25 Mayıs 2018
Sayı: KB 2018/21

Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!
Sermaye, AKP ve tek adam rejimi
Seçim geçecek, sömürü devam edecek!
Çöküşe sürüklenen Türkiye ekonomisi ve seçimler
Saçılan vaatler, oluşturulan yanılsamalar
İİT zirvesinden yansıyan Kudüs demagojisi
Direnişteki Flormar işçileri: Ölmek var dönmek yok!
Sınıfa karşı sınıf mücadelesini büyüteceğiz, sömürüsüz bir dünyayı biz dokuyacağız!
İKMİB seçimleri üzerine...
Sınıf mücadelesi ve sendikalar üzerine değinmeler
MİB MYK Mayıs Ayı Toplantısı
Irak seçimleri üzerine
ABD ile AB arasında çıkar çatışması
Filistin Davası’nın riyakâr dostları
El Nakba’nın 70. yılında emperyalist/siyonist cephe saldırıyor!
Kadınlar mücadele ile özgürleşecek!
Nurhak şehitleri mücadelemizde yaşıyor!
Marx, Marksizm ve Marksizm’in güncelliği
Bizim adayımız...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İKMİB seçimleri üzerine...

Pastadan pay kapma yarışı ve İKMİB

 

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin (İKMİB) başkanlık seçimleri 16 Nisan tarihinde Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşti. Seçim süreci, petrokimya patronları arasındaki pastadan pay kapma çekişmesini de gözler önüne serdi.

İKMİB kimdir?

İKMİB, Türkiye’de patronların kurmuş olduğu sayısız örgütlenmelerden biridir. Yalnız, petrokimya sektörü denilince İstanbul özelinde önemli bir aktör olarak akla gelen ilk isimlerdendir. 1991’de kurulan ve şu an 6 binden fazla ihracatçıyı temsil eden İKMİB amacını; “firmalarının mesleki ahlak ve dayanışmasını korumak, ihracatı artırmak, ihraç ürünlerinin çeşitlendirilmesi ve ürünlere rekabet gücü kazandırılması için çalışmalarda bulunmak, üyelerinin menfaatlerini korumak, uluslararası arenada güçlü bağlantılar kurmak ve yeni pazarlara açılmak...” olarak tarif ediyor. Hedefi ise petrokimya sektörünün 2023 yılında 50 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirmesi…

Türkiye’de en çok ihracat yapan sektörler sıralamasında metal ve tekstil sektörlerinin ardından üçüncü sırada yer alan petrokimya sektörü milyar dolarlarla ihracat rakamlarını konuşuyor. Sektörün bu konumunun altını “gururla” çizen İKMİB; ihracat kapasitelerini yükselttiği firmalardan kestiği aidatlar ile sermaye devletinden aldığı teşviklerle elinde büyük bir sermaye tutan, kendi başına bir tekel konumunda.

Haliyle İKMİB başkanlık seçimleri sektörün ana gündemi iken sermaye devletinin de gündemine girdi. Ekonomi Bakanlığı şahsında seçimlere ilişkin yeni düzenlemeler dahi yapıldı. Adaylardan Yavuz Eroğlu’nun iddiasına göre İKMİB’de yer alan 26 sektör, alt sektörlere bölünerek 42’ye çıkarılacak böylece eski başkan tekrar aday olabilecekti. “Böl, parçala, yeniden başkan ol” projesi olarak lanse edilen bu iddialar Türkiye İhracatçılar Birliği (TİM) tarafından boşa düşürüldü. İKMİB bölünmezken, Ekonomi Bakanlığı da her iki tarafın da naylon üyelikler yapmaması için oy kullanma hakkını birliğe en az iki yıl üye olan ve toplamda 5 bin dolar ihracat yapmış olan firmalara tanıdı. Ayrıca bölünme karşısında olduklarını da açıkladı. Böylece, İKMİB seçimleri doğrudan sermaye devletinin denetimde gerçekleşmiş oldu.

Eski ve yeninin çarpışması mı, pay kapma yarışı mı?

Kendisi de üç dönemdir PAGEV koltuğunda oturan Yavuz Eroğlu, İKMİB seçimlerine aday olurken “12 yıldır koltuktan kalkamıyor” dediği eski yönetime adeta “savaş” açtı. Yeni ile eskinin çarpışması olarak yansıtılan bu yarışta eski yönetimin adayının kukla aday olmakla suçlanmasından, İKMİB’e demokrasi getirileceği vaadine kadar AKP iktidarının argümanlarının kopyası bir propagandayla seçimlere giren Eroğlu, şahsını da parlatmayı ihmal etmedi. Burada önemli nokta; Eroğlu’nun da karşısındaki rakibi Pelister’in de birbirlerini karalarken petrokimya sektörünün patronlarının ihtiyaç ve taleplerine gözlerini kapamamaları oldu. Seçimler boyunca her iki tarafın da projeleri bolca gündemde yer aldı.

