8 Şubat 2019
Sayı: KB 2019/06

Saray rejiminin korkuları büyüyor!
Arsızlık ve yüzsüzlükte sınır tanımıyorlar!
Gıdada zamlar ve Erdoğan’ın orta oyunu
Çocuklarımız gericiliğin kıskacında!
Kültürel iktidar ve sinema yasası
Ücretli köleliğe, çifte sömürüye, baskıya karşı özgürlüğümüz ve geleceğimiz için sınıfa karşı sınıf!
Yandaş sendikaya kolaylık, direnen işçilere zorbalık!
Türk Metal ve patron işbirliği klasiği
DERİTEKS’in Binali Yıldırım’la kahvaltılı toplantısı üzerine - H. Eylül
İşçi sınıfı, DİSK’i yaratan fiili-meşru mücadele çizgisini kuşanmalı!
Sanatçı diliyle Alman Devrimi’nde Bremen... Silahlanmış işçilerin sosyalist “Kızıl Kent”i - Peter Weiss
Devrim, devrimci işçiler ve sosyal-demokrat ihanet!.. “Bremen Sosyalist Cumhuriyeti” - Chris Harman
Bremen Solu ve Bremen’de Sosyalist Cumhuriyet
Emperyalizm dünyayı yıkıma götürüyor
“Bolivarcı devrim”in 20. yılında... Venezuela, Chavezcilik ve emperyalist kudurganlık
Meksika’da tarihi grev
İzmir’de emekçi kadınlar bir araya geldi
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Çocuklarımız gericiliğin kıskacında!

 

AKP-Erdoğan iktidarının dini duyguları istismar etmedeki ustalığı biliniyor. Gemisini rahat yürütebilmek için topluma sürekli bir şekilde dinsel gericiliği pompalayan bu iktidar, bu sayede ayakta kalmaya çalışıyor. Geleceğini teminat altına almak için de çocuklara ve gençliğe özel olarak eğiliyor.

İmam hatip ortaokullarının açılması, imam hatip liselerinin yaygınlaştırılması ve teşvik edilmesi, ilköğretim ve liselerde müfredatın dinci-gerici bir temelde düzenlenmesi gençliğe yönelik atılan adımlardan bazıları. Bununla yetinmeyen gerici iktidar, karanlığını küçük çocuklara kadar ulaştırıyor. 2013 yılından beri Diyanet İşleri Başkanlığı, daha okuma-yazma bilmeyen 4-6 yaş arası çocuklara Kuran kursu eğitimi veriyor. Bunun dışında Milli Eğitim Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı’nın pek çok ortak protokolü bulunuyor. “Dört gün okula, bir gün camiye” projesi, yerel müftülüklerin eğitime müdahalesi vb. gibi protokoller-projeler giderek artıyor.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yanı sıra istismarcılığı ayyuka çıkmış birçok gerici vakıf ve tarikatla da ortak iş yapılıyor. Tecavüzcü Ensar Vakfı ile yapılan protokolün ardından kökeni Milli Türk Talebe Birliği ve Akıncılar’a dayanan İnsan Vakfı’nın “Mescitsiz Okul Kalmasın” projesi de MEB’in onayı ve sponsorluğu ile sürüyor. Gerici vakıf bugüne kadar 15 okula mescit inşa ettiğini, yıl sonuna kadar bu sayıyı 40’a çıkarma hedefleri olduğunu açıkladı.

Eğitim kurumlarının adım adım gericilik yuvalarına dönüştürülmesinin son halkalarından biri de geçtiğimiz günlerde açıklandı.

