18 Mayıs 2018
Sayı: KB 2018/20

24 Haziran seçimleri ve işçi-emekçileri bekleyen yıkım
Sermayenin seçimlerden beklentileri
İktidar yolunda her şey mubah!
İsrail’in katliamlarına ‘tepki’ler ve gerçek dayanışma
“Tamam”ı sandık değil mücadele
Hasta tutsaklar yaşamak için açlık grevine gidiyor
Sendika bürokratlığından vekilliğe uzanan yol
TOMİS MYK Mayıs ayı toplantısı sonuçları
Seçim çare olmaz, bu düzen dikiş tutmaz
Burjuva parlamentosu ve burjuva düzen altında genel oy
ABD’nin İran nükleer anlaşmasından çekilmesi ve ötesi
Fransa’daki sınıf ve kitle hareketinde kritik bir sürece doğru
İsrail protestolara saldırdı: Onlarca Filistinli katledildi!
Gençlik seçimini yaptı
“Baskı ve tehditlere karşı mücadeleye devam!”
TAMAM ama sömürü çarkına TAMAM!
Mezarının üstünde bir dünya olacak, mutlak!*
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Mezarının üstünde bir dünya olacak, mutlak!*

 

Güney Amerika’dan, ABD’ye, Latin Amerika’ya; 1960’lı yıllar devrimci mayalanmanın olduğu, barikatların sokağı kaplayıp yolu açtığı** dönemlerdir.

ABD’de siyahilerin, ezilenlerin öfkesi, Fransa’da üniversite boykot ve işgalleri, Vietnam’da ulusal kurtuluş mücadelesi, Türkiye’de köylü işgalleri, fabrika grev ve direnişleri, üniversite eylemleri...

1960’lar aynı zamanda bu mayalanmanın ürünü olan, dönemin devrimci ruhunu ifaden eden genç kuşakların yetiştiği, şekillendiği, olgunlaştığı yıllardır.

Türkiye’nin ‘50’lerle birlikte hızlanan kapitalistleşme süreci ve bununla paralel bir şekilde ivmesi artan emperyalist bağımlılık; yoksulluğu ve sefaleti arttırır. Tabii bunlara karşı hoşnutsuzluğu da. Bu sürecin ürünü olarak Türkiye İşçi Partisi (TİP) doğar ve aydın, ilerici kesimleri çatısı altında toplar. TİP’in üniversitelere yansıması ise Fikir Klüpleri Federasyonları (FKF) olur. Gençliğin ilerici, sosyalist düşüncelere yönelik artan ilgisinin bir ürünü ve nedeni olarak pek çok üniversite ve bölümlerde FKF’ler açılmaya başlar.

Kapitalizmin arttırdığı çelişkiler, emperyalizme kölece bağımlılık buna karşı ‘68 devrimci hareketinin de zeminini oluşturmuştur. Düzen güçleri, Türkiye’nin NATO’ya girmesini protesto eden, Vietnam Kasabı Kommer’in arabasını yakan, ABD askerlerini taşıyan 6. Filo’nun İstanbul’a çıkışını engelleyen bir gençlikle karşı karşıyadır. Köylü işgallerinde, jandarma ile çatışmalarında, fabrika direniş ve grevlerinde, işçi yürüyüşlerinde aydın, ilerici üniversite gençliği pişmektedir. Deniz Gezmiş’ler, Mahir Çayan’lar, İbrahim Kaypakkaya’lar işte bu sürecin ürünü ve öncüsü olmuşlardır.

İbrahim Kaypakkaya

İbrahim Kaypakkaya, tüm servetleri birkaç inek ve koyundan ibaret yoksul bir ailenin çocuğu olarak 1949 yılında Çorum’da doğmuştur. İlk ve ortaokuldan sonra Hasanoğlan Öğretmen Okulu’na, buradan da İstanbul Çapa Yüksek Öğretmen Okulu ve İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’ne girer. Devrimci düşüncelerle üniversite yıllarında tanışır. 1967’de Çapa’da FKF şubesini kurar, aynı zamanda TİP’e üyedir.

İbrahim Kaypakkaya üniversiteki işgal ve boykotlarda, NATO’ya hayır eylemlerinde, 6. Filo çıkarmasında, köylü işgallerinde, fabrika grevlerindedir... İbrahim’in “ülkesini, halkını seven herkesin yapması gerekir” diyerek savunduğu bu eylemler, üniversite yönetimi tarafından “öğrencilik sıfatına yakışmayan” işler olarak görülüp üniversiteden uzaklaştırılma, yurttan atılma sebebi sayılır.

Keskinleşen sınıf mücadelesi sürerken soruşturmalar, uzaklaştırmalar, giderek artan baskı ve zorbalık, işgal ve direnişlere saldırılar, faşist beslemeler eliyle gerçekleştirilen katliamlar birbirini izlemektedir... TİP’te bir araya gelen gençlik ileriye doğru adım atmakta, TİP ise geride kalmaktadır. Gençliğin bu militan ve devrimci eğilimi burjuva sosyalizminden ‘71 kopuşunu hazırlamıştır. Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya ‘71 çıkışı olarak ifade edilen bu kopuşun öncülleridir. TİP, MDD ve YÖN gibi dönemin reformist, düzen içi sol akımlardan kopuş, bu öncüller şahsında THKO, THKP-C ve TKP-ML gibi devrimci örgütlerin doğumuna ebelik etmiştir. TKP-ML’nin kurucularından olan İbrahim Kaypakkaya, Çin Devrimi’nin etkisi ile köylülüğe dayalı devrim tezinin savunucusu olmuş, silahlı mücadeleyi esas almış ve bu bağlamda yoksul köylülük içerisinde çalışmaya yönelmiştir.

