6 Temmuz 2018
Sayı: KB 2018/26

Tek adam rejimi krizlerle başladı
Seçimler, demokrasi ve düzen muhalefeti
“Köpekbalığı uçar mı?”
İşçi sınıfıyla yola devam!
Çocuğa yönelik şiddet ve cinsel istismar düzeni
Zorlu dönemde zorlu bir yürüyüş bekliyor
Yıllık enflasyon Haziran’da rekor kırdı: Yüzde 15’i geçti!
Hak gasplarına, işten atmaya karşı grev ve direnişler sürüyor
Mata Otomotiv’de sendika işbirliğiyle öncü işçiler atıldı
“Yaşananlar işçi demokrasisinin önemini gösteriyor!”
Tarihsel temelleriyle Türkiye’de dinsel gericilik - H. Fırat
Almanya’da “Yeni Polis Yasası”
Ortadoğu’da emperyalist yıkım
Son AB zirvesi: Mültecilere karşı yeni saldırı dalgası
Emperyalist kapitalizm ve mülteci sorunu
İran’a emperyalist kuşatmanın bedelini emekçiler ödüyor
Son dönemin halk hareketleri üzerine
Haziran ayında 39 kadın öldürüldü
Emekçilerin sesi, ışığı, yumruğu: Rıfat Ilgaz!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Almanya’da “Yeni Polis Yasası”

 

Daha geçtiğimiz ay, Avrupa Parlamentosu’nda barışın, demokrasinin ve refahın koruyucusu, dünyada benzersiz bir demokratik model olarak tanımlanan Avrupa Birliği art arda daha ağır polis devleti uygulamalarını gündeme getiriyor.

İspanya’da yasa değişikliği ile yeni bir polis gücü oluşturma ve bu gücün dokunulmazlık ve geniş yetkilerle donatılması kararı alınmışken, Fransa’da olağanüstü hali kalıcılaştıran terörle mücadele yasaları çıkarıldı.

Sırada Almanya var

İstatistik Dairesi’nin geçtiğimiz haftalarda açıklanan verilerine göre, 2017 yılında Almanya’da kriminal olaylar 1992 yılındaki düzeye indi. Buna rağmen birçok eyalet hükümeti, polis yasasını sertleştirerek, Almanya’da daha ağır polis devleti uygulamalarını devreye sokmayı ve insanları kontrol altına almayı hedefliyor.

Geçtiğimiz ay Bavyera eyaletinde büyük tepkilere rağmen polisi 2. Emperyalist Paylaşım Savaşı’ndan bu yana hiç olmadığı kadar sert yetkilerle donatan yeni polis yasası, gerici Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) partisinin oyları ile eyalet parlamentosundan geçti. Yeni polis yasası kişisel özgürlük haklarını bugüne değin hiç olmadığı kadar kısıtlıyor.

Polise geniş yetkiler veren bu yasa Bavyera’nın ardından Kuzey Ren Vesfalya (NRW) ve Saksonya eyaletlerinde de gündemde.

Yeni polis yasası ile anayasal haklara mahkeme kararı olmadan müdahale hakkı tanıyor. Polise “tehlike tehdidi” durumlarında daha erken müdahale etme yetkisi veriliyor. Buna göre polisler “somut bir tehdidi” beklemeden “tehlike tehdidi” durumunda müdahale edebilecek.

Hiçbir somut şüphe olmadan da suç işlememiş ama suç işleyeceğinden yola çıkılarak kişiler ve arabaları aranabilecek, telefonları dinlenebilecek, yazışmaları okunabilecek, başka adreslere gönderilebilecek. Bilgisayarlarına online kaydedilmiş veriler konabilecek, değiştirilebilecek, silinebilecek.

Sadece bir tehdit şüphesi üzerine bile kişilerden saç, göz, deri vb.nden DNA örneği alınabilecek, soruşturma kapsamında kullanılabilecek.

Şimdiye değin 48 saat olan gözaltı süresi uzatılacak. 12 saat olan kimlik tespit süresi 7 güne çıkarılacak. Yeni yasa ile polise, hiçbir delile dayanmadan bir aya kadar gözaltında tutma ya da ev hapsi verme hakkı tanınıyor. Ayrıca şüpheli kişilerin, başka bir yere gitmesi, yurtdışına çıkması ve başkalarıyla görüşmesi de yasaklanabilecek. Bunun için elektronik kelepçe dahi takılabilecek.

