1 Şubat 2019
Sayı: KB 2019/05

Çürümüş rejimin güdümündeki seçimler kimin için “kader belirleyici”dir?
Kokuşmuş rejimin yayılmacı-ilhakçı politikasına hayır!
Erdoğan’ın “demokrasi tramvayı”
Yerel seçim oyunu sürüyor!
Kriz Türkiye’si, fırsatlar ülkesi!
Ekonomik güven dipte, gıda enflasyonu yükseliyor!
Rant kapısına çevrilen sendikalar
Krizin derinleştiği bir yıl bizi bekliyor
DEV TEKSTİL 2019/1 Genel Meclisi kararları
Tekstilde işten çıkarmalar ve haksızlıklar sürüyor
Spartakist Hafta makaleleri - Rosa Luksemburg
ABD emperyalizmi saldırganlıkta sınır tanımıyor!
Emperyalist hegemonya kavgasında silahlanma çılgınlığı
Opel’de sular ısınıyor
Kadın işçiler ve mücadele talepleri
Cinsel istismar suçtur, meşrulaştırılamaz!
Devrim okullarının ardından...
Yalnızlık örgütsüzlükte!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kokuşmuş rejimin yayılmacı-ilhakçı politikasına hayır!

 

Derinleşen ekonomik krizin faturasını işçi sınıfı ve emekçilerin sırtına yıkan, biat etmeyenleri zindanlara kapatan AKP-saray rejimi, Suriye’ye yönelik yayılmacı saldırgan politikasını da sürdürüyor. Kürt halkının kazanımlarını ortadan kaldırma ve Suriye’den toprak ilhak etme histerisine dayalı politikasının ürettiği açmazlardan kurtulamıyor.

Güvenli bölge” adı altında İdlib’den Fırat’a uzanan topraklardaki işgali kalıcılaştırmak, buna yaslanarak Fırat’ın doğusuna sarkmak isteyen AKP iktidarı, bunun için hem Rusya hem ABD ile işbirliği yapıyor. Ancak, “iki ipte cambazlık” yapmaya çalışan bu iktidar, döne döne bölge gerçeklerinin duvarına tosluyor.

***

Trump’ın “PYD’ye saldırırsanız ekonominizi mahvederiz” tehdidiyle sersemleyen AKP şefi, bu küstahlığı sineye çekti. Ardından Trump’ın “güvenli bölge oluşturalım” yemine balıklama atlayarak, bir kez daha duvara tosladı. Zira Trump’ın istediği “güvenli bölge” ile saray rejimininki birbirinden çok farklıydı.

ABD ile olmuyorsa Rusya ile yapalım” diyen saray rejiminin başı, bir kez daha Moskova’nın kapılarını çaldı. Putin’le görüşen Erdoğan, yine umduğunu bulamadı. Buna rağmen saray beslemesi medyanın “Güvenli bölge tamam” manşetleri atması, dinci-faşist rejimin açmazlarını örtme çabasından öte bir anlam taşımıyor.

Türk burjuvazisi ve onu temsil eden AKP-saray rejiminin kıblesi bellidir. ABD’nin sadık işbirlikçisi olan, emperyalist savaş aygıtı NATO’nun ikinci büyük ordusunu besleyen Ankara’daki işbirlikçiler, buna rağmen Rusya ile ilişkilerini geliştirmeye çalışıyorlar. Salt çıkarlara dayalı bu ilişkilerde taraflar birbirine güvenmedikleri için, hesaplar, pazarlıklar, riyakarlıklar, manevralar vb. belirleyici oluyor. Birbirlerinin niyetlerini bilseler de, çıkarları gereği bunu ikinci plana itiyorlar.

***

Basın önünde dostluk gösterileri eksik olmasa da, iki tarafın Suriye politikası birçok noktada karşıt. Rusya Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunurken, saray rejiminin Suriye topraklarında gözü var. Rusya Kürt hareketinin Esad yönetimiyle anlaşması için çabalarken, saray rejimi bunu baltalamaya çalışıyor. Rusya İdlib’deki cihatçı çetelerin tasfiyesi için çalışırken, saray rejimi onlara yaslanıyor. Rusya PYD ile iletişim halindeyken, saray rejimi ortadan kaldırmak için çırpınıyor.

