8 Şubat 2019
Sayı: KB 2019/06

Saray rejiminin korkuları büyüyor!
Arsızlık ve yüzsüzlükte sınır tanımıyorlar!
Gıdada zamlar ve Erdoğan’ın orta oyunu
Çocuklarımız gericiliğin kıskacında!
Kültürel iktidar ve sinema yasası
Ücretli köleliğe, çifte sömürüye, baskıya karşı özgürlüğümüz ve geleceğimiz için sınıfa karşı sınıf!
Yandaş sendikaya kolaylık, direnen işçilere zorbalık!
Türk Metal ve patron işbirliği klasiği
DERİTEKS’in Binali Yıldırım’la kahvaltılı toplantısı üzerine - H. Eylül
İşçi sınıfı, DİSK’i yaratan fiili-meşru mücadele çizgisini kuşanmalı!
Sanatçı diliyle Alman Devrimi’nde Bremen... Silahlanmış işçilerin sosyalist “Kızıl Kent”i - Peter Weiss
Devrim, devrimci işçiler ve sosyal-demokrat ihanet!.. “Bremen Sosyalist Cumhuriyeti” - Chris Harman
Bremen Solu ve Bremen’de Sosyalist Cumhuriyet
Emperyalizm dünyayı yıkıma götürüyor
“Bolivarcı devrim”in 20. yılında... Venezuela, Chavezcilik ve emperyalist kudurganlık
Meksika’da tarihi grev
İzmir’de emekçi kadınlar bir araya geldi
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Ücretli köleliğe, çifte sömürüye, baskıya karşı özgürlüğümüz ve geleceğimiz için sınıfa karşı sınıf!

 

İşçiler, emekçiler, kardeşler;

Kapitalist toplumda çıkarları birbiriyle çatışan iki temel sınıf vardır. -Burjuvazi (patronlar) ve işçi sınıfı- devletin bütün mekanizmaları egemen sınıfın, ezilen sınıf üzerindeki çıkarlarını koruma hizmetini görür. Sermayenin hizmetindeki düzen partileri ve bütün kurumlar işçi ve emekçilerin köleliğini derinleştirmekten başka bir işlev görmüyor ve göremez de. Şimdiye kadar hükümet olmuş partilerin pratikleri buna önemli bir kanıttır. Hepsi burjuvaziye hizmette kusur etmemiştir. Şimdi bu hizmetler AKP iktidarı eliyle sürdürülmektedir.

AKP iktidarı, emekçilerden toplanan vergileri, fonlarda biriken milyarlarca lirayı teşvik paketleri adı altında burjuvalara peşkeş çekiyor. İşçi ve emekçilerin üzerindeki vergi vb. yükler ise sürekli olarak artıyor, temel tüketim ürünlerine ardı ardına zam yapılıyor. Krizin etkilerini gizlemeye çalışan iktidar sosyal, siyasal, kültürel alanlarda da kapsamlı baskı ve saldırıları devreye sokuyor.

Çaresiz değiliz!

Patronlar ve AKP iktidarı elbirliği yapıp, sömürü ve baskıyı iyice katmerleştiriyorlar. KHK’lar, grev yasakları vb. ile çalışma ve yaşam alanlarımız, köle kamplarını aratmıyor. Sosyal ve kültürel hayatımız yok denecek kadar sınırlı. Kadın tacizi, tecavüzü, cinayetleri her geçen gün artıyor. Krizi fırsata çeviren patronlar faturayı ilk elden kadın işçilere kesiyorlar. Kadınların üzerindeki çifte sömürü her geçen gün daha ağır boyutlar alıyor...

Bizler insanca yaşamaya yetecek zenginlikler üretiyoruz. Ancak burjuvalar ürettiğimiz zenginliklere el koyuyor. Onlar servetlerini katlarken, biz işçi-emekçilere ise karın tokluğu reva görülüyor. Anayasal bir hak olan sendika üyeliğine başvuran işçiler işten atılıyor, grevler yasaklanıyor. Hakkını arayan işçinin karşısına polis copuyla çıkıyorlar.

Kölece çalışma ve yaşam koşullarına mahkum değiliz. Bir avuç para babasının sırtımızdan daha fazla kar elde etmesine karşı çıkmalıyız. Kendi gücümüzün farkına varmalı, kadın-erkek işçi ve emekçiler olarak birlikte mücadele etmeliyiz.

Özgürlüğümüz ve geleceğimiz için taban örgütlülüklerimizi kuralım!

Emeğimiz, onurumuz, geleceğimiz için fabrikalarda, işletmelerde, hayatın olduğu her yerde birlik olmalıyız. Bir araya gelebileceğimiz arkadaşlarımızla mücadele komiteleri kurmalı ve hakkımız olanı elde etmek için mücadele etmeliyiz. Kuracağımız komiteleri havza, kent ve ülke genelinde ortak mücadele programı etrafında birleştirerek sesimizi daha güçlü çıkarma hedefiyle hareket etmeliyiz.

Burjuvaların hizmetindeki düzen kurumları ve partileri karşısına işçi sınıfının bağımsız tutumuyla çıkmalıyız, sahte seçim vaatlerine kanmamalıyız. Bizleri ilgilendiren tüm sorunlarda sınıf çıkarlarımız doğrultusunda taraf olmalı ücretli kölelik düzenine son vermek için mücadele etmeliyiz. Fabrikalarımızdan başlayarak birlik olursak, “söz, yetki, karar” hakkının kendimizde olduğu komiteler kurarsak önümüzde hiçbir güç duramaz. Ancak böylesi örgütlülükler yaratarak sendikalarımızı burjuvazinin ve hizmetindeki sendika ağalarının denetiminden çıkarabiliriz, gerçek işçi sendikalarına dönüştürebiliriz. Gelecek ve özgürlük mücadelemizi daha güçlü verebiliriz. Gecelerinde aç yatılmayan, gündüzlerinde sömürülmeyen bir ülke, bir dünya kurabiliriz.

