28 Eylül 2018
Sayı: KB 2018/36

Kriz sizin, mücadele bizim işimiz!
Sınıfa karşı sınıf mücadelesini büyütelim!
Sermayenin “Yeni Saldırı Programı”
YEP: Krizi emekçilere fatura etme programı
EMİS krizin faturasını işçiye kesmek istiyor
Fabrikalarda işten atma ve ücretsiz izin!
Patronlardan kriz fırsatçılığı
Patronlar devlet korumasında, taleplerimiz karşılanmadı!
Greif davası bilgilendirme toplantısına çağrı
EİB Genişletilmiş Yürütmesi toplandı
Düzenin krizi ve devrimci sınıf alternatifi
Krizdeki sistemin işlevsiz örgütü
Küresel ısınma; buzullarda erime, kuraklık ve sıcaklıklarda değişim!
İlmek ilmek örülen bir fabrika deneyimi
AKP’nin öğrenci yerleştirme kaosuna çözümü mesleki eğitimi güçlendirmek
Patronlar bu kriz sizin, bedelini ödeyin!
“Kurtuluşumuz örgütlenmemize bağlı!”
Hapishanelerde işkence itirafı
Yargının bağımsızlığı?
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

BM 73. Genel Kurulu Krizdeki sistemin işlevsiz örgütü

 

Birleşmiş Milletler (BM) 73. Genel Kurulu görüşmeleri 25 Eylül’de başladı. Görüşmelerden yansıyanlar, BM’nin “işlevsizleşme” sürecinde kayda değer bir mesafe kat ettiğini gösterdi. Genel kurul tablosuna ciddiyetsizlik, riyakarlık, tehditler, sataşmalar, kendini övmeler damga vurmuş görünüyor.

Genel kurul kapitalist/emperyalist sistemin ekonomik krizi, hegemonya krizi, iklim krizi ve bu krizlerin yarattığı vahim sorunların gölgesinde gerçekleşti. Bütün sorunların kaynağı olan kapitalist sistemin temsilcilerini bir araya getiren bu genel kurulun herhangi bir soruna çözüm üretmesi beklenmiyor.

Tehdit ve riyakarlık

Genel kurulda ABD Başkanı Donald Trump’ın konuşması öne çıktı. Kendi kendine övgüler dizerek konuşmaya başlayan Trump ardından İran ve Suriye’ye tehditler savurdu, Küba ve Venezuela’nın adını anarak sosyalizme dil uzattı, başta Suudi Arabistan kralı olmak üzere ABD uşaklarını ise övgülere boğdu, BM’nin itibarsız olduğunu ilan etti, ticaret savaşlarının devam edeceğini bir kez daha vurguladı.

Suriye ve Yemen’deki savaşlardan dolayı üzüntü duyduğunu, dinin siyasi amaçlar için kullanmasının doğru olmadığını, dünyayı daha iyi bir hale getirmek için çalıştıklarını iddia eden Trump’ın paçalarından riyakarlık akan bu sözlerini elbette ciddiye alan olmadı. Halen dünyanın en büyük emperyalist gücü olan ABD başkanının bu rezil halleri, kapitalist dünya sisteminin içinde bulunduğu kepazeliğin de aynası oldu.

Dünya lideri komedisi

Genel kurulda konuşan AKP şefi Tayyip Erdoğan, riyakarlıkta sınır tanımadığı gibi, “dünya sorunlarına çözüm öneren lider” havalarına bürünmeye de çalıştı. Seçim meydanlarındaki nutuklarını BM ortamına uyduran AKP şefinin ilk işi yine Filistin halkının sorunlarını istismar etmek oldu. Suriye’ye karşı savaşın bir numaralı sanıklarından biri olmasına, yedi yıldır cihatçı çetelere verdiği desteği sürdürmesine rağmen, “Suriye halkını düşünen bir melek” diye kendini pazarlamaya çalıştı.

“Dünya beşten büyüktür” teranesini tekrarlayan T. Erdoğan, BM’nin dünyanın sorunlarına çözüm üretecek bir yapıya kavuşturulması gerektiğini söyledi. Oysa BM’nin içine yuvarlandığı kepazelik kapitalist/emperyalist sistemin içinden geçtiği sürecin yansımasından başka bir şey değildir. Kendi ülkesinde dinci-faşist tek adam diktasını kuran AKP şefi, dünyaya demokrasi, hak ve adalet sistemi önerebiliyor. T. Erdoğan’ın bu ve benzer söylemleri de, BM Genel Kurulu’nun mahiyeti hakkında fikir veriyor.

