14 Aralık 2018
Sayı: KB 2018/47

Yerel seçimler yaklaşırken...
Fiili meşru mücadele dışında bir seçenek yok!
İnsanca yaşamaya yeten, vergiden muaf asgari ücret için mücadeleye!
AKP-saray rejimi bütçesi
Mutlusan, Borusan ve Greif’ten dersler
TOKİ direnişi ve ötesi
Kurtuluşumuz sınıfa karşı sınıf mücadelesindedir!
“Birlik olduğumuz koşullarda sorunların üstesinden gelebiliriz!”
Tarihin yeni sayfası açılıyor!
Dünyada sınıf ve kitle mücadeleleri
Fransa’da sınıf ve kitle hareketi sürüyor
Filistin halkı “tasfiye kuşatması”na direniyor
Derinleşen emperyalist rekabet ve petrol savaşları
“Öğrenci olmak da dert, mezun olmak da”
Kapitalist düzende anne olmak ve çocuklarımız
Çözüm sınıfa karşı sınıf!
Anlamak da değiştirmek de ancak Marksizm’de!
19 Aralık Direnişi 18. yılında
Buna da şükür!
İnsanca yaşamaya yeten ücret için mücadeleye!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

TOKİ direnişi ve ötesi

 

Türkiye’de derinleşen ekonomik kriz ilk etkilerini özellikle inşaat sektöründe gösterdi. Birçok inşaat firması bu süreçte konkordato ilan etti. Çoğu inşaat şantiyesinde işçiler ya maaşlarını alamadıklarından ya da kötü çalışma koşullarından kaynaklı eylemler gerçekleştirdiler. Sermaye devleti başta 3. havalimanı inşaatı işçilerinin direnişi olmak üzere gerçekleşen eylemlere azgınca saldırdı ve halen saldırmaya devam ediyor.

Bu saldırıların son örneği Ankara’daki Gülveren TOKİ şantiyesinde yaşanıyor. İki yıldan beri aynı şantiyede çalışan işçiler TOKİ’nin alt taşeronu olan Gökhan Saral’ın sahibi olduğu Çınar Alt Yapı A.Ş & Etken Gayrimenkul Yatırım İnşaat Ltd. Şirketi ve İşortaklığı bünyesinde işe başlamışlardı. Şirketin 2018 Şubat’ında konkordato ilan etmesi üzerine TOKİ yetkilileri işçilerin tüm alacaklarının ve haklarının TOKİ tarafından ödeneceğine dair taahhüt verdiler. Buna binaen işçiler bu şantiyede çalışmaya devam etmişlerdi.

Ne var ki bir yıldan beridir işçilerin alacakları ödenmemiş, sigortaları yatırılmamıştır. Sözde kayıt dışı işçilikle mücadele eden devletin kendisi kayıt dışı işçi çalıştırmaktadır. Ayrıca çalışma izni olmayan mülteci işçiler de yine bizzat devlete ait olan bir şantiyede kaçak olarak çalıştırılmaktadır. Ve direnişin başlamasıyla birlikte mülteci işçiler iş bırakırlarsa sınır dışı edilmekle tehdit edilmektedir.

Gülveren TOKİ konutlarında maaşlarını alamadıkları ve sigorta primleri eksik yattığı için işçiler direnişe başlamışlardı. TOKİ işçilerinin başlatmış olduğu direnişin sesinin duyulması ve direnişlerin yayılmasından duyulan korku nedeniyle işçilerin sesi bastırılmaya çalışıldı, direnişin bir an önce bitirilmesi için polis saldırısı devreye sokuldu. Direnişe geçen işçiler direnişi sürdürdükleri şantiye önünden bir gece yarısı operasyonuyla gözaltına alındılar ve direniş çadırları dağıtıldı. Sonrasında gelişen süreçte işçilerin şantiye önüne yaklaşmalarına dahi izin verilmedi. Şantiyenin bulunduğu sokaktan geçen işçiler bile şantiye önünü adeta bir karakola çeviren polis tarafından gözaltına alındılar.

