30 Mart 2018
Sayı: KB 2018/13

Emekçiler mücadeleye odaklanmalı!
Krizin faturasını emekçilere ödettirecekler
İşgalin acı faturası
Kirli ilişkilerin aynasında: AKP ve Demirören Holding
Birleşik, kitlesel, militan 1 Mayıs için ileri...
Şeker fabrikalarımıza sahip çıkalım!
Akkim direnişi üzerine
“Uğur Konfeksiyon’da yürüttüğümüz mücadele son bulmayacaktır”
İşçi inisiyatifi her açıdan ve her alanda güçlendirilmeli
“Hakların talep etmekle alınmadığı gerçeğini iyi biliyoruz”
Ortadoğu, Türkiye ve Kürt sorunu - III - H. Fırat
Ticaret savaşları kızışıyor
Yolunu kaybetmiş Avrupa’nın “birliği” ve karanlık geleceği
Fransa’da sular durulmuyor
Almanya’da kamu çalışanlarından uyarı grevleri
Ortadoğu halklarının düşmanı Rheinmetall
Ekim Devrimi’nin 100. yılında Kollontay’ı okurken... / 8
Heybesi barış dolu, umut dolu gelinliğiyle Pippa Bacca
Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşananlar üzerine...
Çocuk sömürüsü ile başlayan uysal toplumu yaratma organizasyonu: Çıraklık
Cesaretin ve adanmışlığın adı: Kızıldere
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Fransa’da sular durulmuyor

 

Fransa’da Macron hükümeti reformdan reforma koşuyor. Daha önce yaptığı gibi reform adı altında başvurduğu saldırılarının bir an önce hayata geçmesi için Kanun Hükmünde Kararname’leri devreye sokuyor.

Fransa’da işçi ve emekçilerin tarihsel kazanımlarına dönük saldırı dalgası, François Hollande döneminde, El Khomri adlı çalışma yasası ile start almıştı. Emmanuel Macron ara vermeden saldırıları daha da yoğunlaştırmaya girişti. Şimdi de yeni göçmen yasası, eğitim sistemindeki değişiklikler, emeklilik ödentilerinde kesintiler, sosyal sigortalardaki ödeneklere yönelik kısıtlamalar, sosyal yardımlar ile işsizlik yardımı alanların iş aradıklarına dair bilgi verme ve belgelendirme zorunluluğu, kamuda reformlar, havayolu ve demir yollarında özelleştirmeler ve çalışanların statülerinin düşürülmesi gibi oldukça kapsamlı saldırılar gündemde.

Emperyalist kapitalist barbarlığın ve ezilen mazlum halklara kan kusturan kirli savaş politikalarının suç ortağı sömürgeci Fransız sermaye devletinin temsilcisi Macron, tarihsel kazanımları saldırılarının boy hedefi haline getirerek, işçilere, emekçilere, emeklilere, işsizlere, öğrencilere tam bir geleceksizlik dayatıyor. Bu konuda da kararlı görünüyor.

Hiç kuşkusuz, Macron’un kölelik reformlarına karşı, işçiler, emekçiler, işsizler, emekliler ve öğrenciler sessiz kalmıyor. Her defasında yüz binler halinde sokaklara çıkıyor, grevlere ve blokaj eylemlerine başvuruyor, gösteriler yapıyorlar.

Örneğin, 15 Mart Perşembe günü emekliler, yaşlılar yurdu (EHPAD) çalışanları ve sağlıkçılar Fransa genelinde sokaklara çıktılar. Paris’teki yürüyüşe 30 bin emekli ve sağlık çalışanı katıldı. Emekliler Genel Sosyal Katkı Payı (CSG) adındaki kesintiye karşı emeklilik maaşlarının yükseltilmesini talep ettiler. CSG kesintisi Ocak ayından itibaren 1,7 puan arttı. Bu artış emeklilerin ödentilerine önemli kayıp olarak yansıyor. Bu nedenledir ki, EHPAD çalışanları dayanılmaz olan çalışma koşullarının iyileştirilmesi talebiyle uzun süredir birçok yerde grevdeydiler .

17 Mart Cumartesi günü Fransa’da tırmanmakta olan ırkçılığa, polis şiddetine ve devletin göçmen politikalarına karşı Paris’te yapılan kitlesel gösteri; 22 Mart’ta demiryolları ve kamu emekçilerinin çağrısı ile Fransa genelinde, toplam 180 noktada 500 bin, Paris’te ise 65 bin emekçinin katıldığı yürüyüş, Macron’un reform saldırasına karşı diğer mücadele örnekleridir. 30 Mart, 3 ve 7 Nisan tarihlerinde ise Air France havayolu grevi var. Yer, hava ve tur kontrol çalışanları, 10 sendikanın çağrısı üzerine greve çıkacaklar.

