18 Mayıs 2018
Sayı: KB 2018/20

24 Haziran seçimleri ve işçi-emekçileri bekleyen yıkım
Sermayenin seçimlerden beklentileri
İktidar yolunda her şey mubah!
İsrail’in katliamlarına ‘tepki’ler ve gerçek dayanışma
“Tamam”ı sandık değil mücadele
Hasta tutsaklar yaşamak için açlık grevine gidiyor
Sendika bürokratlığından vekilliğe uzanan yol
TOMİS MYK Mayıs ayı toplantısı sonuçları
Seçim çare olmaz, bu düzen dikiş tutmaz
Burjuva parlamentosu ve burjuva düzen altında genel oy
ABD’nin İran nükleer anlaşmasından çekilmesi ve ötesi
Fransa’daki sınıf ve kitle hareketinde kritik bir sürece doğru
İsrail protestolara saldırdı: Onlarca Filistinli katledildi!
Gençlik seçimini yaptı
“Baskı ve tehditlere karşı mücadeleye devam!”
TAMAM ama sömürü çarkına TAMAM!
Mezarının üstünde bir dünya olacak, mutlak!*
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Baskı ve tehditlere karşı mücadeleye devam!”

 

Ankara’da ailesi polis tarafından taciz ve tehdit edilen DGB’li ile yaşadığı süreç üzerine konuştuk.

- Öncelikle merhaba, yaşadığın olaydan bahsedebilir misin?

- İlk olarak ailem Kasım 2017 tarihinde polisler tarafından arandı, “silahlı terör örgütüne üye insanlarla görüştüğüm” yalanı söylendi. Ardından Sakarya TEM Şube Müdürlüğü’ne çağrıldı. Burada “benim iyiliğimi düşündüğünü” söyleyen polisler tarafından bir dizi yalanla ailem korkutuldu ve bana karşı tutum almaya zorlandı. Ardından Ankara TEM Şube Müdürlüğü tarafından ailem arandı ve Ankara’ya çağrıldı. TEM’deki “aile görüşme odası” adı altında bir odada ailemle görüşüldü ve tekrar ailem bana karşı yalan dolu sözlerle kışkırtıldı.

Bu olayın ardından 5 ay sonra ailem tekrar arandı ve beni Sakarya’ya götürmeleri üzerinden üstü kapalı bir şekilde tehdit edildiler. Bunun üzerine ailem Ankara’ya geldi ve beni otogardan kaçırmaya çalıştılar. Ankara TEM polisi aileme işbirliği dayatmıştı. Ailem beni kaçıramayınca tekrar TEM polisleri tarafından çağrıldı. Birkaç gün sonra kalmakta olduğum yurt arandı ve yurt müdürüne, yurttaki hal ve hareketlerim soruldu. Dahası Berkin Elvan’ın katledilişini protesto ettiğimiz bir eylemde gözaltına alındığım anlatıldı. Bunun üzerine yurt müdürü tarafından çağrıldım ve yurttan kendi isteğimle çıkmam istendi. Aksi takdirde yurttan atılacağım ve aldığım bursun kesileceği söylendi. Ve yurttan apar topar çıkarıldım.

- “Aile görüşme odası”ndan daha detaylı bahsedebilir misin?

- Hepimizin bildiği gibi Ankara TEM binası yeniden inşa edildi. Yeni TEM binası içerisine bir de “aile görüşme odası” adı altında bir bölüm ayırmışlar. Bu odada çağırdıkları aileleri ikramlarla adeta bir misafirmişçesine ağırlıyorlar. Ve çağırdıkları ailelerin güvenini kazanmak için bu odanın Ankara Valiliği izni ile açıldığı yalanını söylüyorlar. Reşit bireylerin ailelerinin aranması, görüşülmesi kabul edilebilir bir şey değildir. Kaldı ki böyle bir amaç için TEM’de bir oda ayrılmış olması son derece büyük bir problemdir. Şunu belirtmeliyim ki, aileleri taraflaştırmak için sarf ettikleri çaba bir noktadan başarıya ulaşmıştır. Aileler yaşanan bu olaylardan sonra polislere olan güvenini kaybetmiş ve bizden yana durmuşlardır. Buradan ailelere sesleniyorum. Kim olduğunu bilmediğiniz telefondaki yabancılara değil, yaşanabilir bir dünya için mücadele eden çocuklarınıza güvenin.

- Sence tüm bu yaşanan olaylarda hedeflenen ne?

- Tamamen bir yıldırma çabasıydı. Sermaye düzenine muhalif kim varsa baskı altına alınmak isteniyor. Sermaye devleti kolluk kuvvetlerince ailenin feodal bağları kullanarak bizlerin ellerini kollarını bağlamaya çalışıyor. Son dönemlerde polis telefon tacizleriyle, tehditleriyle ve aileleri kışkırtarak gençliğin muhalif kesimini dizginlemek istemektedir. Bu durum düzenin içinde bulunduğu krizle birlikte daha da artmıştır. Ancak çabaları boşunadır. Saldırganlıkları içinde bulundukları krizin bir göstergesidir. Bizler, baskılara karşı boyun eğmeyeceğiz!