Bütün duyarlı işçi ve emekçi kardeşlerimizi; emek, onur ve gelecek mücadelesini büyütmek için, sendikaları gerçek işçi örgütlerine dönüştürmek için taban komiteleri kurmaya davet ediyoruz. İşçi sınıfının kendi sınıf programı etrafında birliğini güçlendirmenin yol ve yöntemlerini tartışacağımız ve ortak mücadele programı çıkaracağımız “panel-forum”a katılmaya, sesimize ses, gücümüze güç katmaya davet ediyoruz.

Panel başlıkları

* Kriz, savaş, seçimler... İşçi sınıfının tutumu

* İşçi sınıfının örgütlenmesi ve taban örgütlülükleri

* 8 Mart ve kadın işçilerin mücadelesi

Tarih: 24 Şubat – Pazar

Saat: 14.00

Yer: Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evi (Halide Edip Adıvar Mh., Darülaceze Cd. No: 9/1, Şişli)

Tel: 0536 714 92 06

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu

 

 

 

 

İstanbul’da panel-forum hazırlıkları

 

İstanbul’da sınıf devrimcileri, 31 Mart yerel seçimleri ve Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu’nun (BDSP) 24 Şubat’ta gerçekleştireceği “Ücretli köleliğe, çifte sömürüye, baskıya karşı özgürlüğümüz ve geleceğimiz için sınıfa karşı sınıf” panel-forum gündemleriyle toplantı gerçekleştirdi.

İlk oturumda seçim sürecini değerlendiren sınıf devrimcileri seçimlere Marksist bakış açısıyla yaklaşımın önemine vurgu yaptılar. Burjuva düzen partilerinin ve reformist çevrelerin önümüzdeki yerel seçimleri salt AKP‘yi geriletmek ana hedefiyle ele aldığına değinildi. İşçi ve emekçilerin yaşadıkları sorunların kaynağında AKP‘nin iktidarlaşmış yapısının etkisinin görmezden gelinemeyeceğini fakat asıl olarak düzen gerçekliğinin ve sınıflı toplum yapısının yattığının altını çizdiler.

Sınıf devrimcilerinin işçi ve emekçilerin seçim sürecinde ehlileştirilmek istenen öfkesinin doğru kanallara aktarılması için örgütlenme faaliyetlerine ağırlık vermeleri gerektiği vurgulandı. Seçim dönemi boyunca sınıf devrimcilerinin düzeni teşhir etme, sosyalizm alternatifini yükseltme ve işçi sınıfının örgütlülüğünü büyütme çabasında olacakları ifade edildi. İşçi sınıfının bağımsız devrimci programını güçlü bir biçimde işçi ve emekçilere taşımak gerekliliği vurgulandı.

İkinci bölümde ise ilk bölümle bağlantılı olarak 24 Şubat‘ta gerçekleşecek panel-forum değerlendirildi. Panel-forumun amacı, hazırlıkları ve hedefleri üzerine yapılan konuşmalarda “sınıfa karşı sınıf” vurgusu öne çıktı.

Küçükçekmece’de çağrılar

Panel-foruma çağrı afişleri Küçükçekmece’nin emekçi semtlerini, fabrika havzalarını süslüyor.

Sefaköy merkez ve Halkalı fabrikalar caddesinde bulunan metal, tekstil ve petrokimya fabrikaları çevresine panel-forum afişleri asıldı.

Yenibosna Doğu Sanayi çevresinden başlayarak Alevi ve Kürt emekçilerin yoğun olarak yaşadığı Zafer Mahallesi’ne de panel afişleri asıldı.

İkitelli Tatlıses Köprüsü’nde panel broşürleri sabahın erken saatlerinde işçilere ulaştırıldıktan sonra Atatürk Mahallesi içerisinde afiş çalışmaları sürdü.




 

Liselilere ve işçilere mücadele çağrıları

 

Sınıf devrimcilerinin işçilere ve gençliğe mücadele çağrıları 4 Şubat’ta İstanbul ve İzmir’de devam etti. İstanbul ‘da Liselilerin Sesi, İzmir’de Metal İşçileri Bülteni dağıtımları yapıldı.

İstanbul Kadıköy’de liselilerin okul güzergahında dağıtım gerçekleştirilirken, birçok liseliyle sohbet edildi. Kadıköy Anadolu Lisesi’nde okuyan bir liseli ile son dönemde okullarında müdürleriyle yaşanan sorunlar üzerine sohbet edildi. Ayrıca Şubat’ta gerçekleştirilecek lise meclisine de çağrı yapıldı.

İzmir’de Aliağa Bakırçay Havzası’nda bulunan demir çelik fabrikalarına Metal İşçileri Bülteni’nin son sayısı ulaştırıldı. Menemen üst geçit, Asarlık, Son Direk servis duraklarında yapılan dağıtımlarda Habaş, İDÇ, Ege Çelik, Kocaer, Özkan demir çelik işçilerine ‘Krizin faturasını ödemeyelim’ çağrısı yapıldı.