1 Şubat 2019
Sayı: KB 2019/05

Çürümüş rejimin güdümündeki seçimler kimin için “kader belirleyici”dir?
Kokuşmuş rejimin yayılmacı-ilhakçı politikasına hayır!
Erdoğan’ın “demokrasi tramvayı”
Yerel seçim oyunu sürüyor!
Kriz Türkiye’si, fırsatlar ülkesi!
Ekonomik güven dipte, gıda enflasyonu yükseliyor!
Rant kapısına çevrilen sendikalar
Krizin derinleştiği bir yıl bizi bekliyor
DEV TEKSTİL 2019/1 Genel Meclisi kararları
Tekstilde işten çıkarmalar ve haksızlıklar sürüyor
Spartakist Hafta makaleleri - Rosa Luksemburg
ABD emperyalizmi saldırganlıkta sınır tanımıyor!
Emperyalist hegemonya kavgasında silahlanma çılgınlığı
Opel’de sular ısınıyor
Kadın işçiler ve mücadele talepleri
Cinsel istismar suçtur, meşrulaştırılamaz!
Devrim okullarının ardından...
Yalnızlık örgütsüzlükte!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Ekonomik güven dipte, gıda enflasyonu yükseliyor!

 

Türkiye kapitalizminin krizi farklı ekonomik göstergelere yansımaya devam ediyor. Ekonomik güven endeksi Ocak ayında da düşmeye devam etti. Merkez Bankası ise yeni enflasyon tahminlerini açıkladı. Yıl sonu tahmini düşürülse de, gıda enflasyonu yüzde 13’te kaldı.

Ekonomik güven Ocak’ta yıllık yüzde 25 düştü!

TÜİK’in 30 Ocak’ta açıkladığı ekonomik güven endeksi Ocak ayında önceki aya kıyasla yüzde 4,2 düşüşle 78,5’e geriledi. Ekonomik güven endeksi, geçtiğimiz yılın Ocak ayında 105,2 seviyesindeyken, yılı 81,9 seviyesinde kapatmıştı. Böylece 2019 Ocak ayında, geçen yılın Ocak ayına kıyasla yüzde 25 düşüş yaşanmış oldu.

Sektörel endekslerde, inşaat sektörü güven endeksi haricindeki tüm endeksler Ocak ayında gerileme kaydetti. Tüketici güven endeksi, yüzde 0,9 düşüşle 58,2’ye; reel kesim güven endeksi yüzde 2,4 düşüşle 95,4’e; hizmet sektörü güven endeksi yüzde 4 düşüşle 78,3’e; perakende ticaret sektörü güven endeksi yüzde 4 düşüşle 92,5’e geriledi. İnşaat sektörü güven endeksi ise yüzde 2,5 artışla 56,7’ye yükseldi.

Merkez Bankası gıda enflasyonu tahminini değiştirmedi

Öte yandan, yıllardır ‘enflasyon tahminleri’ gerçekle uyuşmayan, geçtiğimiz yıl içerisinde enflasyondaki rekor yükselişin ardından hedefini sözde “gerçekçi” seviyelere çeken Merkez Bankası, 2019 yılı hedefini güncelledi.

30 Ocak’ta açıklama yapan Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, 2019 ve 2020 yılı tahminlerini sırasıyla yüzde 15,2’den yüzde 14,6’ya (yüzde 70 olasılıkla yüzde 11,9-17,3 aralığında), yüzde 9,3’ten yüzde 8,2’ye (yüzde 70 olasılıkla yüzde 5,1-11,3 aralığında) düşürdü. Bununla birlikte gıda enflasyonu tahminlerinde değişiklik yapılmadı. Merkez Bankası 2019 ve 2020’de gıda fiyatlarının sırasıyla yüzde 13 ve yüzde 10 artmasını bekliyor.

Ekonomideki krizi “Son dönemdeki veriler ekonomideki dengelenme eğiliminin belirginleştiğini göstermektedir” ifadeleriyle itiraf eden Çetinkaya, kredi büyüme hızındaki yavaşlamaya, iktisadi faaliyetteki yavaşlamaya, tüketim ve yatırımlardaki gerilemeye, yurt içi talepteki düşüşe, işsizlikteki artışa, gıda fiyatlarının yüksekliğine değindi.

Gıda fiyatları artıyor: Ocak’ta yıllık artış yüzde 55!

Merkez Bankası’nın tahminlerini değiştirmediği gıdada, Ocak ayında da fiyatlar artışını sürdürdü. Birleşik Kamu-İş tarafından hazırlanan “Halkın Enflasyonu Araştırması Ocak 2019” raporuna göre, gıda fiyatları Ocak ayında aylık yüzde 14,75, yıllık yüzde 55,3 arttı.

