25 Ocak 2019
Sayı: KB 2019/04

Seçimler ve yalanlar
Emperyalizme çok yönlü uşaklık!
Yüzümüzü sahte seçim vaatlerine değil, kendi taleplerimize dönelim!
Rektörlük atamaları
Özelleştirme saldırısı ve sendika bürokratlarının “vatan-millet” söylemi!
İş cinayetlerine devlet katkısı
Kısa çalışma ödeneği İşsizlik Fonu’ndan sağlanıyor!
“Grevden vazgeçmeyeceğiz, bu kadar!”
2019, örgütlü güç olmanın yılı olsun!
MİB MYK Ocak 2019 toplantısı sonuç metni
Enternasyonalizm, Spartakistler ve dünya devrimi - V. İ. Lenin
Ölümünün 100. yılında Franz Mehring’e saygıyla...
Suriye’de yıkım, “yeniden imar” ve kapitalizm
Almanya-Fransa “dostluk” anlaşması
Rusya ile Japonya arasında adalar anlaşmazlığı
Kadın cinayetleri devlet kurumlarının gözü önünde işleniyor!
Birliğimizi güçlendirelim, mücadeleyi büyütelim!
İklim sorununa kitlesel tepki
Kapitalizm her şeye düşman!
Hapishanelerde saldırılara karşı direniş sürüyor
“Beni devrimciler gibi uğurlayın!”
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kadın cinayetleri devlet kurumlarının gözü önünde işleniyor!

 

Kadın cinayetlerinin, taciz ve tecavüzlerin korkunç boyutlara ulaştığı gerçeğini her gün basına yansıyan haberlerden, tutulan istatistiklerden görüyoruz. Dinci-gerici AKP iktidarının kadın düşmanı politikalarının bir sonucu olarak kadınlar şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyorlar. Sömürünün, baskının ve zorbalığın olduğu bir düzende insan ilişkilerine şiddetin türlü biçimi sirayet ediyor. Bu olgu, kadını aşağılayan, ikincil gören gerici ataerkil kültürün özellikle pompalanmasıyla birleşince kuşkusuz ki en büyük bedeli kadınlar ödüyor, kadına yönelik şiddet tırmanıyor.

2018’de 440 kadın cinayetinin gerçekleştiği, faillerinin ise kadınların eşleri, babaları, erkek arkadaşları ya da oğulları olduğu biliniyor. Devletin kadına yönelik şiddeti gerçekte önlemek gibi bir derdinin olmadığını ise yaşanan deneyimlerden biliyoruz. Kâğıt üzerinde varlığını koruyan kimi önlemlerin kadın katliamlarını önlemekten ne denli uzak olduğunu ve alınan bu göstermelik önlemleri bile kaldırmaya niyetli olduklarını görüyoruz.

Kamu Başdenetçisi sıfatıyla Şeref Malkoç’un Türkiye gazetesine verdiği röportaj dinci gerici iktidarın bu konudaki bakışını özetliyor. Boşanma sürecindeki aileler için getirilen “aile arabuluculuğu” sistemini kendisinin önerdiğini söyleyerek övünen Malkoç, kadınları şiddetten korumak amacıyla çıkartılan 6284 sayılı Yasa’yı hedef alarak şöyle diyebiliyor: “Biz eşleri barıştırmak yerine ayrılsın diye kanun çıkarmışız. Eşler tartıştığında kadın karakola telefon açıp şikâyette bulunduğunda, koca evden uzaklaştırma alıyor. Bu da öfkeyi ve kadına şiddeti körüklüyor.”

Kuşkusuz bu yönlü gerici propagandayı gericiliğin farklı sözcüleri sürekli gündeme getiriyorlar. Kanunun Türk aile yapısı dikkate alınmadan hazırlandığından dem vuranlardan kadına yönelik şiddetin nedeni sanki bu yasaymış gibi yasanın çıktığı yıldan bu yana kadın cinayetlerinin arttığını söyleyenlere dek gerici koro hiç susmuyor.

Yasalarda da devlet kurumlarında da kadınları şiddetten koruma kaygısının zerresi yok. Göstermelik alınan önlemlerin ise kadınları kurtaramadığı ortadadır. Şimdiye kadar yüzlerce kadın, uzaklaştırma kararı aldırdıkları eşleri ya da eski eşleri tarafından öldürüldü. Bunun son örneği Manisa’da bir kadının, koruma kararına rağmen öldürülmesi oldu. İçişleri Bakanlığı bu olayda, “Yüksek risk grubunda değildi” diye savunma yaptı. Yine Edirne’de şiddet gördüğü eşinden ayrılarak boşanma davası açan Kübra Olgun, hakkında 3 ay uzaklaştırma kararı olan eski eşi tarafından katledildi. Kocanın tehditlerine rağmen başka hiçbir önlem alınmadığı için genç kadın devlet kurumlarının gözleri önünde öldürüldü.

