25 Mayıs 2018
Sayı: KB 2018/21

Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!
Sermaye, AKP ve tek adam rejimi
Seçim geçecek, sömürü devam edecek!
Çöküşe sürüklenen Türkiye ekonomisi ve seçimler
Saçılan vaatler, oluşturulan yanılsamalar
İİT zirvesinden yansıyan Kudüs demagojisi
Direnişteki Flormar işçileri: Ölmek var dönmek yok!
Sınıfa karşı sınıf mücadelesini büyüteceğiz, sömürüsüz bir dünyayı biz dokuyacağız!
İKMİB seçimleri üzerine...
Sınıf mücadelesi ve sendikalar üzerine değinmeler
MİB MYK Mayıs Ayı Toplantısı
Irak seçimleri üzerine
ABD ile AB arasında çıkar çatışması
Filistin Davası’nın riyakâr dostları
El Nakba’nın 70. yılında emperyalist/siyonist cephe saldırıyor!
Kadınlar mücadele ile özgürleşecek!
Nurhak şehitleri mücadelemizde yaşıyor!
Marx, Marksizm ve Marksizm’in güncelliği
Bizim adayımız...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Filistin Davası’nın riyakâr dostları

 

ABD Büyükelçiliği’nin Kudüs’e taşınmasına Filistin halkının haklı tepkisi ırkçı-siyonist İsrail devleti tarafından yeni bir katliamla yanıtlandı. 60’dan fazla Filistinli katledildi, 3 bine yakın insan da yaralandı. Tüm bunların Filistinlilerin ‘Büyük Felaket’, ‘Nakba’ olarak andıkları İsrail’in kuruluşunun 70. yıldönümünde yaşanmış olması da kuşkusuz bir tesadüf değildi.

Bu vahşi katliama dünyanın çeşitli yerlerinden emekçi halkların tepkileri oldu. Ancak “Filistin davası öncelikle Müslümanların kırmızı çizgisidir” diyerek Filistin halkının yıllardır yaşadığı zulmü istismar eden gerici Arap devletlerinden her zaman olduğu gibi göstermelik laflar dışında bir icraat görülmedi.

Türkiye’nin yaptığı gibi, gerici Arap rejimleri de iç politika malzemesi olarak Filistin davasına sahip çıkıyor görüntüsünü sürdürmek zorunda oldukları için, siyonizme karşıtlık üzerinden ikiyüzlü açıklamalar yapmaktan kaçınmadılar. Ancak esas iş ekonomik, siyasi ve askeri alanlarda süren ilişkilere ya da bölgeye yönelik hegemonik hesaplara geldiğinde Filistin Davası onlar için önem derecesini yitiriyor.

57 üye ülkesi bulunan ve “İslam dünyasının ortak sesi” olarak anılan İslam İşbirliği Teşkilatı’nın acil koduyla İstanbul’da yapılan “Kudüs Zirvesi”nde de bu ikiyüzlü tutum ortaya çıktı. ABD ve İsrail’in ‘sert’ sözlerle kınanması ve “uluslararası toplumun” sorumluluğa çağrılmasından başka elle tutulur bir sonuç çıkmadı. Bir kez daha Erdoğan ve zirveye katılan diğerleri ortak bir fiili yaptırım kararı almaktan uzak söylemleriyle her zamanki bildik tutumu gösterdiler. Kaldı ki ABD’nin bu planı ilk gündeme geldiği zaman da benzer şekilde kınamışlar ancak hiçbir somut adım atmamışlardı. Aynı şey Türk devleti için de geçerlidir. ABD’nin bu planı çok önceden bilinmesine rağmen bilinçli bir suskunluk sergilenmiştir.

Kuşkusuz ne Türk sermaye devletinden ne gerici Arap devletlerinden ne de emperyalist ülkelerden Filistin Davası ile ilgili samimi bir yaklaşım beklemek ölüden gözyaşı beklemekle eşdeğerdir. Hepsi Ortadoğu’ya yönelik kirli emperyalist planlar gereği girilen ve duruma göre hızla değişebilen ilişkiler içerisindedir. Ekonomik çıkar ve siyasi rantın öncelikleri Filistin halkının acılarını politik malzemeden öteye götürmemektedir.

Hele Suudi Arabistan, BAE ve Mısır gibi gerici rejimler açısından “ortak bir tavır”dan bahsetmenin ABD ve İsrail ile girdikleri “normalleşme” sürecinde zaten hiçbir karşılığı ve anlamı yoktur. Bu sürecin kodu, bölgede ABD-İsrail’in İran karşıtı politikalarıyla uyumluluktur. 1995’te çıkarılan “Büyük Elçilik Yasası” ile ABD’nin Kudüs’e büyükelçilik açma kararının şimdilerde uygulanıyor olmasına vesile olan da bu “uyumlu” ortam ve ABD emperyalizminin Ortadoğu için düşündüğü yeni kirli ve kanlı planlardır.