Genel Sekreter Guterres’in yakarışı

Her şeye rağmen genel kurulun dikkate değer konuşmasını BM Genel Sekreteri Guterres yaptı. BM’nin saygınlığının yerlerde süründüğünü itiraf eden Guterres, kapitalizmin adını anmadan sistemin krizini ve yarattığı sorunları dile getirmek durumunda kaldı. 

Bugün, dünya düzeni oldukça kaotik... Güç ilişkileri karışık… Evrensel değerler aşınıyor. Demokratik ilkeler kuşatma altında. Hukukun üstünlüğü zayıflıyor. Suçlar cezasız kalıyor. Liderler ve devletler içeride ve uluslararası arenada sınırları zorlarken bir dizi paradoksla karşı karşıyayız. Çok uluslu sistem en fazla ihtiyaç duyulduğu bir dönemde tehlike altında…” diye konuşan Guterres çok kutuplu bir dünyaya doğru gidildiğini, bu gidişatın kendi içinde barışı garanti etmediğini, küresel sorunları çözmeyeceğini, ayrıca güç dengelerindeki kaymaların çatışma riskini arttırdığını, nükleer tehlike ve terör tehdidinin arttığını, ticaret savaşlarının serleştiğini, mülteciler sorununu ile iklim değişikliği riskinin aşılamadığını söyledi.

Kapitalizme ve emperyalizme tek söz etmeden temel sorunlara dikkat çeken BM Genel Sekreteri’nin yakarışının hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Zira bu temel sorunları aşmanın ilk adımı ancak kapitalist/emperyalist sistemle hesaplaşılarak atılabilir!

 

 

 

 

Arjantin’de kitlesel gösteri ve genel grev

 

Hükümet ile IMF arasında yapılan anlaşmanın faturasını ödemeyi reddeden Arjantinli işçi ve emekçiler mücadelede kararlı olduklarını gösteriyorlar. 24 Eylül’de başkent Buenos Aires’in Plaza de Mayo alanında protesto gerçekleştiren binlerce işçi, emekçi, kadın ve genç ertesi gün de genel greve çıktı.

Sokaklara çıkan sendikalar, kitle örgütleri, ilerici sol parti ve örgütler, kemer sıkma politikalarını protesto ettiler. Ekonomik krize sürüklenen Arjantin kapitalizmi 2001’de olduğu gibi tüm yükü işçi ve emekçilerin sırtına yıkmaya çalışıyor. Ancak görünen o ki, sermayenin iktidardaki temsilcisi Arjantin Devlet Başkanı Mauricio Macri ve ekibinin işi pek kolay olmayacak.

Arjantin’de işçilerin yaklaşık %20’sinin örgütlü olduğu Genel İşçi Konfederasyonu önderliğinde gerçekleştirilen eyleme katılan emekçiler, üç koldan yürüyerek miting alanına ulaştılar. Devlet başkanının IMF emriyle hareket ettiğini ifade eden göstericiler, IMF ile anlaşmalara ve yeni yıkım saldırılarına hayır şiarlarını yükselttiler.

IMF’den beklediği kredi dilimini alabilmek için harekete geçen Arjantin rejimi sosyal harcamaları kısmak ve kamuda işten atmayı kolaylaştırmak için pervasızca saldırıyor. İşsizlik artarken, reel ücretler düşerken, yoksulluk derinleşirken gündeme getirilen bu saldırıyı emekçiler gösteri ve genel grevle durdurmaya çalışacaklar.

Bugünden başlayarak 36 saat devam edecek olan genel greve kamu çalışanları, toplu taşımacılık işçileri, banka ve hava alanı çalışanlarının katıldığı bildirildi. Grev kapsamındaki alanlarda hizmetlerin büyük ölçüde aksadığı da belirtiliyor.

Bundan önceki son eylemlerini geçen Mayıs ayında gerçekleştiren Arjantinli işçi ve emekçiler, 2015’ten bu yana ortalama her 8 ayda bir genel grev yapıyorlar. 2001 krizinin yıkıcı sonuçlarına karşı gelişen militan kitle mücadelelerinin deneyimine de yaslanan Arjantinli emekçiler, mücadeledeki kararlılıklarıyla diğer ülkelerin işçi ve emekçilerine örnek oluyor.

Ekonomik kriz derinleşirken hak arama mücadelesinin polis/jandarma zorbalığıyla bastırılmak istendiği AKP Türkiye’sinde, işçi sınıfıyla emekçiler Arjantinli sınıf kardeşlerinin yolundan gitmeyi başarabilirlerse, krizin faturasını asalak kapitalistlere ve onların saraydaki sultanlarına ödetebilirler.