro istiyor

 

Sermaye hükümetinin “taşeron işçilerine kadro” aldatmacasında kapsam dışı bırakılan taşeron karayolu işçileri, kadro talebiyle 26 Mart’ta eylem yaptı.

Karayolları 2’nci Bölge Müdürlüğü önünde bir araya gelen Türk Yol-İş Sendikası üyesi karayolu işçileri, taşeron işçilerin kadroya geçirilmesiyle ilgili yayımlanan KHK ile kapsam dışında kalan çalışanların da kadroya alınmasını istedi.

Eylemde açıklama yapan Türk Yol-İş Sendikası Genel Sekreteri Sadık Yıs, şunları söyledi:

Karayolları Genel Müdürlüğü’nde asıl işin bir parçası olan yol bakım ve yama hizmetleri, karla mücadele hizmetleri gibi süreklilik arz eden işleri, anahtar teslimi olarak üstlenen taşeronların yanında çalışan işçilerin, tünel işletmeciliğinde tünellerin bakım ve hizmetlerini yapan işçiler ile müşavirlik hizmeti altında tünellerdeki HGS dahil her türlü işleri yapan işçilerin, KİT’lerdeki taşeronların yanında çalışan işçilerin, köylere hizmet götürmek için kanunla kurulmuş köylere hizmet götürme birliklerinde çalışan işçilerin kapsam dışı bırakılmaları, özel idarelerde taşeron yanında çalışan işçilerin kadroya alınmamaları, işçi kardeşlerimizi hüsrana uğratmıştır.”





Açlık ve yoksulluk sınırında artış

 

Kapitalizmin kriziyle birlikte emekçiler yoksullaşmaya, açlık ve yoksulluk sınırı da artmaya devam ediyor. Türk-İş’in araştırmasına göre açlık sınırı geçtiğimiz yılın Mart ayına göre 182 TL, yoksulluk sınırı ise 592 TL artış gösterdi.

Açlık sınırı 1.662,70 TL, yoksulluk sınırı ise 5.415,96 TL oldu. Bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyeti ise 2.055,15 TL. Asgari ücretin satın alma gücünün gerilediğine dikkat çekilen araştırmada gıda enflasyonunun son 12 ay itibariyle yüzde 12,29 artış kaydettiği yer aldı.

Raporda, “Asgari ücret yılbaşından bu yana bekar bir işçi için aylık net bin 603 TL olarak uygulanırken, geçen yılın sonunda bin 989 TL olan bir kişinin yaşama maliyeti bu ay 2 bin 55 TL oldu. Gelir ile yapılması gereken harcama arasındaki fark fiyat artışlarıyla giderek açılmakta ve asgari ücretin satın alma gücü gerilemektedir” ifadeleri yer aldı.


 
§