TOKİ işçilerinin hakları olanı almak için başlatmış oldukları direniş bir kez daha patron ve devlet işbirliğini gözler önüne sermiş, AKP hükümetinin yalan ve ikiyüzlülüğünü ortaya çıkarmıştır. İşçilere TOKİ tarafından alacaklarının ödeneceğinin söylendiği gün işçi temsilcileri karakola çağrılmış, işçilerle TOKİ avukatı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı temsilcileri, Mamak kaymakamı, Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı ve Mamak İlçe Emniyet Müdürü’nün katıldığı bir görüşme yapılmıştır. Bu görüşme esnasında işçiler direnişi bitirmeleri yönlü tehdit edilmiş, eğer direnişi bitirmezlerse gözaltına alınacakları ve hatta tutuklanacakları ifade edilmiştir. Polisin söz konusu saldırısı tam da bu görüşmenin ardından gerçekleşmiştir. Bugün gelinen aşamada işçilerin şantiye önüne her gidişi ve yaptıkları her eylem polis saldırısıyla sonuçlanmaktadır. Direnişe verilen destek engellenmeye, desteğe gelenler ile direnişçi işçiler arasında polis barikatı örülerek işçiler yalnızlaştırılmaya çalışılmaktadır.

Sermaye devleti ve onun dümeninde oturan AKP hükümeti sınıf refleksiyle hareket etmektedir. O direnişe baktığında sınırlı sayıda işçinin alacakları için giriştiği mücadeleyi değil, direnişin yaratacağı etkiyi ve direnişin bir örnek oluşturarak yaygınlaşma ihtimalini görmektedir. Direnişe azgınca saldırmasının nedeni budur.

Sonuçta TOKİ Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlı bir kurumdur ve devletin prestiji söz konusudur. AKP hükümetinin büyük projeler olarak sunduğu şehir hastaneleri, 3. havalimanı vb. gibi devlete ait şantiyelerde benzer sorunların (sağlıksız çalışma koşulları, alacakların ödenmemesi, sigortaların yatırılması vb.) sıklıkla yaşandığı göz önüne alındığında, bu şantiyelerde gelişen her hak arama eylemi devlet için büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Buradan bakıldığında TOKİ direnişi sınırlı sayıda işçinin başlatmış olduğu hak arama eyleminin dar sınırlarını aşmaktadır. Emniyet müdürü, kaymakam, bakanlık ve TOKİ yetkilileri devreye sokularak direnişin bitirilmeye çalışılması işçilerin tutuklanmayla tehdit edilmesi boşuna değildir.

Kapitalist devlet karakteri gereği işçi düşmanıdır. İşçi sınıfı adına girişilen her eylem tam da bu nedenle devlet zoruyla bastırılmaya çalışılmaktadır. Grevler bu nedenle yasaklanmakta, direnişler bu nedenle polis saldırısıyla karşılaşmakta, 3. havalimanı örneğinde olduğu gibi sendika yöneticileri ve işçiler bu nedenle tutuklanmaktadır. Devlet attığı her adımda, aldığı her tutumda sermayenin çıkarını savunmakta ve korumaktadır. Polisiyle, mahkemesiyle, meclisiyle ve bürokrasisiyle bir bütün olarak işçi sınıfının karşısına dikilmektedir.

Sınıf cephesinden yükselen her ses, girişilen her hak arama mücadelesi geleceği kazanmak yolunda çakılan bir kıvılcımdır. Sermaye devleti bu kıvılcımın ateşe dönüşerek yaygınlaşmasından, sömürü, yağma ve talan üzerine kurulu saltanatın yıkılmasından korkmaktadır. Her direniş bu korkunun yeniden ve yeniden yaşanmasına yol açmaktadır. Sermaye devletinin korkularını gerçeğe çevirmek direniş ateşini büyütmekle mümkün olacaktır. Ne söyledikleri yalanlar ne de devreye soktukları polis ve yargı zoru bunu engelleyebilecektir. TOKİ işçisi bugün için kendi cephesinden bir kıvılcım çakmıştır ve bunu düzeni yakacak aleve çevirmek bizlerin ellerindedir.

H. Volkan