Yine demiryollarında 3 Nisan gününden başlayan ve 28 Haziran’a kadar sürecek olan 13 haftalık bir grev takvimi var. Bu eylem takvimi, 1995’te Juppé hükümetinin reform projesine karşı işçi ve emekçilerin Kasım ve Aralık aylarında greve giderek, Fransa’da hayatı felç eden eylemlilik sürecini hatırlatıyor. Juppé hükümeti oldukça etkili grevler nedeniyle gündeme getirdiği projeyi geri çekmişti.

Öte yandan 22 Mart grevi ve öğrenciler ile demiryolu çalışanlarının eylem birlikteliği ise ‘68 hareketinin 50. yılında yeni kıvılcımlar oluşturacağı ve yeni bir baharın yaşanacağı belirtisi olarak değerlendiriliyor. Bundan hareketle, CGT sendikası kamu emekçilerini ve demiryolu çalışanlarını 19 Nisan’da bir kez daha greve ve sokaklara çıkmaya çağırıyor.

Bu arada lise ve üniversite öğrencileri de boş durmuyor. Eğitimde hedeflenen reformlara karşı Fransa genelinde birçok kentte lise ve üniversitelerde blokaj eylemleri gerçekleştiriliyor. Paris, Nanterre, St. Denis, Lyon, Bordeaux, Dijon, Nantes, Rennes, Tours, Lille, Toulouse, Nancy, Poitiers, Pau, Montpellier, Grenoble, Limoges gibi birçok kentteki üniversitelerde işgal ve blokaj eylemleri yapıldı. Öğrencileri yıldırmak içinse her türlü yola başvuruluyor. Örneğin 22 Mart gecesi Montpellier’de maskeli sopalı faşist bir grup amfideki işgalci öğrencilere saldırdı ve bunun Hukuk ve Siyasal Bilimler Fakültesi Dekanı tarafından organize edildiği ortaya çıktı. Saldırı sonucunda kafalarına aldıkları darbelerle ikisi ağır olmak üzere onlarca öğrenci yaralandı. Bunun üzerine Fransa’nın dört bir yanında lise ve yüksekokul öğrencileri sokaklara çıkarak dayanışma eylemleri düzenlediler.

Yaşanan bu kitlesel hareketliliğe karşın televizyon ve radyolara büyük bir sessizlik hakim. Sermaye medyası bilinçli olarak üç maymunu oynuyor. Kitle hareketi yükseldikçe medya üzerinde yoğunlaştırılan sansür kendisini daha çok hissettiriyor. Öyle ki demiryolu emekçilerinin 22 Mart’taki yürüyüşüne kadar, görsel ve yazılı basın, olayı haber yapmaktan dahi kaçındı. Eylemler ana haber bültenlerinde oldukça kısa başlıklarla geçiştirildiler. Yansıtılan haberlerde ise emekçilerin ve öğrencilerin amaçlarını belirtmek ve tümüyle haklı taleplerinden söz etmek yerine, oldukça kasıtlı biçimde sendika, medya ve valiliğin açıkladığı katılım sayısı ve “kırıcılar” olarak tarif ettikleri ilerici anti-faşist, anti-kapitalist gençliğin polisle çatışması ve tahrip olan birkaç banka, kiralık işçi bürosu ve sigorta acentasına dair sahneler öne çıkarılıyor.

Özelleştirmelerin durdurulması, dondurulan ücretlerin güncellenerek yeniden yapılanması, alım gücünün yükseltilmesi, işten çıkarmaların durdurulması, yeni iş dallarında yeni statüler yaratılması, güvencesizliğe karşı mesleki eşitliğin uygulanması, herkese eşit kaliteli kamu hizmeti, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, eşit işe eşit ücret, haftalık çalışma saatlerinin 32 saate indirilmesi, herkese sosyal güvence, ücretlerde kadın erkek eşitliği, üniversitelerde seçmelerin kaldırılması, herkese eşit bilimsel eğitim hakkı, -bunlar Fransa çapında her defasında sokaklara çıkan, grevden greve koşan, blokaj eylemlerine başvuran işçi, emekçi, emekli, işsiz, kamu çalışanı ve öğrencinin ileri sürdüğü başlıca taleplerdir.

Fransız sermaye sınıfının yeni yetme temsilcisi Macron’un reformları karşısında Fransız işçi ve emekçileri, kamu çalışanları, işsizleri, emeklileri ve öğrenci gençliği de ileri sürdükleri talepler konusunda kararlıdırlar. Dolayısıyla, Fransa’nın önümüzdeki günlerde oldukça çetin mücadelelere sahne olacağı bekleniyor.


 
§