25 Mayıs 2018
Sayı: KB 2018/21

Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!
Sermaye, AKP ve tek adam rejimi
Seçim geçecek, sömürü devam edecek!
Çöküşe sürüklenen Türkiye ekonomisi ve seçimler
Saçılan vaatler, oluşturulan yanılsamalar
İİT zirvesinden yansıyan Kudüs demagojisi
Direnişteki Flormar işçileri: Ölmek var dönmek yok!
Sınıfa karşı sınıf mücadelesini büyüteceğiz, sömürüsüz bir dünyayı biz dokuyacağız!
İKMİB seçimleri üzerine...
Sınıf mücadelesi ve sendikalar üzerine değinmeler
MİB MYK Mayıs Ayı Toplantısı
Irak seçimleri üzerine
ABD ile AB arasında çıkar çatışması
Filistin Davası’nın riyakâr dostları
El Nakba’nın 70. yılında emperyalist/siyonist cephe saldırıyor!
Kadınlar mücadele ile özgürleşecek!
Nurhak şehitleri mücadelemizde yaşıyor!
Marx, Marksizm ve Marksizm’in güncelliği
Bizim adayımız...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Bizim adayımız...

 

Kapitalizmin bireycilik virüsü girmişti ama henüz hakim olamamıştı sokağa. Kentin dışında bir mahallenin biraz daha dışında iki katlı gecekonduların ötesine geçmemiş evlerden oluşuyordu sokak. Otuz, kırk yıl öncesi gibi paylaşım yoktu sokakta. Fakat komşuluk ilişkileri hâlâ vardı. Bir anlamda harcı yoksulluk olan fanus onları bireycilik virüsünden nispeten korumuş, komşuluk ilişkileri hâlâ sürüyordu.

Her seçim döneminde sokaktaki tek kahvehane bir tür seçim meydanı gibi olurdu. Kahveye gelenlerin hepsi emekçiydi. Bu kimlik onları bir arada tutup geri kalan her şeyi teferruat haline getiriyordu. Başka yerde kanlı bıçaklı olunacak bir tartışma burada gerginlik nedeni olmanın ötesine geçmiyordu.

Musa şakacı bir tipti. Sorusunu eğip bükmeden bodoslamasına sorar ama kimse kırılmazdı onun sorusuna. Muammer’e sordu.

“Muammer sizin adayınız kim?”

“Bizim adayımız mı? Söyleyeyim: Devrim ve sosyalizm.”

“Sizin adayın 24 Haziran’da kazanma olasılığı var mı Muammer?”

“Doğrusu bu ya tarih veremiyorum. Biz emekçiler gerçekten kazanmak isteyip örgütlendiğimizde 24 değil 22 Haziran’da bile kazanabilir. Hayali bırakıp gerçekçi olursak kazanmak belki yıllar sonra olacak, ama mutlaka olacak. Devrim, sosyalizm açısından 24 Haziran’la sınırlı bir şey söyleyemiyorum. Yine de şunu çok net söylüyorum, devrim ve sosyalizm dışında kim kazanırsa kazansın, bu kahvedeki herkes kaybetmiş olacak.”

Cılız “yok ya, olur mu öyle şey” mırıldanmaların arasında Şeyhmus dayının sesi net çıktı ve kendini dinletti.

“Ben bu sokağa ilk ev yapanlardan biriyim. Kimileri bana yaşlı diyor. Velhasılı sizden biraz daha çok yaşadım. Hiçbiriniz bilmezsiniz ama ben Demirel, Ecevit dönemlerini yaşadım. Bu ikisinden hangisi başbakan olsa, içimizden birileri ‘kazandık’ diyerek sevinirdi. Değişen hiçbir şey olmuyordu. Sonra darbe oldu. Yine ‘kazandık’ diye sevinen oldu içimizden. Halbuki 12 Eylül sabahı hepimiz kaybetmişiz.

Sonra Özal kazandı. Yine sevinenler oldu. Hakkat Özal döneminde bizim ulaşamadığımız bolluk oldu. Dün yok olan pek çok şey bol bol vardı ama biz alamıyorduk. Anlayacağınız çocuklar hep ‘kazandık’ diye sevinenlerimiz oldu ama hep kaybettik. Muammer doğru söylüyor.”

Cumhur İttifakı kazansın bak o zaman nasıl kazanacağız gör Şeyhmus dayı.” Bu cümleyi kuran Selim’di. Selim MHP’liydi. Musa hemen bodoslamasına lafa girdi.

“Ulan düne kadar bizden çok veryansın ediyordun Erdoğan’a, şimdi kalkmış o kazandığında biz kazanacağız diyorsun. Ne belkemiksiz biriymişsin!” Selim bir şey diyemedi. Rıfat girdi söze.