- Peki bu yaşananlara karşı ne yapmayı düşünüyorsun?

- Öncelikle Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi’ne odanın kapatılması, hukuki bir süreç başlatılması ve odanın yasal bir dayanağı olup olmadığının araştırılması için bir dilekçe verdim. Elbette bunun yeterli bir çözüm olduğunu düşünmüyorum ama böyle durumlarda her yolu zorlamak gerekir. Diğer bir çözüm ise ailelerin bilinçlenmesidir ve bizden yana taraflaşmasıdır. Bu tip olayları benim dışımda yüzlerce insan yaşadı. Son dönemlerde kaçırılmalar, polis tacizleri, tutuklamalar arttı. Ailelerin bu süreçte yanımızda olması çok önemlidir.

- Son olarak söylemek istediğin bir şey var mı?

- Haklı bir dava uğruna mücadele ediyoruz, bunu söylerken tarih bilinci ile söylüyoruz. Haramilerin saltanatını yıkacağız diyoruz ve elbette haramiler yolumuza taş koyacaklardır. Ancak bizler haklılığın verdiği özgüvenle baskının her türlüsüne karşı direneceğiz ve direniyoruz. Bu noktada ailelerimizi de bizden yana safları sıklaştırmaya çağırıyoruz. Baskılara, tehditlere, yıldırma politikalarına karşı mücadeleye devam!

Kızıl Bayrak / Ankara

 

 

 

 

 

“Gerçekçi ol, İmkansızı iste!”

Bu pisliği devrim temizler!

 

Gerçekçiyiz; bu düzen tacizi, tecavüzü aklıyor ve meşrulaştırıyor. Yapılan araştırmalara göre 2017 yılında Türkiye’de 387 çocuk istismara uğradı.

Gerçekçiyiz; bu düzen çocuk işçilerin kanları üzerinden yükseliyor. Türkiye’de eğitim göremeyen ve sayıları 2 milyonu aşmış çocuk işçi var. Ve bunların büyük bir çoğunluğu kayıt dışı, denetimsiz yerlerde çalıştırılıyor.

Gerçekçiyiz; bu düzen bizlere bir gelecek vaat etmiyor. Zaten geleceğimiz sınav şıklarına sığdırılmaya çalışılıyor. O da yetmezmiş gibi her sene sınav sistemi değişiyor (YGS, LYS, TEOG, YKS) belirsizlik içinde kalıyoruz. Üniversiteyi kazansak dahi bu kez de mezun olduktan sonra işsizlikle yüz yüzeyiz. Her sene atanamayan ve iş bulamadığı için de intihar eden onlarca öğretmen adayı ve çıkarılan KHK’lar ile ihraç edilen yüz binlerce kamu emekçisi gerçeği var bu ülkede.

Gerçekçiyiz; eğitimin içeriği boşaltılıyor. Müfredattan evrim konusu çıkartılırken müfredatın içeriği bilimsellikten uzak, dinsel öğelerle dolduruluyor.

Gerçekçiyiz; çocuk yaşta evliliğin önü açılıyor, yasalarla meşrulaştırılıyor. Dünya üzerinde 700 milyonun üzerinde kız çocuğu evlendirilirken, Türkiye çocuk yaşta evlilik konusunda üst sıralardaki yerini koruyor.

Gerçekçiyiz; bu düzende küçük bir azınlık kasalarını doldurup daha da zenginleşirken büyük emekçi yığınlar daha da fakirleşiyor. Bugün Türkiye’de açlık sınırı 1.698, yoksulluk sınırı ise 5.872 TL. Bu verilere göre milyonlarca insan açlık sınırının dahi altında bir yaşamla yüz yüze.

Gerçekçiyiz; savaş insanlık için büyük bir felaket anlamına geliyor. Aylan bebeğin fotoğrafı hâlâ zihinlerimizde tazeliğini koruyor. Emperyalist savaşlarda milyonlarca insan yerinden yurdundan ayrılıp başka ülkelerde mülteci konumunda yaşamak zorunda bırakılıyor. Daha iyi bir yaşam umuduyla düştükleri göç yollarında yaşamlarını kaybediyorlar.

Ve yine gerçekçiyiz; gelecek bizim kendi ellerimizdedir. Bunu da bizlere öğretilen çarpık tarih derslerinden değil kendi tarihimizden öğrenerek söylüyoruz. Tarihi sultanlar, padişahlar, başkanlar değil milyonlarca ezilen ve sömürülen işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler yapıyor.

Tüm bu gerçekler gözümüzün önünde dururken bizlere bu dünyayı değiştirmenin imkansız olduğunu söylüyorlar. Ancak bizler tıpkı Che gibi, Deniz gibi, Mahir gibi, İbo gibi gerçekçi davranıyor imkansızı istiyoruz! Bizleri kurtaracak olanın sahte seçim vaatleri, her gün değişen sınav sistemi, ya da her geçen gün içeriği boşaltılan eğitim sistemi olmadığını, özgür ve eşit bir dünya uğruna girişeceğimiz mücadele olduğunu biliyoruz. Sen de “gerçekçi ol”, bu pisliği devrim temizler!

Devrimci Liseliler Birliği


 
§