Eroğlu, astronomik aidatlara son vermek, israfları durdurmak gibi eski yönetime yüklenen projelerin yanında fuarlar açmak, fuarlara katılımın önündeki engelleri kaldırmaktan da bahsetti. Devletin fuarlara katılım için verdiği teşvikleri az bulmuş olacak ki, teşviklerin artırılması için Ankara’da İKMİB ofisi açmayı dahi projelerine kattı.

Eski yönetimin aday gösterdiği Adil Pelister’in öne çıkardığı söylem ise ihracatçılar sıralamasında üçüncü sırada olan petrokimya sektörünü ikinci sıraya çıkarmak oldu. Eski başkana yapılan güzellemeler eşliğinde sürdürdüğü yarışta vaadi daha fazla ihracat, yani daha fazla para idi.

Her iki aktör de patronların yaşadığı sorunları gündeme getirirken kapitalizmin ikiyüzlü oy avcılığı rolünü oynadılar. Ortaya saçılan projeler, vaatler, hedef ihracat rakamları… Bunlara paralel olarak yapılan suçlamalar vb…

Bu açıdan eski ve yeninin kapışması değil, pastadan pay kapmanın yarışı yapıldı. Her iki aday da devasa sermayenin üzerine kurulu koltuğa kendilerini atmak için canla başla çalıştı. Bu yarışta petrokimya patronlarının “sorunları” da gündeme gelmiş oldu. Buna göre petrokimya patronlarının derdi daha fazla ihracat yapmak için daha fazla teşvik almak!

Peki petrokimya işçileri?

Pelister’in kazanarak başkan olduğu seçimler boyunca elbette petrokimya sektörünün işçilerini ilgilendiren sorunlar konuşulmadı. Örneğin meslek hastalıkları hastanelerinin açılması, var olan iki hastanenin geliştirilmesi patronların gündeminde değildi. İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin arttırılması, çevre kirliliğine son verecek projeler gibi başlıklar da patronların ilgi alanları değildi. Çalışma koşullarının iyileştirilmesi, sektörde sendikasız fabrikanın kalmaması gibi, işçilerin insanca yaşamaya yetecek ücretler alması da patronların derdi değildi.

Bir kez daha gördük ki, işçinin yaşamı ve geleceği değil, daha fazla teşvik ve daha fazla para patronların isteği. İKMİB seçim vaatleri ve seçim yarışı bu gerçeğin altını çizerken sermaye devleti de yaptığı müdahalelerle tarafını net bir biçimde göstermiş oldu.

Perokimya işçileri için ne İKMİB seçimlerinin sonucu ne de onların rezil yarışları önemlidir. Yalnız, petrokimya işçileri her vesileyle olduğu gibi İKMİB seçimleri ile de dostunu düşmanını görmelidir. Petrokimya işçilerinin birliği para üzerine kurulan bir koltuk değil, kardeşleşmenin zeminini düzleyen, hak arama mücadelesi ile yoğrulmuş, tüm sınıfsal çıkarları et ve tırnak gibi kenetlenmiş olan işçilerin birliğidir. Bu birlikte para değil, mücadelenin kendisidir ana tema. Ve petrokimya işçileri ancak kendi birliğine sahip çıkarak başlarındaki kan emicilere ve onların sözde birliklerine karşı koyabilir.

Petrokimya İşçileri Birliği

 

 

 

 

Madenci yakınlarına “iş cinayeti tarihi” kısıtlaması

 

Çalışma Bakanlığı, madenlerde gerçekleşen iş cinayetleri sonucu yaşamını yitiren işçilerin yakınlarının kamuda sürekli işçi olarak çalıştırılmasına dönük yaptığı düzenlemede, yakının 10 Haziran 2003-13 Mayıs 2014 tarihleri arasında yaşamını yitirmesi şartını koydu.

Öte yandan bu kapsamda işe alınma sırasında da birtakım kısıtlamalar getirildi. Buna göre, başvuru yapılırken hak sahibi eş veya diğer çocukların bu haktan feragat ettiğine ilişkin beyan alınacak.

Ayrıca bakıma muhtaç engelliler, memur, sözleşmeli veya işçi olarak çalışanlar ile emekli aylığı alanlar ve 45 yaş üstündekiler bu haktan yararlanamayacak.

 
§