Verili koşullarda saray rejiminin Suriye’ye dönük yayılmacı hevesleri ile Rusya’nın Suriye politikasında ciddi bir uyumsuzluk var. Nitekim Putin’in “Adana Mutabakatı” çerçevesinde önerdiği çözümden AKP şefi tam tersi bir sonuç çıkardı ya da özellikle öyle görünmek istedi. Putin güvenlik sorununu ortadan kaldırmak için Suriye yönetimi ile ortak çalışın derken, AKP şefi, “Bizi birilerinin davet etmesine gerek yok. Biz 1998’de Adana Mutabakatı’yla zaten bunu imza altına aldık” lafları etti.

Kısacası her fırsatı Suriye topraklarını işgal etmenin vesilesi haline getirmeye çalışan saray rejimi, bu çizgiyi takip ettiği sürece gerçeğin duvarlarına toslamaya devam edecek. Bununla birlikte, cihatçı katil şebekelerini koruma altına alması ve Suriye topraklarının bir kısmını işgal etmiş olmasından dolayı, savaşın bitirilmesi önünde ciddi bir engel durumunda.

Bunun farkında olan Rusya, AKP iktidarıyla ilişkileri iyi tutarak, yer yer bazı tavizler vererek, savaşın bitirilmesinin önündeki bu engeli ortadan kaldırmaya çalışıyor. Bu politika birçok noktada işe yarasa da, farklı çıkarlarını gözeterek hareket eden Rusya, halen saray rejiminin yayılmacı hevesleri karşısında net bir duruş sergilemekten de kaçınıyor.

***

AKP iktidarının Suriye politikası sekiz yıldan beri saldırgan, gayri meşru, ahlaksız, ilke ve kural tanımayan bir zemin üzerinde yükseliyor. AKP şeflerinin Şam’daki Emevi camisinde namaz kılma hayalleri hüsranla sonuçlandığında, bu politika da iflas etmişti. Ancak yayılmacı-saldırgan histeri, Suriye ve bölge gerçeklerinin kabul edilmesini engelliyor.

Son günlerde ABD’nin boşalttığı alana yerleşme hesapları yapan saray rejiminin şefleri, boyunlarını aşan işlere kalkışma hevesindeler. Hayal ettikleri gibi bir “güvenli bölge” kurulsa bile, bu kalıcı bir zeminden yoksundur. Buna rağmen, Fırat’ın doğusuna saldırma vaazlarını sürdürmelerinin bir nedeni yerel seçimleri savaşla kazanma hesapları, diğeri ise yayılmacı-ilhakçı hırstır. Bu hırsta ısrarın varacağı nokta ancak savaş olabilir. Zira ne Suriye ne müttefikleri buna seyirci kalabilir.

Bugüne kadar AKP iktidarının tüm kanlı-kirli işlerinin bedelini ödeyen işçi sınıfı ve emekçiler, bu gerici odağa dur demedikleri sürece daha fazlasını ödemeye devam edecekler.

Hem yayılmacı politikalara dur demek hem krizin faturasını kapitalistlere ve saraylarda sefahat sürenlere ödetebilmek için, işçi ve emekçilerin birleşik, kitlesel, militan direnişini örgütlemek tek çıkış yoludur. O halde imkanlar, araçlar, güçler bu direnişin örgütlenmesi için seferber edilmelidir!

 

 

 

 

Türkiye, İdlib anlaşmasına tam uymuyor”

 

Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov, Türkiye’nin Adana Mutabakatı’ndan doğan haklarını “Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehdit etmek için” kullanmaması gerektiğini söyledi.

Rossiya-1 televizyonundaki programda konuşan Peskov, 1998 yılında Türkiye ve Suriye arasında, Türkiye’nin Suriye sınır bölgesinde küçük sınır ötesi operasyonlar gerçekleştirebilmesini öngören Adana Mutabakatı’nın imzalandığını hatırlattı.

Peskov, “Önemli olan bu uygulamanın hiçbir şekilde sınırda devlet dışı bölgesel oluşumların meydana gelmesine yol açmaması ve böylece Suriye’nin toprak ve siyasal bütünlüğünü tehdit etmemesi” dedi.

Peskov, Türkiye ile İdlib konusunda varılan anlaşmanın tam olarak uygulanmadığını söyleyerek “İdlib’le ilgili anlaşmalar tam olarak uygulanmıyor. (Rusya ile Türkiye liderleri arasındaki) Basın toplantısında da Rusya tarafından belli problemlere dikkat çekilmişti” dedi. Bölgedeki durumun hem Rusya hem de Suriye için endişe verici olduğunu belirten Peskov, “Türk partnerlerimiz dikkatlerinin sürekli İdlib’in üzerinde olduğunu, çalışmaların sürdüğünü belirtiyor” ifadelerini kullandı.