28 Eylül 2018
Sayı: KB 2018/36

Kriz sizin, mücadele bizim işimiz!
Sınıfa karşı sınıf mücadelesini büyütelim!
Sermayenin “Yeni Saldırı Programı”
YEP: Krizi emekçilere fatura etme programı
EMİS krizin faturasını işçiye kesmek istiyor
Fabrikalarda işten atma ve ücretsiz izin!
Patronlardan kriz fırsatçılığı
Patronlar devlet korumasında, taleplerimiz karşılanmadı!
Greif davası bilgilendirme toplantısına çağrı
EİB Genişletilmiş Yürütmesi toplandı
Düzenin krizi ve devrimci sınıf alternatifi
Krizdeki sistemin işlevsiz örgütü
Küresel ısınma; buzullarda erime, kuraklık ve sıcaklıklarda değişim!
İlmek ilmek örülen bir fabrika deneyimi
AKP’nin öğrenci yerleştirme kaosuna çözümü mesleki eğitimi güçlendirmek
Patronlar bu kriz sizin, bedelini ödeyin!
“Kurtuluşumuz örgütlenmemize bağlı!”
Hapishanelerde işkence itirafı
Yargının bağımsızlığı?
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sermayenin “Yeni Saldırı Programı”

 

Sermaye sınıfının işçileri ve emekçileri sömürerek elde ettiği hazinesinin ve maliyesinin işlerine bakan Berat Albayrak, “Yeni Ekonomi Programı”nı açıkladı. Bu yeni saldırı programıyla işçi ve emekçiler açıktan tehdit edilmektedir. En belirgin saldırı kıdem tazminatının gasp planı olurken, Bireysel Emeklilik Sigortası’nın zorunluluk süresinin uzatılması, çalışma yaşamında kuralsız esnek çalışma sisteminin yaygınlaştırılması gibi başlıklar da dikkat çekiyor.

İşçi sınıfının kazanılmış haklarının gasp edildiği, buna uygun sermaye programlarının hayata geçtiği zamanlar hep olağanüstü dönemler olmuştur. 24 Ocak Kararları için 12 Eylül askeri faşist darbesine ihtiyaç duyulması, 5 Nisan Paketi’nin 90’lı yıllarda baskı ve devlet terörünün arttığı bir zamanda hayata geçirilmesi gibi... Sermaye sınıfının saldırı programlarının böylesi zamanlarda hayata geçirilmesi bu işin uygulayıcıları olan hükümetler için artık ezbere yapılan bir tekrardan ibarettir. Onlara sadece buna uygun bir siyasi atmosfer hazırlamak kalmaktadır. Görüldüğü üzere de bu konuda pek maharetlidirler.

Damat Albayrak’ın programın açılışında yaptığı konuşmada bu görevin nasıl layıkıyla yerine getirildiği özetlenmekte, kriz dönemlerinin hak gaspları için nasıl fırsata dönüştürüldüğü gösterilmektedir. Bakana göre aslında her şey çok iyi gidiyordu. Kendi ifadesiyle, “Ancak Gezi olaylarıyla başlayan süreç, 17-25 Aralık, bizi doğrudan etkileyen savaş ve jeopolitik risklerle birlikte 15 Temmuz darbe girişimi hayata geçti. Ekonomimiz yara aldı. Planlananların hayata geçirilmesine fırsat verilmedi.” Albayrak böylece işçi ve emekçilerin neden fedakârlık yapması, hakları gasp edilirken neden seslerini çıkarmamaları gerektiğini, neden krizin faturasını ödemeleri gerektiğini bir çırpıda anlatmış oldu. Tıpkı daha önceki sermaye programlarında olduğu gibi “olağan bir zaman yaşamıyoruz, bu yüzden bu programı hayata geçiriyoruz” demek istedi. Hem de tüm bu sayılan gelişmelerden tümüyle kendileri sorumlu olmasına rağmen…

24 Ocak Kararları’nın ve 5 Nisan Paketi’nin bir benzeri olan bu yeni saldırı programının en önemli öğesi kıdem tazminatının gaspı olacak. “Sosyal tarafların mutabakatıyla kıdem tazminatı reformu gerçekleştirilecektir” denilerek, onlarca yıldır bir türlü gasp edilemeyen kıdem tazminatı fona devredilme adı altında talan edilecek. Diğer taraftan esnek çalışma modelleri hayata geçirilerek kamu emekçilerinin hem iş güvencesi ortadan kaldırılacak, hem de daha ucuz işgücü yaratılmış olunacak.

