25 Mayıs 2018
Sayı: KB 2018/21

Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!
Sermaye, AKP ve tek adam rejimi
Seçim geçecek, sömürü devam edecek!
Çöküşe sürüklenen Türkiye ekonomisi ve seçimler
Saçılan vaatler, oluşturulan yanılsamalar
İİT zirvesinden yansıyan Kudüs demagojisi
Direnişteki Flormar işçileri: Ölmek var dönmek yok!
Sınıfa karşı sınıf mücadelesini büyüteceğiz, sömürüsüz bir dünyayı biz dokuyacağız!
İKMİB seçimleri üzerine...
Sınıf mücadelesi ve sendikalar üzerine değinmeler
MİB MYK Mayıs Ayı Toplantısı
Irak seçimleri üzerine
ABD ile AB arasında çıkar çatışması
Filistin Davası’nın riyakâr dostları
El Nakba’nın 70. yılında emperyalist/siyonist cephe saldırıyor!
Kadınlar mücadele ile özgürleşecek!
Nurhak şehitleri mücadelemizde yaşıyor!
Marx, Marksizm ve Marksizm’in güncelliği
Bizim adayımız...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Saçılan vaatler, oluşturulan yanılsamalar

 

Her seçim dönemi olduğu gibi erken seçimlerle içine girdiğimiz bu dönemde de televizyon ekranlarından, miting alanlarından, basın demeçlerinden vaatler saçılıyor…

Yok asgari ücret 2 bin küsur olacakmış, yok tüm işsizlere en az bin TL’den başlayan ücret bağlanacakmış. İhtiyaca kadar elektrik, su, doğalgaz ise ücretsiz…

Varlık fonu kapatılacak! 50 bin TL’ye kadar olan kredi borçlarının faizi sıfırlanıp yeniden yapılandırılacak! Çiftçiye daha fazla teşvik! Köprüler ücretsiz olacak!

24 Haziran’da gerçekleşecek erken seçimle birlikte iktidarını elinde tutmaya çalışan AKP gibi düzen muhalefeti de kolları sıvamış durumda. Yukarıdaki vaatlerin bir kısmı burjuva muhalefetten bir kısmı muhalefetin reformist kanadından. Hangisini hangisinin söylediği önemli değil.

İşçilerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin unutmaması gereken önemli bir nokta var. O da şudur ki, kriz içinde debelenen, yükselen dolar, avro değerleri, benzin fiyatları ile ekonominin ters yüz olduğu, batmak üzere olan bir ülke var ortada. Kim gelirse gelsin böyle bir ülkeyi teslim alacak. 2018’in ilk ayında Türkiye’yi değerlendiren Economist dergisi ne demişti Türkiye için; “Türkiye ekonomisinin yakıtı bitiyor!” Dünya bir ekonomik kriz içerisinde, Türkiye de krizden en çok etkilenen ülkelerden birisi. Uluslararası Finans Enstitüsü’nün incelemesine göre, Türkiye’nin 20 göstergeden 8’ine kırmızı alarm veren en kırılgan iki ülkeden biri olduğu ifade edildi.

Büyüdük de büyüdük diye övgülerle geçti koca bir yıl. Türkiye ekonomisi %11,1 büyüdü diye yaygara koparıldı. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, “ekonomimiz uçtu” dedi. İşçi ve emekçiler açısından alım gücünün düşmesini, ücretlere gelen en yüksek zammın bile iki günde elektriğe, suya, gıdaya vb. gelen zamlarla hiç olduğunu yaşadık. Demek ki işçi ve emekçiler için büyüyen bir ekonomi yok.

Kapitalizm var olduğu sürece krizin yok olması mümkün değildir. Kapitalizm var olduğu sürece kriz durumu hep vardır, sadece buhrana dönüşen sancılı süreçler dönem dönem yaşanmaktadır. “Kapitalizm dünya genelinde krizi yeniden ve yeniden üretmektedir. Kapitalist üretim tarzının temel çelişkisi, belirli dönemlerde kendisini krizlerle ortaya koymaktadır. Kapitalist devletlerin son dönemde sosyal yıkım saldırılarına hız vermesinin gerisinde, kapitalizmin bu yapısal sorunu yer almaktadır. Bir kez daha fatura işçi ve emekçilere kesilerek, kapitalizmin bu temel çelişkisi paspas altına itilmeye, kriz ötelenmeye çalışılmaktadır.” (Kızıl Bayrak, Krizi manipülasyonla yönetme çabası)

Kapitalizme dokunmadan, kapitalizme karşı mücadele etmeden krizin sonuçlarına karşı da tutarlı bir mücadele ortaya konamaz. Yama ile, boya ile kapitalizmin vahşiliğinin üstünün örtülecek bir yanı kalmamış durumda.

Seçim süreçleri burjuva partilerinin sahte vaatler yaydığı, hükümetin dün yaptıklarını unutturmaya çalıştığı, burjuva muhalefetin ise toplumu kendisine yedeklemek için varını yoğunu ortaya koyduğu dönemdir. Reformist sol ise seçimler dönemini yaşadığımız sömürü düzenini sağından solundan tutup da nasıl tamir edilebilir, biraz daha iyileştirmelerle yaşanabilir kapitalizmi nasıl yaratırız yanılsamasını topluma yayar bu süreçte. Son dönemde ise hepsinin odaklandığı şey AKP iktidarını alaşağı etmek! Ama bu olmazsa da en azından geriletmek.

Seçimler dönemi işçi ve emekçilerin, toplumun aslında her kesiminin politik tartışmalara en açık olduğu dönemdir. En çok siyaset konuştuğu, tartıştığı süreçlerdir. Neden böylesi politikaya açık, tartışmaya meyilli olduğu bir dönemi bu düzenin teşhiri ile değerlendirmeyelim? Neden bu sistemin çıkmazlarını anlatmayalım? Neden insanca yaşanabilir eşit ve özgür bir dünyayı anlatmayalım? Neden işçi ve emekçilerin sosyalist iktidarını kurma mücadelesini büyütmeyelim?

Z. İnanç


 
§