Yeni yasa ile Bavyera polisinin üniformalara yerleştirilen vücut kamerasını kullanma kapsamı da genişletildi. Polisin, mahkeme kararı olmadan evlerde de vücut kamerası kullanma hakkı bulunuyor.

Yeni yasa ile kamuya açık alanlara daha fazla kamera yerleştirilecek. Ayrıca polisin silah kataloğuna elektroşok tabancalar da eklendi.

NRW eyaletinde hazırlanan ve 7 Haziran’da mecliste görüşülmeye başlanacak yeni yasa tasarısı da benzer içeriğe sahip. “Terör tehlikesine karşı” polise daha fazla yetki verilmesini öngören yasa tasarısının 16 Temmuz’da meclisten geçirilmesi ve sonbaharda yürürlüğe girmesi planlanıyor.

NRW’nin yeni polis yasası tasarısında polise istihbarat örgütünün yetkileri veriliyor. Yasanın çıkması halinde sadece şüpheye dayalı önlem ve tutuklamalar dahi legalleştirilecek. Bu yasa demokratik özgürlüklere yönelik kapsamlı bir saldırıdır. Yasa çerçevesinde sadece şüphe duyulması kişilerin gözaltına alınması veya tutuklanmaları için yeterli sayılabilmektedir.

Yeni yasa ile polis ‘tehlikeyi önlemek için’ bir bölgede herkesi durdurup kimlik kontrolü yapma hakkına sahip. Şüpheye gerek duyulmadan yapılan bu kimlik tespitleri ve aramalar polisin ayrımcılık yapma riskini arttırıyor.

Yine tasarıya göre, özgürlükleri kısıtlayan süre 48 saatten “tehlike tehdidi” tahminine bağlı olarak bir aya kadar uzatılabiliyor. Kanıt, avukat ve hakim kararı olmadan insanlar tehlikeli görülerek veya bir kişinin herhangi bir zaman belli bir suçu işleyeceğinden yola çıkılarak gözaltına alınabilecek olması özgürlüklerinin kısıtlanması ve en temel haklara karşı bir saldırıdır. Polis ayrıca tehlikeli olduğunu tahmin ettiği insanların belli kişilerle ilişkisini, belli bir yere gitmesini de yasaklayabiliyor.

Temel haklara ve özgürlüklere bir saldırı niteliğinde olan bu yasa herkesi etkiliyor. Yasadan en çok faaliyet yürüten devrimci örgütler etkilenecektir. Ve elbette göçmenler ve sığınmacılar da…

Fakat uzun vadede yasanın asıl hedefinde son yıllarda yeniden canlanan, kitleselleşen, yaygın ve kitlesel grevleriyle sermayeyi zora sokan işçi hareketi bulunuyor. Polis devleti uygulamaları, burjuvazinin işçi sınıfının yükselecek olası mücadelesine karşı şimdiden en vahşi biçimi ile hazırlanmakta olduğunu gösteriyor.

Bu adımlar, önümüzdeki döneme sert sınıf savaşımlarının ve polis devletinin baskısına karşı yükselen mücadelelerin damga vuracağına işaret ediyor.

 

 

 

 

Yeni polis yasası protesto edildi

 

Almanya’da gündemde olan yeni polis yasasına karşı Bielefeld kentinde binlerce kişinin katıldığı protesto gösterisi yapıldı.

30 Haziran öğle saatlerinde Bielefeld merkez istasyonunda başlayan eylem, yerli gruplardan DKP Gençliği (SDAJ), Antifa Bielefeld ve Sol Parti Gençlik (Solid) tarafından bir birlik oluşturarak organize edildi.

Yanı sıra Avrupa DGB (Revolutionärer Jugendbund), Rebell, Sol Parti ve çeşitli otonom Antifa grupları eyleme katıldılar.

Göçmen işçi örgütlerden BİR-KAR, DİDF ve NAV-DEM de bayrak ve flamaları ile eylemde yer aldılar. Yine eyleme katılan Arminia Bielefeld taraftarları ise coşkulu sloganları ile eyleme ayrı bir renk kattılar.

Hayır! Dayatılan polis yasasına hayır!” şiarıyla yapılan eylemde, gençlik korteji tarafından, “Tüm gençlik polis yasasından nefret ediyor!”, “Eğitime evet-savaşa hayır!” sloganları oldukça sık atıldı. Öte yandan çarşı merkezinde dıştan izleyen insanların duyarlılığı da dikkat çekiciydi.

Kesselbrink Meydanı’nda biten yürüyüş, 7 Temmuz’da Düsseldorf’ta gerçekleşecek ana eyleme bir ön çağrı niteliği taşıyordu.