Görüldüğü gibi kadınlar “devlet korumasına” rağmen öldürülmekte, katiller ise yargı korumasına alınmaktadır. Pek çok kadın cinayetinde katillere “tahrik indirimleri” yapılmaktadır.

Sermaye devleti gerçeğinde kadınların ne hakları ne özgürlükleri ne de yaşam güvenceleri vardır. Kadınlar bu koşullara rağmen hakları, özgürlükleri ve yaşamları için şiddetin her türüne karşı mücadeleye devam ediyorlar. Bu mücadelenin başarıya ulaşması ise şiddetin, kötülüğün ve gericiliğin türediği kapitalizm bataklığının kurutulmasıyla mümkündür.

 

 

 

 

Gerici iktidardan göz boyama

 

Kadına yönelik şiddeti körükleyen, cinsel istismar ve saldırıları işleyenleri cezasızlıkla ödüllendiren ve kadına erkeğe biat etmesi için telkinlerde bulunan dinci-gerici iktidar, kadına şiddet konusunda göz boyamaya devam ediyor. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Milli Savunma Bakanlığı arasında imzalanan “Kadının Güçlenmesi ve Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Kurumsal Kapasitenin Güçlendirilmesi, İşbirliği ve Eşgüdümün Artırılmasına Dair Protokol” de bundan öteye bir anlam taşımıyor.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, 22 Ocak’ta protokolün imzalandığı törende yaptığı konuşmada son 16 yılda kadına yönelik şiddet yüzde 1500 oranında artmışken, “Son 16 yılda kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda önemli mesafeler kat edildiğini” iddia etti.

2015-2017 yıllarında resmi rakamlara göre 20 kadın “koruma” kararına rağmen gerekli önlemler alınmadığı için katledilirken, 440 kadının katledildiği 2018 yılında da benzer tablonun sürdüğü bir dizi habere yansıdı. Bütün bu gerçeklere karşın Selçuk şu güzellemelerle şiddete karşı sözde nasıl “mücadele” ettiklerini anlattı:

Şiddet mağduru kadınların korunmasını desteklemek için de kurumsal mekanizmalarımızı güçlendiriyoruz. Şu anda 79 ilimizde Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerimiz (ŞÖNİM) bulunmaktadır. Kadın konuk evlerini de yaygınlaştırmak suretiyle kadınların mağduriyetlerinin önüne geçtik. Bakanlığımıza bağlı 110 kadın konukevi, yerel yönetimlere bağlı 34 olmak üzere ülkemiz genelinde 144 kadın konukevimizde 3 bin 454 kişilik kapasitemizle kadınlarımıza hizmet vermekteyiz. ALO 183 aile, kadın, çocuk ve engelli danışma hattında şiddete uğrayan, uğrama riski taşıyan, destek ve yardıma ihtiyaç duyan kadınlarımız ve çocuklarımız için 7 gün 24 saat ücretsiz hizmetlerimiz sürmektedir.”

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da burada kendisine biçilen misyona uygun şekilde açıklamalarda bulunarak Milli Savunma Bakanlığı sözcüsü olarak kadın bir subayın seçilmesini “övünç” olarak sundu. 4 ayda 99 bin er ve erbaşa farkındalık eğitimi verildiğini, söyledi.

 

 

 

 

Küçükçekmece EKK’dan kahvaltılı forum

 

Küçükçekmece Emekçi Kadın Komisyonu (EKK) 20 Ocak’ta düzenlediği kahvaltı ile işçi-emekçi kadınların sorunlarını, taleplerini ve yaklaşan 8 Mart gündemini tartıştı. Sefaköy İşçilerin Birliği Derneği’nde bir araya gelen emekçi kadınlar kahvaltının ardından forum gerçekleştirdiler. Forumda geride bırakılan 2018 yılı emekçi kadınlar şahsında değerlendirildi. Verilerle birlikte işçi-emekçi kadınların karşı karşıya kaldığı sorunlar aktarılırken 2018 yılında gerçekleşen direnişler ve eylemler vurgulandı. Tecavüzlere getirilmek istenen affın tartışıldığı forumda 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne hazırlıklar konuşuldu.

Son olarak planlamaların yapıldığı forum 10 Şubat tarihinde dernekte gerçekleşecek Greif Belgeseli’nin çağrısıyla bitirildi. Forum boyunca aynı zamanda çocuklar için deney atölyesi yapıldı.