“Doğruyu şimdi gördü. Bakın millet ittifakı kim? Karamollaoğlu, dün çoğunuz buna Madımak katillerinden biri diyordu. Şimdi kurtarıcı mı oldu? Akşener, ya ona yine katil diyordunuz. Ama şimdi kurtarıcı. Selim’e belkemiksiz diyorsunuz, peki dün katil dediklerinize siz sarılırken belkemikli mi oluyorsunuz?” Birkaç saniye süren sessizliği Musa bozdu.

“Rıfat doğru diyorsun ama biz millet ittifakını CHP için destekliyoruz.”

“İyi de CHP katillerle ittifak kurduğunda ne farkı kalır onun katillerden. Katillerin baraj sorunu kalmadı şimdi ama HDP’nin var” dedi Ali.

“İyi de Ali” diye söze girdi Muammer ve devam etti. “Şimdi CHP’yi katillerle ittifak kurdu diye mi eleştiriyorsun. Söyler misin CHP HDP’yle ne zaman ittifak kurdu? HDP milletvekillerini AKP hapse atmak istedi. CHP itiraz etmek bir yana, destek verdi AKP’ye. Kürt illerinde o kadar insan öldürüldü. CHP bir iki milletvekiliyle değil parti olarak ne zaman ses çıkardı bu katliamlara? Yani CHP’nin diğerlerinden hiç farkı yok. Bu durumda niye HDP’yle ittifaka girmedi diye sormak bile tuhaf.”

“Baraj sorununu ortadan kaldırmak için dedim.”

“Meclis sadece ‘demokrasi’ tülü. 24 Haziran’dan sonra bu tül kalkacak. Meclis noter olacak. Yine de meclise girmenin hiç önemi yok demiyorum. Kürsü olarak yine önemi var. Ama önemi bu denli azalmışken meclise girmeyi zorlaştırdı diye CHP’yi eleştirmek çok anlamlı değil. CHP kendi programına uygun olanı yaptı.

HDP’nin seçim programını, vaatlerini okudum. Bu arkadaşlar söylediklerini inanarak söylüyorlarsa kendilerini kandırıyor diye düşündüm. Asgari ücreti tek başına Erdoğan mı belirliyor, yoksa iktidardaki patronlar mı? Yani Erdoğan kalksa asgari ücret 2500 olsun dese patronlar buna izin verecek mi?” Yalnız Ali değil kahvehanedeki herkes neredeyse koro halinde “Asla” dedi.

“Sadece asgari ücretin bile insanca yaşamaya yeter bir ücret haline gelmesi bile büyük mücadeleler gerektiriyor. Meclisteki kürsüyü de bu temelde kullanırsan önemli. Devrim dışında şimdi noterden farksızlaşan meclisi umut gibi sunmak, çok tehlikeli. 7 Haziran’da umut diye sunulan meclis sonrasında Kürt halkı için katliamın merkez üssü haline geldi. Bu yetmez gibi meclise giren milletvekilleri tutuklandı.”

“Buna nasıl son verilecek peki?”

“Hele bundan sonra mecliste son verilebileceğini düşünmek ham hayal. Sokakta son verilecek. Meclisteki kürsüyü sokağı hareketlendirmede kullandığın oranda işlevsel kılabilirsin. Yoksa orası halkın umutlarını yutan bir batak. Başka bir şey değil.” Musa girdi araya yine.

“Ya Muammer en çok lafı yine size daha yakın olana söyledin. Diğerlerine bir şey söylemedin.”

“Diğerleri için benim bir şey söylememe gerek kalmadı. Ama meclisin umut gibi görülmesini, gösterilmesini çok daha tehlikeli buluyorum. Evet devrim ve sosyalizm bugün uzak bir hayal gibi görünüyor. Ama bizim tek gerçek umudumuz bu. Kendi yaratacağımız umut.

Bakın şu okulun oradaki üst geçidi belediye yaptı. Ama biz eylem yapıp hep birlikte sokağa dökülmeseydik her seçim döneminde üst geçit vaadi dinliyor olurduk. Yani üst geçidi biz yaptık sayılır. Doğru mu?

Yine kahveden koro halinde yanıt yükseldi.

“Doğru.”

H. Ortakçı

 

 

 

 

AP 24 Haziran’da gözlemci göndermeyecek

 

Avrupa Parlamentosu (AP) 24 Haziran seçimlerinde Türkiye’ye gözlemci göndermeme kararı aldı.

AP’nin Demokrasi Destek ve Seçim Koordinasyonu Grubu Eş Başkanları David McAllister ve Linda McAvan 23 Mayıs günü ortak bir açıklama yaparak “AP, Türkiye’de yapılacak (24 Haziran) seçim sürecini denetlemeyecek, süreç ve seçim sonuçları hakkında yorum yapmayacak” dediler.

Herhangi bir AP üyesinin değerlendirme yapmasının AP’yi bağlamayacağı da açıklamada yer aldı.

 
§