İşçilerin oyuyla onların oyu bir değil

Sahtekarca seçme ve seçilme hakkından, demokrasiden, hukuktan bahsedenler aslında işlerine gelmediğinde işçilerin, emekçilerin tercihlerine saygı duymadıklarını bir kez daha gösterdiler. Zorunlu olarak devreye soktukları Bireysel Emeklilik Sistemi’ni kabul etmeyen, buradaki hileyi gören işçi ve emekçiler çok büyük oranda caymışlar, bu sistemde kalmayı reddetmişlerdi. Şimdi yeni program ile BES’ten cayma süresi 3 yıla çıkarılmak isteniyor. Yani 3 yıl boyunca işçilerden zorla BES kesintisi yapılacak.

Vergiyi tabana yayacaklarmış!

Daha birçok yönüyle mevcut krize bile çözüm üretmekten uzak olan bu programda işçi ve emekçilere kesilen fatura hayli kabarık. Mutfağında ejder meyvesi olan sarayın bakanı, “Vergiyi tabana yayma ve dolaylı vergilerin payını azaltmak için önemli çalışmalar yapacağız” demektedir. Esasında zaten çalanın, kan emicinin, zenginin ödediği vergilerle değil, çalışanların ödediği vergilerle dolan devlet kasasını boşaltanlar bundan böyle emekçilerden daha çok vergi kesecekler. Zenginlere, kapitalistlere ise yeni vergi afları getirecekler. Ancak daha şimdiden artan hayat pahalılığı, elektrik, su, gıda ve diğer tüketim maddelerine konulan vergiler nedeniyle tabandan tepki sesleri duyuluyor.

Bu paket elinizde patlayacak!

İçinde bulunduğumuz kriz koşulları, artan hayat pahalılığı, kazanılmış sosyal haklara yönelik saldırılar, işsizlik, düşük ücretler, tüm bunlardan sorumlu olanlara mutlaka bir bedel ödettirecektir. Kendi saltanatlarını korumak ve sermaye sınıfına hizmet etmek için yeni saldırı paketleri hazırlayanların elinde bu paketler patlayacak, bu patlamanın şiddeti düzenlerinin temelini de sarsacaktır.

 

 

 

 

Erdoğan kendisine yeni köşk yaptıracak

 

İşçi ve emekçilere açlık sınırının altında bir yaşamın reva görüldüğü Türkiye’de cumhurbaşkanı Erdoğan ise kendisine yeni saray ve köşkler yaptırmakla meşgul. Erdoğan daha önce Bitlis’in Ahlat ilçesinde kendisine köşk yaptıracağını söylemişken, Ahlat’ın AKP’li belediye başkanı da köşkün yerinin seçildiğini açıkladı.

Köşkün oturma alanının 1071 metrekare olacağını söyleyen belediye başkanı Mümtaz Çoban 5 dönüm olacağı düşünülen köşk arazisini kendilerinin 10 dönüme çıkardığını ve yer olarak da Van Gölü kıyısını seçerek cumhurbaşkanlığına teklif ettiklerini söyledi.




Benzin ve motorine yine zam!

 

Enerji Petrol Gaz İstasyonları İşveren Sendikası (EPGİS) akaryakıt fiyatlarına yine zam yapıldığını açıkladı.

Buna göre, 26 Eylül’den itibaren geçerli olmak üzere, benzinde 17, motorinde ise 16 kuruşluk fiyat artışı gerçekleştirildi.

Son dönemde yapılan akaryakıt zamlarının ÖTV’den karşılanması nedeniyle, zammın pompa fiyatlarına yansımayacağı duyuruldu.




Servet-sefalet uçurumu derinleşti

 

Kapitalizmin krizi ağırlaşırken servet-sefalet uçurumu da derinleşiyor.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’na göre, 2017 yılında en zengin yüzde 20’lik kesimin geliri, en yoksul yüzde 20’lik kesimin gelirinin 7,5 katına ulaştı.

Bu uçurumun en derin olarak yaşandığı il İstanbul olurken, Antep, Adıyaman ve Kilis ise en az olarak yaşandığı yerler.