1 Şubat 2019
Sayı: KB 2019/05

Çürümüş rejimin güdümündeki seçimler kimin için “kader belirleyici”dir?
Kokuşmuş rejimin yayılmacı-ilhakçı politikasına hayır!
Erdoğan’ın “demokrasi tramvayı”
Yerel seçim oyunu sürüyor!
Kriz Türkiye’si, fırsatlar ülkesi!
Ekonomik güven dipte, gıda enflasyonu yükseliyor!
Rant kapısına çevrilen sendikalar
Krizin derinleştiği bir yıl bizi bekliyor
DEV TEKSTİL 2019/1 Genel Meclisi kararları
Tekstilde işten çıkarmalar ve haksızlıklar sürüyor
Spartakist Hafta makaleleri - Rosa Luksemburg
ABD emperyalizmi saldırganlıkta sınır tanımıyor!
Emperyalist hegemonya kavgasında silahlanma çılgınlığı
Opel’de sular ısınıyor
Kadın işçiler ve mücadele talepleri
Cinsel istismar suçtur, meşrulaştırılamaz!
Devrim okullarının ardından...
Yalnızlık örgütsüzlükte!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Krizin derinleştiği bir yıl bizi bekliyor

Kollarımızı birleştirdiğimizde gerçek gücün bizde olduğunu göreceğiz

 

Bizler için her yönüyle zor geçen bir yılı geride bıraktık. Ücretler eridi, hak gaspları arttı, sömürü katmerlendi, çalışma koşulları ağırlaştı. Yaşamak artık daha pahalı hale geldi. İşten atmalar rutinleşti, ücretsiz izinler yaygınlaştı vb. Enflasyon rakamlarıyla sanal dünyalarında cambazlık yapanlar, gerçek dünyada bizleri bir kez daha sefalet ücretine mahkum ettiler. Her biri kim bilir kaç lira maaş alan ensesi kalınlar yan yana geldi ve asgari ücreti belirlediler.
AGİ dahil asgari ücret 2.020 TL. İçlerinde sözde işçileri temsilen sendika ağaları da vardı. Hepsinin yüzü gülüyordu. Belli ki kendilerine göre başarılı bir süreç işlettiler. Hemen kapitalistlerden yeni asgari ücretin “memnuniyet verici” olduğuna dair açıklamalar geldi.

Yeni bir yılın içindeyiz ve tüm veriler bir önceki yılı arayacağımızı gösteriyor. AKP’nin tüm söylemlerinin aksine ekonomik kriz ağırlaşıyor. Alınan önlemler,
açıklanan paketler kapitalistlerin yüzünü güldürüyor ama bizi koyu bir karanlık bekliyor. Patron örgütleri, AKP’nin açıkladığı her yeni ekonomik paketi ağızları kulaklarında karşılıyor, memnuniyetlerini dile getirmekten geri durmuyorlar. Onların memnuniyeti bizlerin köleliği anlamına geliyor.

Ekonomik krize karşı alınan önlemler, yeni ekonomik programlar açıklanıyor. Bakan her gün ekonomiyle ilgili ne kadar güçlü olduğumuzu belirttikten sonra neler yapacaklarını anlatıyor. Aslında anlatılanların hepsini alt alta yazın karşınıza çıkan sonuç yeterince açık. Patronlara asgari ücret yardımı, patronlara sigorta desteği, patronlara teşvik, patronlara vergi indirimi, patronlara şu, patronlara bu vb. İşçilere bir şey var mı peki? Elbette var! Sabır dilekleri, fedakarlık istekleri ve sefalet ücreti, ağırlaşan çalışma koşulları, yaygınlaşan hak gaspları, işten atma tehditleri, işsizlik, daha fazla açlık, yoksulluk. Kısaca krizin faturası bize, teşvikler, fonların yağmalanması patronlara!