Dersim’de yoldaşlarıyla birlikte konumlandığı bir köy yerinde askerler tarafından yoldaşları ile birlikte kuşatılır İbrahim. Yaşanan çatışmada Ali Haydar Yıldız şehit düşer, İbrahim Kaypakkaya ise yaralı olarak kurtulur. Fakat, sonrasında köydeki ihbarcı bir öğretmen tarafından devlete teslim edilir. İbrahim Kaypakkaya yakalandığından itibaren türlü işkencelere maruz kalır, çıplak ayakla saatlerce kar üstünde yürütülür, ayak parmakları soğuktan düşer.

Sonrasında Diyarbakır Hapishanesine getirilir. İşkenceler burada da aralıksız devam eder. İbrahim ser verir, ama sır vermez düşmana. İşkencede direnme geleneğinin sarsılmaz bir temsilcisi olur. Yakalandığından ölümüne kadar ailesine gösterilmez. 16 Mayıs 1973 tarihinde hücresinden alınır, 18 Mayıs günü öldüğü duyurulur ve kayıtlara “intihar etti” olarak geçirilir. Cenazesini almaya gelen babasına ise bir torbanın içinde paramparça edilmiş bedeni verilir.

“Türkiye’nin geleceği çelikten yoğruluyor belki biz olmayacağız ama çelik aldığı suyu unutmayacak!”

Mahkum bir geçmişin savunucuları onu zindanlara atıp, işkencehanelerde katletseler de onda vücut bulan, onda savunulan sömürüsüz bir dünya özlemini yok edemediler, yok edemeyecekler. Çünkü çelik aldığı su ile büyümeye devam ediyor ve edecek, İbrahim’in mezarının üstünde bir dünya yükselecek!

* Mezarlarımızın üstünde bir dünya olacak! (Ethel Rosenberg - Oğullarıma Şiirler)

** Barikatlar sokağı kapar, yolu açar! (1968 sloganlarından)

 

 

 

 

Baskın, gözaltı ve tutuklama saldırıları

 

Dinci, gerici iktidarın baskın, gözaltı ve tutuklama saldırıları geride bıraktığımız hafta boyunca da devam etti..

Özgür Gündem Yazıişleri Müdürü ve imtiyaz sahibi tutuklandı

KHK ile kapatılan Özgür Gündem gazetesi Yazıişleri Müdürü Reyhan Çapan 10 Mayıs’ta Hopa’da GBT kontrolü sırasında gözaltına alındı. Ertesi gün Artvin Adliyesi’ne getirilen Çapan, çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı.

Çapan’ın yazıişleri müdürlüğü yaptığı dönemde hakkında açılan bir davada aldığı 1 yıl 3 aylık hapis cezasının kesinleşmesi tutuklamaya gerekçe yapıldı.

İpsala’da gözaltına alınan Özgür Gündem İmtiyaz Sahibi Kemal Sancılı da 2 gün süren gözaltının ardından 11 Mayıs’ta İpsala Adliye’sine getirildi. Mahkemeye çıkarılan Sancılı tutuklanarak Silivri Hapishanesi’ne gönderildi.

ESP’lilerin evlerine baskın

İstanbul’da 15 Mayıs gecesi Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) üyelerinin evleri basıldı. Bağcılar, Gazi ve 1 Mayıs Mahallesi’nde yapılan baskınlarda bazı evler talan edilirken, 7 kişi gözaltına alındı.

Barış Atay’a gözaltı

Barış Atay, Soma’da madenci tekmeleyen Yusuf Yerkel’in özür mesajının ardından Twitter’dan “Hepiniz ağlayarak özür dileyeceksiniz. O gün geldiğinde; affedeni, acıyanı, yargılamaktan vazgeçeni de unutmayacağız! Yok öyle ‘torunlarla emeklilik, hepimiz kardeşiz, kavga istemiyoruz’ falan. Her şey yeni başlıyor. Bu ülkeye, insanına yaptıklarınızın hesabını vereceksiniz” diye yazmıştı. Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, Atay’ın bu mesajı sonrası “Lütfen bu adama haddini bildiriniz!” başlıklı bir yazı kaleme almıştı. Hükümete yakın medya organlarında da Atay, bu mesajı sonrası hedef gösterilmişti. 15 Mayıs akşamı gözaltına alınarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürülen Atay, 16 Mayıs akşamı serbest bırakıldı.

Pınar Aydınlar tutuklandı

Sanatçı Pınar Aydınlar, 2015 yılında HDP milletvekili adayı olarak yaptığı bir konuşma gerekçe gösterilerek verilen 10 aylık hapis cezası nedeniyle tutuklandı.

15 Mayıs’ta Almanya’dan gelen Aydınlar, Atatürk Havalimanı’nda pasaportuna el konularak gözaltına alınmasının ardından Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi’ne götürüldü.

 
§