Milli Eğitim Bakanlığı okul öncesi eğitimi zorunlu hale getirme planı yaparken, üniversiteler imamlar ve özel kreşlerde görevli personeller için sertifika programları başlattılar. Selçuk Üniversitesi “Okul Öncesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Sertifika Programı” adı altında, uzaktan eğitim modeli ile (videolarla) özel kreşlerde görevli personele ve Diyanet’in 4-6 yaş grubu Kuran kursu öğreticilerine sertifika verecek. Böylece bir Ortaçağ kurumu olan sıbyan mektepleri meşrulaştırılıyor, yasal statü kazandırılıyor ve bu mekteplerdeki görevliler, “sertifikalı eğitimciler” ilan ediliyor. AKP iktidarının oldukça ısrarlı olduğu “zorunlu okul öncesi eğitim”in içeriğinin ne olacağı ve eğitimi verecek olanların niteliği de ortaya çıkıyor. Bu gericiliğe dur diyemediğimiz koşullarda daha 4-5 yaşındaki çocuklarımızı imamların eline teslim etmemiz beklenecek.

Saltanatının bekasını toplumu koyu bir cehalete itmekte gören gerici sermaye iktidarı, itaatkâr bir nesil yaratmak istiyor. “Ağaç yaşken eğilir” mantığı ile okul öncesinden başlayarak her kademede Ortaçağ karanlığından beslenen fikirlerini empoze ediyor. Edilgen, duyarsız, biat eden bir kuşak yaratmak için her yolu deniyor.

Eğitim, medya vs. aracılığıyla toplumu kuşatma altına alıyor, baskı ve zorbalıkla ilkel ideolojisini dayatıyor. Bu da iktidarının devamı konusunda aslında ne kadar endişeli olduğunu gösteriyor. Çocuklarımızı korumak, geleceğimizi karartmamak için bu gericiliğin karşısında durmak yaşamsal bir önem taşıyor.

Y. Leyla

 

 

 

 

Avukatlar ‘Adalet açlığı’ eyleminde

 

Ankara Barosu Cezaevi Sorunları İzleme Komisyonu ile Avukat Hakları Merkezi’nden bir heyet 2 Şubat’ta Silivri Hapishanesi’nde ‘adalet açlığı’ vurgusuyla açlık grevinde olan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve Halkın Hukuk Bürosu’ndan (HHB) Behiç Aşçı’yı ziyaret etti. Açlık grevinin 14. günündeki ziyarete katılan avukatlar eylemdeki ÇHD ve HHB avukatlarının mesajlarını aktardı.

Tutuklu değiliz... Kaba güçle kapatıldık sadece”

Silivri 9 No’lu Hapishanesi‘nde bulunan ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı el yazısıyla “kazanacağız” vurgulu şu mesajı iletti: “Tutuklu değiliz, yargılanmıyoruz... Kaba güçle kapatıldık sadece. Asla vazgeçmeyeceğiz, asla teslim olmayacağız. Sesimizin duyulduğunu bildikten sonra, açlığa katlanmak kolay. Dayanışma için teşekkürler. Biz kazanacağız.”

Direnme hakkımızı sonuna dek kullanacağız”

Silivri 9 No’lu Hapishanesi’nde olan HHB avukatlarından Behiç Aşçı da şu ifadelerle seslendi: “Bizim açlık grevimiz, tarihsel olarak adalete olan açlığımızdır. Binlerce yıldır halklar açlık çekiyor... Bu nedenle de direnme hakkımızı kullanmaya karar verdik. Öncelikle adaletsizliğe boyun eğmemek için açlık grevindeyiz. Bu hakkımızı nasıl ve ne şekilde kullanacağımıza bizler karar veririz. Direnme hakkımızı sonuna kadar kullanacağız.”

Biz kazanacağız!”

Tekirdağ Hapishanesi’nde bulunan HHB avukatlarında Engin Gökoğlu da ‘adalet açlığı’ eylemine başladıkları Tehlikedeki Avukatlar Günü’nde şu ifadelerle seslenmişti: “Tehlikedeki avukatlar gününde açlığımızın yürüyüşünü başlattık. Halkımız adalete aç. Biz de adalet için mücadele ediyoruz. Mesleğimiz, özgürlüğümüz, yaşamımız tehlikede. Hiçbir hak bedel ödemeden kazanılmıyor. Bunu biliyoruz. Bir kez daha biz kazanacağız!”