AKP ve kapitalistler işçi düşmanı icraatlarının dozunu her geçen gün
arttırarak krizi atlatmaya, fırsata çevirmeye çalışıyorlar. Yalan, çarpıtma ve demagoji eşliğinde... İşçi sınıfı cephesinden yeterince güçlü bir tepkinin olmaması ise pervasızlıklarını artırıyor. Aslında bizlerin mücadele örgütleri olması gereken sendikalar, sendika ağaları tarafından işgal edilmiş, etkisizleştirilmiş durumda. Hatta Türk Metal gibi sendikalar patronlar adına işçilerin karşısında durmayı iş edinmiş, fabrikalarda İnsan Kaynakları gibi çalışır duruma gelmiştir. Kimin işten çıkartılacağını dahi belirleyen Türk Metal, metal işçilerinin tepesinde sallanan patron sopası durumundadır. Karşımızda patronu, sendika ağaları, sermaye partileri vb. ile bir bütün olarak sermaye düzeni ve iktidarı duruyor. Biz işçiler için de yan yana gelmek dışında başka bir çıkış yolu bulunmuyor.

Bir tarafta ardı arkası kesilmeyen ekonomik, sosyal saldırılar, bir tarafta sendika ağalarının bizi içten çökerten icraatları karşısında inisiyatifi ele almalıyız. Bu gidişe dur demek için fabrika fabrika örgütlenmeli, haklarımıza ve geleceğimize sahip çıkmalıyız. Bizimle aynı sorunları yaşayan diğer fabrikalardan sınıf kardeşlerimizle yan yana gelebilecek zeminleri yaratabilme uğraşında olmalıyız. Dışarıdan bir kurtarıcı gelmeyecek.

Kapitalistlerin, başta AKP olmak üzere her renk ve tondan burjuva partilerinin işçi düşmanı politikalarına karşı işçi iradesini açığa çıkartmalıyız. Kendi sınıf çıkarlarımızı esas almalı, krizin faturasını ödemeyi reddetmeliyiz. Patronların dayatmalarını kabul etmemeliyiz. Bir tek arkadaşımızın dahi işten atılmasına karşı hep birlikte karşı durmalı, hakkımız olanı almak için hep birlikte omuz omuza olmalıyız. Kollarımızı birleştirdiğimizde gerçek gücün bizde olduğunu göreceğiz.

Metal İşçileri Bülteni’nin Ocak 2019 tarihli sayısından alınmıştır...

 

 

 

 

Akım Metal sermayedarı krizin faturasını işçilere kesiyor

 

Tuzla’daki Anadolu Yakası Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan, A Grup’a bağlı ve Türk Metal çetesinin yetkili olduğu Akım Metal fabrikasında işçi kıyımına hazırlanılıyor. Beyaz eşya ve otomotiv sektörüne üretim yapan A Grup çatısı altında ayrıca Akplas ve Aksem adlı fabrikalar da bulunuyor.

İşçilerden edindiğimiz bilgilere göre, İŞKUR üzerinden kullan-at işçilik uygulamasının da devrede olduğu Akım Metal ve Akplas’ta Mart-Nisan aylarından beri işler durgun ve işten atmalar fabrika yönetiminin aklında uzun zamandır var. Mevcut ekonomik kriz süreci ile birlikte kılıfını da hazırlayan Akım Metal patronu kitlesel bir işçi kıyımına hazırlanıyor. İlk olarak gönüllü çıkışların önünü açan patronun 100’e yakın işçinin işine son vereceği, işten çıkarılacakların saat ücreti yüksek işçiler olduğu söyleniyor.

Çıkarılacak işçi listesinin Türk Metal ile birlikte hazırlandığı da işçilerden gelen bilgiler arasında.

Fabrikada “gönüllü” çıkışlar başlarken, şimdiye dek Akım Metal’de 95, Akplas’ta 120 işçinin atıldığı edinilen bilgiler arasında.

Metal İşçileri Birliği (MİB) sosyal medya üzerinden Akım Metal işçilerine seslenerek, krizin faturasını ödememe, güvenceli çalışma ve insanca bir yaşam için örgütlenme ve MİB ile iletişime geçme çağrısı yaptı.