Bu artışta sebze ve meyve fiyatlarındaki yükselişin etkili olduğuna işaret edilen raporda, bu oranlar şöyle ifade edildi: “Gıda harcamalarında Ocak ayında yaşanan yükselişte sebze fiyatlarında yaşanan yüzde 84,3 ve meyve fiyatlarında gözlenen yüzde 25,3 gibi yüksek oranlı artışlar belirleyici oldu.”

 

 

 

 

Soygun düzeni emekçileri dört koldan sarıyor

 

Yağma ve soygunla ayakta duran sömürü düzeni, işçi sınıfı ve emekçilerin elindeki kırıntıları her alanda gasp etmeyi amaç edinmiş durumda. Bir yandan sözde “müjde”ler altında emekçilere sefalet reva görülürken, diğer yandan sunulan ücretler de bir şekilde gasp edilmeye çalışılıyor.

Asgari ücrete yapılan 2019 yılı sefalet zammına da patronların el koymaya çalıştığı ortaya çıktı. Konu meclis gündemine taşınarak Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’a konuyla ilgili soru önergesi verildi. İşçilerden bu şekilde duyumlar aldığını ifade eden CHP Burdur Milletvekili Dr. Mehmet Göker, durumu “utanç verici” diye tanımlayarak işsizliğin arttığı bir dönemde, bu gaspın da baskı ve korkuyla hayata geçirilebileceğine değindi.

Otoyol ve köprülerdeki soygun yüzde 23 arttı

Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM) 2018 yılında otoyol ve köprü geçiş sayılarını ve gelirlerini açıkladı. Devletin ödeme garantisi sunduğu şirketlerin işlettiği yollar haricinde KGM’ye ait yollara dair sunulan verilere göre, 2018 yılında araç geçiş sayıları önceki yıla kıyasla yüzde 1 artışla 463 milyona çıktı. Buna karşın toplanan gelir, yapılan zamlarla birlikte yüzde 23,3 arttı. Yıl boyunca KGM’ye ait köprü ve otoyollardan toplanan gelir 1,8 milyar liraya dayandı.

 

 

 

 

Merkez Bankası yağmasının dörtte biri müteahhitlere

 

Merkez Bankası’nın kârlarını yağmalayan saray rejimi, bu yağmadan sermayeyi de esirgemiyor. Nisan ayında yapılacak Merkez Bankası Genel Kurulu’nun apar topar Ocak ayına alınmasından sonra Hazine’ye aktarılan paranın dörtte birinin müteahhitlere peşkeş çekildiği ortaya çıktı.

Merkez Bankası geçtiğimiz hafta “kâr payı avansı” olarak Hazine’ye 33,7 milyar lira aktarmaya başlamıştı. Bu paranın 8,5 milyar lirası Karayolları Genel Müdürlüğü’nün (KGM) 11 milyar lirayı aşan borcuna karşılık müteahhitlere ödendi. Erdoğan AKP’sinin sermaye için nasıl seferber olduğu bir kez daha gözler önüne serilirken, müteahhitlere çekilen peşkeşin seçim öncesi gerçekleşmesi de dikkat çekti.

Aynı zamanda, Merkez Bankası’nın TL mevduatları da 4 iş günü içerisinde 23 milyar lira azaldı. 18 Ocak’ta 39,6 milyar lira olan TL mevduatı, 24 Ocak’ta 16,7 milyar liraya geriledi.

Bütçeden harcamalar ekonomiyi zora sokabilir”

Öte yandan, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından hazırlanan raporda, çeşitli bahanelerle bütçeden yapılan harcamalardaki artışın ekonomiyi zora sokabileceği uyarısı yapıldı. Raporda, AKP şeflerinin dillerinden düşmeyen “tasarruf” ve “mali disiplin” laflarının boş söylemden ibaret olduğu da bir kez daha su yüzüne çıktı.

Kamu borç stokunun milli gelire oranının 2002-2018 arasında yüzde 80’den yüzde 30’lara düştüğüne değinilen raporda, bunun aldatıcı olduğuna işaret edildi. Raporda; mega projelerdeki döviz borçlanmaları, yap-işlet-devret ile sermayeye dövizle geri ödeme garantisi sunulması, krizden etkilenen banka ve şirketlere destek verilmesi gibi başlıklardaki harcama ve yükümlülüklerin bilinmediğinin altı çizildi. Bu nedenle bütçenin ek harcama imkanlarının tespit edilemediği belirtilirken, “Kamunun bugün kısa vadeli ekonomik canlanma için vereceği desteğin amaçlananın tam tersine ekonomide olumsuz sonuçlar doğurma ihtimali de olabilir” denilerek “Bütçe harcamalarını arttırarak bütçe dengesini bozacak her adım geri tepmeye mahkûm olur” uyarısı yapıldı.