ABD emperyalizminin Ortadoğu planlarının bu evresinde İsrail ile birlikte İran karşıtlığı üzerinden gerici Arap rejimleriyle kurulan “ittifaklar” söz konusudur. İran’ın İslam İşbirliği Teşkilatı zirvesinde İslam ülkelerine ABD ile ticari bağları gözden geçirmelerini ve İsrail ile tamamen kesmelerini önermesinin gerisinde de bu konjonktür vardır. İran bir politik hamle olarak bunu önermektedir.

Özetle, Filistin halkının yaşadığı katliamlar ve yaşadığı tarihsel haksızlık bölge devletlerinin derdinde değildir. Filistin sorununa yönelik ne bir çözümleri ne de niyetleri vardır, olamaz da.

Çözüm emperyalist politikaların acı faturasını ödeyen ezilen halkların birleşik mücadelesi ve dayanışması ile gelecektir. Çözümün yolu Ortadoğu’da emperyalizme, siyonizme, gericiliğe karşı direnişin büyütülmesinden geçmektedir.

 

 

 

 

Fransa’da hak gasplarına karşı on binler sokağa çıktı

 

Sosyal saldırı politikalarına karşı haftalardır eylemde olan kamu emekçileri ve öğrencilerin öfkesi sürüyor.

22 Mayıs’ta demiryolu, havayolu, eğitim, sağlık, postane, enerji, itfaiye, temizlik, basın-yayın gibi birçok alanda çalışan kamu emekçileri başta başkent Paris olmak üzere Fransa’nın birçok yerinde sokaklara çıktı. CGT, CFDT, CFTC,CFE- CGC, FA-FP, FO, FSU, SOLIDAIRES ve UNSA sendikalarının çağrısı ile gerçekleşen eylemlere öğrenci sendikaları da destek verdi. Fransa genelinde 130 noktada eylemler düzenlendi. Eylemlere on binlerce işçi, emekçi ve gencin katıldığı açıklandı.

Paris’te bölgesel olarak gerçekleşen eylem için Republique Meydanı’ndan Nation Meydanı’na yürüyüş gerçekleştirildi. Sendika kortejlerinin en önünde her zamanki gibi, sayıları binleri bulan gençler vardı. Sömürgeci sermaye devleti tarafından geleceği gasp edilmek istenen genç kitle kapitalizme, faşizme karşı kin ve öfke yüklü sloganların yanı sıra “genel grev, genel direniş” sloganlarını haykırdı. İşçi, emekçi ve gençlerin ortak çıkarlarına değinip birlikte mücadele çağrısı yapıyordu.

Sendika kortejlerinde taşınan pankart ve dövizlerle haykırılan sloganlarda işçi ve emekçilerin çıkarlarının öğrencilerle ortak olduğu ön plana çıkıyordu.

Paris ve banliyölerinden birçok üniversiteden pankartlarla kitlesel katılımın dikkat çektiği eylemde, reformlarla üniversitelerin işçi ve emekçi çocuklarına kapatılmak istenmesi teşhir edildi.

Kamu emekçilerinin kortejlerinden ise herkese iş, 32 saat çalışma haftası, 1800 avro asgari ücret, emeklilik yaşının düşürülmesi, patronlara yönelik sosyal sigortalar ve vergideki indirimlerin ve adaletsizliğin kaldırılması talepleri vardı.

Yaklaşık 2 saat süren yürüyüş boyunca yer yer polisle gençler arasında çatışmalar yaşanırken onlarca kişi gözaltına alındı.

Yürüyüşe yaklaşık 50 bin emekçi ve öğrencinin katıldığı açıklandı.

 

 

 

 

Venezuela’da seçimi Maduro kazandı

 

Venezuela’da 20 Mayıs’ta yapılan seçimlere ilişkin ilk sonuçlar açıklandı.

İlk bilgilere göre, yaklaşık yüzde 46 katılımın olduğu seçimlerde Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro 5,8 milyon oy aldı. Maduro yüzde 67,7 oy alarak seçimleri kazandı.

Seçim öncesinde parlatılan “muhalif” Henri Falcón ise 1,8 milyon ile oyların yüzde 21,2’sini aldı.

Sandıkların kapanmasından kısa bir süre sonra Falcón ve ABD yanlıları seçimlere hile karıştırıldığını öne sürerken, ABD Başkanı Donald Trump da seçim sonuçlarını hiçbir şekilde tanımayacağını açıkladı.

 
§